ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
kaptan arka kapı
-
kaptan amerika, kaptan mağara adamı benzeri bir halk kahramanıdır. iett otobüsünden inmek üzereyken otobüsün hareket etmesi neticesinde hayatı tehlikeye giren insanların hayatını kurtarmakla yükümlüdür.
iş ilanlarının demek istedikleri
-
insan ilişkilerinde başarılı, muhasebe konusunda yetkin, gezmeyi seven eleman aranmaktadır.
meali: halk otobüsüne muavin arıyoruz.
eski sevgiliyi hatırlattığından dinlenemeyen şarkı
31 ekim 2014 galatasaray kasımpaşa maçı
-
taraftarın koreografisi süper.
kirmizi fon üstüne sarı renklerde galatasaray yazmışlar tribüne. *
gerci 3-5 bozan insan var ama.
ek: devre arasi tv caps
edit: imla.
koşmak
-
hayatta kalmak için değil de egzersiz veya spor için yapılan koşma fikri 1970'lerin sonundan itibaren ortaya çıkmıştır. bundan önce "egzersiz için koşmak" diye bir konsept yoktu.
sonradan nike şirketinin kurucu ortaklarından olacak olan oregon üniversitesinin ve abd olimpik takımının meşhur atletizm koçu bill bowerman yazdığı bir makalede koşmanın sağlığa faydalı olduğunu, sadece sporcular değil tüm insanların düzenli olarak yapması gerektiğini, insanların bu şekilde kilo verip zinde kalabileceğini ve yaşlanmayı yavaşlatabileceğini ifade etti. daha sonra dr. w. e. harris ile beraber jogging isminde bir kitap yazdı ve bu kitap hem abd'de hem de batı ülkelerinde egzersiz için koşmanın atası olarak kabul ediliyor ama piyasaya ilk çıktığında kitaptaki fikirlerin "çılgınca" olduğu söylenmiş ve bir çok insan kitaptakileri kabul etmek istememiş.
1977 yılında piyasaya çıkan the complete book of running bu konuda bir başka otorite olarak kabul ediliyor. bundan sonra yine oregon üniversitesinin atletizm takımında sporcu olan ve olimpiyatlara hazırlanan phil knight atletizm hocası olan bill bowerman'ın da yardımıyla japonya'dan getirttiği koşu ayakkabılarını arabasının bagajından satarak nike şirketini kurmuş oldu. daha sonra bill bowerman koşu ayakkabılarının dizaynında direkt rol oynamaya başladı ve oregon üniversitesinin atletizm takımı nike'ın yeni ayakkabı dizaynlarının ilk denekleri oldu. daha sonra yerel avm'lerde bu ayakkabıların sporcu veya atlet olmayan "normal vatandaşlara" satımı başlandı.
aynı dönemde william staub modern koşu bandını icat etti ve aynı dönemde dr. kenneth h. cooper insanların günde 8 dakika koşarak kalp ve vücut sağlıklarını koruyabileceklerini ifade eden bir makale (sonrasında da aynı konuda bir kitap) yayınladı. o zamanlar koşu bantları eve alınamayacak kadar pahalı ve büyüktü ve insanların idman yapabilmeleri için fitness salonlarına gitmesi zorunluydu. daha sonra koşu bantları daha ucuz ve küçük hale getirildi ve evlere girmeye başladı. bu arada william staub birkaç sene önce 96 yaşında vefat etti ve ölümünden 2 ay önceye kadar kendi icat ettiği koşu bandını kullanmaya devam etmişti. diğer bir deyişle adam yaptığı icadın faydasını 96 yaşına kadar sağlıklı bir şekilde gelerek görmüş.
80'lerden itibaren bir yandan batı ülkelerindeki insanların hızla kilo alması, hem de nike'ın büyümesiyle beraber "egzersiz için koşmak" olayı tüm dünyaya hızla yayıldı ve bugünkü halini aldı. bu akımı nike başlattıysa da adidas, reebok, puma, sketchers, columbia, lululemon gibi diğer firmalar da kısa sürede trende uyanıp pastayan pay almaya başladı. bugün abd'de 60 milyon, tüm dünyada 300 milyondan fazla insan sağlıklı kalmak için düzenli olarak (en az haftada 1 kere) koşuyor.
dolmuş şoförünün kulağına eğilip aşk demek
-
yeterince eğilirseniz şirinleri bile görebilirsiniz
1 temmuz 2023 yeni ofsayt kuralı
-
burak yılmaz futbolu bırakmasaydı bu kuralla 40 gol atardı süper ligde.
misafirlikte maruz kalınmış en kötü yemek
-
kötü demeyeyim de, misafirlikte akşam yemeği olarak çilek ekmek yemişliğim var.
iki belçikalı arkadaşım yatılı kalmaya gelmişlerdi bize. annem döktürmüş yine, anteplidir kendisi, kebaplar, kilis tavalar, mantılar... annecim dedim, hiç gerek yoktu bunlara menemen de yapsak değişik gelecek. yoğurdu sadece tatlıyla yemeğe alışık misafirlerimiz mantıyı yoğurtsuz yemek için ısrar ettiler, engel olamadık :(
neyse bir iki yıl sonra ben gittim belçikaya, bunları ziyarete. birisi sordu "siz türkler et yiyor muydunuz tam hatırlamıyorum?". ben şok. türkiyede yediği yemekleri hadi unuttu diyelim. kızın evinin önünde "istanbul döner kebap" var :( biraz saflardı, evet. et yediğimizi, sadece pek domuz tüketmediğimizi falan hatırlattım. emin olamadığım için annem sebze yapacak akşam dedi. sorun olmayacağını, sebze de yediğimizi söyledim. bir süre sonra çilek sevip sevmediğimi sordu. sevdiğimi söyledim. sevindi. çilekli bir tatlı yapacaklarını düşünüp mutlu oldum.
akşam evlerinin bahçesinde ailecek masaya oturduk. annesi marketten sapları koparılmış olarak alınan çilekleri yıkayıp, kocaman bir kasenin içine koyup masaya getirdi. herkesin önünde bir tabak, küçük boy bir yoğurt. hepimiz çilekleri tabağımıza aldık, kestik, üzerine yoğurdu döktük, üzerine toz şeker ve ekmekle yedik.
türkler yoğurt sevdiği için böyle bir şey düşünmüşler. önce anlamadım akşam yemeği olduğunu, daha sonra yemek gelicek sandım. baktım durum öyle değil ikinci tabağı aldım, bol ekmekle yedim. sevdin mi diye sordular. evet elinize sağlık, çilek çok sevdiğim bir meyve dedim. babası, bak sevdi ki ikinci tabağı alıyor dedi :(
arkadaşım ailesine "türklerin tuhaf yoğurt yeme alışkanlığını" anlattı. yemeklerle, tuzlularla yoğurt yiyormuşuz, olacak iş değil. tatlımm dedim, yoğurdu bizden öğrendiniz, bir de yeme alışkanlığımıza tuhaf diyorsun. aferin tatlılarla yemeği öğrenmişsiniz, bikaç yüzyıla yemeklerle de yemeği öğrenirsiniz. babası hak verdi, adı bile türkçe dedi. kız şok.
bu da böyle bir anımdır.
elit kesimin çocuklara koyduğu sikimsonik isimler
-
büyüsün de caddede düşük bel giyinip pijlik yapsın diye konulur bazıları;
-->maşallah ne tatlı adı ne?
-->adı yamaç
-->paraşütü var onun di mi?
-->hııııııı
çocukların üstünde çok yapay dururlar
-->maşallah ne tatlı adı ne?
-->adı poyraz,
-->kardeşi? keşişleme falan mı
-->yoook. kardeşi ada
bazılarını anlamazsınız,
-->maşallah ne tatlı adı ne?
-->adı burçiğ
-->burçin?
-->yoook burakla çiğdem'den burçiğ,
-->iç ses: hay mnıza koyim sizin...oooo çok yaratıcı ya
var bir sürü; arca, adonis, suyüz, erke, doruk, çınar falan bir sürü...
fehmi ulan fehmi!
fehmi!
-48 derecede suyun buza dönüşmesine şaşıran türk
-
buna şaşırmayan 7 göbekten alaska'nın yerlisi filandır.