hesabın var mı? giriş yap

  • dün gece bir işaret istedim. bu sabah penceremden içeri ayet el-kürsi kartpostalı uçtu, aynı anda da telefonuma kıbrıs casinolarından birinden sms geldi. hmmm, çelişkili mesajlar alıyorum...

  • neden bizden gelişmiş uzaylılar bulamıyoruz, uzayı bunca zamandır dinlememize rağmen neden evren ölü görünüyor, neden evrene yayılan bir sinyal, bir işaret yok sorusunun olası yanıtlarından birisi.
    "the great filter" (büyük filtre) olarak tanımlanan bu olgu, uygarlıkların belli bir gelişmişlik düzeyinin ötesine ulaşmasını engelleyen bir engel tanımlamaktadır.
    bu filtre unsuru, evrimsel bir limit olabileceği gibi uygarlığın dış etkilerle yok olması veya kendi kendini yok etmesi nedeniyle de olabilir.

    bu nedenle, birçok araştırmacı uzayda hayat bulamamış olmamıza iyi bir şey olarak bakmakta. çünkü uzayda bizimkinden gelişmiş bir uygarlık bulamamış olmamıza rağmen kendimize yakın veya daha geri ama yaygın bir hayat bulursak bu demektir ki, uzayda gelişmiş uygarlıkların oluşmasına bir engel var. aynı engel bizim önümüzde de olabilir ve her an toplu bir yok oluşla karşılaşabiliriz. bu nedenle, "uzaydan mesaj alamadığımız her gün güzel bir gündür" diyenler mevcut.

    belki uygarlıklar uzayın vahşi doğası nedeniyle yok olmakta; belki de gelişirken çevrelerini, kaynaklarını tüketerek veya savaşarak kendilerini ve gezegenlerini tüketmektedir.
    bu nedenle, dünya hayat konusunda uzayda ne kadar istisnaysa insanlığın hayatta kalma şansı da o kadar yüksek. aksine istisna olmaktan ne kadar uzaksa yok olmamız da bir o kadar an meselesidir.

    diğer bir olasılık, uzayımızın zaten bir ırk tarafından kolonileştirilmiş olması ve bizden gizlenmeleri; bu uzaylıların da diğer ırkların belli bir gelişmişlik düzeyinin üstüne çıkmasını engellemeleri (yok etmeleri) yönünde.

    ancak bir olasılık daha var. o da büyük filtreyi atlatmış olmamız ihtimali.
    bu olasılığıa göre, geçmişte dünyada meydana gelen çok sayıdaki felaketten ve hayatın her seferinde neredeyse en ilkel formuna dönüp dünyaya tekrar tekrar yayılmasından sonra büyük filtreden sağ kurtulmuş olmamız ve gelişmemizde önümüzdeki bütün engellerin ortadan kalkmış olması.

  • aklın hicbir denetlemesi olmadan, hiçbir töre, ahlâk ve estetik baskısı altında kalmadan hatta bazı bazı sanatçının yaratıcı gücüne bile meydan vermeksizin, insandaki ic benin, kendi varlıgının yorumu olan ve şahsi fikrime gore en oz manasında sanat eserlerinin cıkmasına meydan veren sanat anlayışı, akım.

  • fakirin xiaomisinin, iphone alınca kendini zengin sanan dangalakların çenesini yormasıdır.

    eskiden zenginin malı, fakirin çenesini yorardı. şimdi kendini zengin sanan mallardan ortalık geçilmiyor.

    aylar sonra gelen edit: başlığı açan ben değilim, başlık başa kalmış.

  • eger illa cevap verecekseniz daha once serserilere karsi denenmis cevaplari durumunuza gore modifiye ederek baslayabilirsiniz:

    - hey yavrum be, ne isi var o cariklinin yaninda (erol tas gibi gul, grupca gul...)
    + bana bak çarıklı sensin
    - bana mı dedin
    + sana, sana, sana, hepinize be! rezil, iğrenç yaratıklar! hiç mi insanlık yok sizde ha? nedir bu laflar, ha nedir? nasıl dersiniz bu pislikleri bu tertemiz kizlara! onlar sevgi istiyor, ilgi istiyor, siginmak, sevilmek istiyor... onlara gonlunuzu acacaginiza birde utanmadan, sıkılmadan alay ediyor, meta görüyorsunuz... aslında alay edilecek, küçük görülecek birileri varsa o da sizlersiniz... hiç bir işe yaramayan, asalak gibi yaşayan sizler... utanacağınızı bilsem yüzünüze tükürmek isterdim ama ondan da anlamazsınız ki siz...

    bu yemezse "bak beyim, sana iki cift lafim var"i deneyebilirsiniz kanimca...