hesabın var mı? giriş yap

  • baslik cok sacma geldi degil mi? ama olay %100 gercek.

    (bkz: trendyol yemek) artik yapilan yorumlarin altinda kisinin siparis detayini da gösteriyor. eger dikkatli bakarsaniz bazi cakal esnaflarin yuzlerce 0,5lt su gibi basit basit siparislerle kendilerini övdügünü görebilirsiniz.

    bunlardan bir tanesi benim oldukca dikkatimi cekti. bahse konu olan restoranin an itibariyle 96 degerlendirmesi ve 52 yorumu var. 4.8 yildizla trendyol yemekte basi ceken restoranlardan birisi olmus. tam siparis verecektim de yorumlara bakmamla aninda vazgectim.

    yorumlarin neredeyse tamami kendi dükkanindan su alan cakal esnafimiza ait. bu yorumlara kanip da siparis veren gercek müsteriler zaten düsük puan vermis.

    cakal esnaf suyun sicak gelmesini o kadar cok begenmis ki en cok da onu övmüs. tüm yorumlarin görselini yuklemedim ama devami da ayni sekilde. 500ml su üzerinden sebzesine kadar övmüs. siparis verirken dikkat edin.

    edit: yogun istek uzerine bastan sona tum yorumlari ssledim: görsel

    edit 2: telefonum android. ios'da bu ozellik geldi mi bilmiyorum

    edit 3: az yorumlu ama yuksek puanli ilk 5 restoranin 3unde de benzer hile var. bu gorseller de cevredeki farkli restoranlardan.

    görsel
    görsel

  • acemi veya değil çoğu sürücüyü tırstıran, hatta evinin yolunu değiştirmeye mecbur bırakan sürücü aktivitesi.

    ancak bazen bu aktivite için vites, debriyaj, fren ve hatta el freni dahi yeterli olmamaktadır. çözüm adeta bir herkül gibi arabayı yokuşta kas gücü ile kaldırmaktan geçmektedir.

    true story

    fulya'nın ünlü yokuşlarının birinde kafa kafaya gelinen bir aracın öküz sahibi ile kavga etmekten kaçınan ben, adamla levye savaşına girmektense aracımı kenara doğru çekerek elemana yol verdim. yoluna gitmesini beklediğim kekan yanımdan geçerken saçma sapan sözler söyleyince bastırmaya çalıştığım kroluk damarım kabardı ve ani hareketler ile yokuş aşağı kendimi hafifçe bırakıp ilk sola dönüp ani bir hareket ile tekrar yokuşa verdim burnumu. araç otomatik vites olunca bu tür durumlarda daha rahat oluyor insan. neyse; gaza basmama rağmen aracın kıpırdamaması bir süre sonra dikkatimi çekti. bu bir süre dediğim çok da uzun bir süre değil tabi. el frenini çekip tekrar denedim, sonuç aynı. arkadan gelen beyaz duman ve aracın gazı yedikçe çıkardığı ilginç sesler eşliğinde sağ arka sabit olmak şartıyla sola doğru yönlenmesi durumun anlaşılmasına sebep olmuştu.

    evet, arabanın sağ arka çamurluğu anlık kro reflekslerimin farkına varmamı engellemesinden ötürü kaldırıma takılmıştı ve sağ arka teker hafiften boşa dönmekteydi. yokuşun ortasında çük gibi kalmanın ötesinde yavaş yavaş trafik oluşmakta ve "bu mal bu arabayı nasıl bu hale getirmiş lan?" diye fısıldaşmalar da duyulmaktaydı.

    neyse ki sevgili yokuş trafiği sakinleri çeşitli önerilerini sunmaya başlamışlardı ki benim gözüm yokuşu yavaşça çıkan, duruşuna kurban olduğum, bıyıklı bir amcaya takıldı. asıl fikir kesinlikle ondan gelicekti. olayı çöze çöze çıkıyordu yokuşu. belli ki matematiksel denklemleri ve gerekli kas gücünü hesaplıyordu. tekerin altına taş sokma fikrinin çeşitli sebeplerden ötürü elenmesinin ardından artık yokuşu çıkan amca ile aynı şeyi düşünüyorduk. amcanın da yanıma gelmesi ile gerekli psikolojik desteği yakaladım. hiç konuşmadık. sadece birbirimize baktık. arabaya bindim. kontağı kapattım, vitesi park'a aldım ve el frenini son kez çektim. sonuçta naim süleymanoğlu benim belime geliyordu ve kilolarca ağırlığı "hıpppps" diyip kaldırabiliyordu. bakışlar üzerimde yoğunlaşmıştı ve "yooo yooo saçmalama" dediklerini hissediyordum. sağ arkaya geçtim. amca tatktik vermeye bile gerek duymadan sadece "bismillah" dedi. yaradana sığınıp kaldırdım aracın arkasını. beklediğimden çok daha kolay olmuştu. bunun da gazıyla hepten yüklendim arabanın arkasını ve aracı kaldırımdan kurtarmakla kalmayıp, düzledim de. işte o anda bugün hala fulya'da hatırlanan, ingiliz taraftarların direkte patlayan şut sonrası verdikleri uuuuuuvvvvvvvvv tepkisine benzer bir tepki yükseldi.

    balkonlardan gelen alkışlar eşliğinde bindim arabama ve yokuşu yavaş yavaş tırmanmaya başladım. ancak biliyorum ki o amca olmasaydı, o bana güvenmeseydi bunu başaramazdım.

  • rte'nin korumalarının yüzüne karşı "baş hırsızın yalakaları" dendiği ve korumaların ağızlarını açamadığı olay.

  • yoldan geçerken uğrayacak olanlara nereye gittiklerini bilmeleri açısından not düşelim.

    180 yıldır faaliyet gösteren esnaf lokantasıdır.

    yalnızca kuzu tandır, kaymaklı ekmek kadayıfı ve kuru soğan servisi vardır. kadayıfın kaymağı gerçek afyon kaymağıdır ki bir çoğunuz afyon kaymağı diye yediğiniz şeyin bu kaymakla alakası yoktur.
    bayram tatillerinde kapılar kapalıymış. her sabah 11 gibi açılan kapılar öğleden sonra 16:00 gibi kapanıyor çünkü yemek o saatlerde bitmiş oluyor.

    yaklaşık 5 nesildir ailecek işletildiği için isimler de gelenekselleşmiştir. kadir oğlu ahmet, ahmet oğlu kadir şeklinde.

    son nesilin temsilcisi olan kadir moleküler biyoloji ve genetik eğitimini yurtdışında tamamlamış, sonra aile mirasını devam ettirmek için mesleği eline almış. babasıyla birlikte çalışmakta. bir organizasyonda gözlemleme fırsatım oldu. aldığı sorumluluğu bilen ve sektörde nadir bulunan efendi gençlerden biri olduğunu gördüm. umarım böyle devam eder.

    ezcümle buraya kuzu tatmak için değil, havasını solumak için gitmelisiniz ve tabiki kendinizi buranın kendine has kültürüne teslim etmelisiniz. mekan kendi kültürünü yaşatmak için faaliyetini sürdürüyor. daha çok yemek satmak gibi bir dertleri yok. günlük üretim miktarı standart.
    diğer yandan selam vermek buranın kültürünün bir parçası. içeri girdiğinizde göz ile de olsa mutlaka selam verin. öyle hemen masaya oturup bön bön bakmayın.

    ne yazık ki ülkemizde eski ile pis sözcükleri karıştırılıyor. oturacağınız masalardan üçü 1800 ortalarından kalmadır. mermerdir. diğer üçü de 1938'den beridir mekanda ve bunlar da akdeniz sediridir. tezgah ve parkelerle birlikte iç vitrinlerde yine 1938'den kalmadır. günlük rutin temizlikleri yapılmakta. kişisel kaprislerinizi kapıda bırakarak mekanı deneyimleyin. mutfak kültürümüz için çok kıymetli bir mekandır. kıymetini bilelim.

  • bayrağımıza hakaret eden stern dergisi değil, ülkemizi bayrağımızı, dış politikadaki ağırlığımızı, devlet olma ciddiyetimizi yerlerde süründürenler; içeride muhaliflere en yoğun baskıyı uygulayıp dışarıda demokratik ülkelere "nazi" diyenlerdir.

  • ekrem imamoğlu büyük düşünen bir insan, tevfik göksu'yu düşüneceğini sanmıyorum.

    tevfik göksu, icraatleriyle değil de asılsız iddialarıyla tanınmış bir insan. üstelik bundan rahatsızlık duymuyor. ekrem imamoğlu'nun, "sizce tevfik göksu söylüyorsa doğru mudur?" demesinin sebebi de o. "yine ne iddia edecek?" diye merak eden varsa izleyebilir, diğer türlü zaman kaybı.