ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
hırvatistan'da mandalina satan kız
-
başlığı görünce aklımda direkt virüse rağmen zor şartlarda sokakta mandalina satmak zorunda olan gariban küçük bir kız canlandı. fakat videoyu açınca gündemin bambaşka bir şey olduğunu gördüm. dünya hassas kalpler için bir cehennemdir.
13 nisan 2020 novotel rezaleti
-
asıl rezalet toplum yararına çalışan bir sağlıkçının konaklama masrafının karşılanmaması.
dexter
kimse bilmez
-
şiir ömer hayyam'indir ancak 3 tane ayri dörtlukten alinti yapilmiştir...
asillari aynen şöyledir*:
"seher yeli eser yirtar etegini gülün
güle baktikca cirpinir yüreği bülbülün
sen şarap içmene bak, çünkü nice gül yüzler
kopup dallarindan toprak olmadalar her gün"
"bu yildizli gökler ne zaman basladi dönmeye
ne zaman yikilip gidecek bu güzelim kubbe
aklin yollariyla ölçüp biçemezsin bunu sen
mantiklarin, kiyaslarin sökmez senin bu işte"
"bulut gecti, gözyaşlari kaldi cimende
gül rengi şarap içilmez mi boyle günde?
bugün bu çimen bizim, yarin kim bilir kim
gezecek, bizim topragin yeşilligince"
turkovac
-
onbeştemmuzvac olmalıydı. onbeştemmuzşehitlervac olabilir belki.
yaran tatlı hayat diyalogları
-
seyahat ederken gördüğü enteresan bir hayvanı tarif eden irfan: efendim, bu öyle bir mahlukat ki, maymun desen maymun değiil, maymun değil desen maymun!
engelli öğrencisine kamyon getirten öğretmen
-
3 ay tatil yapıyorlar, aldıkları maaşı haketmiyorlar diyen dallamaları da bu başlığa bekliyoruz.hangi iş grubu * bir insanın hayatına bu denli yön verebilir.
not : hayatı bir öğretmeninin dokunuşları sayesinde yön değiştirmiş bir mühendis.
debe edit : işini onuruyla yapan tüm öğretmenlerimin ellerinden öpüyorum.
iyi ki varsınız ...
10 yıllık araba almak vs sıfır egea almak
-
açık ve net konuşuyorum 10 yıllık ikinci el araba almak bir tercih meselesidir ancak bunun daha iyi bir tercih olduğunu savunmak ahmaklıktır. çünkü araba birçok plastik, metal ve elektronik aksamdan oluşan bir alet olduğundan 10 sene içinde çoğu parçası hiç kullanmasanız bile deforme olmaya başlayacak, kaldı ki bu araçların 10 sene boyunca nasıl kullanıldığından bihaber olacaksınız. ayrıyeten normal bir otomobilin kullanma kılavuzunda kullanım ömrü 10 yıl yazar. üst sınıf denilen premium arabalar için üreticinin önerdiği kullanım süresi 15 yıldır. yani üreten tasarlayan adamlar diyor ki 10 sene sonra bunun neresinden ne arıza çıkaracağı belli olmaz en iyisi çöpe atıp yenisini alın. bunları bile bile şimdi gelip de yok almandı japon’du diye saçmalayanlara bakmayın.
küçük şehirlerde zaman nasıl geçiyor
-
sahibindene girin 2. el arabalara bakın. ben öyle yapardım
türk'ün ay'a ayak basınca söylediği ilk söz
-
-geldik merkez. bugun aya ayak basan....
-eee?
- yarın sana basar nihohaha..
-??
5 yılda 8 bin 700 tl harcanan kızın terk etmesi
-
tuketici mahkemesine dava acilmasi gereken rezalet gibi rezalettir.
ona başbakanlık resulullah tarafından verilmiştir
-
bu ülkede din adına kur'an müslümanlığının hiç bir zaman revaç bulamayacağını ve kur'an'da belirtildiği gibi, ne yazık ki, peygamberimizin '' bu ümmetim kur'an'ı mehcur bıraktı'' diye şikayetleneceğini haklı çıkartan iddia.
yemin ederim sıkıldım artık. din adına böyle garip garip, kur'ani temeli olmayan, ipe sapa gelmez iddialardan da, bilir bilmez, her işe peygamber'i alet etmelerinden, 800 yıl önce yaşamış x din aliminin görüşlerini, kur'an'dan üstün tutmalarından, peygamberlerin ve veli kulların, esas görevlerinin vefatlarından sonra başladığına inanılmasından, yemin billah ederim ki sıkıldım.
her geçen gün umudum da tükeniyor, birilerine bir şeyleri anlatma azmim de. en sonunda, kur'an'ı elime alıp, çekilip köşeme, insanlardan uzak, bana emredildiği gibi yaşayacağım.
edit; başlık başa kalmış. benim başlığım değildi.
aşkın bittiği an
-
yeni bir eve çıkıyoruz birlikte, iş çok yoğun ne gidip alışveriş yapacak vakit var ne de para harcamak mantıklı kiraya çıkılacak ev için.. eşyalı bir ev tutuyoruz bu yüzden. ikimiz varız zaten, küçük bir evimiz var artık bir de ve bir salonumuz ve yatak odamız..yatak odasında tek kişilik bir yatak var. ben geceden geceye geliyorum eve, keza o da öyle. bok gibi bir sektörde çalışıyoruz, birbirimizi göremiyoruz, oraya buraya yapıştırdığımız notlarla hasret gidermeye çalışıyoruz bir yandan, gidip bir yatak bile alamıyoruz.. hem vakit yok, hem harcama öncelikleri başka.. yazın ortası. kendi kendine yapışıyor insan sıcaktan, duş alıyorsun banyodan çıkmadan kuruyorsun.. ve bizim tek kişilik bir yatağımız var. gidip bir yatak bile alamıyoruz.. hem vakit yok, hem harcama öncelikleri başka, hem de aklımıza bile gelmiyor gidip büyük bir yatak almak. sığıyoruz küçücük yatağa.. ben zaten küçük bir kadınım ama o yapılı bir adam.. sere serpe yatsa kolu bacağı sarkıyor yataktan.. ama birlikte olunca, yazın tam ortasında.. sığıyoruz küçücük yatağa. küçük gelmiyor ki, aklımıza gelmiyor ki büyük bir yatak almak, sıcak bile olmuyor birlikte yatınca.. üçümüz sığıyoruz küçücük yatağa. ben, o , aşk bir de.. kocaman oluyor o yatak birlikte olunca, öyle ferah, öyle evim ki..
zaman geçiyor aradan, uzun zaman.. hala aynı koşturmaca.. günlerden bir gün.. bir alışveriş merkezindeyiz, yatak arıyoruz. çift kişilik yatak!! sığmıyoruz çünkü artık tek kişilik yatağa. küçük geliyor, hava desen zaten sıcak. ben küçük bir kadınım ama kocaman bir adam; sağa sola bile dönemiyor rahat rahat. sığamıyoruz artık çoğumuz.. önceden üçümüzdük ama şimdi kaç olduk kimbilir. o, ben, aşk, kırgınlık, mutsuzluk, mesafe.. en çok yeri mesafe kaplıyor işte.. o olmasa tek kişilik yatağa sığardık aslında biz. sıcak bile olmazdı belki bu kadar, küçük bir yatak daha da yakınlaştırırdı belki bizi.. ama yatak büyüdükçe mesafe de büyüyor, yatak büyüdükçe kırgınlık arada bir yere yatar oluyor, yatak büyüdükçe ben küçülüyorum, yatak büyüyor.. aşk ölüyor..