hesabın var mı? giriş yap

  • edit 2: bir arkadaştan george orwell sözü,
    düşünün çünkü henüz yasaklanmadı

    düşünüyorum da, hepimizin mi bu kadar kaybedecek şeyi var. kişisel özgürlüklerimiz o kadar kısıtlanmış ki, duvarları olmayan bir hapishanedeyiz. korku imparatorluğu mu bu? öyleyse, hakikaten neyden korkuyoruz?
    dayatmaları kabullenerek daha nereye kadar varacağız? farkında mısınız adı şeriat olmayan, ama muhafazakarlığın dibine kadar dayatıldığı iki yüzlü, sahtekar bir ülke olduk.
    son yasakla,
    her daim içen birisi değilim, ama istediğim zaman, dışarıda içmeyi geçtim, parasını verip birşey alamıyor olmak, bunun bana dayatılıyor olması ve buna sesimin, sesinin çıkmıyor, çıkamıyor olmasından nefret ediyorum.
    gittikçe boğuluyorum, insan görmek istemiyorum ama çekip gidip bir yeşillikte, deniz kenarında öyle boş boş oturmaya bile izin yok.
    herkes birşey olsun istiyor, ama beklemek, umuda boşa kürek çekmek gibi.
    debelenmesek bile batıyoruz, yalnız, çamura değil, bildiğin boka, ta ki nefesimiz tükenene kadar.

    kadehlerinizi kaldırın gençler,
    en çok da kimin o bok çukurunda boğulmasını istiyorsanız ona.
    şerefe...

    edit: gelen bir mesaj,
    " 1920li yıllarda ülkenin fabrika ayarlarıyla oynadınız şimdi bir babayiğit çıktı ve ülkeyi fabrika ayarlarına geri döndürüyor"

  • reyhanlı'ya gidip halkın arasına karışabilen bir lidere de oy vermektir. yoksa usa'ya kaçıp, ben gelinceye kadar tazminat işlerini halledin diyene oy vermek mide değil işkembe ister.

  • ruyada büyülü bir lavobanın oldugu söylenir, farkında olmadan onun karsısında elimi yıkamaya calisirken, yalnızca kötü seyleri söyleyen lavobadan sesler gelir. 'sen cok kötü bir hastalıga tutuldun, çaresi yok, 'tursu kanseri' oldun (?) ölüme mahkumsun, yavas yavas öleceksin' der ve sular kesilir. muslukları tekrar cevirmeye calıssam da nafile hic bir seye yaramaz. derken ağzımdan burnumdan kanlar boşanır ve garip şekiller çıkar ortaya. garip odalarda bu sekillerle karşılasıp kurtulma umidiyle ugrassam da sonunda anlarımki nafiledir cırpınmam. kollarımı acıp goge dogru ceviririm tum vucudumu. vucudumdaki tum kan bosanır o an. sıcaklıgı hissederim yalnızca derken uyanırım..
    (not: uyumadan önce tursuyla hic bir iliskim olmamıstır)

  • "o kadar sosyolog, psikolog, sosyal ve ekonomik yönden birikimi olan insanlar o kavramları yan yana getiremez"

    acınası bir cümle cidden. eğitimin kötü olduğunu vurgulayıp, kendini geliştiren rapçileri aşağılamaktadır.

    utanıyorum bu adamın açıklamalarından..

    tanım: bomboş konuşan yaşlı bir siyasetçi zırvalaması.

    edit: tanım

  • kabak koyundaki tatil sırasında biraz kabaktan sıkılıp etrafta adrenali bol ne yapabiliriz diyerekten indiğimiz ve çıktığımız vadi. faralya köyünde george house'da ineceğim dediğinizde, kolaylıkla vadiye inen yolu bulabilirsiniz.

    işte bundan sonrası biraz yürek, biraz azim, çokça da dikkat gerektiriyor. öncelikle terlikle inmeye çalışmayın, üstünüze uygun kıyafetler giyin bir de sırt çantanıza su koyun.

    inmesi 45 dk çıkması 30 dk sürüyor ortalama. inmek, ilk kez bu vadiyi inenler için çıkmaktan zor gelebilir ama inanın çıkmak daha yorucu.

    yol boyunca kayalarda kırmızı işaretler var. bunları takip ettiğinizde kolaylıkla plaja inebilirsiniz.

    tehlikesi, taş ve toprak alanlardan indiğiniz için adımlarınızı sağlam atmanız gerekiyor. 2 yerde önemli bir iple iniş var ama uygun yerlere ayaklarını bastığınızda ve ipi kontrol ederek indiğinizde sorunsuz.

    keyfi, tarif edilemez bir duygu. cidden o kadar keyif aldımki, plajda geçirilen zaman sonrası tekrar çıkmak için can atıyordum. çıktık da. elbet sevgili sevgilim ben kayaları tırmanırken, kalp krizi geçirmek üzereydi.

    ama siz siz olun tepenizde güneş varken bu işe kalkışmayın.

    ne sevgilim ne de ben tırmanışçı değiliz ama bu vadi yolu da o kadar profesyonellik gerektirmiyor. elbet tehlikelere açık.

    keçiler tırmanıyor ben de tırmanırım diyorsanız inanın adrenalin için ideal.

    plaj mı? daha iyileri elbet var. ama o vadiden inme duygusu çok az yerde vardır.

  • çalışanlara işveren tarafından ofis yardımı yapılması durumunda katıldığım önermedir. evde çalışmaya başladıktan beri mutfak masrafım, elektrik, su vs. giderlerim ikiye katlandı.