hesabın var mı? giriş yap

  • biri de çıkmış devleti eleştirmeyin diyor, ya allah aşkına o tayland olayında dünya seferber oldu, bizimkiler ancak baş sağlığı diler neyini eleştirmeyelim biz bu devletin?
    14 yıl önce 30bin liralık sistem trende yok diye babam öldü benim, dava açtık devlete kazandık gelmiş burada laga luga yok devlet değil. iktidarda kim olursa olsun böyle ciddi olaylarda her zaman devletin sorumluluğu vardır.

  • aşırı kitap okuyanlar gittikçe uzaklaşırken, aşırı kitap okumayanlar dünyada kalmaya devam ettiği için dünya böyle boktan bir yere dönüşmüş olmalı. bu açıdan bakıldığında doğru bir önerme.

  • ayrılan insanların yitirdiği en önemli değer, saygı oluyor. artık saygı duymadığım, önemsemediğim bir insanla yeniden yakınlaşmayı anlamsız buluyorum.

    eğer eski sevgilisiyle yeniden başlayacaksa insan, birbirlerine hala saygı duyup duymadıklarını iyi tartmalı. bunu açıkça konuşmalı. birbirlerini artık ne kadar önemsediklerini sorabilmeli.

    saygının olmadığı ilişkilerde laçkalık başlıyor. 7 kere ayrılıp 8 kere barışan insanlara dışarıdan baktığımda saygı duymuyorum, çünkü birey olarak kendilerine saygıları yok.

  • amk gelirken 85 milyon türk halkına sorulmamış, sınır neden var? devlet neden var? riayet edilmemiş. ama gönderirken neden, niçin, nasıl diye soracaksınız. pardon da adamın içinden geçerler. sen yeter ki göndermekte kararlı ol.

  • çoğu zaman bana nasıl bu kadar sabırlı, sakin, tahammüllü olduğum soruluyor. sanıyorum bunun sebeplerinden biri üniversite okumamış olmam. türkiye'de sarsılmaz ast üst ilişkisiyle, statükocu yapısıyla, kraldan çok kralcılığı ile, kayırmalarıyla, kaydırmalarıyla, entrikalarıyla tam bir ortaçağ derebeyliği zihniyetiyle yönetilen bu kurumlarda örselenmediğimden cebimde bolca tahammül kaldı diye tahmin ediyorum.

    savcılığa verdiğim her 10 ifadeden 7'si öğretim üyelerinin şikayetleri üzerine oluyor. asker değil, adnan hoca değil, milletvekili değil. bu öğretim görevlileri "eleştirel düşünce", "fikir ifade özgürlüğü", "mantıksal çözümleme" öğretecekler.

    siz kimsiniz yahu? kendinizi ne zannediyorsunuz? kim sizi bu kadar havalara çıkardı? paper'larınızı alsam, önce intihalleri ayıklasam, sonra da yerel, ucuz, parayla makale yayınlayan mecralardaki yayınlarınızı elesem, h-index'inizi hesaplasam bir avuç düzgün insan kalırsınız. onlar da zaten öğrenciyi düşmanıymış zannetmeyenler çıkar. geri kalanınız hayata daha iyi bir akademisyen, daha iyi bir eğitim adamı, daha iyi bir insan olarak tutunmak yerine zamanında bedelini biat ederek ödediğinizi düşündüğünüzden aynı bedeli ödetmeyi hak gördüğünüz o çürük sistemin boktan çarklarını yağlamaktan başka bir iş yapmıyorsunuz.

    o çarkın içinde onunla beraber kül olup gideceksiniz. yerinize yepyeni aklı beyni açık bir nesil gelecek. sizi ne kimse hatırlayacak ne de kimse size minnet duyacak. tarih sizi ufak puntoyla ufak utanç dolu bir paragrafa sıkıştırdığıyla kalacak.

    sizin vereceğiniz eğitimin bende eksik olmasından dolayı da son derece memnunum. gelecekteki tercihlerimi de sizin gibilerin olmadığı bir dünyadan yana yapmaya devam edeceğim.

  • evet evet evet, genelde insanların yüzde 70'inin muzdarip olduğu dert. çözümünü ise kendimce bulduğum sorun. saçlarımı uzun süredir (yaklaşık 1 buçuk sene açık renge) boyatmamdan mütevellit, saçımın kendi florası bozuldu, önlerde erkek tipi dökülmeler oluştu, beyazlarım arttı, saç derim çok kurudu ve yıkamadan sonra derimin gerilmiş olduğunu hissedebiliyordum.saç uçlarım cansızdı, saçlarımın sürekli uzamasını istiyordum fakat saçlarım tam istediğim uzunluğa geldi dediğim sırada, saçlarımın uçlarının kırıklamış olduğunu fark edip kestiriyordum. adım adım yaptığım bakımları ve kullandığım ürünleri size anlatmak istiyorum:

    1- saçımı kendi rengine yakın bir renge, artık boyatmayacağım bir şekilde boyattım.( yaklaşık 5 aydır saçlarımı boyatmıyorum)

    2-saçımdaki dökülmeleri azaltacak dışarıdan yardımcı olacak bir gıda takviyesi arayışındaydım. kendi akademik bilgim ve birkaç araştırmalarım doğrultusunda solgar'ın biotin 1000 mcg'lik olan kapsül ürününden aldım ve bir ay her gün yatmadan önce bir kapsül şeklinde kullandım.

    3- saçım için bir maske arayışındaydım yok olan parlaklığa ve yumuşaklığa tekrar kavuşabilmek için. fakat sentetik bir ürün kullanmak istemiyordum. çünkü saç diplerime ve saçıma zarar vereceğinin bilincindeyim artık. doğal yağlara yönelmeye karar verdim ve hindistan cevizi yağı aldım. biraz pahalı olduğu için aradolu.com arada yüzde 50 indirim yapıyor. 25 tlye aldım ben indirimde ve çok uyguna gelmiş oldu. haftada 2 kere hindistan cevizi yağını tüm saçıma yayarak eğer tüm gün işim yoksa ve evden çıkmayacaksam sabahtan sürdüm ve akşama kadar bekleterek saçımı akşam yıkadım. çıkarması zor gibi görünebilir fakat saçı ıslatmadan önce şampuanlayarak bu zorluğu aşabilirsiniz. hindistan cevizi yağı saçıma inanılmaz bir parlaklık yumuşaklık ve canlılık kattı. saç bakımım için vazgeçilmez bir ürün oldu.

    4- şampuanımı değiştirerek paraben ve sülfat içermeyen bir şampuan arayışına geçtim. çünkü şampuan içeriklerinde bulunan sülfat (sodyum lauril sülfat, sülfat vb) oranı ne kadar artarsa saç dökülmesi o kadar artmaktadır. araştırmalarım sonucu organix markasının şampuanlarında sülfat ve paraben içermediğini öğrendim. markanın biotin içerikli şampuan ve saç kremini aldım ve kullanmaya başladım. şampuandan çok memnunum hatta argan içerikli şampuanına geçiş yaptım şuan. denemek maksadıyla. şampuan ilk birkaç kullanımda saçınızda sertlik yapabilir fakat ardından çok güzel bir yumuşaklık bırakıyor.

    5- advance techniques moroccan argan oil fas argan yağı'nı duştan sonra nemli saçlarımın uçlarına kullanmaya başladım. zaten önceden de elimde olan bir üründü fakat düzenli kullanmıyordum. artık her duştan sonra her seferinde kullanıyorum. ve saçları asla ağırlaştırmıyor. vıcık vıcık yağlı bırakmıyor. ve bir süre sonra kuruyor.ardından güzel bir parlaklık, koku ve yumuşaklık kalıyor.saç uçlarımdaki kuruluk ve kırıklar artık yok saçımı istediğim gibi güzelce ve sağlıklı bir şekilde uzatıyorum.

    6- her gün bir avuç ceviz ve badem yiyin mutlaka. vücudunuzun bakımı için yapabileceğiniz en güzel şeylerden biri de böyle yararları çok çok çok fazla olan besinleri tüketmektir.

    7- bol su için.

    bu rutini yaklaşık 6 aydır yapıyorum. ve saçlarım olmadığı kadar doğal, güzel, parlak,canlı,yumuşak,sağlıklı duruyor. kafamın ön tarafındaki erkek tipi dökülmelerimde sol taraf kapandı, saçımı sağ taraftan ayırdığım için o tarafı toparlamam biraz daha zaman alacak gibi duruyor. duşta ve normal zamanda saçlarımı taradığımda saç dökülmelerim sıfıra yaklaştı çok çok azlaştı. bebek saçlarım ve dökülen saçlarım tekrar çıktığı için saçımda perçem bile oluştu.bu uygulamalar benden size tavsiye olsun.

    edit: 5. maddedeki ürünü kısa saçlı erkekler için tavsiye etmiyorum. çünkü ben bir bayan olduğum için ve saç diplerim ve uçlarım da birbirinden uzak olduğu için; yağı saçıma sürdüğümde diplerle temas etmiyor. saç derimin herhangi bir sıcaklık artışından sürdüğüm yağ çok kolay etkilenmiyor ve ekstra yağlanma oluşturmuyor. eğer kuru yağlar saç derinize temas edecek bir uzunluktaysa saçınız uygulamanızı önermem çünkü siz fark etmeseniz de saç kökünüzde güçsüzleşmeye ve dökülmelere sebep olabilir.

    edit2: bazı kişiler erkek tipi dökülmeleri değildir, erkek tipi olsa bunlarla geçmez vs yazmış. yazımı size erkek tipi dökülmenin çaresi olarak yazmadım başlığın ismi saç dökülmesini engellemenin yolları. etrafımdaki kişilerin saçlarımdaki açılmaları ve seyrekliği fark etmeleri sonrasında başladım bu uygulamalara size de bir örnek olması için yazdım. umarım yeterince açıklayıcı ve aydınlatıcı bir yazı olmuştur olmuştur.

    edit3 : yazmayı unuttuğum bir diğer husus ise demir ve b vitamini seviyelerinizi ölçtürmenizdir. çünkü demir ve b vitamini eksiklikleri saçta dökülmeler, halsizlik, ,kansızlık, tırnak kırılmalarına sebep olur. bu konuda doktorunuza danışmanız sizin için yararlı olur.

  • filmde barinan en büyük mantik hatasi meger yilmaz erdogan´mis.
    yeni farkettim.

    behcet necatigil´i canlandiriyor bu adam; necatigil 1916 dogumlu, film 1941´de geciyor, yani sair 25 yasinda.
    yilmaz erdogan 50 yasinda bir adami canlandirir gibi. bir de genc sairler hocam diye hitap ettiklerinden kendisine, aralarinda cok büyük bir yas farki varmis gibi aktarilmis; fakat muzaffer tayyip uslu 1922, rüstü onur da 1920 dogumlu. yani üc sair neredeyse akran.

    46 yasindaki adam 25 yasindaki bir sairi canlandirirken, 30 yasindaki karisi da 17 yasindaki bir karakteri canlandiriyor.
    ailecek bir sorun var.

  • yemek siparişi verilen bir platformda "sümük gibi" yazıp bu yorumun kabul göreceğini bekleyen, hırsını kaba ve saldırgan bir üslup ile çalışandan çıkaran bir adet tüketici barındırır.

    haklı olmayı bile beceremiyorsunuz.