hesabın var mı? giriş yap

  • ilk kitaptan son kitaba, bir annenin sevgisiyle başlayıp, yine bir annenin sevgisiyle sona eren hikayenin kahramanı.

    her şey nasıl başlıyor? lily potter ile, onun sevgisiyle. o olmasa, voldemort ile harry'nin arasında durmasa sağ kalan çocuk da olmayacaktı, bizim ayıla bayıla okuduğumuz olaylar da.

    son kitaba gidelim. voldemort, harry'nin öldüğünü sandığında gerçeği öğrense, oracıkta harry'nin işini bitirirdi. ama narcissa, o çok değerli lorduna yalan söylüyor. çünkü oğlunun yanına, hogwarts'a girmesinin tek yolu bu. o anda galibiyet önemli değil, önemli olan tek şey oğluna kavuşabilmek.

    bu anneler çok farklı. lily potter ve narcissa malfoy. ak ile kara, gryffindor ile slytherin, harry ile draco kadar farklılar. farklı taraflarda savaşıyorlar. ama ikisinin de oğullarına duydukları sevgi, harry'nin hayatta kalmasını sağlıyor.

    yıllar sonra bile, böyle şeyleri hatırladıkça ya da fark ettikçe rowling'e olan saygım artıyor.

  • atatürk'ü kullanıp para kazanmaya doymamış birinin yeni hedesi.

    bununla sürekli allah ve bilmem ne diye kitap çıkaran adamlar arasında cidden ne fark var?

  • muhtemelen alevi olan ve amerikanvari bir stand up performansı sergileyen kadın. ülkede herkesin her şey konusunda çok ama çok aşırı hassas olması nedeniyle biraz başı ağrıyacak maalesef.

  • samimi olun lan biraz !
    adamın alanı değil hede hödö.
    he a.q sizin alanınız otomotiv ondan tanıyorsunuz adamı.

    celal'in güncel konulardaki cehaletini, kibirini ve çok bilmişliğini gösterir. !

  • eve yeni aldığımız ya da uzun zamandır bizimle olan bitkimiz zaman zaman bize bir takım yolunda gitmeyen şeyler olduğuna dair sinyaller verir. ancak bizim bunu yanlış yorumlamamız sonucunda o durumu iyileştirmek yerine daha kötü sonuçlar doğurabilecek hamleler gerçekleştirebiliriz. işte bu gibi durumlarda bitkimizin bize ne anlatmak istediğini iyi anlamalıyız.

    ilki kök çürümesini nasıl anlarız?
    "bitkim bir anda çöktü. yaprakları kahverengiye dönüp kıvrıldı, soldu.” şeklinde bir durum söz konusu ise bu çok yüksek ihtimal kök çürümesi olduğunu işaret etmektedir. kök çürümesi çoğunlukla bitkinin çok sulanması sebebiyle karşılaşılan bir durumdur. hepimiz bitkiye ne kadar su verirsek o kadar mutlu olacağını düşünüyoruz ama bitkilerimizin en sık karşılaştığı problemler genellikle onları gereğinden çok sulamamızdan kaynaklanıyor.

    kök çürümesi yaşayan bir bitki şu şekilde tepkiler verir;

    sağlıklı görünen bitki bir anda aniden çöker.
    yaprakları kahverengiye ve hatta siyaha döner.
    yapraklar kıvrılmaya başlar.
    bitkinizi kök çürümesinden kurtarmanın tek bir yolu vardır o da eğer bitkiniz tamamen solmadıysa toprağını tamamen değiştirmektir. fakat bu girişimden de çoğu zaman olumlu bir sonuç alınmaz. çünkü kökleri kurtarmak için artık fazlasıyla geç kalınmıştır.

    ikincisi bitkimizde küf olduğunu nasıl anlarız?
    “bitkimin yaprakları üzerinde gri beyaz lekeler oluşmaya başladı. toprağın üst katmanında da beyazlıklar görünüyor." şeklinde bir şikayetiniz varsa bitkinizin küf ile savaştığını belirtmemiz pek mümkün.

    çoğu zaman nemli soğuk günlerden sonra gelen ilk sıcak havalarda görünen bu hastalık bitkilerin yaprakları üzerindeki beyazlıklar ile kendini belli etmektedir. bitkilerde küflenmenin bir sebebi de yapraklardaki özsuyu emen zararlılardır. bu mikroskobik zararlılar arkalarında şekere benzer bir madde bırakır ve bu madde küflenmeye sebep olmaktadır.

    küfe karşı yapılacaklar;
    organik ya da iç mekanda kullanılabilen kimyasal ilaçlar ile bitkinizi zararlılardan arındırırsanız küflenme de sona erecektir. bitkinin yapraklarındaki küfleri su ve saf alkol ile karıştırılan bir solüsyon ile temizle ve toprağın ilk katmanını alma işlemi yaparak küften kurtulmayı deneyebilirsiniz. yaprakları sürekli gözlemleyerek sonraki günlerde düzenli sulamaya geçerek bu durumu güzel sonuçlandırabilirsiniz.

    üçüncüsü bitkilerde oluşan sarı lekeler neden oluşur?
    ficus lyrata -yani pandora kauçuğu- gibi kalın yapraklı ağaç formlu bitkilerin yeni çıkan yapraklarında nokta nokta kahverengi lekeler görüyorsanız bilin ki bu lekeler çok sulanmanın sebep olduğu lekelerdir. lyrata’nız yapraklarında oluşan bu lekelerle size çok sulandığını anlatmaya çalışmaktadır. sulamanızı gözden geçirerek problemi çözebilirsiniz.

    sırada biraz zararlı versiyonu var. yapraklardaki lekeler çeşitli mantar ve bakterilerin yola açtığı lekeler olabilir. bunları ayırt edebilmek için yakından gözlem yapmanız gerekmektedir. eğer yaprak yüzeyinde minik siyah benekler varsa bitkide mantar oluşmuştur ve gördükleriniz de mantarın spor taşıyan parçacıklarıdır. mantar ya da bakteriden etkilenen yapraklar eğer tüm bitkiyi sarmamışsa kesebilirsiniz. bitkinizi bir süre karantinaya alıp ilaç uygulaması yapabilirsiniz.

    bu gibi bitki zararlılarına karşı evde yapabileceğiniz birkaç bitki ilacı mevcuttur:

    1- toz kadar küçük partiküller halinde yaprakların altlarında görünen örümcek akarı (spider mites) için ılık 1 litre suya 3-4 damla bulaşık deterjanı karıştırın. bu karışımı sprey şişesine alıp bitkilerin yaprak altlarını spider mite’lar kaybolana dek sıkın. bitkinizin yapraklarını bu bakımlar sırasında nemli bir bezle silip temizlemeyi ihmal etmeyin.

    2-bitkinizin dallarında, yaprak alt ya da üstlerinde minik beyaz bitler görüyorsanız, sprey şişesine su doldurun ve 1-2 tatlı kaşığı kadar arap sabunu karıştırın. bitkinizin tüm yapraklarına düzenli bir şekilde bu karışımı sıkın. ve ardından yaprakları nemli bir bezle silin.

    unutmayın bitkilerdeki zararlılarla mücadele için yaprakları sürekli gözlemlemeniz gerekiyor, problemi ne kadar erken fark ederseniz bitkinizi kurtarma olasılığınız o derece artacaktır.

  • hala gerçekleri böyle saklayabileceğini düşünen dünyayı anlamamış yönetimlerin hareketidir.

    istiyorlar ki onların dediği kadar bilelim, onların istediği kadar yaşayalım, onların istediği kadar olalım.

  • farsçada kötü anlamına gelen ''bed'' sıfatıyla, arapçada yakarış anlamına gelen ''dua'' isminin birleşmesiyle oluşan bir kelimedir. (bkz: kötülük dilemek), (bkz: lanet okumak)

    beddua, geçmişten günümüze her toplumda var olan bir olgudur. bu olgunun ne kadar eskiye dayandığını göstermesi açısından bu entry'de antik çağ'dan bazı örneklere yer vereceğim. beddua, antik çağ'ın edebi, tarihi ve dini metinlerinde, siyasi antlaşmalarında kendisine yer bulmuştur:

    1-) akad hükümdarı naramsin, kutsal kent olarak addedilen nippur'a saldırır ve içindeki tapınaklar dahil tüm kenti yakıp yıkar. topladığı ganimeti de başkenti agade'ye taşır. bunun üzerine yedi sümer tanrısı birleşip akadların başkentine bedduları sıralalamaya başlarlar: (çok uzun bir metin olduğundan bazı bölümleri paylaşacağım)

    ''korulukların toz gibi yerle bir olsun (...) kesilen koyunlarının yerine çocukların kesilsin (...) agade, neşeli kalple yapılan sarayın bir harabeye dönsün (...) tatlı akan suların yerine acı sular aksın (...) çukurlar kafataslarıyla dolsun (...) kardeş kardeşi tanımasın...''*

    2-) hitit devleti'nin kurucusu anitta'nın daha sonra ülkesinin başkentliğini de yapacak olan hattuşaş'a dair şöyle bir bedduası mevcuttur:

    ''...ben bir gecede onu güçle aldım ve kentin yerine yabani otlar ektim. bundan sonra kim kral olur da hattuşa'yı yeniden iskan ederse, o, gökyüzünün fırtına tanrısının lanetine uğrasın!''

    3-) hititler ile amurrular arasında yapılan bir antlaşmada da beddualar mevcuttur. amurruların kralı aziru antlaşmadan cayarsa lanetlenecekti:

    ''bu tablette yazılanlara eğer aziru uymazsa yemin tanrıları aziru'yu, şehri, ülkesi ile mahvetsin.''

    4-) hint mitolojisinde, ramayana destanı'nda yer alan bir beddua olayı epey enteresandır:

    ''mithila ülkesinin yakınındaki inziva yerini gören rama, aziz vişvamitra'ya burasının kime ait olduğunu sorar. aziz vişvamitra, burada bir zamanlar aziz gautama ve karısı ahalya'nın yaşadıklarını söyler. gautama büyük bir çilecidir. bir gün ganj'a yıkanmaya gider. gautama'nın inziva yerinden ayrıldığını gören indra, gautama'nın kılığında ahalya'ya yaklaşarak güzel sözler söyler. indra'nın bu güzel sözleri karşısında ahalya gelenin indra olduğunu bile bile onunla birlikte olur. indra tam oradan ayrılırken gautama çıkagelir. indra'yı kendi kılığında gören gautama, öyle bir beddua eder ki indra'nın testisleri düşer. ahalya'yı da görünmez yapar. indra, büyük bir utanç ve üzüntüyle tanrı agni'nin ve diğer tanrıların yanına giderek yardımlarını ister. tanrıların tavsiyeleriyle agni'nin sahibi olduğu koçun testisleri indra'ya takılır, böylece indra lanetten kurtulmuş olur.''

    bu örneklerde de görüldüğü üzere; inanç mekanizmasının işlemeye başlamasıyla birlikte insan, kötülük, haksızlık, olumsuzluk vb. gibi durumlarla karşılaştığında bir mutlak güçten* bir cezai yaptırım talebinde bulunmaya başlamıştır. bu davranış da çeşitli yollardan geçerek günümüze kadar ulaşmıştır.

    ayrıca eski türklerdeki beddualara bakmak isteyenler için: (bkz: beddua/@ay hatun)

    yararlandığım kaynaklar:
    + ilknur taş - ''hititlerde lanet ve beddua olgusu üzerine bir çalışma'' - vii. uluslararası hititoloji kongresi bildirileri (2008).
    + agade'nin laneti

  • dünya bu adamla dalga geçenlerden sistematik olarak temizlense inanın çok daha güzel bir yer olur.
    ha yoldaşını kaybetmiş, ha ekmek teknesini, iki durumda da -ki muhtemelen bu iki durum bir aradaydı-, çok sızlattı içimi. siz hiç süt satarak bir aile geçindirmeyi denediniz mi? ben denemedim, lakin bir hayvana, bir bitkiye saygı duymak, onunla gönül bağı kurmak için illa ki etiler'de yaşamak, hayvanın da kedi olması gerekmiyor, bu adamla dalga geçecek kadar haysiyet yoksunu bir yer ve yaşam israfıysanız bile cengiz aytmatov'un elveda gülsarı'sını okuyup insan olmaya bir adım atabilirsiniz.