ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
jeff bezos
-
1. "gunu kurtarma modunda olamayiz. buyume modunda olmak zorundayiz."
2. " basarisiz olduktan sonra pisman olmayacagini biliyordum. tek pisman olacagim konu hic denememektir, girisimde bulunmamaktir."
3. "hayat, pratik zekali olmayanlarla takilmak icin cok kisadir."
4. "cogu zaman hakli olan kisiler, fikirlerinde esneme yapabilen kisilerdir."
5. "icat, aykiri bir durumdur. her zaman anlasilmak istiyorsan yeni bir sey yapma, icat etme." *
6. " elestirilmek istemiyorsan yeni bir sey yapma."
7. "online satilmayacak urunleri bulmak zordur."
8. "musteriler urunlerden memnun kalirsa o urunleri aralarinda konusurlar. musterilerinin kendi aralarinda konusmalari sonucunda ortaya cikan reklamdan daha guclu bir reklam yoktur." *
9. "yenilikci biri olacaksan yanlis anlasilmalara hazirlikli olmalisin."
10. "uzun donemli dusunuyorsan sonradan pisman olmayacagin, hayatini iyilestiren, guzellestiren kararlari almalisin."
jeff bezos
akademik kariyer mi işlek caddede büfe mi
-
işlek caddede büfe değil benimki. "badanacılık".
oysa ne heveslerim vardı benim, ne heveslerim. türkiye derecelerim mi yoktu, olimpiyatlara mı katılmamıştım, daha lise sıralarında herkes tarafından geleceğin akademisyeni gözüyle mi bakılmıyordu bana... sonra okula geldim. okuldan kaynaklı da değil aslında ya, bölüm diyeyim. bilenler var, psikoloji okuyorum. ama bezdim. ben ne kadar hayat dolu ne kadar yerinde duramayan bir insandım da deliler gibi istediğim bölüme gelince delilendim?
nasıl oldu anlamadım. ama kafama girdi.
badanacı olmak istiyordum lan. cidden. bunu istiyordum ben.
internetten boya kartelalarına, fırça modellerine, badana tekniklerine bakmaya bir türlü doyamıyordum.
zonguldak'ta bi' evimiz var bizim. babaannemlerin evi işte. ne yaptım ettim ikna ettim dedemi bu yaz. aldım fırçalarımı. ince iş fırçam en incelerindendi, korniş kenarlarını rahat rahat boyayabilmek için. önce mutfağın tavan boyasını yaptım. o rulo fırçayı kullanmak konusunda çok acemiydim, yüzüme patpatpat diye tavandaki boya dökülüyordu, ben mutluluktan neredeyse kahkaha atıyordum. sonra mutfağı "istanbul pembesi" denilen bir renge boyadım. sen hiç boya kartelası inceledin mi? şiir gibidirler. roma sarısı vardır mesela, bizans kırmızısı vardır. mutfağın boyası bittiğinde oruç halimle hışırım çıkmıştı ama nasıl da mutluydum lan. aradan 3 hafta geçmiş ama şimdi düşününce bile çok özledim. sonra ver elini salon. aman o pervazların ince işi, aman o priz kenarları, ahh. nerede o akademik kariyer isteyen silverleaf, nerede? nerede o kitapların arasından zorla alınan kız?
ben değil miyim tavandaki boşluklar badanayı kötü gösteriyor diye önce onlar için alçı hazırlayıp, onunla kapatıp sonra üzerine çift kat boya çeken? eski karpuz lambaları çıkarıp avize delikleri açıp yeni lambaları takan, elektrik bağlantısını yapan kimdi?
ben bir inşaat ustası olmalıydım ve görünen o ki psikolog olacağım. derdini alıp gelenlere "al bu malayı bütün yaralarını alçıyla kapa" mı diyeceğim ben, ne yapacağım lan?
bir gün bir ev alacağım ama.
ev bomboşken içinin komple badanasını yapacağım. bir günde bitmez elbet. ama acelem de yok. bir gün biter. akşam ev bomboş. bir iskemleyi balkonuma çekeceğim. evimin ilk eşyası da teleskop. bu da benim hayalim. teleskopu yerine kuracağım, radyoyu açıp termostan bayat çay içeceğim. bir gecem böyle geçsin başka bir şey istemem.
akademik kariyermiş.
ihsan eliaçık
-
fatih- çarşamba'da büyüyen bir adamım.
cemaatin merkezi durumunda ki ismailağa camiinde az namaz kılmadım.
hatta abdest alırken kalabalık bir grup geldi, yanıma bir ihtiyar oturdu, herkes başında.
sonradan sordum; kim bu?
mahmut efendi, dediler. ilkokul talebesiyim o zaman.
hala mümkün mertebe namazlarımı kılarım.
ben ihsan eliaçık hoca'nın ne demek istediğini anlıyorum.
dünyada ki kan ve göz yaşının en büyük sebebi yoksulluk, yoksulluğun da en büyük sebebi sermayenin baronları. ihsan hoca mücadeleye en tepeden başlamış.
tipik türk dincisi, hatta islamcısı anlamaz onu.
allaha kulluk edecekken, kula kulluğu adet edinmişlerin öğrenmesi gereken çok şey var.
tc kimlik no ezberlenişine göre zeka türleri
-
benim gibi 1+1+1+1+1+1+1+1+1+1+1 formatında ezberleyenlerin gerizekalı sayılarak dışlandığı haberdir.
bir belediyenin chp'li olduğunu anlamanın yolları
-
hafta sonları akp'li belediyelerin büyük oy farkıyla şeçilmiş olduğu beldelerde yaşayanların akın akın gezintiye gelmelerinden.
23 aralık 2012 chelsea aston villa maçı
-
"7 golün olduğu maçta kg-var'dan yatıyoruz beyler. burda bir insanlık dramı yaşanıyor"
(bkz: maçkolik'in yaran üye yorumları)
eski sevgiliyi hatırlatan şeyler
-
*
küçük şeyleri özlersiniz aslında. zamanında önemsiz görünenleri. saçınızla oynamasını, tek kişilik yatakta yatmaya çalışmanızı, bakışlarını, aptal laflarını, dakikalarca zamanın nasıl geçtiğini bilmeden konuşmanızı, sarılmasını, telefon etmesini, ses tonunu, öpüşünü, göğsü üzerinde uyumaya çalışırken rahatsız eden kolunu, isminizi söylemesini, onunla beraber içmeyi, gülmesini, yemek yemesini, beraber film izlemeyi, mesajlarını, webcam açmasını, sarhoş olmasını ve bunun gibi birşeyler..
çok sonra anlarsınız ki, siz aslında onu değil sevilecek birini özlemişsinizdir, sevilmeyi özlemişsinizdir. ...
zlatan ibrahimoviç
-
manu maçından sonra "bir sonraki takımım çok sürpriz olacak" diye demeç vermiş.
beyler antalyaspor devrede galiba :/
küçük çocukların çıldırtan soruları
-
3 yaşımdayken başımdan geçmiş anlatırlar paso
-enişte bu ne?
-çakmak
(1 dakka sonra)
-enişte bu ne?
-çakmak
...
-enişte bu ne?
-çakmak bahadır
...
-enişte bu ne?
-gazoz kapağı
-olur mu o çakmak!