hesabın var mı? giriş yap

  • roman gibi olabilendir. özet geçiyorum: sözlük kızından mesaj almış, izmire gitmiş, sonra rusya'ya gidip rus hatunlarla aganigi naganigi yapmış. şimdi de birine evlenme teklif ediyor ama kime ettiğini ben çözemedim. herhangi birimize olabilir. bana ediyorsa; zaten evliyim olmaz.

  • bazen de bunca yılı (2,5 yılı) bir anda silip atmaya yönelik olaylardır. hani bazen insan anlar ya, ya da şöyle anlatayım, sizden daha tecrübeliler bir ortam da der ya: "abicim güvenme kimseye, kimse babanın oğlu değil. " siz de kişisellikten, aklınızdan kötü bir şey geçmediğinden güvenirsiniz, umursamazsınız. olay sadece patronla ilişki değil, genel olarak para bazen gerçekten ikinci plandadır.

    ama malasef öyle değil...

    ........................

    -sen heralde bundan sonra yemezsin? yedin yani bi şeyler. istersen de ye ama, neyse...
    -....... (herşey biter, silip atarım o anda ama anlarım durumu)

    ........................

    olay bursa'da geçiyor. iş için gitmişiz yine. genelde ben tek giderim de o gün müdürle gitmişiz. bir lokantada öğle yemeğine oturduk. o da yemek öncesi mail atıyor ama ben felaket açım. kafe gibi bi yere oturduk, yemek kısmı diğer yanda. bana dedi "önce burada oturalım 20 dakikaya geçeriz yan tarafa". ama hayvani açım, cidden. sabah 5'te kalkmışım, kahvaltı da edemedim zaten. beynim durmuş toplantılardan. bi de bu adamın 20 dakikası en az 45 dakika demek, net biliyorum.

    +ben alayım buradan bişiler yemek öncesi. siz de ister misiniz? tost falan alayım size. çay?
    -yok ben almayım.
    +çay da mı içmezsiniz.
    -yok sen iç ya.(ters ters bakıyor ama da ben anlamıyorum)

    gittim tost falan aldım. tabii kredi kartımla aldım ben de. o da elimde gördü. ben farketmiyorum. gittim afiyetle yedim. diğer tarafa geçtik.

    malum diyalog.

    -sen heralde bundan sonra yemezsin? yedin yani bi şeyler. istersen de ye ama, neyse...
    -....... (herşey biter, silip atarım o anda ama anlarım durumu)

    benim şarteller attı resmen. "ne diyor bu adam?" diyorum. konuyu da uzatmak istemedim, yemedim bi şey. çıkarken kasaya gittik. ben de arkadayım. bu hesabı ödeyecek bakıyor bana.

    +şirket kartı sendeydi? hscb versene bi onu?
    -yok bende değili, hiç bende olmadı ki?
    +az önce elindeydi ya? (jeton sesi geldi benden, düştüresmen jeton)
    -yok o benim kartımdı, kendi kartım.
    +..........

    adam resmen kartı elimde gördüğünde sanmış kafama göre şirket kartınla alacağım (ki alsam ne olacak 2 tost ama yapmam biliyor) ben adama tost ısmarlayım diyorum kendi paramdan. bahsettiğimiz konu o kadar basit ama beni bitirdi. bunca zamandır ne o beni tanıyabilmiş demek ne de ben onu. patron heryerde aynı, küçük hesaplar yaparlar ister istemez. ne düşündü o an, nasıl böyle şeyler düşündü bilemedim. yok, "beklenti meselesi" demeyin. ben bi şey beklemiyorum zaten. aramızda espirili zamanlar geçse de asla ciddiyeti ve o patron-çalışan ilişkisini bozmadım. ama bazı değer yargıları vardır, ve kırılma noktaları vardır. bu da onlardan biriydi.

    koca koca adamların bu tarz küçük hesap yapması, sizin bile bu hesapları yapmıyor olmanız sinir bozucu oluyor hani şu minik sinekler gibi.

  • kulak zarını ölçüt alırsak, iç kulak basıncının, dış kulak basıncına eşit olmama ve acı hissetmemize sebep olan hadisedir.

    yukarıdaki havacılıkla alakalı fiziksel entry e ek olarak, bu biyolojik entry de eklenilmesi uygun görülmüştür.

    eğer içkulağınızda valsalva hareketini iki türlü de yapmazsanız, iç kulağınızda son yaptığınız haldeki hava ve basıncı, dış kulağınızda da dışarıda tırmanıyor-alçalıyor olduğunuz havanın basıncı yer alacaktır...
    bu basınçları eşitlemek lazım...

    yukarıda kısmen anlatılmış ama toparlamak adına

    1- tirmanista iken: iç kulağınızda deniz seviyesinin/alçak seviyenin basıncı ve sallayalım 100psi basınç bulunması lakin, tırmanışla basınçsızlaşan dış ortam ve havadan ötürü dış kulaktaki basıncın git gide irtifa arttıkça azalması durumunda:
    + burnumuzu tutup yutkunarak, östaki borumuzda kalmış olan havayı aşağı çekip, kütlesini ve miktarını azaltıp, içkulağa yaptığı basıncı da azaltıyoruz.
    2- alçalmada iken: iç kulağınızda yüksek irtifaların seviyesinin basınçsız ve sallayalım 20psi basınç bulunması, lakin alçalışla basınçlanan dış ortam ve havadan ötürü dış kulaktaki basıncın git gide irtifa azaldıkça artması durumunda:
    + burnumuzu tutup nefes vererek, basıncı az olan östaki borusuna hava yollayıp, kütle ve miktarı arttırıp, içkulakta basınç ortamı oluşturup dengeliyoruz.

    yani kısaca yutkunma ve burnu tutup nefes verme... çok sık tekrarlamayın, baş ağrısı yapar ciddi uyarıyorum! birkaç defa yapılması kafidir.

    __
    kaptanınız tekrar konuştu ve susuyor artık iniş hazırlıklarına geçicek...

  • 1970'lerin sonlarından itibaren circleville, ohio sakinlerinin aldığı tuhaf yazılar: circleville mektupları!

    1970'lerin sonlarından itibaren circleville, ohio'da yaşayanlar, anonim bir kullanıcı tarafından kişisel yaşamlarıyla ilgili ayrıntılar içeren tehdit edici mektuplar almaya başladı. ilk circleville mektubu 17 mart 1977'de bir okul otobüsü şoförü olarak hizmet eden mary gillispie'ye gönderildi. mektupta "evinizi gözlemliyorum ve çocuklarınız olduğunu biliyorum, bunun şakası yok. massie'den uzak dur" mesajı veriliyordu. her nasıl olmuşsa bu gizemli yazar, mary gillispie'nin okulda yöneticilik yapan gordon massie ile ilişkisi olduğunu biliyordu ama işin daha tuhafı gillispie, bu tehdit mektuplarını alan tek kişi değildi.

    olayın üzerinden çok geçmeden mary gillispie'nin kocası, ron da bazı mektuplar almaya başladı. mektupta "bay gillispie, karınız… gordon massie ile görüşüyor. onları yakalayıp ikisini de öldürmelisin, o yaşamayı hak etmiyor" yazıyordu. aile büyük bir korku ve endişeye kapılmıştı. ilk mektuptan kısa süre sonra ikinci bir mektup geldi: "2 hafta geçti ama hiçbir şey yapmadın, gerçeği itiraf edin ve okul yönetimine bilgi verin. aksi takdirde gerçek ortaya çıkana kadar bunu posterlerde, tabelalarda ve reklam panolarında yayınlayacağım."

    daha sonra 1977 yılının bir ağustos akşamı, ron gillispie bir telefon aldı. birkaç dakika sonra elinde 22 kalibrelik bir tabancayla kamyonuna yöneldi ve kızına mektupları yazan kişiyle yüzleşeceğini söyledi fakat gillispie yola çıktıktan kısa bir süre sonra kamyonetiyle ağaca çarparak olay yerinde hayatını kaybetti, ancak ron'un kayınbiraderi paul freshour bunun bir cinayet olduğunu düşünüyordu. polis, gillispie'nin ölmeden önce silahını bir kez ateşlediğini tespit etti ama ron'un silahı neden kullandığını asla öğrenemediler.

    ron’un ölümünden sonra bile mary gillispie'yi ve gordon massie'yi hedef alan tehditkâr ve alaycı mektuplar gelmeye devam etti ve saldırılar giderek sinsi bir hal almaya başladı. yıllar sonra, 1983'ün bir şubat günü, gillispie ailesinin kızı neredeyse ölümcül bir bubi tuzağına düşüyordu. birisi yakındaki bir çitin üzerine, genç kızı hedef alan el yapımı bir düzenek kurmuştu. mary gillispie düzeneği indirmeye çalıştı ama bir kutuya bağlıydı. gillispie kutuyu eve getirdiğindeyse içinde dolu bir silah buldu ve silahı yetkililere teslim etti. ohio adli soruşturma bürosu silahın seri numarasını bulmayı başardı ve silah ron gillispie'nin kız kardeşiyle evli olan paul freshour'a aitti.

    paul ve karen boşanmak üzere olan bir çiftti. olay patlak verdiğinde freshour’ın karısı karen sue, evin her yerine gizlenmiş mektuplar olduğunu söyleyerek durumu polise itiraf etti. freshour ise bu durumu reddederek silahının haftalar önce çalındığını iddia etti ama yalan makinesi testi freshour'un yalancı olduğunu ortaya çıkardı. freshour, 1984'te bir grup jüri tarafından cinayete teşebbüsten suçlu bulundu ve tutuklandı. circleville sakinleri, freshour'un parmaklıklar ardında olmasıyla mektupların duracağını düşünüyordu ama öyle olmadı. circleville, ohio sakinleri hala onlarca mektup alıyor, tacize uğrama devam ediyordu. hapishane müdürü ise freshour’un onları gönderemeyeceğini çünkü kalem veya kağıda erişimi olmadığını açıkladı.

    davadan aylar önce, freshour'un avukatı duruşma sırasında jüriye şu soruyu sormuştu: "boşanma kararnamesini okuduğunuzda, paul freshour’un hüküm giyerek hapse girmesi mali açıdan kimi kazançlı çıkarır?" böylelikle şüpheler eski eş karen sue'da yoğunlaştı çünkü kocasını polise ihbar etmişti ve boşanmadan kısa bir süre sonra yeni erkek arkadaşıyla yaşamaya başlamıştı. yoksa paul freshour'a tuzak mı kurdular? aradan yıllar geçti, gizem büyüdü. aralık 1993'te amerika televizyonlarının sevilen programlarından biri olan unsolved mysteries olayı araştırmak için circleville'e gitmek üzereyken gizemli yazardan bir mektup aldı: “circleville, ohio'yu unutun… eğer buraya gelirseniz, siz hastalar bunun bedelini ödeyeceksiniz.''

    unsolved mysteries ile konuşan paul freshour, olayın detaylıca incelenmesini isteyerek mektupları kendisinin yazmadığına yemin etti ancak yakın zamanda yapılan bir inceleme, kendisinin el yazısı ile mektuplar arasında benzerlikler olduğunu ortaya çıkardı. 1994 yılında, freshour'un şartlı tahliyeyle hapisten çıktığı aynı yıl, mektuplarında sonu oldu. aradan yıllar geçmesine rağmen hala olayın arkasındaki gerçek kişi belirlenememiştir.

    detaylı okumak yapmak isteyenler için kaynak

  • o garsonlardan biri şu an 55 yaşında olan babamdır. küçüklüğünden beri yurtiçi-yurtdışı lokantalarda çalışmış yani bu sektörde ömür çürütmüş. her mevkide çalışmış ve en son bir kaç sene önce yaşanan olumsuz olaylar sonucu garsonluğa geri dönmek zorunda kaldı. babamın bunca yıldan sonra birilerine hizmet edecek olması fikri beni başlarda çok üzüyordu. daha sonra bunu neden yapmak zorunda olduğunu düşündüm; emekliydi ve evde oturabilirdi. ama bakması gereken ben ve 3 kardeşim vardı. en büyük amacı bizim hayatımızı kurtarmamızdı. bunu garson maaşıyla başardı. 2 ablam meslek sahibi oldu, ben üniversitedeyim ve kardeşim bu sene üniversiteye gidecek. belki de görseniz hüzünleneceğiniz adam dünyanın en gururlu en mutlu adamı. eve gece gelişinde asla çok yoruldum demiyor hep bizden bahsedecek bir konu açıldığında ne kadar gururlandığını anlatıyor. ona terbiyesizce, kabaca davranan birinden bahsederken ben ve kardeşlerimin asla böyle olmadığımızı düşündüğünü ve bizimle gurur duyduğunu söylüyor. hüzünlenmeyi bir kenara bırakıp insanların hangi yaşta olurlarsa olsunlar yaptıkları işleri takdir etmeyi öğrenelim. bir de garsonlara teşekkür etmeyi, elinize sağlık demeyi unutmayalım *

  • 14 aralık ajax-utrecht maçı

    ykayserili: beyler teravih namazı kaç rekat?
    ooxxoo: ykayserili 20 rekat ama o sorunun sorulacağı yer burası değil kardeşim.
    ykayserili: dostum merak ettim, özür dilerim. bir daha müslüman bi ülke liginde sorarım. *