hesabın var mı? giriş yap

  • black mirror'ın 3. sezon 5. bölümünün ismidir.

    yine tamamı charlie brooker’a ait olan senaryonun yönetmeni jakop verbruggen. başrollerinde malachi kirby ve madeline brewer‘ın olduğu bölümde 2014 yapımı zaman paradoksu temalı predestination filminde karşımıza çıkan sarah snook da bulunuyor.

    men against fire, senaryonun gidişatı itibarıyla en çok 1. sezon 2. bölüm olan “fifteen million merits”i andırıyor. bir nevi uyuşturucu benzeri yöntemle sistemin içine yerleştirilen insanlar sorgulamadan kendilerine söylenenleri yapmak zorunda bırakılmışlardır. çeşitli etkenler sebebiyle sistemi sorgulamaya çalışan stripe’ın, tüm gerçekleri idrak etmesinin ardından tekrar sistem tarafından öğütülmesi bölümün ana konusunu oluşturuyor. bu yönüyle 1.sezon 2. bölüm ile birbirlerine olay örgüsü bakımından benzediği söylenebilir. bölümün sertlik dozu ise 2. sezon 2. bölüm “white bear”ı akıllarak getiriyor.

    ilerleyen yıllarda askeri bilimkurgu alanında kült olarak sayabileceğimiz yapımlar arasında girmeyi daha şimdiden garantileyen men against fire, tüm bölümler içinde kendine ön sıralarda yer bulabilecek denli iddialı olmayı başarıyor. insanı birçok konu hakkında sorgulamaya iten bölümün güçlü yanlarından biri ise yaratılan atmosfer.

    dünya üzerinde var olan tüm devletlerin ve o devletlerle çeşitli sebepler dolayısıyla sürekli bir çatışma halinde olan silahlı örgütlerin ideolojisi ve hayata bakış açısını son derece tutarlı bir şekilde anlatmayı başaran bölüm, etkili bir sistem eleştirisine imza atıyor. distopik bir dünyanın hakim olduğu bu gelecek portresinde insanların öldürmek için nasıl bir psikolojiye sokulduğunu görüyor ve savaş denen olgunun ne kadar anlamsız olduğunu yeniden idrak ediyoruz.

    bu bölümde, teknoloji ile birlikte insanın duyarsızlaşması, vicdan denen olgunun bedenini terk etmesi, başkaları tarafından rahatça kontrol edilebilecek canlılar haline gelmesi gelecek adına endişe verici boyularda resmediliyor. katı bir distopya izlediğimiz bölüm, dizinin klasik havasını son derece başarılı bir şekilde devam ettiriyor ve sezonun son bölümü öncesi izleyicilerine sert bir darbe indiriyor.

  • zamanında bir deney yapılmış; kadınlara guzellestirici etkisi %100 olduğu söylenen bir ilacı her gün kullanmaları ve 15 gün sonra guzellesmenin başlayacağı 1.ayin sonunda da bilmemkaç oranında daha güzel olunacaği söylenir. kadınlar tam da bahsedilen günlerden sonra artık daha güzel olduklarından emindirler. bunun adı plasebo etkisidir.
    hayatlarında biri olmayan kadınların kendilerini çirkin bulmlarinin en büyük sebebi onlara "çok güzelsin" diyen birilerinin olmamasıdır.

  • yetişin adam s.kiyorlar... ortamlarda yıllık enflasyon %54 dersiniz. zaten alınması başlı başına haraç kesmekken 50 tl'den 150 tl'ye çıkarılmış.

    10 yıllık pasaport 1.703 tl, vizeler 80 euro, 160 usd, 495 usd (schengen, abd, uk), kurlar beceriksizlikleri yüzünden zaten zirvede. bu harç, okumuş, yurt dışı gezecek vizyonda kişilerden (ki kendi seçmenlerinin çoğu bu tanımın dışında) insanlardan kesilen resmi haraçtır.

    dolar ve euro ile karşılığını hesaplayıp aklamaya çalışmasın kimse. ülkeden çıkmak için para alıyorlar sizler de "alt tarafı x dolar, y euro" diyip duruyorsunuz. 1 tl de olsa aptalcadır, 1.000 tl olsa da... her şeyden önce de haraçtır...
    _
    yandaşlar saltanatı döneminde her şey başıboş kalmış, rüşvet alıp başını gitmişti. devlet israf içinde yüzerken, halk ağır vergiler altında eziliyor, hukuk işlemiyor, ekonomi yürümüyor, kargaşanın müsebbibi olan siyasal islamcılar ise keyiflerine bakıyor, ekonomiden başka her şeyle ilgileniyorlardı.

    saraylarda smoothie içiliyor, âlem yapılıyordu. esnaf haraca bağlanmıştı. memurlar tek adam adına haraç topluyordu...

    edit: "bu parayı ödeyemiyorsan yurt dışına çıkma" sığlığında entryler görüyorum, hatta benzer mesajlar alıyorum. yazının hiçbir yerinde ödeyemediğime hatta ödeyemediğimize dair bir şey yazmıyor. sözlük enteresan bir yer haline geldi. delinin biri 5 yıllık entry'lerimi ayıklayıp "zengin olduğunun reklamını yapıyor" diyor, sonraki başlıkta "10 euro'yu ödeyemeyen insan" yaftası yiyorsunuz.

    haksız talep edilen bir para, siz ödeyebildiğiniz için haklı olmuyor. mesela benim özel sağlık sigortam olduğu halde, gss prim borcumu ödüyorum, ödeyebiliyorum ve hoşuma gitmiyor orada borç gözükmesi. görsel bu bana gss priminin haklı olduğunu mu söyletmeli? gidip başlığında "sağlığı için ayda 150 tl ödeyemeyen ölsün" mü diyeyim?

  • (bkz: 12 temmuz 2023 gavs hazretlerinin vefat etmesi) başlığı ile başlayan şuur kaybı.

    öncelikle moderasyona soru: sözlükte iktidar veya tarikat dayatmalarının kuralları mı hakim?

    başlığı açanla, yazanlarla ve ölen kişiyle ilgili bir sorun değil bu. direkt sözlük yönetimi ile alakalı bir sorun, şuur kaybı.

    çok uzun yıllardır ekşi sözlük okuru ve uzun yıllardır da yazarıyım. bu kadar büyük bir moderasyon faciası ile karşılaşmadım.

    başlıkta geçen "gavs hazretleri" ifadesinin bu platformda format gereği ölen kişinin adı ve soyadı ile değiştirilmesi gerekir. bunu herkes biliyor. yani başlığın 12 temmuz 2023 abdulbaki erol'un vefat etmesi olması doğru ve formata uygun olanı.

    başlık içinde bunu yazan bir takım yazarların entryleri silinmiş, ben dahil. yani moderasyon entry silebiliyor ama başlığa neden müdahale edemiyor?

    burası yazarların, bellir bir format ve kurallar dahilinde, özgür ve anonim katkıları sayesinde oluşan bir platform değil mi?

    artık sözlükte iktidar veya tarikat dayatmalarının kuralları mı geçiyor? evet twitter bile baskıya boyun eğmiş ama biz burada x parti veya y tarikat dayatmalarıyla sınırlı çerçevede yazacaksak eğer yazmak istemiyoruz. en azından kendi adıma!

  • mantık hatalarıyla dolu bir filmdeki, saçmalama sınırlarını zorlayan cümle.

    küçük bir araştırma sonucu farkettimki flüt ün en babası 15-20 tl yani bu filmdeki eşşoğlusu iki duble eksik içse alacak flüdü. hatta haydari den de feragat etse, sol anahtarlı porteli, müzik defteri bile alacak.

  • yabanci ulkelerde hep turkce kufur yazdirarak katildigimdir.

    cok afedersiniz got ,zik,cuk falan yazdirip calisani bas bas bagirttiririm ve eglenirim.

    evet got diyince gidip benim kahveyi almam biraz garip kacmiyor degil ama sonucta egleniorum.kimseye de bi zarari yok.

  • henüz 14 yaşında bir kız iken kendi uçağını yapan bir dahi. öğretmeninin anlattıklarına bakılırsa kendisi 'imkansız' nedir bilmeyen biriymiş.
    gelecekte uzay, evren, kara delikler ile ilgili önemli buluşlara imza atabilir diye düşünüyorum.