hesabın var mı? giriş yap

  • öncelikle rezalet puanım 0/10. 2018 ocak ayında aynı firmadan jbl e45bt kablosuz kulaklık satın aldım. 1 hafta sonra bir yerinde kılcal çatlak farkettim, benim yapmam imkansızdı çünkü 1 haftada taş çatlasın 1 saat kullanmadım ve yere falan düşmesi imkansız. neyse aradan aylar geçti o çatlak büyüdükçe büyüdü ama dedigim gibi o süre zarfında o kadar az kullandım ki varlığını bile unutmuştum. en son 2019 ocak ayında kulaklıgın padlerinin mavi boyasının kulagıma çıktığını farkettim, padlere de baktım böyle erime gibi değişik bir şey olmuştu. avukat olmadığımdan mütevellit aztek bilişimi arayıp sakince durumu izah ettim ve aynı cevabı ben de aldım. ve yine avukat olmadığımdan mütevellit aldığım cevaba istinaden dedikleri şekilde kargolamayı kendilerine yaptım. sonuç mu? 1 hafta sürmedi ücret iadesini banka hesabımda görmek. avukat egonuz olmasaydı şimdiye ürünü zaten iade göndermiştiniz. geçen gün otobüs gbt'sinde öndeki kızın ısrarla avukatım ben diyerek kimlik göstermeyip zorluk çıkarttığından beri avukat oldugunu sürekli belli eden insanlar gözüme çarpmaya başladı zaten.

  • bu geceki efsane begüm ayarından aklımda iki cümle kalmış, topluma hizmet amacıyla paylaşıyorum:

    1. öyle 3-5 tane kamyon arkası yazısı ezberlemekle delikanlı olunmuyor.
    2. süper kahraman logosunun içine kendi baş harfini koymakla da süper kahraman olunmuyor.

  • adı milli, dağıttığı para ise euro.

    bunlar birkaç sene önce artık sözleşmeleri vs. euro olarak değil, tl olarak yapacağız şovu yapıyordu.

    her şey şov. gelinen noktaya bak

    yerli ve milli teknik direktöre euro ile sözleşme
    yerli ve milli futbolculara euro ile prim

    yerli ve milli para birimi euro. neden tl değil de euro be kardeşim. her yerde yerli ve millilik şovu yapıyordunuz. bari yaptığınız şovun arkasında durun

    edit: geç de olsa tff'den yalanlama gelmiş inşallah daha önceki prim mevzusu gibi olmaz

  • şu adamın oynadığı basketbolu izleyip maç sonu istatistiklerine bakanlar mükemmel oynamış falan zannediyor. bu adam için biri de çer çöp takımı play off yaptırdı diyor. diğer tarafta da hakkı yenen james harden var. adam batı da takımını üçüncü yapmış playoff da bu russell westbrook un takımını tokatlamış. tam kadro san antonio spurs a ecel terleri döktürmüş onun yerine istatistik kasan adama vermişler. bu adam yanındaki adamları değerini çer çöpe çeviriyor. çünkü kara delik gibi arkadaşlarını maç içinde oyuna sokamıyor. onların atması gereken sayıyı alması gereken ribauntu almaya çalışıyor. james harden ise daha çer çöp takımı nerden nereye getirdi. eric gordon, ryan anderson ile batıyı üçüncü bitirdi. bu russel westbrook culara sorsak ryan anderson ve eric gordon muhteşem oyuncular falan derler. kısaca ben bir oyuncunun değerini yanında ki oyunculara kattığı değer ile ölçülmesinden yanayım. bu adam oklahoma da olduğu sürece oraya süper yıldız gelmez. çünkü bu adam ile aklı başında hiç bir süper yıldız anlaşamaz. çünkü yıldız adam bunun yanında sıradanlaşır. şimdi istatistik paylaşmayacağım ama kaba taslak söyliyeyim lebron james tek başına bu adam gibi oyun tarzı benimseseydi 40 sayı 10 ribaunt 10 asist ortalaması tuttururdu ama bu lebron haricinde ki arkadaşlarını negatif etkilerdi. russel yüzünden enes , steven adams , victor oladipo çer çöp muamalesi görüyor. çünkü westbrook topu bu oyuncular ile mecbur olmadıkça paylaşmıyor.

  • yazarların dürüst davranmadıkları başlık.

    entrylere girip baktım. herkes merhamet, zeka, samimiyet vs. gibi kişilik özelliklerinden bahsetmiş. fakat ben hiç böyle bir kıza deli gibi aşık olan bağlanan birini görmedim.

    o yazdığınız entrydeki kızları siz üzdünüz beyler.

    mesela bir kız kaprissiz, tripsiz, anlayışlı, sevecen, merhametli ise o kız sizin kankanızdır. o kız çok iyi kız aşkımdır.

    yok her fırsatta trip atan, carlak ve de bencil ise o kız çok havalıdır. biraz da güzel ise herkes onun peşinden koşar. tam bir dişidir. herkesin gözü ondadır.

    güzel gülen, iyi kalpli, sevimli, anaç bir kıza kimse ilk görüşte aşık olmaz. ancak tanıdıkça sever. kız da severse, yüz verirse zaten erkek elde ettiğini düşünür ve bağımlılık falan kalmaz. yok kız sevmezse zaten peşinden koşturup eğlenecek kadar samimiyetsiz değildir. yine bağımlılık falan olmaz.

    sırf sevdiğinden ilişkiye başlayan ve erkeği uğraştırmayan hangi kızın değerini bildiniz? o kadar kolay elde ettiniz ki değer bilme gereği bile duymadınız. o kız zaten affediciydi. affedeceğini bildiğinizden bilerek ya da bilmeyerek kaç kere üzdünüz o kızı?

    yani siz bu listeleri yazıyorsunuz ama samimi değilsiniz beyler. göğüsleri, kalçaları, bacakları, güzelliği, dişiliği yazanlara gönülden tebrik!

    debedit: bu entry ile debeye girmeyi hiç beklemiyordum ama teşekkürler sözlük :) bari bir işe yarasın; (bkz: leyladansonra.com)

  • cahilligin merkezi eksisozluk yine gorevde. gordugunuz askerler engelli gaziler. bilmeden salak sacma yorumlar yapmayin.

    edit: oradaki tum birlik cadetlerden olusuyor. yuruyemeyenler ise engelli kadrosundan askeri memur olanlar. bilip bilmeyen yaziyor. hepsi gazi olmayabilir ama ikisinde muharebe madalyasi var.

    edit 2: internette okudugunuz her sikko habere inanmayin. cogu sallama onlarin. su video viral olmus haber gir diyorlar, adam aciklamasini bulamayip kafasina gore yaziyor. okudugunuz bircok cinayet haberi de bu sekilde yalan kurgulardan olusuyor. gunluk icerik girme kotasi var. gazetelerde calisanlar bilirler. bir noktadan sonra editorler haber sallamaya basliyor.

  • ya konuşmayım diyorum da salak salak yorumlar yapıp çıldırtıyorsunuz adamı.
    euroleague'in ne kadar vasat bir basketbol seviyesi olduğunu göstermişmiş.
    hadi canım? nerenden uydurdun bunu paşam?
    lan daha düne kadar top 16'ya kalınca tarihi başarı diyorduk burada. şimdi kalkmış final 4'lardan bahsediyoruz. ama fenerbahçe çıkınca bir anda vasat lig mi oldu?

    beşiktaş eleyince de köy takımı oluyordu. tebrik etmeyi öğrenin biraz amk.

    not:beşiktaşlıyım.

    0.

  • en iyi arkadaşıma yaptım böyle bir zalimliği. sene 2012. yeni telefon almıştı. bir satranç oyunu indirmiş, eşiyle dostuyla satranç oynuyor. iyi de oynuyor pezevenk. bana da ısrar etmeye başladı. benim de hiç o taraklarda bezim yok. sadece kurallarını biliyorum. tepinmesiz oyun sevmem ben. neyse, uzun ısrarlar sonunda bir maçı kabul ettim.

    oyuna başlamadan önce bilgisayara satranç programı kurdum. zorluk ayarını da kökledim. telefondan da açtım satranç uygulamasını, arkadaşımın davetini bekliyorum.

    davet geldi, kabul ettim ve oynamaya başladık. önümde pc, elimde telefon, adamın yaptığı hamlenin aynısını bilgisayara karşı yapıyorum. en üst zorluk düzeyindeki bilgisayar mükemmel hamlelerle karşılık veriyor. bilgisayarın hamlesini arkadaşıma karşı oynuyorum. adam 10 dakika bekleyip ıkına sıkına hamle yapıyor, ben 2 saniyede karşılık veriyorum. ilk maçı 10 hamlede falan kazanmış olabilirim.

    mesaj attı, rövanş yapalım mı diye. kazanacağından o kadar emin ki "rövanş" diyor. tamam dedim, yapalım. ikinci maçı kazanmam 10 hamle bile sürmemiştir. telefonla aradı. heyecanlı heyecanlı soruyor, kursa mı gidiyorsun, doğal yetenek mi bu diye. ben de satranç sevmiyorum ki kursuna gideyim falan diyorum.

    7 yıl geçti, adam bir daha oynayalım demedi.