hesabın var mı? giriş yap

  • the weeknd'in tarihi vurgun yediği ödül töreni.

    yılın en popüler isimlerinden biriyken ve yılın en büyük hiti blinding lights'ı çıkarmışken resmen sıfır (0) çekti. daha önce vurgun yiyen şarkıcılar çok oldu. 2014'te justin timberlake çok başarılı bir yıl geçirmişti ama yılın albümüne aday olamamıştı. 2018'de the weeknd gibi yılın en büyük hitini çıkaran ed sheeran, genel dallardan olduğu gibi şutlanmıştı. 2019'da taylor swift'in reputation'ı başarısına rağmen sadece bir adaylık çıkarabilmişti. yine de son yıllarda grammy’de böyle bir vurgun görülmedi. büyük vurgun yiyen isimler bile en kötü şartlarda bir adaylık alabildiler. the weeknd ise karşınızda sıfır adaylıkla duruyor.

    adaylıklar açıklandığından beri fanlar birçok neden öne sürdüler. hatta the weeknd’in grammy'ye şarkı ve albüm göndermediğini, kendi isteğiyle geri çekildiğini düşündük ancak mantıklı değil. the weeknd, ağustos ayından bu yana çok yoğun bir tanıtım kampanyası yürütüyor. çıkabileceği her ödül törenine gitti, birçok yerde performans sergiledi. klipler çekti, düetler yaptı. birçok röportaj verdi, tanıtım için posterler yayımladı. çekileceği bir yarışma için bu kadar çalışmazdı. peki geriye ne kalıyor?

    ilki, aşırı tanıtımın ters tepmesi. grammy üyeleri onu ve şarkısını duymaktan o kadar bıktı ki, oylamak istemediler ya da "the weeknd ne de olsa çok popüler, herkes ona çoktan oy vermiştir. ben en iyisi diğerlerine oy vereyim" diye düşündüler. yani aşırı promo, avantajlı durumunu tersine çevirdi. ikincisi, the weeknd'in yaptığı hata sonucu böyle oldu. kendisi r&b ağırlıklı bir şarkıcı olmasına rağmen albümünü “pop dallarına” yollamayı seçmişti. üyeler onun yeterince pop şarkıcısı olmadığını düşünmüş ve pop dallarında onun için oy kullanmak istememiş olabilirler. bir diğer nokta, the weeknd bugüne kadar alternative ve r&b dallarında yarışan bir isimdi ve genellikle bu kesimin oylarını alıyordu. popa geçince r&b üyeleri onun için oy kullanmamış olabilir.

    sorun şu ki pop dalları komitesi olmayan bir alandır. the weeknd'in pop dallarından sıfır çekmesi 13.000 üyenin sorumluluğu. ancak genel dallarda çok ciddi komite müdahalesi var. after hours ve blinding lights'ın adaylık çıkaramaması komitenin tercihi muhtemelen. sebebi ne olursa olsun abel tesfaye son yıllarda örneği olmayan, eşi benzeri görülmemiş bir vurgun yedi. şarkıcılar ya komiteden ya üyelerden vurgun yerdi, the weeknd hem komiteden hem üyelerden vurgun yedi.

    diğer adaylara bakacak olursak, beyonce dokuz adaylıkla başı çekiyor. üstelik bu yıl albüm bile çıkarmadı. sadece yan projesi ve düetleriyle bu kadar adaylık aldı. bazı dallarda da iki adaylık birden çıkardı.

    onun ardından taylor swift, dua lipa ve roddy rich geliyor. 2016'dan bu yana aralıksız vurgun yiyen swift, son dört yılda çıkardığı adaylık sayısını tek bir gecede çıkardı. dördüncü kez yılın albümüne aday olan swift'in kazanması durumunda tarihte ilk kez bir kadın şarkıcı üçüncü kez yılın albümünü kazanmış olacak. işin komik tarafı grammy komitelerinin bunun önüne geçememesinin, bunu engelleyememesinin nedeni son dört yıldır swift'e alması gereken adaylıkları vermemeleri. swift’in iki başarılı albümünü tüm itirazlara rağmen görmezden geldiler. bunu üçüncü kez yapsalardı, ona karşı kasıtlı olarak cephe aldıkları izlenimi vereceklerdi. oysa geçen yıl lover'a adaylık verselerdi, swift büyük ihtimalle billie eilish'e kaybedecekti ve grammy de bu yıl folklore'un adaylığından kaçabilecekti. kendi tuzaklarına kendileri düşmüş oldular ve swift tıpkı tarihte ilk kez yılın albümünü iki kez kazanan ilk kadın olması gibi bir başka rekora çok yakın.

    swift gibi pop ve genel dallara damga vuran bir diğer isim dua lipa ki albümü avrupa'da çok popüler olmasına rağmen abd'de o kadar başarılı olamamıştı. listelerde bir numaraya bile çıkamadı. buna rağmen üyelerin dikkatini çekmeyi başarmış.

    the weeknd gibi yılın en popüler isimlerinden roddy ricch onun aksine vurgun yemese bile beklendiği gibi en iyi rap albüm dalına aday olamadı.

    yılın diğer vurgun yiyen isimleri ise post malone, luke combs, jason isbell, bob dylan ve the chicks. luke combs'un country dallarını domine etmesi bekleniyordu.

    genel olarak adaylıklar herkesi şaşırttı. en iyi tahmin yapan bile %55 tutturumadı. normalde yılın en popüler isimleri üzerine bahis oynanırdı. ancak fanlar son yıllarda grammy'nin sürpriz isimleri de aday ettiğini fark ederek tahminlerini genişlettiler ve aslında popüler olmayan ama eleştirmenlerden iyi puan alan albümleri de tahmin listelerine aday ettiler. grammy bu sefer de buna darbe indirerek "tahmin edilemeyenlerin de ötesinde" sürpriz isimlerle gelince hem herkes şok oldu hem tahminlerin tamamı çöpe gitti.

    yılın albümünde taylor swift, dua lipa ve post malone dışında isimlerin tamamı sürpriz. eski parlak günlerini geride bırakmış coldplay de bu şaşırtıcı isimlerin arasına dahil. 12 yıl sonra yılın albümüne aday oldular. bu dalda dikkat çeken bir diğer nokta uzun zaman sonra en az altı beyaz şarkıcının olması. grammy son yıllarda siyahi şarkıcıların dengeyi sağlamasına özen gösteriyordu. bu yıl da diğer dallarda dikkatli davranmalarına rağmen yılın albümünde bunu gevşetmişler. bir diğer nokta, son iki yıldır aday olan albümler grammy takvimi kapanmadan en geç sekiz ay önce yayınlanan albümleri aday etmişken bu yıl grammy takviminin bir yıl olduğunu hatırlamaları ve geçen yıldan kalan albümleri de aday etmeleri oldu. oldukça sorunlu bir konuydu, resmen bir yıl önce albümleri aday olma hakları olmasına rağmen görmezden geliyorlardı.

    yılın kaydı ve yılın şarkısı ise yılın albümünün aksine az çok tahmin edilen şarkılardan oluşuyor. son yıllarda üyelerden destek görmemesine rağmen komitenin ittirmesiyle her yıl adaylık almayı başaran h.e.r., bu yılı da es geçmedi ve yılın şarkısı dalına aday olmayı başardı. geçen yıl zaten beş ödül kazanmış olan billie eilish, sadece droplet olan şarkısı everything i wanted ile hem yılın şarkısı hem yılın kaydına aday olmayı başardı.

    en iyi pop solo performans, justin bieber'ın yummy şarkısı dışında beklenen isimlerdi zaten. yayınlandığı andan itibaren birçok kişi tarafından yılın en kötü şarkısı ilan edilen yummy'nin adaylığı dalın en büyük sürprizi. yine aynı şekilde hem genel dinleyici hem eleştirmenler tarafından beğenilmeyen changes albümü bir diğer sürpriz. sanki the weeknd'e gitmesi gereken adaylıklar justin bieber'a verilmiş gibi. bu noktada bieber'ın menajerinin yoğun lobicilik faaliyetleri yürütmüş olması oldukça yüksek.

    pop düet/grup performans dalında iki sürpriz var. ilki, adaylık çıkararak rekor kırmayı başarmış güney koreli bts grubu, diğer single bile olmamasına rağmen bu kadar kalabalık ve hitlerle dolu bir dala aday olmayı başarmış exile şarkısı. bu şarkı pop radyoya gönderilmedi, klibi bile yok.

    pop albümde iki büyük vurgun var. biri the weeknd, diğeri post malone. hadi the weeknd büyük vurgun yedi, post malone genel dallara dahi aday olabilmişken poptan vurgun yemesi geçen yılki durumun tersine döndüğünü gösterir. ilk albümü beerbongs & bentleys üyelerden destek görmüştü ama komite tarafından pek desteklenmemişti. bu sefer de komite kendisine destek vermiş ama üyelerden destek görmemiş. bunun bir başka anlamı ise en iyi pop vokal albüm dalına aday olan albümlerin yılın albümüne aday olma şansı varken komite tarafından önünün kesilmiş olma ihtimali. bir albüm yılın albümüne adaysa ve kendi alt dalında aday değilse, bu %99 komite müdahalesini işaret eder. zira mantıken yılın albümüne layık görülen albüm kendi dalını kazanmaya da layık görülür.

    en iyi rap albüm, ne kadar gerçek rap severler için iyiyse mainstream dinleyicileri için o kadar kötü. komite resmen popüler isimleri üç hayırla uğurlayarak kaliteli ama çok fazla satamamış albümleri aday yapmış. nas yedi yıl sonra en iyi rap albüm dalına aday olmayı başardı.

    en iyi rock performans dalı tarihte ilk defa tamamen kadınlardan oluşuyor. altı aday var, altısı da kadın. en iyi rock albüm, rap albüm gibi popülerden ziyade eleştirmenlerden yüksek puanlar alanlara gitmiş ki bahislerin neden bu kadar saptığını anlamak zor değil.

    en iyi müzik film dalının en büyük sürprizi herkesin adaylık almasını beklediği miss americana'nın aday olmaması. taylor swift'in bu yıl yediği iki vurgundan biri.

    prodüktör dalında ise the national'ın aaron dessner'ı aday olamamış ki en beklenen isimlerden biriydi.

    bunların dışında hayal kırıklığına uğrayan bir diğer isim fiona apple. yılın en yüksek eleştirmen puanını alan albümdü ama yılın albümü dalına aday olamadı.

    oylama aralık ayında başlayacak ve on üç bine yakın recording academy üyesi oy kullanacak. şu noktada o kazanır, bu kazanır demek pek bir şey ifade etmez ama bir şey kesin, bu ödül the weeknd'in yediği tarihi vurgunla hatırlanacak. ed sheeran bile böylesini görmemişti.

  • çok net bir şekilde vatandaştır. bu seçimi yaptıysan, bunu da hak ediyorsundur.

    edit: hala mesaj atıp erdoğan vs. diyenler var. seçimlerde tek vaadi, ''kahvelerde bedava kek'' olan adama oy verdi bu millet. daha ne anlatıyorsunuz yahu? gerçi o kek işi ne oldu lan harbi hahaah

  • martıdır... uçuyorsun bi kere. yüzebiliyorsun hatta dalıyorsun. e yürürsün de istesen. paso balık yiyorsun ama diğer yiyeceklere de adaptesin. sevimlisin de herkes simidini paylaşıyor.

    “maaşlı sigortalı bir iş mi; yoksa martılık mı?” deseler martı olmayı seçerim.

  • erciyes üniversitesinde yatmakta olan oğlum atlas lösemi, acil a rh+ trombosit kan ihtiyacımız var, 0505 492 17 36,

    debe edit: atlas'a kan verildi ve bir ünite kan da yine losemi başka bir çocuğa verildi, süpersin sözlük. 70 e yakın çakı gibi kan gönüllüsünüde listeme ekledim. losemi servisinde kan ihtiyacı olduğunda daha hızlı ihtiyaç karşılanacak inşallah. siz iyisinizde siyasiler kötü, varolun. konu kendini imha edebilir.

    *losev'i de hatırlatayım burdan açtırılmayan bir hastanesi var sözlük. üyede olabilirsin, bağışta yapabilirsin, etrafına hatırlatabilirsin. türkiyenin bu hastaneye ve losev'e ihtiyacı var. losev

    *buda var ekşi sözlük donör oluyor kampanyası

  • o kalabalığın içinde ben de olduğum için izlerken içim cız eden video.
    o zamanlar odtü koleji’nde lise öğrencisiydim. bütün türkiye’yi odtü gibi sanıyorduk, sosyal medya falan olmayınca ülkedeki cahil çoğunluğun da farkında değildik. güzel bir yanılgıda yaşıyormuşuz.

  • hafif ticari aracı kullananlar hatalı. u dönüşünün olmadığı yerden dönmeye çalıştığı gibi çevre kontrolü de çok zayıf. görsel mavi renkli tabela net şekilde düz gidebilir ya da sola dönebilirsin diye belirtiyor. yani u dönüşü yapamazsınız. ekstra bir de u dönüşü yasaktır tabelası konmasına lüzum yok. hele ki yer çizgilerinden de anlaşılacağı üzere bunu sağ şeritten hiç yapamazsınız.

    ama kamyon şoförü de bu kaza neticesinde cezaevine girebilir çünkü o da kusurlu.

    meskun mahal olduğu ve ışıklara yaklaşıldığı için hız sınırı kamyonlar için max 50 kilometredir. görsel görsel o tabelaları da kamyon şoförü ne de olsa radar yok diye umursamamıştır. kırmızı ışığa yavaş ve dikkatli şekilde yaklaşılması gerektiği ve tehlikelere karşı uyarmak için öncesinde bir sarı ışık daha konmuş görsel ama kamyon açık ve net şekilde kırmızı ışığın yanacağını görmesine rağmen hiçbir şekilde hızını azaltmadan çok hızlı şekilde geliyor ve kırmızı ışıkta geçerek hafif ticari aracı altına alıyor. her ne kadar duramam diye selektör yapıp uyarmaya çalışsa da durabileceği bir hızda seyretmek de kamyon şoförünün sorumluluğuydu. mahkemede de ben selektör yaptım ama diye yırtamaz hatta fren bile yapmadığı için işi zor.

    "burada kamyonun hiçbir kusuru yok, dümdüz yolunda seyrediyor" "kamyon bu duramaz" diyenleri de hayretle okuyorum. arkadaşlar kamyon dediğiniz tren ya da tramvay değil bu. karayolu taşıtı ve kurallara uymakla mükellef. 40 ton yüklü bir kamyon günümüz standartlarında 80km/h ile seyrederken 40 metre içerisinde tamamen durabilmeli * ki bu kamyon ışığın kırmızıya döneceğini çok daha uzak bir mesafeden gördü ama siz böyle böyle kamyonculara cesaret vere vere ölümlere yol açıyorsunuz. yine tabii ki kamyonların böyle durumlarda duramayabileceğini de hesaba katarak aracınızı sürün ama kamyoncuları da aklamaya çalışmayın.

  • sevgilinizle bi arkadaşınızın evine ilk kez gidiyorsunuz ama sevgilinizin telefonu şifreli wi-fi'a otomatik bağlanıyor.geçmiş olsun.

  • direkt süper deneylerle çatır çatır kavramlar oluşturmuş ve halen geçerliliğini koruyan bir dolu kuram yaratmış aşmış bir psikolog abimiz.
    3 dağ deneyi -3 mountain experiment- diye bir deneyi vardır ki abimizin mesela, algı -perception-, benmerkezcilik -egosentrizm-, çoğul bakış açısı -multiple perspectives- ve empatiye kadar gider. çocukta kaç yaşında bunların oluştuğunu bulmaya çalışır.

    teori şudur:
    çocuk küçüklükten itibaren egosentrik -ben-merkezcidir- ve diğerlerinin varlığından kendisinden ayrı birer şey olarak haberdar diildir. -tanrı her yerdedir, çocuk kendi kendisinin tanrısıdır, panteizme falan bile vardırılır kasarsak, çocuk bilinci gelişim aşamalarını toplumsal sosyal gelişime çekmek yoluna da başvuranlar olmuştur çünkü, stage teorisyenleri şahane insanlardır zaten hep-
    dolayısıyla "diğeri" fikri çocukta belli bir yaşa kadar mevcut diildir. evren, herkes ve her şey çocuğun kendi varlığının bir parçasıdır.
    dolayısıyla da çocuk herkesin her şeyi kendi gibi gördüğünü varsayar.
    -bunu 50 yaşında da düşünen insanlar var enteresan olan da odur. zaten bu stage teorisyenleri genel ortalamayı verirler aşamalara dair ama siz daha ikinci aşamayı 70 yaşında aşamamışsanız size piaget, kohlberg, vygotsky naapsın-

    örnek deneye geri gelelim:
    çocuk bir sandalyeye oturtulur. oyuncak ayı -teddy bear or doll- tam karşısına başka bir sandalyeye oturtulur. çocuğun önünde bir masa vadır. masada da 3 boyutlu bir maket vardır. 3 dağ vardır ismi de buradan gelir hatırladığım kadarıyla -pardon yanlışsam birileri düzeltsin okuyalı 10 yıl oluyor da bu teorileri-. çocuktan bir kendi gördüğünü bir de ayının gözünden maketin resmini çizmesi istenir. çocuk belli bir yaşa kadar ayının gözünden çizilmesi istenen resimle kendi gördüğü resmi birebir aynı çizer. ortalama 5 yaşından sonra ise çocuk ayının bakış açısı -perspektif- olduğunu ve karşıdan bakıldığından maketin tersten görüneceğini akıl edebilir hale gelir.. bir de bir şey saklanıyordu dağın arkasına, sanırım tavşan ama tavşan dağ atasözünden uyduruyor da olabilirim, saklanan şeyi oyuncak ayı göremeyecek yerde otururken çocuk görebilecek konumda kalıyor ve "oyuncak ayı tavşanı görüyor mu?" diye soruluyordu sanırım. (alternatif bakış açısıyla spatial perpektif denen mekan algısı açısından belirleyici bir deney olarak da görülür bu deney) ancak bence asıl önemli etkisi bu deneyin, belli bir döneme kadar çocuğun "diğeri" ve "diğerinin bakışı" konseptlerinden, kavramlarından -perspektiften yani- bihaberken, bir yaştan sonra karşıda oturduğu için ayının aynı şeyi tersten gördüğünü ya da en azından ayının kendisinden farklı olduğunu algılamasıdır. -perspektifin bulunuşu da rönesansladır, sanatsal, mimari gelişim için perspektifin icat edilmesi gerekmiştir. icat edilmesi diil bulunması diyelim, yani rönesans 5 yaşına denk geliyor olabilir mi acep uygarlığımızın?-

    egosentrizm yani ben merkezcilik bu noktada 5-6 yaş arası azalmaya başlar -kardeş isteme yaşını buna bağlayanlar da vardır gözlemle, ama bildiğim araştırma yok-.(hatta yine geçmiş zaman ve haliyle kaynak veremeyeceğim ama elektra ve odipal komplekslerin azalma ya da artma yaşı da yine 6 civarıdır ve egosentrizmin azalması ya da diğeri algısının gelişmesi ile alakası kurulabilir)

    özetle piaget bir çocuğun karşısına bir oyuncak ayı oturtur. ve çocuğa ayının ne gördüğünü ne düşündüğünü sorar. bir yaşa kadar çocuk oyuncak ayının onunla aynı şeyleri hissedip gördüğünü sanır, söyler. çocuk açsa ayı da açtır, çocuk toksa ayı da toktur. ama bir yaştan sonra ayıyı kendisinden ayrı bir varlık olarak kabul eder. bu da aslında kendisini ayrı bir varlık olarak ayrıştırmasına tekabul eder. "ben tokum ama ayıcık aç" demesi için bir yaşı/aşamayı geçmesi gerekmektedir.

    (kimlik ve ayna ile ilgili de şahane deneyleri vardır piaget'min. daha profesyonel olanlar anlatsalar ne şahane olur, ben hatırlamıyorum.
    hatta birileri masonluktaki ayna ve göz kavramlarını buna bağlayan bir yazıyla anlatsa daha da şahane olur, toplumsal gelişim aşamalarına çekip yine. ayna deneylerini kimlik kavramlarına çekse, hatta üzerine de önce edebiyata onu da toplumsal stage olarak matbaanın bulunuşuna bağlasa, onu da oradan psikoterapiyle içsel aydınlanmaya ve iletişim kanallarıyla çocuk/toplum gelişimi aşamalarına çekse, internete yardırsa hatta oradan çocuktaki/toplumdaki "kimlik" tartışmasını stage based olarak.. oyy oyy oyy)
    .
    piaget'min -oy piaget gül piaget- bir diğer deneyi de yine gerçek ve algı ayrışmasını yaptığı ve "bu gerçekte ne?" ve "bu neye benziyor?" sorularını sorduğu deneydir. çok etkileyicidir. (deneyimiz şu: çocuğa bir başka şeye benzeyen bir nesne gösteriliyor ve "bu ne?" ve "bu neye benziyor?" soruluyor.) çocuk 4 yaşına kadar hep gerçekte olanla benzeyen şeyleri aynı söyleme eğilimindeyken sonradan bir şeyin olduğundan farklı görünebileceği bilgisine/algısına ulaşır. yani çocuğa kaya görünümlü bir sünger gösterildiğinde 4 yaşına kadar her iki soruya da ya sünger ya kaya derken -either/or- 4ünden sonra "bu sünger ama kayaya benziyor" demeye başlayabilir. görünenden farklı bir gerçeklik algısı yani. -bu aşama benzetme, şiir, sanat yetkinliği başlangıcı olarak yorumlanabilir, toplumsalda tekabul eden aşamada edebi rönesansı kimden nereden başlatacağımız muamma elbette-

    alınız ve tüm bu deneyleri günlük hayatınızdaki yaşıtlarınıza uygulayınız. ne de olsa hepimiz içimizdeki çocuğu koruyoruz deli gibi.
    kohlberg'in ahlaki aşamalarında 3.,4.,5. aşamada kaldığımız gibi piaget'nin algı aşamalarında da neyin ne görünüp aslında ne olduğuna dair temel deneylerinde de 4-6 yaş altı çıkma olasılığımız yüksek her birimizin.

    bu yüzden, unutmayın büyüdüyseniz ,6 yaşı geçtiyseniz mesela, bazı aşamaları da geçmişsinizdir ve:
    1- oyuncak ayının masanın öteki tarafında oturduğundan dolayı sizden başka bir görüntü gördüğünü
    2- bu görüntünün sizinkinden çok farklı olmasına rağmen aslında baktığınız maketin aynı olduğunu
    3- oyuncak ayının bakış açısının da sizin bakış açınızın da maketin gerçekte ne olduğunu değiştiremediğini
    4- bir şeyin göründüğü ile olduğunun farklı olduğunu
    bilirsiniz piaget'ye göre... (bkz: bilgi)

    hem piaget'yi sevelim hem de işte içimizdeki çocuğu sevelim. agucuk bugucuk falan...

    özetle piaget candır.
    otursak bir çocuk, bir piaget ve bir oyuncak ayı masaya, 3 dağı da piaget'ye helal ederim.

  • ölüm grubu deniliyordu türkiye'nin grubuna harbiden öyleymiş. biz elendik hırvatlar elendi ispanya elendi. mükemmel bir ölüm grubu. herkes öldü amk.