hesabın var mı? giriş yap

  • sirket yoneticisini yada herhangi bir insani, kirk yillik dostlari olmayan insanlarin arasinda 'dazlak' seklinde niteleyip kisiyi böyle bir baskasina tanitmaya calisan bir calisanin; tavrini begenmedigi musteriye, calisma arkadaslarina, havalimani yetkililerine neler soyleyebilecegi, nasil tavirlar sergileyecegi öngörüsü ve mantigiyla

    ve 3 dkdir tanistigi birine orantisiz bir guvenle sacma sapan laflar eden birinin is hayatinin gerektirdigi disiplinle basa cikamayacagi acik oldugundan,
    isten atilma kararini hakli buldugum,

    olayda adi gecen ismi nezaketsizce, dengesizce, saldirganca sozlukte ifsa etmesini dava konusu olarak yorumladigim,

    soz konusu markanin son kararini dogru bulmakla birlikte daha önceki elemeler konusunda daha dikkatli olmalari gerektigini hatirlatmak istedigim olay.
    rezalet puanim 0

  • hollanda ve scilly adaları arasında tam 335 yıl boyunca (30 mart 1651 - 17 nisan 1986) devam eden ancak can kaybının yaşanmadığı, dünyanın bilinen en uzun savaşıdır.

    1986 yılında scily adaları konsey başkanı ve tarihçi olan roy duncan'ın halen savaşta olduklarına dair efsaneyi bitirmek üzere hollanda'nın londra büyükelçisine yazdığı mektupta elçiyi scilly adalarına barış antlaşması imzalamak üzere davet etmiş ve daveti kabul edilmiştir. 17 nisan 1986'da ise barış antlaşması imzalanmıştır.

    elçi barış anlaşmasının imzalanması sırasında "scilly adaları halkının her an saldırabileceğimizi bilerek yaşaması korkutucu olmalı." şeklinde bir espri yapmıştır.

    işin özeti scilly adası'nı tehdit olarak görmeyip unutmuşlar ve 335 yıl sonra mektupla hatırlatılması üzerine "lan böyle bir yer vardı değil mi?" diyerek gönülleri olsun diye antlaşma imzalamışlardır.

  • nurseli idiz'le aynı odada kaldık amatemde.

    çok kibar, çok hoşsohbet bir insan. şöyle bir diyalog geçmişti aramızda hiç unutmam;

    n.i: ben bir oturuşta bir büyük içiyorum.
    ben: bende de o kadar para olsa ben 2 büyük içerim aq.

    hey gidi günler.

  • geçen sene 7-8 liraydı neden 20 oldu demiyor da adam 27den 20ye düşüşünü kutluyor. teşekkürler akape.

  • bakanlık kademesinde bir ortağı olduğu tahmin edilen, akp'nin kurucularından kocadağ ailesine ait bir markadır. konumlandığı mekanlara bakarak "nasıl burada yer almışlar" demenize neden olacak kadar güzel yerleri çevirmeleri buradan gelir.

    sütiş markasının da sahibi aynı aile. son zamanlardaki starbucks eylemlerinin bilinçli olarak bu aile tarafından kontrol edildiği iddia ediliyor.

    (bkz: https://twitter.com/…un_/status/1724472407597928488)

    edit: imla

  • ev sahibine ders vermek isteyen kiracidir. evet, ampülü söküp goturmek biraz ucuz kaliyor ama evde oturdugu surec icerisinde ev sahibi tam bir hiyar ise cok iyi yapmistir. eger eve girildiginde ev bir virane iken ev sahibi yapmasi gereken hicbir seyi yapmamissa, tuttugu evi cok sevdigi icin onu evi yasanabilir ve hatta muthis hale getiren kiraci ise, ev sahibi denilen hiyar hicbir seye elini uzatmadigi gibi her ay aksatilmadan aldigi kiranin artisini beklemis ise, buna karsilik her yil kanunun ongordugu sekilde bekledigi artisi almis olmasina ragmen daha fazlasini talep etmek icin kiracisini avukat araciligi ile taciz ettiyse, kiraci cikip giderken degil ampülü, yaptirdigi her seyi mentesesine, vidasina kadar söker goturur. kullanip kullanamamasinin hicbir onemi yok, kapinin onundeki cope atar, eskiciye verir ama ev sahibine yar etmez. hayat dersi: herkese hak ettigi sekilde davranilir.

  • bu makalede arf, makinelerin düşünüp düşünemeyeceği sorusunu tartışıyor. makinelerin yalnızca düşünceyi taklit edebileceklerini, ancak gerçekte kendileri için düşünemeyeceklerini savunuyor. bu argümanını, makinelerin insan beyni ile aynı türden bir iç yapıya sahip olmadığına işaret ederek desteklemektedir. insan beyni öğrenebilen ve uyum sağlayabilen karmaşık bir sistemken, makineler sadece bir dizi talimatı takip etmek üzere programlanmıştır.

    arf ayrıca makinelerin insanlarla aynı türden bir bilince sahip olamayacağını savunmaktadır. bilinç, tanımlanması zor olan öznel bir deneyimdir, ancak düşünce için gereklidir. makineler insanlarla aynı tür öznel deneyime sahip değildir, bu nedenle gerçekten düşünemezler.

    arf'ın makalesi zihin felsefesi alanında bir klasiktir. düşüncenin ve bilincin doğası hakkında önemli sorular ortaya koyan, düşünceli ve iyi savunulmuş bir makaledir.

    işte makaleden bazı önemli noktalar:

    * makineler düşünceyi taklit edebilir, ancak kendileri için düşünemezler.
    * insan beyni öğrenebilen ve adapte olabilen karmaşık bir sistemdir, makineler ise basitçe bir dizi talimatı takip etmek üzere programlanmıştır.
    * bilinç, düşünce için gerekli olan öznel bir deneyimdir ve makineler insanlarla aynı tür öznel deneyime sahip değildir.

    arf'ın makalesi, düşünce ve bilincin doğası hakkındaki tartışmalara değerli bir katkıdır. makine zekası olasılığı hakkında önemli soruları gündeme getiren düşündürücü bir makaledir.