hesabın var mı? giriş yap

  • ...
    -benimle konuşma şeklin hoşuma gitmiyor.
    -benim de sizin benimle konuşma şekliniz hoşuma gitmiyor.
    -ne biçim konuşuyorsun sen?! ben patronum! ... nereye gidersen git.
    -kovuldum mu ben az önce?
    -evet.
    ...

    kovulduğum gündür. kutlu olsun.

  • herkes sırf vize gerektirmiyor diye komorlar'a gitmek istemeyebilir. türk vatandaşlarından vize istemeyen bazı görülesi ülkeler:

    1) japonya
    - tokyo'da yapılacaklar listelere sığmaz. theme park'lar, müzeler, restoranlar, otaku shop'lar içinden önceliklerinizi kendiniz belirleyeceksiniz; ama yine de not düşelim: ulusal doğa ve bilim müzesi, 1800'lerde açılmış önemli bir müze.
    - matsumoto'ya, tokyo'dan trenle ulaşılabilir. kalenin tarihi, sengoku dönemine dayanıyor, yani iç savaş dönemine. 15. yüzyıldan 17. yüzyıla kadar dayanan bir dönem.
    - tokyo'da alışveriş için gitmeniz gereken yer ginza. shinjuku, tokyo'nun levent'i.
    - hiroshima peace memorial museum. doya doya weltschmerz yaşamak için, kendi hayatınızdaki problemleri unutmak için en uygun yer.
    - miyajima: hiroşima'ya bir saatten az mesafede küçük bir ada. hiroşima'ya gitmişken görülebilir.
    - katana sevenler, tamahagane üretimi (#80233894) ile ilgili olarak yasugi'deki wakou museum'a gidebilirler.
    - yasugi'deki adachi museum of art da oldukça hoş bir japon bahçesi.

    2) arjantin
    - tango turizmi ulusal bir çılgınlık, faydalanın.
    - buenos aires yolcusu sanatseverlere duyurulur: malba: burada kahlo'dan ‘autoretrato con mono y loro, berni'den manifestación sergileniyor.
    - sahil beldesi isteyenler için: (bkz: mal der plata)
    - "antarktika'ya da geçerim."ciler için: (bkz: ushuaia) buradan antarktika'ya cruise'lar var. gerçi buzul görmek için antarktika'ya gitmeniz şart değil. perito moreno buzulu arjantin'de.
    - iguazu şelaleri. dünyadaki en büyük şelale sistemi.

    3) bahamalar
    - nassau'da: parlamento binaları: 1800'lerde loyalistler yaptırmışlar. (loyalistler amerikan bağımsızlık savaşı'nda ingilizlere sadık kalan amerikan kolonistleridir.)
    queen's staircase: köleler, köleliğin kaldırılmasına katkıda bulunan kraliçeyi onurlandırmak için bu merdivenleri, 1700'lerin sonlarına doğru oymuşlar.
    fort charlotte: nassau'da ingiliz sömürge dönemi kalesi.
    - dalış yapacak olanlar için:
    stuart cove: new providence island'da.
    sunn odyssey divers: grand bahama island'da.
    - bahamalar'ın her yeri sahil ve huzur olsa da, özel olarak not düşülebilecek bir yer: pembe sahil. harbour island'da.

    4) güney kore
    - kore tarafsız bölgesi: kuzey kore ile güney kore arasındaki demilitarize bölge. "ne işimiz var?" dediğinizi duyar gibiyim ama benim gibi amaçsız yaşayan insanlar için buraya turlar var.
    - güney kore'ye gidip de savaş müzesi gezmemek olmaz. the war memorial of korea
    - seul'de saray görmek isteyenler için anahtar sözcük: gyeongbokgung.
    - hwaseong kalesi, suwon şehrini çevreleyen surlara sahip. unesco dünya mirası listesi'nde.
    - boseong yeşil çay tarlaları. insanın içindeki konstantin dimitriyeviç levin ortaya çıkıyor bir defa bakınca.
    - geleneksel kasaba atmosferi ve street food keyfi için: jeonju hanok

    5) fas
    - volubilis: müthiş bir antik kent. milattan önce 300'lere dayanan bir tarih. elbette unesco dünya mirası listesi'nde.
    - atlas film studios var. varzazat'ta, fas'ın güneyindeki bir şehirde. alexander the great, the mummy, star wars ve daha çoğu filmin çekim yeri.
    - fas islam ülkesi, ama bildiğimiz gibi kumar serbest.
    - kazablanka'da denizin doldurulmasıyla elde edilen bir alan üzerinde inşa edilmiş olan 2. hasan camii. mimarı fransız.
    - aït benhaddou: unesco dünya mirası listesi'nde olan bir köy.
    - moda tasarımına ilgi duyanlar için bir cennet: musée yves saint laurent. marakeş'te. gerçi bu konuda lübnanlı tasarımcıların yeri bir başka. lübnan'da zuhair murad veya elie saab müzesi varsa ona da gidilir.
    - legzira sahili: ben konuşmuyorum, sahil konuşsun.
    - fas'ta bir sürü aşçılık okulu var. meraklısı iseniz gittiğinizde fas yemeklerini yapmayı öğrenmeniz mümkün.
    - çöl turlarına katılabilir, camel trekking yapabilirsiniz.

  • mahalle halkının itirazına rağmen, cami yapmak için polisler eşliğinde dozerler sokulan koru.
    cami+polis+iş makinası kombosu türkiye'yi özetliyor aslında.

  • *çok tatlı çıkmışsın fıstığım, bikinin de süpermiş.
    -sağol cnm, romadan getirdi onu babam :))
    *foto da güzel, ibiza mı orası?
    -mykonos
    +ben çektim.
    -ay saçmalama sedat nasıl sen çektin, biz o zamanlar tanışmıyorduk bile.
    +yok ben şimdi çektim, ossbir yani, sedat kaçar:/

  • kafkavari bir atmosferin olduğunu düşündüğüm filmdi.sürekli anlamsız bir çabayla birşeylerin çevresinde ne yapacağını bilemeden yabancılaşmış bir halde dolaşmak...sıradışılığın sıradanlaşması,teslimiyet ve sonu itibariyle bitmemiş hissi...sonuç itibariyle son zamanlarda izlediğim en iyi filmlerden biriydi...

  • bu norveçlilere baktıkça neşem yerine geliyor, adamlar çok acayip bir dünyada yaşıyor. hala aynı dünyada aynı türe ait olduğumuzu aklım almıyor.

    önce bir önbilgi verelim. bu norveç'te zorunlu askerlik var. şaka gibi ama ciddi ciddi bir yıl askere alıyorlar gençleri.

    sistem şu şekilde işliyor. devlet herkesi askere almıyor. her genç erkek norveç devletine bir mektup yazıyor ve askerliği isteyip istemediğini, askerlik yapmasına engel bir durumu olup olmadığını, hobilerini, eğitimini, güçlü-zayıf yanlarını falan belirtiyor, buna göre ordu bir tür seçim yaparak istediklerini askere çağırıyor ve bir yıllık bir eğitim veriyor.

    burada genç bir norveçli çocuk var. tam bir viking torunu. 1.90 boyunda, yağsız, kaslı, futbolcu, sigara yok, 20 yaşında 5 dili ana dili konuşuyor. disiplinli, zeki, çevik, ahlaklı. sağcı partinin gençlik kollarında lider konumunda ama bizim özgürlük kuşlarımız, en entel geçinenimiz bu çocuk yanında tayyip kalır. koyu norveç milliyetçisi, her fırsatta viking boynuzları falan giyiyor, eğlenceli bir eleman.

    "vsop, dünyanın sonu gelecek . seni donduracağız ve insan ırkı ileride senden türeyecek, bu göreve hazır mısın?" deseler "mal mısınız? bu adam dururken beni mi göndereceksiniz?" derim öyle bir tip.

    bu adam askere gitmeyi çok istiyor, zaten böyle askeri eğitim, güç-engel parkuru, pentatlon falan deyince gözleri parlıyor elemanın. mektuba da döşüyor, döşeniyor bekliyor.

    sonuç: bu kardeşimiz ve bunun takımdan benzer arkadaşlarının hepsine cevap aynı: "teşekkür ederiz. norveç ordusunun şu anda size ihtiyacı yok"

    kim gidiyor? alkoliği, keşi, obezi, askerden kaçmak için rapor ayarlayanı falan alayını alıyorlar askere. alıyorlar, bir yıl koşturup, süründürüp, ayakta dikip adam ediyorlar.

    adamlar o kadar dertsiz ki, orduyu sadece bir adam etme mekanizması olarak kullanıyorlar. bunun için de uğraşıp aradan ne kadar kıl-tüy adam varsa seçiyorlar. bunun için okul kayıtları, detaylı sağlık taraması, sicili, otu boku herşeyini araştırıyorlar.

    ilk duyduğumda "vay anasını" dediydim, hala da hatırladıkça derim.

  • ben coğrafyaya o kadar meraklıyım ama yine de tutup haritaya bakmam gerekti. 48 bin nüfuslu, 1300 km2'lik bir ülkenin mahalle esnafından oluşan takımına nasıl yenilirsin arkadaş! hacı hüsrev'den 11 adam toplasan bu adamlarla berabere kalma şansın yüksektir. sen dünya üçüncüsü payesini taşıyan bir takımsın. bu ne rezillik?