hesabın var mı? giriş yap

  • tim burton, milyon dolarlık yapımcı desteği, yıldız oyuncu galerisi ve özel efektleriyle ışıltılı bir küçük burjuva evreni inşa ederek doğrudan amerikan ortasınıflarının kalbine ve eskil alışkanlıklarına seslenen bir sinema sihirbazıdır. tipik olarak evrensel ve konjonktürel hiçbir sosyolojik kriz yahut felaketler dünyasının psikolojik temsilleri filmlerine doğrudan yansımamıştır. amerikan'ın saldırgan militarist siyasası afganistan'a, ırak'a, libya'ya sızarken o, 12 ya da 13 yaşındakileri gözeten sabun köpüğü filmler çekebilecek denli beyaz adam'ın kutsallığına ve davranış kalıplarına inanır. sosyal açmazlara, sosyo-ekonomik meselere sırtını döner; son kertede onun bütün yapıtları birleşik devletler'in biricik mutluluğunu, amerikan rüyası'nın bilindik tezlerini olumlar ve arka çıkar.

    hemen her filminde rol verdiği gişe garantisi yıldız johnny depp, fanlarının genelde 13 yaşındakilerden oluştuğu mekanik bir oyuncudur. tim burton'ın filmlerini zorlanmadan pazarlayabileceği bir aktörden daha ötesi değildir. tıpkı, casino'dan sonra artık iyiden iyiye hollywood gelenekleriyle uzlaşmaya başlayan, 80'lerden sonra bağımsız yönetmenler kuşağının kapandığını öne süren martin scorsese'nin leonardo dicaprio'yu kalkan olarak kullanması gibi. gişe garantisi bir yıldızınız olmadan büyük bütçeli filmler çekmeniz olanaksızdır, sözü bizzat scorsese'ye aittir. büyük yıldızları kullanmasa, dünya ölçeğindeki yeni seyirci kitlelerine ulaşamayacağını adı gibi bilmektedir.
    dev ahtapot hollywood'un karasularında burtonesk (aşağıdaki dipnota bakın), küçük amerikan burjuvazisinin katharsis yaşadığı sirk kolajı eğlencelik bir görsel evren vaat eder ve bunu da hakkıyla yerine getirir.

    dipnot:
    burtonesk; tim burton'ın tarzını belirtmek için kullanılan ifadedir. belirleyici detayları şunlardır: fantezi, orta sınıf banliyö yaşamı, kara mizah, karnaval havası, sürrealizm vd. sayılan elementler gişe garantili yıldız oyuncuların katkısıyla amerikan rüyası'na entegre edilir. sonuç: gişe şampiyonu filmler.

    edit: güncelleme

  • şanzımana veya balataya hiçbir zarar vermeden yapılması mümkün olan eylemdir.

    burada iki hassas nokta var:
    1. motor ile şanzıman arasında tork iletimi sıfır olmalıdır. yani ne motor şanzımana tork aktaracak, ne de gaz kesince olduğu gibi arabanın ataleti ile şanzıman motoru döndürecek.
    2. gazı keser kesmez ilk maddenin yakalanabildiği anlık bir zaman dilimi olacak, bu zaman diliminde çok hızlı bir şekilde vites değişecek. buraya bir edit: senkromeçli şanzımanda hızlıca hafif bir ara gaz verip motor devrini bir sonraki vitese yakın tutmanız gerekir.

    tork aktarımında veya zamanda bir hata yaparsanız bye bye senkromeç.

    bunda zorlanırsanız torku kestiğiniz ilk an boşa atıp, motor devrini bir sonraki viteste olması gereken devre getirip de yapabilirisiniz. tabii bu durumda eylem zaman alacağı için bir anlamı kalmaz.

    motosikletlerde ise senkromeç olmadığı için çok kolaydır.

    bu saydıklarım vites büyütmede geçerlidir. vites düşürmek daha zor ve zaten amaç hızlanırken zaman kazanmak olduğu için anlamsız.

    gün gelir debriyaj teliniz veya hidroliğiniz fonksiyonunu yitirirse diye müsait bir zamanda pratik yapıp, sadece acil durumlarda kullanmak için hazırda tutulması gereken bir yetkinliktir. öyle hava atayım diye aracınızı riske atmayın. tabii bu paragraf yine otomobil için geçerli. dediğim gibi motosikletlerde çok kolay bir eylemdir.

    daha fazla uzatmayayım, detaylı bilgi isteyen taze mühendislere özelden detaylı aktarım yapabilirim.

  • son derece yavaş ilerlemesine, hatta bazen sanki takılıp kalmasına rağmen, ryan gosling in herzamanki üstün performansıyla aydınlanmış, haklıyı haksız, iyiyi kötü yapmış içli ,bağımsız, sakin ama da pek güzel matthew ryan hoge filmi.

  • buradan izlenebilecek taşak geçme olayı.

    şu aşağılamayı izleyip üzülmeyen, hala akp'yi savunan biri nasıl türk olabilir, nasıl onurluyum diyebilir kendine?

    edit: adamlar gelen tepkilerden korkup özür dilemek zorunda kalmış. görsel

    yani paramızı bu rezil hale getiren akp'ye tepki göstermiyorlar, gidip bunu gösteren adamları bulup tehdit ediyorlar. gel de kafayı yeme bu beyinsizlerin yaşadığı ülkede. vallahi çıldırmama az kaldı benim. sinirden kendimi öldüreceğim bir gün bu akpliler yüzünden.

  • 23 yaş henüz hayatın başıdır. 40 sene boyunca istenmeyen bir işi yapmaktansa, 36 sene istediğin bir işi yapmak çok daha mantıklıdır. maddi ve manevi engel yok ise hiç düşünmeden yapılması gerekendir.

  • varlığını duyduğum fakat hiç izleyemediğim şu videoda seulden ayrılırken oyuncuları tarafından uğurlanışı var şenol hocanın. 2009 yılında oradan ayrılıp trabzonsporun başına geçeceği dönem.hatta videoda da "yarın antremana çıkıcam" diyor. videoyu izleyince başkası adına gururlanmak ne demek ilk defa hissettim. 11 saatlik uçuş mesafesinde,bambaşka bir kültürde,hiç bir kelimesini anlayamadığın bir dilde tamamen takım çalışması ve doğal olarak insan odaklı bir iş yapmaya gitmişsin. geçirdiğin sürede iz bırakmış olmalısın ki futbolcuların sana saygı ve sevgisinden uğurlamaya gelmiş havaalanına. aynı dilde tek kelime diyalog kuramamış insanların üzerinde büyük bir etki bırakmış şenol hoca. onlar bile sizden çok şey öğrendik hocam diyorlar. o anda bile şenol güneş birşeyler anlatmaya,birşeyler öğretmeye çalışıyor ve bence bu sezon beşiktaş soyunma odasında da çokça çınlayacak bir cümle kuruyor; "kendinize güvenin,korkmayın.korku aklın katilidir."

    hocayı izledikçe köy enstitüleri mezunu idealist bir öğretmeni izliyormuş gibi hissediyorum. ego yok,hayatının her anını bir kelime daha öğretmeye adamak var. abartı yok,sadelik var. yaptığı işi en doğru şekilde yapmaya çalışmak var.şov yapmak yok,akıl yürütmek var. şan,şöhret yok,bilimsellik ve akılcılık var. ben yok, biz var.

    şenol güneşe saygı duymamak mümkün değil. ülkemiz için tecrübelerinden faydalanabileceğimiz renkler ve takımlar üstü bir konumda olması gerekirken ligde hala şampiyonluğu var mı yok mu diye boş tartışmalar içerisindeyiz. çok yazık.

  • türkçede fransızca sözcük yoktur. türkçede fransızca kökenli sözcükler vardır. tıpkı ingilizcede de fransızca kökenli sözcükler olması gibi. ballet kelimesi ne kadar ingilizceyse türkçedeki bale kelimesi de o kadar türkçedir.

    bir dilin bir kelimeyi alıp kendi dağarcığına katması başkadır, o dilde konuşan insanların yabancı bir kelime alıntılaması (bkz: o kadar strong bir presence'i var ki) başkadır.

    nitekim bu konunun yıllardır tartışılageldiği başlık fransızcadan türkçeye geçmiş kelimelerdir.

    fakat sözlük, daha doğrusu internet toplumu git gide böyle bir yer oluyor. karnını yarsan cim çıkmayacak adam gelip burada alfabe öğretmeye çalışıyor.

    matmazel nasıl yazılır
    stajyer nasıl yazılır
    tape ne demek

    okul kelimesine gelince;

    okul kelimesi tam olarak bunlardan biri değildir.

    fransızca école kelimesi türkçeye zaten ekol şeklinde girmiştir. listeye girecek bir kelime varsa o zaten ekoldür.

    okul kelimesinin serencamı ise (çok özet geçiyorum) dil devrimi yıllarında, doğu vilayetlerinden bir mebusun kendi yöresinde mektep yerine "okula" kelimesinin kullanıldığını iddia etmesiyle başlamıştır. aynı yöreden başka mebuslar "yok öyle bir şey" demişlerse de "okula" kelimesi hemen dağarcığa alınmıştır.

    1930'lu yıllardan kalma yayınlarda "siyasal bilgiler okulası", "güzel sanatlar okulası" tabirini görmek mümkündür.

    sonraları bu kelime okul diye dört harfe indirilerek fransızca école kelimesine benzetilmiştir.

    öte yandan, okula diye bir türeme olmuş olması imkansız mıdır? yani o mebus yalan mı söylüyordu? bence değil.

    eski türkçedeki tarmak kökünden günümüzdeki tarla (tarığlağ) kelimesi türediği gibi okumak fiilinden de okula (okuğlağ) (krş. yaylak -> yaylağ -> yayla) türemesi mümkündür.

    sadece okul kelimesi hakkında daha sayfalarca yazı yazılabilir ama dediğim gibi bu kadar içi boş, öğrenmeden öğretme meraklısı adamın ve onlar gibi davranan troll'ün olduğu yerde şu yukarıdakilere yazmaya ayırdığım zamana bile acıdım şimdi.

  • bulduğunuz yerde öldürün. sonra yatağı öldürdüğünüz yere taşıyın.

    mutfakta öldürürseniz yer yatağı yapın.

  • başlık: az kalsın kuzenime tecavüz edecektim piçler

    1. malum yaz geldi, bunların yazlıkta kalıyoruz yine geçen gün abisi falan da yok evde. oturduk film izledik, tavla falan oynadık, yemek yedik işte. saat geç oldu ben yatayım artık dedim. dur ben sana şort vereyim dedi, iyi ver dedim. aldım şortu içeride giymeye gidiyodum tam dur ya burda değiştir nolacak sanki yabancı mıyım sen de dedi. şaşırdım amk. iyi dedim, çıkartım pantolonu boxerla kaldım. bu gördü tabi malı sırıtıyor falan amk birden avuçlayıverdi benimkini. şok oldum lan. ardından dudaklarıma yapıştı amk. bi tokat koydum buna dedim mehmet napıyosun lan kuzeniz biz amk. gitti koltukla bayağı ağladı falan. salak mıdır nedir amk tövbe tövbe.