hesabın var mı? giriş yap

  • birkaç saat önce hayatını kaybetmiş, muazzam tasarımcı. az önce whatsapp grubundan arkadaşlarımın söylemesi sonucu dehşete düştüğüm olay.

    yaşı oldukça var elbet ancak ortada herhangi bir ciddi sayılacak sağlık problemi yokken ve dünyaya bu kadar büyük işler bırakmış bir isimken bir anda göçüp gitmesi durumu insanı dehşete düşürüyor. ister istemez gözler anna wintour'a çevriliyor. dünyaya müthiş işler bıraktı, ışıklarla uyusun.

  • anlama güçlüğü çeken, ikiz gebelik sahibi bir hasta. bebeklerde gelişme geriliği var. olması gereken gebelik haftasından daha küçükler. bebeklerin beslenmesini gösteren kan akımları iyi ama yine de riskli bir durum. hastaya hastaneye yatış önerdim, kabul etmedi. durumum riskli mi dedi. evet dedim. işte bebeklerin anne karnında iyi gelişemediğini, olması gerekenden küçük kaldıklarını vs anlattım. yatarak takip olmanız gerekiyor dedim. hasta, evde daha rahat ediyorum dedi. 1 hafta sonra kontrole gelmek üzere gitti. ama içim hiç rahat etmedi. çünkü hastanın durumunun ciddiyetini anlayıp anlamadığından emin olamadım.

    içim içimi yedi dayanamadım. sistemden hastanın telefonunu bulup bugün için kontrole çağırmaya karar verdim. sabah kayıtlı telefonu aradım. bir erkek açtı.
    - iyi günler, x hastanesi kadın doğum bölümünden arıyorum. ayşe hanımı aramıştım.
    + he
    - iyi günler, x hastanesi kadın doğum bölümünden arıyorum. ayşe hanımı aramıştım.
    + haaa
    - kiminle görüşüyorum acaba?
    + ahmet
    - ayşe hanımın neyi oluyorsunuz?
    + kocası
    anlattım yine. bebeklerde gelişme geriliği var. bu riskli bir durum. aslında eşinize yatış önerildi ama kabul etmedi. bebeklerin kalp atışlarının düzenli olup olmadığını görmek için nst'ye bağlamamız lazım. kontrol için bugün acile gelebilir misiniz? diye.
    + namazdan sonra gelsem olur mu?(cuma namazı)
    - olur olur. (sen yeterki gel)
    + eşimin de gelmesine gerek var mı?
    - bebekler eşinizin karnının içinde ya. onları kontrol etmek için elbette bebekleri karnında taşıyan eşinizin de gelmesi lazım.

    söyleyeceklerim bunlar hakim bey! ben bu hastayı ya yatırırım, ya yatırırım öyle görünüyor.

    edito: müjde a dostlar:) hasta dün kontrole gelmişti. 35 haftalık olması gerekiyor ama bebeklerin bazi ölçüleri 31-32 hafta civarında. gelişmeleri iyice geri kalmış. hala durumum riskli mi? diye sorarken yatırdım hastayı. bugün doğum ağrıları ve doğumu başladı. sezaryen ile canlı! bir kız bir de erkek doğdu.

  • halk arasında bilinen adı mermi karınca, bilimsel adı da paraponera clavata olan bir karınca türü, mermi nitelendirmesini soktuğunda kişiye verdiği eşi benzeri olmayan, 24 saat süren acıdan alıyor. ayrıca kurşun karıncası olarak da adlandırılıyor. güney amerika'nın kuzeyindeki yağmur ormanlarında yaşamakta olup boyu 2.5 cm'ye kadar ulaşabiliyor. hiyerarşik düzendeki mermi karıncalarında kraliçeden işçiye morfolojik yapıda kaydadeğer bir değişim gözlenmiyor. bu karıncalar, tüylü göğüsleri sayesinde diğer karınca türlerinden ayrılıyor. diğer eklembacaklı türleriyle, nektarla ve bitkilerle besleniyorlar. bu besin ihtiyaçlarını karşılamak için de uzun ağaçların olduğu orman örtüsünü tercih ediyorlar.

    kimi zaman kazayla, kimi zaman kendi kontrolü altında böcek ısırılmalarına maruz kalan bir böcek uzmanı olan, arizona'daki biyoloji enstitüsünde çalışan dr. justin schmidt, maruz kaldığı 150 ısırılma arasından kendisine en acı verenin mermi karıncasının ısırığı olduğunu söylüyor.bir acı endeksi oluşturmak için de kendini arı, karınca, örümcek türlerine ısırtıyor. acı endeksi de 1.0'dan 4.0'a kadar bu şekilde sıralanıyor ve şöyle bir sıralama oluşturuyor:

    1.0, halictidae: kolunuzdaki bir kılı yakan zayıf bir kıvılcım gibi.

    1.2, ateş karıncası: halının üstünde yürümek, statik elektriğe maruz kalmak gibi.

    1.8, akasya karıncası: birisi elinize ya da yanağınıza zımba basmış gibi.

    2.0, kel yüzlü eşek arısı: elinizi döner kapıya kaptırmak gibi.

    2.0, sarı ceket: dilinizin üstünde sigara söndürmek gibi.

    2.0+, bal arısı: derinizin üstüne yanan bir kibrit yerleştirmek gibi.

    3.0, kırmızı ekin karıncası: içe doğru uzamış ayak tırnağınızı çıkartmak için matkap kullanmak gibi

    3.0, kağıt yaban arısı: kağıt kesiğine bir bardak hidroklorik asit dökmek gibi

    4.0, pepsis: dolu küvetinize çalışan bir saç kurutma makinesi düşürmek gibi.

    4.0+, mermi karıncası: topuğunuza saplı 2.5 cm boyunda paslı bir çiviyle cayır cayır yanan kömürlerin üzerinde yürümek gibi.

    listenin başında olan mermi karıncasının verdiği acının yoğunluğunu ayrıca parmağınızı 240 voltluk elektrik prizine sokmaya benzetiyor. tarantula yiyen dişi yaban arısının zehrinin acısının da etkili olduğunu söylüyor ama acı kralı mermi karıncasına göre daha kısa tesirli olduğunu belirtiyor.

    şu videoda da mermi karıncası ısırığına maruz kalmış birinin çektiği acıyı, titremelerini görüyoruz. öldürmeyip süründürür dedikleri cinsten:

    mermi karıncası ısırığı

  • “hakkari’ye özerklik getireceğim.” dememiş.

    “hakkari’de, “(avrupa) yerel yönetim(ler) özerklik şartını getireceğiz” dedim” demiş.

    avrupa yerel yönetimler özerklik şartı, sanıldığı gibi federatif bir yapı önermiyor.

    ülkenin anayasasında yerel yönetimlerin özerkliği adına ne varsa onu garanti altına alıyor. keyfi davranışları kısıtlıyor. (örneğin türkiye’de belediye başkanlarının seçimle gelmesi, belediye meclisleri, belediyelerin topladıkları ayrı vergiler gibi özerklik öğeleri var)

    türkiye’de yerel yönetimler zaten özerktir ve türkiye bu anlaşmayı bazı maddeleri tercih ederek daha 1989 yılında zaten onaylamıştır.

    ancak anlaşmanın tümünü bile tercih etseniz yerel yönetimlere daha fazla özerklik vermeniz gerekmez. sadece belediye seçimlerini, meclisini ve bütçesini daha güçlü güvence altına almış olursunuz. (ki kılıçdaroğlu sanırım bunu vaat ediyor.)

  • aferin aferin, yine her halta yapıştırın kezbanlık yaftasını. sonra düğün gününde böyle tepki veren adamlar üç ay sonra kahvaltıya gelen çay yeterince demli değil diye eşlerinin başından aşağı kaynar çaydanlık devirince de "kezbandı ama yaa" dersiniz.

    verilen tepkiyi normal karşılayan kişilerin acilen bir "öfke kontrolü" sebepli uzmana görünmeleri tüm milletin hayrına olacaktır.

    (verilen demli çay örneği ve daha nicesi bu topraklarda gerçekten yaşanmıştır.)

    http://kadininstatusu.aile.gov.tr/…apor_mizan_1.pdf

    az biraz vakit ayırıp şu raporu okuyun, kadınlar ne boş bahanelerle ve bazen sırf adamın canı öyle istiyor diye şiddet görüyor, gerçeklerle yüzleşin. ondan sonra yine özelden "kezban" diye taciz edersiniz.

  • doğum gününden bir gün önce ablanın evine gidilir, yaş 33.

    abla 8 yıl önce sıradan bir adamla evlenmiştir, kız kardeş anlam verememiştir bu duruma, dünya da bu kadar yakışıklı karizmatik erkek varken neden bu adam diye...
    o sıralarda kendisi çok parlak bir adamla çıkıyordur, ve arka planda onunla sevgili olmak isteyen başka erkeklerde vardır. (kızımız güzel sonuçta)
    halihazırda sevgilisi olan adam kıza evlenme teklif eder, ama kızımız maymun iştahlıdır, sonuçta bir ömür geçirilecek ya ötekiler daha iyiyse...
    yıllar böylece geçiverir daha iyisi daha iyisi derken.

    bir gün kızımız bakar etrafında parlak, karizmatik, yakışıklı erkekler dolaşmaz olmuş, insanlar onu birileriyle tanıştırmaya başlamış kendi yeteneğini kaybetmiş gibi…

    “şöyle bir adam var, ama boşanmış, ama çocuklu” vs. laflarını duymaya başlar kızımız. inanmak istemez duyduklarına, tamam yaş ilerlemiş olabilir ama hala güzeldir, hala ruhu herkesin peşinde koştuğu o kızın ruhunu taşımaktadır.

    gece olur, abla enişte ve iki sevimli çocuk yatak odasına uyumaya giderler, içeriden sohbet ve gülüşme sesleri gelir, sıcacık bir yuvanın gülüşme sesleri...
    kızımız koca salonun kanepesinde gözlerini tavana dikmiş uyumaya çalışmaktadır. daha önce kendini hiç bu kadar yalnız hissetmemiştir.

    gözlerini kapatır, sabah olduğunda geçmişteki güzel günlerine uyanabilmek umuduyla,

    sabah olur, gözlerini açar güzel kızımız; yaş 34.

    edit: güzel kızımız şuan evli ve çocukludur. boş yere ümitlendirdiği için kızanlar olmuş :)