ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
cüneyt arkın ve orhan gencebay arasındaki tartışma
-
tam akp'li adam. hoşuma gitmedi, kitapları toplattırayım. o kadar yakışıyorsun ki akp'ye orhan, tencere kapak gibisiniz valla...
sınavda kuru pasta ve çay ikram eden hoca
-
başkası anlatsa ütopik bir karakter olduğunu sanacağım ama bugün bizzat kendisiyle tanışıtığım hoca.
bildiğin elinde bir kutu kuru pasta ve tepsiyle geldi. hevesle herkesin sırasına çayları ve plastik tabaklarda servis ettiği kuru pastaları, un kurabiyelerini bıraktı. sınav erken olduğundan "kahvaltı yapmamışızdır" diye düşünülmüş.
bana 6 yıllık yüksek öğrenim hayatımın en kötü geçen vizesini yaşatacak sorular sormuş olmasına rağmen şu an hiç kızgın değilim kendisine. aksine sarılasım var.
buradan bütün akademisyenlerin kendilerine bir hayat dersi çıkarmalarını umuyorum. tanışın bu hocayla, arkadaş olun. az insanlık öğrenin.
not: olay ilköğretimde değil, yüksek lisans seviyesinde gerçekleşen bir sınavda yaşanmıştır.
ünal aysal
-
türkiye'ye getirdiği adamlar:
2010 şampiyonlar ligi finali / man of the match : wes sneijder
2012 şampiyonlar ligi finali / man of the match : didier drogba
şöyle bir tablo yani.
bak şimdi batak oyunu vardır bildin mi? ''yan batmak'' diye bir tabir vardır, yandan batmak da derler; fazla el alırsın yandan batarsın. şimdi ben koyu bir fenerbahçeliyim, o kadar çok kıskandım ki, kıskançlıktan yan battım. yani kıskanamadım bile amk. kıskançlık eşiğimin üstünde bir iş çünkü bu. ne bileyim cambiasso gelse kıskanırdım, ne bileyim forlan'ı falan dahi kıskanırdım. bu ne len? kıskanamadım bile! işte o denli iyi bir iş çıkardı bu adam.
fenerbahçe
-
bana entry sildiren, taraftarı olduğum kulüptür. son süreçte didier drogba ile alakalı yazdığım entry'leri sildim. sildim çünkü haksızmışım. tribünlerde hakikaten bahsedilen ırkçılığı yapan pislikler varmış ve benim taraftarı olduğum, çocukluğumdan beri desteklediğim kulübüm bu pislikler hakkında gerekeni yapmak yerine, türlü türlü sözde video/fotoğraf kanıtlarıyla bu adamları savunur duruma geçmiştir.
benim kulübümün savunulacak bir yanı yok. yok çünkü yönetenler, 3-5 çapulcunun yaptığı pisliğin 106 yıllık bir tarihe leke sürmesine göz yummakla kalmayıp, bu lekeye alet olmuştur.
tükürdüğümü yalıyorum arkadaş. didier drogba; sesli isyan ettin ya, helal olsun.
gibi (dizi)
-
ilkkan: ceyhun o kafeyi kendisi açamaz. para biriktirmeyle olacak iş değil. arkasında kesin biri var.
ceyhun'u görür görmez ilkkan: böyle kimse o ne demiş, bu ne demiş, sen bunlara takma güzel kardeşim. güzel bir şekilde burayı işlet.
yemin ederim şu muhabbet türk halkının yüzde 90'ını temsil ediyor.
1990 yazından akılda kalanlar
-
annemin birden bire yaslandigi yaz.
uc kardesiz. annem gundelige gidiyor. babam kumarbaz. evden annemin pazara gidip en ucuzundan haftalik sebze ve para kalirsa da biraz meyve alalim diye biraktigi parayi bile alip kumara yatiriyor. evin kuytu koselerinde sabahlari annem, ogleden sonra babam; biri surekli bir sey sakliyor, digeri surekli onu bulup, kumara yatiriyor. sonra annem, paralari karsi komsu melahat teyzelere birakmaya basliyor.
o arada, annem surekli bizimle pazarlik halinde: ''okuyacaksiniz, meslek sahibi olacaksiniz. bizim gibi olmayacak hayatiniz.''
''tamam anne'' diyoruz. tamam anne. yeter anne. yeter baba. yeter baba! bunu en cok kucuk abim soyluyor. ben pek sesimi cikaramiyorum. korkuyorum.
buyuk abim o yaz askeri okulu kazaniyor. yazili sinavdan sonraki diger sinavlara girsin diye annemle babam, bizi birakip bursa'ya gidiyorlar. spor ayakkabisi olmadigi icin yalin ayak kosarak kazaniyor kosu sinavini. babam gururlu: "ciplak ayakla bile gecti butun cocuklari." sonra diger sinavlari da kazaniyor ama annem fikrini degistiyor. ''askeri okula gonderemem daha cok kucuk'' diyor komsulara. ama lıseye yazdirmak icin ceket lazim. okul ceketi cok pahali. para yok. hic mi yok? hic yok. sonra kapi kapi dolasiyor tum akrabalari: cocugunuza kucuk gelen lıse ceketi var mi? kimsede yok. hic mi yok? hic yok.
''daha ceketi bulamiyorsun, nasil okutacaksin ki'' deyip vazgeciyor. ve abim bursa'ya bir daha goturuluyor. donus yolunda annem yaslaniyor. 3.5 saatte genc bir kadindan yasli bir kadina donusuyor. geri dondugunde cok sasiriyorum. ama soramam. kizabilir.
kayit icin bir kontrat imzalamamiz gerekiyormus. eger olur da abim okulda duramaz, mezun olmadan once ayrilmak isterse taahhütnamede belirtilen miktarda parayi odemek zorundaymisiz. iki de kefil istiyorlar. kefillerden biri annemin yegeni: imam. digerini bulamiyoruz. sonra bir komsumuz ''ben imzalarim'' diyor. onlar da fakir ama ''imzalarim ben'' diyen ali abi itfaiyeci. memur oldugu icin imzasi gecerli. sonra ali abi cok genc yasta kalp krizinden oldu. ailece hala dua ederiz ona. sonra...sonra daha baska bir suru hikaye.
o yazin sonunda abimi gormeye gidiyoruz. cok guzel bir bahcedeyiz. heyecanla bekliyoruz. kapilar acilacak. ogrenciler bahceye cikacak. ve iste aciliyor tum kapilar: birbirinin ayni yuzlerce cocuk. hangisi abim anlayamiyorum. hepsi ayni kiyafet icinde. saclari ayni sekilde kesilmis. sonra kalabik arasindan yavas yavas yaklasiyor abim. onu gorunce neden bilmiyorum agliyorum. abim degil sanki. pazardan alinma ayakkabilarimdan birinin numarasi kucukmus: o gun ilk kez giydigimden daha once anlamamistik. ayagimi acitan ayakkabiyi cikariyorum. beyaz corabimda kan.
amerika'yı keşfeden müslümanın ilk tepkisi
-
vay amk'dır ki amerika ismi de burdan gelir.
2 ay önce yazan erkeğin başkası ile evlenmesi
anne baba evdeyken eve kız geldirtmek
-
(bkz: fiil çekimine kurban)
iron maiden vs metallica
-
rock tarihinin başaltı gruplarının en niteliklilerinden ikisinin karşılaştırılması.
iki grup da 80'lerin ortasından 90'ların başlarına kadar plak şirketleri neyin para edeceğini düşündüyse o müziği yapmışlardır.
çünkü kariyerlerine benzer dönemlerde başlamaları ve dönem dönem yaptıkları müziklere bakarak, 90 sonrası patlama yapıp neyi piyasaya sürseler satacak müzikten bir haber keriz buldukları döneme kadar, nasıl plak şirketlerinin güdümünde müzik yaptıklarını görebiliyoruz.
heavy metal'in farklı türlerinde çalarak müziğe başlamalarına karşın; 1986 yılında iki grup da progressive ağırlıklı metal yapmaya başlıyorlar.
iron maiden 86'da somewhere in time ile bu türe dönerken, metallica (büyük kısmı progressive olan) master of puppets'ı çıkarıyor aynı tarihte.
88'de artık tümüyle progressive'e dönmüş durumdalar. maiden seventh son of a seventh son'ı çıkarıyor, metallica ...and justice for all 'u.
fakat iki grup da oradan devam etmeyip, bu kez kısa süreli, kısa sololu, akılda kalıcı riffli ve nakaratlı parçalar yapmaya başlarlar.
maiden 90'da no prayer for the dying ve 92'de fear of the dark'ı çıkarır, metallica 91'de siyah albüm'ü.
elbette birileri çıkıp bunun plak şirketi ile ilgisi olmadığını; müziğin evrildiğini ve bu değişimin, aslında yaptıkları müziklerin gelişimiyle ilgili olduğunu söyleyebilir.
halbuki seventh son of a seventh son'dan fear of the dark'a, yahut ...and justice for all'dan siyah albüme doğru bir gelişim değil, korkunç bir düşüş olduğunu fark etmek için ihtiyacınız olan sadece iki kulak.
hainlik edenlerin çoğu üniversite mezunu
-
(bkz: imam hatipler kapatilsin)
kolomb takası
-
terim amerikalı tarihçi alfred w. crosby tarafından 1972 tarihli kitabının adıyla ortaya atılmış. kitabın orijinal adı the columbian exchange. dünya tarihi ile ilgili videoları seyrederken, ki kaynakta ekleyeceğim, bu terime denk geldim.
hepimizin genel bilgisi, “amerika’dan domates, patates geldi, buradan oraya buğday, at gitti” kadar. oysa burada üç koca kıta, orada iki koca kıta var. insanlık tarihi boyunca birikmiş kültür zenginliği… amerika keşfedildikten sonra sadece bunlar mı gidip geldi?
khan academy türkçe
kuzey güney
-
bade işçil'in zengin ve güzel tiki kız rolüyle oyunculuk sınırlarını zorlamasıyla saygımı kazanmış dizi. bade, oyunculuğuyla adeta gerçek hayatta da zengin ve güzel tiki kız olduğuna inandırıyor bizi. ayrıca golf kulübünün girişinde karşılaştıkları sahnede bade'nin, kuzey'le güney'in kardeş olduğunu öğrenince "tahmin ettim" demesiyle de gregor mendel'e selam çakmış dizidir. kardeşlerden biri norveçli balıkçı, diğer pakistanlı gazeteci gibi, ben bile hala emin değilim kardeş olduklarına, ama o şak diye anladı. özetle saygımı kazanmış dizidir diyebilirim.