hesabın var mı? giriş yap

  • yanlışlık olmasın diye söylüyorum:

    barış getireceğini iddia eden hdp daha 2 gün önce bu örgütün kurucusu ve liderinin posterleri gölgesinde yürüyüşler yaptı.

    ancak tabi bizim sıradan akıllarımızın almayacağı bir şeyler vardır. mit filan yapmıştır. ondan hdp harika bir örgüt.

  • niye adım atsın yahu. ona git buna gel iyi alışmışsınız. bir sen gel bakalım, hayatında hiç risk aldın mı acaba. bu riski al bakalım. riski al ve sonuçlarıyla yaşa bakalım. bakalım o kadar böbürlenebilecek misin sonrasında. hadi bir dene.

    edit: dertler derya olmuş.

  • açılın, fotoğraflı videolu kanıtlarımla geldim. ama bu sefalet, bu çılgınlık, bu emek ancak şu dramatik fon müziği eşliğinde bir anlam kazanabilir: beethoven senfoni no 5

    henüz orta okul ve lisedeyken edebiyata tutkundum. deli gibi kitap okurdum. ama okuduğum kitaplar ve yazarları hakkında bilgi edinebileceğim kaynak kitaplarım yoktu. çünkü cidden de fakirdik. lise başlarken evimde sadece iki-üç yılın birikimiyle cildini 50 kuruştan aldığım 10 ciltlik cumhuriyet ansiklopedisi, 6 ciltlik hayat ansiklopedisi, 4 ciltten oluşan genel kültür ansiklopedileri ve birkaç ufak tefek kitap vardı. oysa ben kaynak kitap olması açısından edebiyat tarihi ve ansiklopedileri istiyordum. çünkü genel ansiklopedilerde yazarlar hakkında tek tek maddelere bakmak oldukça yorucuydu. sonra aklıma bir fikir geldi. lan dedim şunları bir kitapta toplasam ne olur? ansiklopedilerdeki edebiyat ile ilgili tüm maddeleri makasla kesip kalın defterlere uhu ile yapıştırmaya karar verdim. tabi bu uzun bir hazırlık süreci gerektirecekti. çünkü tüm bu ansiklopedileri sayfa sayfa tarayıp edebiyat ile ilgili maddeleri ayıklamak demekti. yani hesaplarıma göre yaklaşık 11 bin sayfayı taramak, tek tek göz ucuyla da olsa okumak gerektiği sonucu çıkıyordu. ama aynı zamanda ansiklopedilerimin paramparça olacağı anlamına da geliyordu. işte bu nedenle son defa kitaplarımın bütün hallerine bakınca garip bir ses duydum kitaplığımdan

    çok çetin bir hazırlık sürecinden sonra nihayet tüm maddeleri kesip şeffaf dosyalarda biriktirmiştim. tabi bunca kesme biçme neticesinde tüm bu ansiklopediler de piç olmuştu. önce yazarları ülkelerine göre ayırdım. sonra tek tek tüm ülkelerdeki yazarları harf sıralamasına soktum. bu da bayağı uzun bir vakit aldı. nihayet her şey hazırdı. kes yapıştır usulüyle 5 ciltlik bir dünya edebiyatı tarihi yaptım. sadece bu bile yaklaşık 1500 sayfa tuttu:

    http://i.imgur.com/u3fqp0e.jpg
    http://i.imgur.com/uqanx4r.jpg?1
    http://i.imgur.com/srzbxd5.jpg?1
    http://i.imgur.com/kyhvaih.jpg?1

    türkleri ayrı bir kitapta toplayarak 3 ciltlik türk edebiyatı tarihi oluşturdum. bu da 1000 sayfa falan tuttu:

    http://i.imgur.com/ohgdxzm.jpg
    http://i.imgur.com/m0gkgp2.jpg?1
    http://i.imgur.com/ftpy4vu.jpg

    böylece kaynak olarak kullanabileceğim bir türk ve dünya edebiyatı tarihim vardı artık. ama hızımı alamamıştım bir kere. piç olmuş ansiklopedilerdeki sanatçı, mimar, ressam, kaşif, bilim adamı, devlet adamı, komutan gibi biyografik ne varsa baştan bir tarama yaparak tarihe yön verenler adını koyduğum bir ansiklopedi daha yaptım. ama şimdi yıllar sonra bu son kitaba bir kez daha bakınca anlıyorum ki burada biraz çocuksu masumiyetim devreye girmiş. bu tarihe yön verenler ansiklopedisinde her meslek erbabına 10 kişilik kontenjan ayırmıştım. on sanatçı, on devlet adamı, on bilim adamı gibi...işte o yıllarda ninja kaplumbağalar en sevdiğim çizgi filmlerdendi. bilindiği üzere bu ninjalar adlarını rönesans dönemi italyan sanatçıları olan leonardo da vinci, rafaelo, michaelangelo ve donatello'dan alır. ben de bu dörtlüyü ayırmaya kıyamadım ve ilk ona girmeyi pek hak etmediği halde donatello'yu da listeye almıştım. aslında usta splinterı da koyacaktım ama ne iş yaptığını bilmiyordum. * bu da yaklaşık 400 sayfa tuttu:

    http://i.imgur.com/gloqm84.jpg
    http://i.imgur.com/g3jxxgy.jpg
    http://i.imgur.com/hk63wvb.jpg
    http://i.imgur.com/6xc5int.jpg
    http://i.imgur.com/npniquh.jpg?1

    artık ansiklopedilerimin kabası bitmişti. geriye sadece ince işçilik kalmıştı. önce gazetelerdeki büyük ve kalın puntoları keserek, oluşturmuş olduğum ansiklopedilere kapak yaptım. içindekiler kısmı ve sayfa numarasına kadar hepsini düzenledim. ve nihayet, en az üç yıllık bir sürecin sonunda benim de artık kaynak kitaplarım vardı. üstelik bunlar tarihin ilk kolaj ansiklopedisi, ilk postmodern edebiyat tarihleri bile sayılabilir. * artık raflarımın ansiklopedi bölümünde böyle bir görüntü var:

    http://i.imgur.com/2yzdbpb.jpg

    tüm lise yıllarımı bu çalışmalarıma adamam neticesinde haliyle ilk sene üniversiteyi kazanamadık. ikinci sene anadolu üniversitesi edebiyata yerleştim. maalesef. sonra yaz dönemlerimde fethiye ve çeşmede çalışarak bu kitapsız günlerimin acısını fazlasıyla çıkardım. burslardan ve yazdan kalan paraların büyük çoğunluğunu kitaba yatırdım. şimdilerde sadece kendi paramla aldığım 1500den fazla kitabım var. şu bir buçuk senelik işsizliğim bitse ve düzgün bir işe girersem bunun 15 000e kadar yolu var. hatta kazara milli piyango falan çıkarsa bunun kitap versiyonunu çekeceğim. *

    edit: imla uyarısı için ben eksici degilim nickli yazara teşekkür ediyorum.
    edit 2: imgur linklerini açamayanlar ekşi şeyler'den okuyabilirler: https://seyler.eksisozluk.com/…sturan-sozluk-yazari

  • maaş zammı gündem olduğunda senin gibi binlerce insan var asgari ücretle çalışabilecek derken sorun yok. çalışan bana böyle yüksek teklif var, verebiliyorsanız kalayım yoksa gideyim deyince onursuz ve namussuz oluyor. hadi oradan esas sizsiniz onlar

  • kahve

    alt katımızda kahve var, herkes gidip kahveye şifre nedir diye sorsun diye bu ismi koydum. bir gün kahveye indiğimde şifreyi ben de sordum. yok lan bizde internet minternet diye tersledi. demek ki sistemim iyi işliyor *

  • dibine kadar yaşadığım yıllar.

    sadece otobüsler değil, hastaneler, resmi daireler, uçaklar, okullar vs aklınıza gelebilecek her yerde içerdik (iyi bok yedik!).

    -üniversitede ders aralarında sınıfta içerdik. mız mız edenolursa koridora çıkardık.
    -uçaklarda en arkadaki 4-5 sıra sigara içenlere ayrılırdı. check-in sırasında "sigara içilen bölüm lütfen" derdik.
    (önce iç hatlarda sonra dış hatlarda kaldırıldı)
    -sınıflarda ders sırasında öğretmenlerin sigara yakması normaldi.
    -muayene sırasında doktorlar içerdi. ağzında sigara ile muayene eden doktorları hatırlarım.
    -üniversitede sınavlar sırasında (vize-final) sigara içmemize izin verilirdi. 2 saatlik sınavda yarım paket sigara bitirirdim!
    -şehir içi minübüslerde içerdik.
    -devlet dairelerinin her yerinde her odasında içilirdi.
    -bankalarda işlem için beklerken sigara içerdik.
    -sinemalarda içebiliyorduk.
    -otobüslerde kek-meyva suyu ikramı modasından önce tepsi ile sigara ikramları vardı. muavin elde tepsi bütün koltuklara tutardı. hatta yanında ateşi olmayanlar için tepside çakmak da olurdu.
    ve daha daha nerelerde içerdik..

    her yerde sigara içilmesinin en vahim tarafı ise o yıllarda içilen sigaraların kalitesiydi. her ne kadar kaçak sigaralar olsa da sigara içenler ya maltepe sigarası ya da samsun sigarası içerlerdi. bunların kokuları çok ağır ve kötüydü. hele maltepe'nin kokusu (ki en yaygın içilen sigara maltepe markaydı) adamı bayıltacak kadar ağırdı.

    bir de bu sigaralarda kullanılan tütünün yavaş yanmasından dolayı yakılan sigaralar en az 10-15 dakika yanık kalırdı. bunların uzun versiyonlarını ise (uzun samsun gibi) yarım saatten fazla içtiğimiz olurdu lan! iç iç bitmezdi.

    ***

    atatürk'ün yaptığı devrimlerin ardından bu ülkede yapılmış en büyük devrim sigara'nın kapalı alanlarda içilmesinin yasaklanmasıdır.

  • düşünsenize, sözde ordunuz bir savaşta. ve siz başka bir ülkede gizleniyorsunuz. insanları ateşe atıyorsunuz. çocukları ön plana atıp, kendinize güvenli yer arıyorsunuz. ondan sonra olan masumlara oluyor. insanlar da bunlara destek olmak için eylemler yapıyor.

  • seda sayanın suçlamaları üzerine önce iftira deyip sonra da sarmaş dolaş fotograflarını hikayesine atıp özür dileyen adam. madem sana böyle çirkin bir iftira atıldı, iki günde ne değişti de o insana sarıldığın fotografı yükledin?

    öbür yandan seda sayan net bir şekilde tecavüzcü dedigi adamın kendisiyle olan fotografını nasıl bugün hikayesinde paylaşıyor?

    siz nasıl pisliğe batmış insanlarsınız?

    nasıl pis hayatlarınız var?

    bunca sene nasıl böyle el üstünde tutuldunuz bu ülkede anlamak zor. iki gün sonra unutulmaması dileklerimle.

  • yapılması gerekendir.

    eski sevgili eğer

    6 aydan kısa süren ilişkiler için: 2 hafta
    6 ay - 18 ay için: 4 hafta
    18 ay - 3 yıl için: 6 hafta
    3 yıldan uzun süren ilişkiler için: 8 hafta

    öncesinden haber vermediyse ihbar tazminatı talep edilmelidir.

  • 128.813 puana sahip bir hesabım var. istanbul’un en kalabalık semtlerinden birinin de muhtarıyım.

    geçenlerde tavuk dünyası isimli restorandan sipariş verdim, restoran kapandı, siparişim de gelmedi, iptal de olmadı, bir gün sonra ancak iptal ettik. muhattap bulmakta ciddi zorlanmıştım. yine de eski dostum yemeksepeti’ne küsmemiştim.

    şimdi yine bir sipariş verdim. siparişi verdiğim yer burger king. önce, siparişimi farklı bir şubeye ilettiler. sonra gördüm ki, şube kapalı. iptal etmiyorlar. 1 saati geçti, ses yok. geleceğini sanmıyorum.

    peki yardıma siparişim nerede diye soruyorum, hazırlanıyor diyor. eskiden birine bağlanır sorardık, artık o da yok. otomatik cevap veriyor. kendimi insan yerine konmamış gibi hissettiriyor.

    bugün ciddi ciddi, alternatif programları indireceğim. biraz da onlar kazansın. böyle müşteri ilişkileriyle de, yemeksepeti’ne artık cidden allah kolaylık versin.