hesabın var mı? giriş yap

  • - <oğul> bak baba sen bana hadım olamazsın dedin, gittim parayı bastım oldum...
    - <yaşlı baba> yevrieem ben saena hadım olamazsın demedim adam olmzımızı mızımızı...
    - <oğul> hay sıçayım senin çemçük ağzına. mıyır mıyır ne dediğin anlaşılmıyo be!

  • karakteri ile beğeni toplayan ve iyi anılan, an itibariyle fenerbahçe'den ayrılan 3 numara. ama insanlar duygusal yaklaştıkları konularda defoları görmezden gelmeye meyillidir ve datome de bunun istisnası değil ne yazık ki.

    entelektüel kişiliği, ülkemize olan merakı, sanata olan düşkünlüğü ile ciddi bir şekilde sevildi datome. ama geçtiğimiz 3 sezonda sahada gösterdiği performans bu sevginin karşılığını veremedi ne yazık ki. bunda kendi suçu yok, dizlerinden geçirdiği sakatlıklar kendisini de oyununu da bir hayli hırpaladı. özellikle eurobasket 2017'de dizinden sakatlandıktan sonra bir daha bildiğimiz gigi datome'yi izleyemez olduk. real madrid deplasmanında en kritik anda hatasını telafi etmek için jaycee carroll'e chasedown bloğu yapan ve en zor anda skor yükünü üstlenen datome gitti, yerine statik ve sıradan bir oyuncu geldi bu son 3 yılda. 2019'da obradovic'in verdiği kontratların en hatalılarından birisi de datome'ye verilen 3 yıllık kontrattı, 2 senedir performansı düşen, fizik olarak gerileyen, buna bağlı olarak eurobasket 2013'le tanıştığımız gigi datome'nin %20'si kadar performans gösterebilen, üstelik 32 yaşına gelen ve zirve dönemini geride bırakan bir oyuncuya euro kuru 6.4'ken 3 yıllık sözleşme vermek takım için ciddi bir prangaydı. her ne kadar uyumlu bir kişilik olsa da datome overpaid bir oyuncuya dönüşmüştü ve bir takım yapılanmasına en çok zarar veren oyuncu tipi overpaid oyuncu tipidir. (bkz: nicolas batum) (bkz: luol deng) (bkz: timofey mozgov) (bu konu benim için kişisel bir konu, lakers'ı da destekleyen bir birey olarak overpaid oyuncu gördüğüm zaman deliriyorum artık)

    basketbol özellikle 2010'lu yıllardan sonra verinin ve verimliliğin değerlendiği bir spor oldu. datome de maalesef şu son 3 yılda beklediğimiz verimi bir türlü veremeyen iyi niyetli bir oyuncuya dönüştü. sakatlıkları yüzünden son 3 sezonda ancak birkaç maçta alıştığımız datome'yi bize izletebildi. kendisinin takımın yapılanmaya ihtiyacı olduğu bu zor dönemde 2 yıllık garanti sözleşmesini bırakıp gitmesi bence cidden büyük bir jest. performansı eski düzeyde değilken, üstelik taraftar da kendisini çok seviyorken 2 sene daha keyfine bakabilirdi. fenerbahçe'ye oyuncu olarak ilk 2 sezonunda büyük hizmet etti, sözleşmesinden feragat ederek bence gene önemli bir harekette bulundu ve takımın önünün bir nebze olsun açılması konusunda yardımcı oldu. takım için uğraştığı 5 yıl için, gösterdiği performans için teşekkür ederim. şu son 3 yılda yetersiz kaldığı anları da bu jestiyle bence tamamen sildi. kesinlikle herkesin yapabileceği bir jest değil, şapka çıkarıyorum sadece.

    not: olimpia milano'ya gidecek diyorlar, bu kısım tamamen objektif görüşüm. eğer olimpia milano'ya giderse milano linas kleiza ve alessandro gentile'den bir ders almamış demektir. dizleri sıkıntılı oyuncunun sorunlarını kleiza'nın dizlerinden, yerli ve milli yıldız sorununu ise gentile'nin ukalalığından öğrenmeleri gerekiyordu. gene de datome'nin yolu açık olsun. tekrar tekrar belirtmekte fayda var, şu dar dönemde 33 yaşında düşüşteki bir oyuncunun 2 yıllık garanti sözleşmeyi bırakması çok büyük jest. hiç "entelektüel kişilik, italyan ressam" gibi romantikliklere gerek yok, şu bile çok büyük karakter ister. yolun açık olsun datome, her şey için teşekkürler.

  • şu iki örneğine bizzat şahit olduğum yazı bütünü.

    "düşüncesi hakkında en ufak bir fikre sahip olmadığım halde deniz gezmiş'in her ölüm yıldönümünde herhangi bir starbucks şubesinden iphone'umla "devrim bir gemi gibidir. kim bilir kaç yunus görmüş, kaç deniz gezmiş" paylaşımı yaparım."

    " kural gereği arkadaşlarımın feysbuktaki fotoğrafları altına "güzellik, ay ben seni yerim ki -kalp kalp kalp-, bebeğim çok güzelsin" yazarım; onların da simsiyah kaşlara sahip olmama rağmen ısrarla sarıya boyattığım borussia dortmund terk saçlı fotoğraflarıma aynı şeyi yapmalarını beklerim."

    başıma bir şey gelmeyecekse ben bu yazıyı beğendiğimi söyleyebilirim. yazan kişi niçin hunharca linç edilmiş anlayamadım.

  • dolma biberin doldurularak yenmesi gereken bi sebze olduğunu ilk kim düşündüyse higgs bozonunu bulmuş kadar büyük iş yapmış arkadaş! hayır onca zımbırtıyı bir araya getirip bi bitkinin içine tık ve lezzetli bi şey çıksın ortaya.

  • bikaç ay önce kuruçeşmede yıldız tilbe konserine gidip kendimi aşağılanmış hissetmiştim.tam 1 saat geç çıkıp ara vermeden 1.5 saat geğire geğire şarkı söylemiş, ayakkabılarını sahnede değiştirmiş, plastik bir perukla -önden saçları görünüyor- yürümekte zorlanarak sahnedeydi. şarkı söylerken kaçırıyor falan bir garipti. yıllardır dinlerim çok da severim şarkılarını ama sanki pavyondayız ve arkada biri kavun-rakısını yiyip şarkı söylüyor gibiydi.

    peki ya dün harbiye açıkhavada…
    candan erçetin…
    asaleti, kendi ekibine ve seyirciye saygısı, kıyafetleri, dakikliği, sesi, endamı mükemmel ötesi.kendi çapında şarkılarını üzüntünün 5 evresine bölmüş ve her evreye uygun şarkıları varmış -öyle zengin bir repertuarı varmış ki bölmüş yani- ve bizimle paylaştı.erkin koray, özkan uğur ve deprem felaketini de anarak görsel olarak video ve fotoğraflarla destekleyerek şarkılarını söyledi.

    nasıl güzeldi..nasıl iyi hissettik kendimizi.. konser dediğin böyle olur ya. zaten seviyordum dinliyordum. ama sahnesini görünce saygım ve sevgim arttı da arttı.

    nasıl güzelsin.canım benim.

    debe editi: haberi olmayan ve unutanlar için içimde yara kalmış ve rüyalarımda babasıyla beraber ağladığım cinayeti hatırlatmak isterim.

    (bkz: rabia naz vatan cinayeti)