hesabın var mı? giriş yap

  • sanırım 13-14 senedir kullandığım browser, chrome vb yokken firefox bizi internet explorer gibi bi kamyon tekeri browserdan kurtarmıştır, o browser kıtlığında firefox sayesinde insan gibi internet'te gezmeyi başardık.

    şimdi chrome gelince herkes firefox'u sattı, vefasız ipneler, hala süper ötesi browserdir, ipneliğin luzumu yok şimdi gidip yükleyin kullanın.

  • hem slim hem fat versiyonunu kullanmış birisi olarak slim'in fat'e göre daha üstün olduğunu düşünüyorum. kendi gözümden artı ve eksilerini yazayım:

    fat versiyon oled ekran kullanıyor. slim'in lcd ekranına göre daha canlı ve renkleri daha derin gösteriyor. slim'in ekranı ufak bir düzenlemeyle biraz daha canlı oluyor ama oled kadar değil tabii ki. fakat bence fark abartılacak kadar değil. şahsen slim'e geçtikten sonra hiç oled'i aramadım.

    slim versiyonun pil ömrü fat'e göre daha uzun. fat ile ortalama 5 saat, slim ile ortalama 6 saat civarı oyun oynanabiliyor.

    fat versiyonda ps, start ve select butonları çok küçük ve kasanın üzerinde çıkıntıları yok. bu üç tuşa basmak resmen işkence. slim'de bu tuşları çok güzel düzenlemişler. boyutu büyütülmüş ve hafif dışarı doğru çıkarılmış. hem rahat basılıyor hem tuş hissiyatı güzel.

    fat versiyonun kendine özgü bir şarj/veri kablosu var. cihazı sadece o kabloyla bilgisayara bağlayabiliyor ve şarj edebiliyorsunuz. slim kasa ise micro usb kullanıyor. hem kabloya ulaşmak kolay, hem de eğer micro usb girişi olan telefonunuz veya başka bir cihazınız varsa yanınızda ekstra vita şarj kablosu taşımak zorunda değilsiniz.

    fat versiyonun dahili hafızası yok. bu yüzden hafıza kartı takmadan cfw/henkaku kurmak mümkün değil. slim versiyon 1 gb dahili hafıza ile geliyor.

    fat kasanın hoparlörü bayağı başarısız. bir kafede en yüksek seste bile hoparlörü duymak için kulağa yakınlaştırmak gerekiyor. slim'in hoparlörü çok daha iyi.

    bu göreceli fakat fat versiyon alırken ele daha iyi oturur diye düşünmüştüm ama slim kasa ele daha rahat oturuyor ve daha rahat kullanılıyor.

    tabii sonuçta tercih meselesi. bunların tümü oled ekrana tercih edilebilir veya bu artılar herkes için artı olmayabilir veya önemli olmayabilir.

  • "dedemle nenem zamanında çok kavga etmişler dedem de dayanamayıp güvercini duvara fırlatmış, telefon yok o zamanlar tabi"

  • ya depresyon içinde bulunduğumuz hayata dair belli bir farkındalık seviyesinde gösterilebilecek en gerçekçi yaklaşım ve en normal tepkiyse ama toplumda üretim gücünün düşmesine yol açtığından küresel düzeyde hastalık olarak değerlendiriliyorsa? belki de aslında neşeli ve hayatı sever halimiz bir kafa güzelliğinden ibarettir. belki depresyon hakikattir. (bkz: conspiracy keanu)

    sonuçta aslında hayatının çoğunluğu işçi arılar gibi küresel bir ekonomik çarkı çevirmek için çalışmaktan ibaret olan bireylerin hayatından mutlu olmak için nasıl bir gerekçesi olabilir? sabah akşam bal taşıyan, hiçbir zaman kraliçe arıyla çiftleşemeyecek ya da kendi kovanına veya çocuklarına sahip olamayacak olan erkek arının hummalı bir şekilde polen ararken "ne kadar güzel bir gün" demesi nasıl mümkün olabilir?

    işçi arı o farkındalık seviyesine ulaştığında mutsuz olmasından daha doğal bir sonuç olabilir mi? o arının yatağından çıkıp terliklerini giyip sabah 7'de yeniden mesaiye koyulmasının "doğru olan" olduğuna onu kim ikna edebilir? hayatının anlamsızlığına bu kadar vakıf olmuşken "gel bizle takıl biraz sosyalleş unutacaksın"ın, "biraz nektar iç iyi gelir"in bu farkındalığa bir örtü değil de çözüm olduğuna kim kefil olabilir?

    bu açıdan baktığımızda gerçek hastalığın ve gerçek depresyonun bizde değil de etrafımıza örülü bu yaşamsal düzende olduğunu söyleyebiliriz. eğer borçlanma ekonomisi, gelir uçurumu, modern toplumsal yapı bizim genlerimize kodlanmış unsurlar değilse o zaman onlara karşı metabolizmanın gösterdiği tepkileri "doğal değil", "rahatsızlık", "hastalık" diye nitelendirmek de doğru olmamalı. ama sisteme steteskopu dayayıp "hmm" deyip "sizin insan hayatına olan toleransınız düşmüş" diyen sistem doktorlarımız olmadığından ceremesini biz insanlar çekiyoruz anastasya.