hesabın var mı? giriş yap

  • şaraplar vaat ettikleri koku, aroma ve lezzeti sunabilmeleri için ideal servis sıcaklıklarında servis edilmelidir. kırmızılar için ise bu sıcaklık 16 ila 18 derece arasında yani serindir. bundan daha soğuk servis edilecek bir kırmızı şarap, içerdiği tanen aroma ve buke kokularını iyi yansıtamayacak, yani kendini kapatmış olacaktır. bu nedenle son zamanlarda pek de moda olan, kırmızı şarapların soğutulması eylemi, genelde şarabın kendine has koku ve özelliklerinden hoşlanmayan, bunları damağında ayırt etmek istemeyen kişilerdir. kapanmış bir şarap içeceklerdir.

    ps : özellikle yaz aylarında kırmızı şarapların, yukarıda bahsi geçen serinliğe ulaşana kadar soğutulması normaldir.

  • "bakın ben avukatım benim vaktimi almayın beni sıradan vatandaşla karıştırmayın verdiğim parayı faiziyle alırım" dan sonrasını okumadığım başlık, sıradan bir vatandaş oldum olalı ben böyle rezalet görmedim.

  • efendi adam mesaj atar.

    -merhabalar nasılsınız acaba.
    -sie amk tacizcisi bir de üniversite okumuşsun.

    cinayet şüphelisi, dayakcı mesaj atar.

    -tekten gireyim mi sana
    -olur al sana konum al al al.

    eyvallah hanımlar.

  • izmir'in ilçelerinden birine gitmiştim iş için, belediye binasında hesap işleri odasını arıyorum, baktım küçük bir odada bir kadın oturuyor, daldım odaya ve sordum kadına, kadın aniden panikle dışarı attı beni. meğer belediyenin hoparlörlerinden anons yapacakmış kadın, bütün ilçe benim "hesap işleri ne tarafta acabağağağğ" sesimle çınladı. ulusa seslendim lan resmen, keşke anlamlı bir şeyler söyleyebilseydim.

  • biner binmez "teknolojide son nokta budur" deyip dumura kapıldığım araba. lakin yanılmışım. böyle düşünmemin sebebine gelince; patronumla yapacağımız iş seyahati nedeniyle sabahın köründe evine gidip yeni edindiği bir adet bmw 5 20d'sine binme şerefine nail oldum. araca binip kemerimi takdığım an da ise aracın ortasındaki monitorde koca harflerle ismimin yazdığını görünce içimden "ulan bu beni nasıl tanıdı" diye geçirdim. sonra düşünmeye başladım, acaba patron buluşacağız diye hatırlatma notu falan mı girdi diye. ekrana bakıyorum hala benim ismim yazıyor. dedim sorayım bunu. sonra bir kez daha bakınca "ferhat" yazısından sonra "göçer"in geldiğini ve radyonun açık, sesinin ise kısık olduğunu anlamam bir oldu.

  • başa gelen her kötü olaylardan sonra gecenin dinginliğine sığınan bireyin kendisi ile hesaplaşmak istemesi ile ilgili bir durumdur. gece kendimizle baş başa kalabildiğimiz nadir zamanları yaratır. düşünceler bir bir açığa çıkar. sorgulamalar, yargılamalar ve hesaplaşmalar başlar. hayatı sorgulama isteği, kendini sorgulamaya dönüşür. uykusuz sorgulamaların sonunda bir bakarsınız ki ne kadar değişirseniz değişin hayat bildiği gibi akar gider ve sizin değiştirebileceğiniz hiç bir şey yoktur hayata dair. bazen de sorular, sorunlar değil, eski bir şarkı çağrıştırır bu sorgulama isteğini. gecede her şey kendinde kalır insanın başkasına geçemez. insanın düşünce yükü biraz daha ağırlaşır gecede. insan kendine yük olur.

  • bugün bir tanesiyle karşılaştım. çok duygulandım yemin ediyorum. kendisi 30'lu yaşlarda bi delikanlı, yayalara kırmızı yanmasına rağmen yolda bi tane bile araba neyin yok, hiç niyetlenmiyor bile geçmeye. ben de yanındayım. o gitmeyince lan ayıp olmasın diye ben de onla bekledim. yol hala boş, boş yola bakıyorum öyle uzaklara dalmalı sanat filmi gibi, yeşili bekliyoruz ısrarla. yüzümde avrupai bir tebessüm var delikanlı kardeşimize doğru. neyse yeşil yandı ben geçeyim artık dedim, adam hala oradaydı. dolmuş bekliyormuş meğersem mınıskim kendimi salak gibi hissettim lan.

    zaten ''mal mı lan bu zürriyetini sktiğimin'' tarzında bakıyordu adam bana, oradan anlamalıydım, hayır arkadaş yaya geçitinde insan karşıya geçecekmiş gibi dolmuş mu bekler ya.