hesabın var mı? giriş yap

  • şu anda bizim evde var ve yaklaşık 8 saattir eve gitmeyi bekliyorum. öyle bir şey. yüz tane bile yerim. çerez niyetine. en sevdiğim koruk suyu ile yapılanı. karar verdim 35 tane yiyeceğim. 40 tane de olur. böyle ezilmiş gibi oluyor ya onları daha çok seviyorum. böyle ezik gibi. ince yani biraz. iyi ki doğmuşum bence, yoksa bunu nasıl yerdim ki. doğmasam midem bile olmazdı, midem olmasa yemek yiyemezdim. ağzım bile var. çok şanslıyım. iyi ki de antepli olmuşum işte. aferin babama. gidip tebrik edeceğim ama önce dolmaları yiyeyim. yolda başıma bir şey gelmese bari. kaza filan geçirsek iyileşene kadar dolmalar bozulur çok saçma olur. neyse anneme derim hastaneye getirir. gene de yerim yani. ok sorun yok.
    bizim evde dolma var yıhyıh. istesem hepsini yerim ve istiyorum. güzel şeyler sona bırakılmaz. hemen yenir. çünkü ölebiliriz.

  • 11 yıl olmuş burada yazmaya başlayalı. birçok insanla tanıştım, çok yazdım, çok okudum ve en önemlisi çok şey öğrendim.

    bence öğrendiğim en önemli şey özetle şu: "el sikini görmeyen kendindekini keser sapı zannedermiş."

    bir konuda çok heyecanlandığımda, o konuyu bir tek kendim bildiğimi ya da en iyi bildiğimi sandığımda ekşi sözlük'e bakıp boyumun ölçüsünü aldım. benim bilmediklerimi bilen, bildiğimin farklı yönlerini bilen ya da konuyu hiç anlamadığımı hissettiren o kadar çok entry gördüm ki. rahatladım artık, keser sapımı çıkarıp çıkarıp göstermiyorum.

    bu rahatlığa da alıştım üstelik. biri saçma sapan bir şeyler yazdığında, nasılsa daha çok bilen, daha doğrusunu bilen, bunu daha düzgün anlatan birinin gelip düzelteceğinden, uyaracağından, doğrusunu yazacağından (ya da belki çoktan yazdığından) o kadar eminim ki, sallamadan geçiyorum. bu da güzel bir şey.

    gel gör ki bu günlük hayatıma da yansıdı. bu aralar kafamı yoran bu. yeni insanlarla, hele de ekşi sözlük dışından insanlarla diyaloga girmekte zorlanabiliyorum bazen.

    misal biri heyecanla bir şey anlatmaya başlıyor. bi şey öğrenmiş, bi şey fark etmiş ve çok emin ortamdakilerin bilmediğinden. hani bakıyorsun, troll de değil. bütün içtenliğiyle anlatıyor. uzun metrajlı çaylak entrisi gibi. bitmiyor da. konuşuyor, konuşuyor, sonra birileri katılıyor, konuşuyorlar, konuşuyorlar... kimse gelip gazlarını da almıyor. o aslında öyle değil ya da onun bu boyutu da var diyen kimse çıkmıyor. alışmışım ya, bekliyorum ben de. sonra dinlemeyi de bırakıyorum.

    yaşın ilerlemesinden kaynaklanabileceğini de düşünüyorum bazen, ama yok. o bahsettiğim ortamlardaki insanlar da aynı yaşta. eee?

    üstüne bir konuda bir şey anlatma heyecanıyla dolduğumda, bunu hemen buraya yazıp rahatladığım gerçeği de var. fıldır fıldır dolanmıyorum, kimi yakalasam da kime anlatsam diye. ben burada anlatıyorum. anlattığım birinin ilgisini çekerse okuyor, çok ilgisini çekerse mesaj atıyor da üstüne konuşuyoruz. hiç ilgisini çekmeyen bakmadan geçiyor. sırf bir şeyi anlatmak için yanıp tutuşuyorum diye kimsenin zamanını almıyorum, kimseyi bıktırmıyorum... ama gel gör ki artık kimseye de bir şey anlatmıyorum.

    bir sonuca vararak bu entriyi bitirmeyi çok isterdim. ama açıkçası ben de sonucu bilmiyorum.

    e onu yapamadıysam başka türlü bitireyim: bunca zamanda farklı birçok konuda keser saplarını buraya koymuş ve gazımı almış herkese teşekkür ederim.

  • http://video.haber7.com/…niyeyi-calmaya-calisti-ama

    babamın dükkanının önünde birkaç tane sokak köpeğine bakıyoruz. cadde işlek bir cadde olsa da bu köpekler sadece köpeklerini gezdirmek için dışarı çıkanların köpeğine havlıyorlar. o kadar. o da bölgeyi koruma içgüdüsü ile yapılan bir şeydir herhalde. bunun dışında hiçbir zararları yok.

    havalar çok soğuduğunda üstlerini örtüyoruz yorganla. sağ olsun çevredeki duyarlı vatandaşlar da onlara bakma konusunda bize yardımcı oluyorlar. sahipsiz olsalar da, sokaklarda yatsalar da başıboş sokak köpeği olmaktan uzaklar yani.

    neyse bir gün dükkandayken 40-45 yaşlarında bir kadın ve oğlu köpeğe yaklaştılar. oğlunun elinde telefon vardı. ben de dükkanın içinden onları izliyorum. dükkanda dış mekanı gösteren kameradan onları izliyorum. herhalde foto çekecekler dedim. köpeklerin üstünü örttüğümüz için çok foto çeken oluyordu. onlardandır sanıyordum ama kadın sinsi sinsi yanaşıp, bir hamle ile köpeğin üstüne örttüğüm yorganı çekti. sonra katlayıp uzaklaşmaya başlarken çıktım dışarı ve aldım yorganı elinden. yolun ortasında da kadına bayağı bir söylendim.

    bu olay 2 ay önce yaşandı. bu konuyu buraya açma gibi bir düşüncem yoktu çünkü gerek yoktu. ama bugün buradaki köpeksiz sokaklar istiyoruz başlığını ve içeriğini görünce bunu isteyenlere bir örnek göstermek istedim.

    tabii ki başıboş, saldırgan köpeklerin yetkililer tarafından kontrol altına alınması gerekir. onlara bakmaları gerekir. ama türkiye'de yaşıyoruz. birbirimizi kandırmayalım. daha geçen gün elinde alman kurdu olan bir sığıra bizim köpekler havlayınca, kurdu salıyordu üstüne. gittim elemanı durdurdum. çünkü ona havlayan bizim köpekler yerlerine geçip uyuma pozisyonu almıştı. ama bu sığır buna rağmen zincirini bırakacaktı köpeğin. neden diye sordum. verdiği cevap şuydu: "benim köpeğime havladılar. cevap vermesin mi bu. korkak mı yetişsin". bana aynen bunu dedi. sanki pedagoji okumuş pezevenk.

    kısacası (bu kadar yazdıktan sonra nasıl kısaca olur bilmiyorum ama) olay sadece hayvanlarda bitmiyor. sen insan olan hayvanları bir eğitmeye çalış, ondan sonra yap ne yapıyorsan.

    not: yorgana hallenenlerin bir yorgana muhtaç olacak tiplere benzemediklerinin altını çizeyim. hadi diyelim muhtaçlar, hayvanın dili yok sonuçta. onun üstündeki yorganı almaya çalışmalarını hafifletmez muhtaç olmaları. biz de yokluk çektik ama elimizde olmayanı hırsızlıkla var etmenin peşine düşmedik. ve o kadının elinden yorganı alırken "neden aldın" diye sorduğumda en ufak bir utanma belirtisi göstermedi. böyle bir işe kalkışan utanır herhalde. zaten utanmaya dair bir şey görmediğim için yolun ortasında baya laf söyledim. yanındaki çocuğunun sikinde bile olmadı bu arada olay. telefonda vatzapta mesajlaşmaya devam ediyordu muhtemelen.

    not 2: bazıları kadını "bunu yapacak kadar muhtaç biri" olarak görüyor ama bunu yapacak kadar muhtaç birinin yüzsüz olmaması gerekir değil mi? ben de başlangıçta kadına çok mu yüklendim acaba diye düşünmüştüm ama aklıma utanmadan arınmış yüzü geldiğinde bu düşüncem hemen kayboldu. 3. mesajdaki trolle atarlanmayın ayrıca. ota boka elitist diyor o hıyarzan.

    not 3: insanlığını unutmuş hayvanseverlerden değilim ama hayvanları çoğu insandan daha çok sevdiğimi söyleyebilirim.

    edit: link güncellendi.

  • "sanatçılar bile sonsuza dek sanatçı kalamaz, özellikle hayatlarını sanatlarıyla kazanabilen iyi sanatçılar. yetenek gider, hüner gider, bir şeyler gider. ortalama insan için geriye sonunda ruhunu katletmesi kaçınılmaz bir meslekten başka ne kalır?"
    (bkz: pis moruğun notları 2)

    "insanlar kendilerini bir yazarla birlikte bulduklarında, özellikle bir şairle, ruhlarının gözeneklerini açmadan edemezler."
    (bkz: pis moruğun notları 2)

    "çoğu erkek berber dükkanlarında saatlerce oturur, hem de saç tıraşına ihtiyaçları olmadığı halde. hiçbir şeye ihtiyaçları yoktur. tavla oynayıp spordan konuşurlar. kasvet verici ölü saçla kaplı yer muşambasına bakar ve hiçbir şey hissetmezler. evrenin aklı başında insanları bunlar. zamanlarıyla ölüşlerini seyretmekten başka yapacak bir şeyleri yoktur."
    (bkz: pis moruğun notları 2)

    düzeltme: imla

  • bunu ciddi ciddi yapmış olan bir tek aile tanıyorum. oğlan altı yaşına girdi geçenlerde "keşke ismail yk benim babam olsaydı" demiş. o kadar ismail yk hayranı, en sevdiği şarkı bas gaza.

    kontrollü "double blind" testi yapılsa faso fiso bir kendini iyi hissetme yöntemi olduğu görülecek de insanlar eğleniyor işte.

  • **aa sormuş lan sormuş vallahide sormuş billahide sormuş**

    (cevabı yaz 10 saniyede kağıdı ver sınıftan gururla çık)
    - arkadaşlar sınavları okudum hepiniz değişik şeyler yazmışsınız çok ilginç gerçekten
    - hocam ben kaç almışım ben eheheh
    - 45 verdim sana fikret
    - haydaaa neden ?
    - "risk burdur" yazmışsın ama gidiş yoluna verdim puan işte ahahahahahaha
    - ühühühüh
    - ulan fikret aahahahahaha

  • cilalayıp parlatıp avm'nin orta yerine janjanlı jantlarıyla park ederler bu arabaları. bilmemkaç liralık alışveriş yapana da kazanma şansı sunarlar. kupon verirler. yılbaşılarında falan olur. tabiki bana hiç çıkmadı. çıkan tanıdıgım da olmadı. sanki bana bu arabaları kazananlar marsta yaşıyormuş gibi falan geliyor. o kadar uzak yani. bunu kazanan adam var ya. beleş araba. dünyaya bak. zaten bunu kazanan adam 1-2 yıl önce sayısalı falan da tutturmuştur kesin. öyle adamlar var bu dünyada. her isi rast giden adamlar. onların agzına sıçiyim ben.