hesabın var mı? giriş yap

  • - nasıl baba, iyi mi oyun, test drive adı...
    - hahaha... dur konuşturma beni...
    - ebürreh... baba bu kadar kaptırma, kaza falan yaparsan yeniden başlarsın...
    - önemli olan böyle oynamak, sizinki gibi zibidilik değil...

  • baharın gelmesi üzerine takılan ve takan kişiyi, yanında taşıdığı süre boyunca kötülüklerden muhafaza ettiğine inanılan, kelime anlamı 'mart ipi' şeklinde kabul edilebilecek, bu ismiyle yıllanmış bir bulgar geleneği, düşüncesi itibariyle tarihi bir balkan paylaşımıdır efendim.

    geleneği bir coğrafi bölgeye indirgemiş olsam da tanımda, aslında bu hissiyatı paylaşan dünyanın herhangi bir köşesi, bunu takıp inanmakta özgürdür. ki nihayetinde, baharı karşılamaya hazırlanan çok kişi bileklerini kırmızı ve beyaz ile sarıp sarmalar.

    anlamı üzerine en çok düşünülmesi gereken ise, marteniçka'nın direkt satın alınarak ya da örülerek kullanılmasından ziyade, sevilen bir kişiden size ulaşmasıdır. tabii ki kendinize bir marteniçka armağan edebilirsiniz ama sevilme, önemsenme, değer görme hissiyatı da biraz anlam katıyor bu örgüye.

    hele kişinin sevdiğinden geliyorsa marteniçka, bağlandığı aydan bağımsız olarak sürekli kalır bilekte. hem bağlayanı hatırlatır, hem beraber geçirilecek mevsimleri hem de bağlayanın sizi düşünüp kötü şeylerden koruma isteğini. yaklaşık 2 yıldır sadece mart ayında takıp geleneğe uygun olarak ayrılırdım kendisinden ancak son bir aydır, baharı iliklerime kadar hissettiğimden, buz gibi havalarda bile yanımdan ayrılmadı hiç; bileğime yerleştiğinden beri.

    zaten bahar, sevdiğin gelmesi değil midir a dostlar?

  • fakiriz diye demiyorum ama iki gün önce eve hırsız girdi, hayatımdan yarım saat çaldınız diye not bırakıp gitmiş

  • vatan haini olarak lanse edilip, bir punduna getirilip tek tek gözaltı süreçleri başlayacaktır..

    akademisyenlerin başlarına gelenler dün gibi..

    yoksa bildiri 10 numara zaten, itiraz edeni allah çarpar..

  • soru cevap etkinliğinde yaptığı şu gençlik tanımını kierkegaard okusa arda kural'ın modern filozof olduğunu iddia ederdi kesinlikle.

    --- spoiler ---

    gençlere tavsiyem, gençlik; buldugun şeyleri yaşadığın bir zaman degil arayışlarınla kendini olgunlaştıracagın ve günün birinde 'başlıyorum' dediginiz zamana kadar olan süreç.

    gençken olan düşünceler ve arayışlar ince düşünülüp doğru yaşanırsa başlayacağınız yaşa geldiginiz zaman sizi çok tatmin edecek. gençlik bir fırsattır.
    --- spoiler ---

  • 4 yaşındaki kız yeğenim yengesinde kalmak için hıçkıra hıçkıra ağlar, yengesi de buna dayanamaz;

    -canım, tamam kal bizde...yeter ağlama artık
    +tamam ama susamıyom.

  • starbucks'ta isim sorulduğunda sevgililerinin ismini söylemeleri.

    bi de çok matah bişeymiş gibi sevgili ismi yazan bardağın fotoğrafını facebook'a eklemeleri.

    geberin lan.

  • yetişkin bağlanması üzerine olanı bartholomew (1990) tarafından geliştirilmiş teori. bu teoriye göre insanlar bebekliklerinde birincil olarak bağlandıkları kisiyle*aralarında olan ilişkiye göre gelecek yaşamlarındaki bağlanma stillerini geliştirirler ve bu onların hem arkadaş hem de romantik ilişkilerini etkiler.
    teoriye göre 4 çeşit bağlanma stili vardır. güvenli baglanma tarzı(secure), saplantılı (preoccupied), kayıtsız (dismissing) ve korkulu baglanma tarzı (fearful).

    1) güvenli bağlanma tarzı, düşük kaygı ve düşük kaçınması olan bireylerde görülür. güvenli bağlananların hem kendilerine hem de ilişkilerinde karşılarındaki kişiye güvenleri vardır. ama mesela bağlandığı kişi sevgilisiyse, sevgilisi bıraktığında bunu kabullenir*, gitmek istiyorsa gider diye düşünür, yoluna devam eder. güvenli olanların kendilerine ve bağlandıkları kişiye tutumları pozitiftir, yani hem kendilerine hem karşılarındakine değer verirler.

    2) saplantılı bağlanma tarzında yüksek kaygı ve düşük kaçınma vardır. bağlandığı kişiye yapışır, sanki mutual yaşam sürmek ister, bırakılmaya dayanamaz, aşırı kontrolcü ve kıskanç tipler bu gruba girer. kendileri hakkındaki görüşleri negatiftir (bkz: aşağılık kompleksi) bağlandıkları kişiye karşı pozitiftir yani onu gözlerinde büyütürler.

    3) kayıtsız bağlanma yaşayan insanların düşük kaygı ve yüksek kaçınmaları vardır, yani ilişkiye girmeye istekli değillerdir ama bunun sebebi kaygılı olmaları değildir. ilişkilerde karşılarındaki kişiye değer vermezler, sadece kendi çıkarlarını düşünürler. bunların kendilerine bakış açıları pozitiftir, bağlandıkları kişiye karşi negatiftir yani kendilerini bir şey zannedip karşılarındakine değer vermezler. işkolik insanların bir kısmı böyledir, işler yüzünden ilişkiye vakitleri olmadığı gibi bahaneler üretirler halbuki insanlara değer vermeyip kendilerini yücelttiklerinden düzgün ilişkiler yaşayamıyorlardır.

    4) korkulu tarz kişininse yüksek kaygı ve yüksek kaçınması vardır. ne kendisine ne karşısındakine değer verir yani ikisine de tutumu negatiftir. böyle insanlar ilişkiye girmekten kaçınırlar, diğer insanlardan uzak dururlar ama kayıtsızlar gibi kendilerini bir şey sandıklarından değil değersiz olduklarını ve kimsenin onları sevmeyeceğini düşündüklerinden olur bu.