hesabın var mı? giriş yap

  • cafe'de kredi kartıyla ödeme yaptıktan sonra fişten erkeğin adını soyadını öğrenip, onun facebook hesabından yanındaki kızın adını bulan ve kızı ekleyip "selam ben x cafedeki garson, nasılsın :)" şeklinde bir mesaj atan garsonu gördükten sonra beni etkilemeyendir.
    adamin sinav puani fbi ajani olmayi tutmayinca garson olmuş sanırım.

  • kazıdayız. yaz vakti. 20 tane öğrenci, kazı evinde kalıyoruz. gündüz ne kadar yoğun çalışıyorsak, geceleri de aynı oranda içiyoruz. bozkırın ortasındaki kazı evinde, içki içmek için alternatifler belli... bazıları eski bir ilkokuldan bozma kazı evinin merdivenlerinde içiyor, bazıları bahçe duvarında, bazıları laboratuvarda, bazıları mutfakta.

    hepimiz rock dinliyoruz. kazıya iron maiden külliyatını getiren de var, teoman dinlerken kafa sallayıp kendisini metalci sayan da var. o sene, kazı uzadıkça uzadı. hoca "haftaya bitiriyoruz!" diyor, bir sonraki hafta, tekrar bir hafta uzatıyor kazıyı. yorgunluk artıyor. akşamları içerken neşelenenler, yavaştan hasrete düşüyor.

    çarşamba günleri izinliyiz. kazı evindeki müzik seti bozulmuş. sadece kasetçaları çalışıyor. birkaç kaset bakalım diye bir müzik markete giriyoruz arkadaşımla. raflarda, neşet ertaş'ın ondan fazla kasetinden oluşan best of serisi var.

    "neşet baba alsak iyi olur ama hangi birini alacağız!" diyorum.
    "para dayanmaz o kadar kasete." diyor arkadaşım.
    tezgahtar gençten bir eleman...
    "abi" diyor, "siz istediğiniz şarkıları seçin, ben size karışık bir kaset çekeyim."

    karışık kaset lafını duyunca yaşadığım nostaljiyi anlatamam. karışık kaset çekenlerin nesli tükendi sanıyordum ben. tarih öncesinden çıkagelen bir dinozora bakar gibi hayranlıkla bakıyorum kasetçiye. alıyoruz kağıdı kalemi...
    "çek baba bize bunları!" diyoruz.
    3 saat sonra uğrayıp alıyoruz kaseti.
    doksanlık, önlü arkalı neşet ertaş külliyatı.

    akşam kazı evindeyiz. diğerlerinden mutfağı bize bırakmalarını rica ediyoruz arkadaşla.
    "niye?" diyorlar.
    "biz neşet baba dinleyeceğiz." diyoruz.
    gülüyorlar bize.
    "sizin olsun mutfak.” diyorlar.

    ışıkları söndürüp kuruluyoruz mutfak masasına. biralarımızı açıp basıyoruz play tuşuna. uzatmayayım... iki saat içinde, kazı evindeki tüm öğrenciler yavaş yavaş toplanıyorlar mutfağa. kaseti birkaç defa dinledikten sonra, bir tarafın ilk şarkısı olan ah şu yalancı dünya'yı sürekli başa sararak tekrar tekrar dinlemeye başlıyoruz.

    iki kişi içmeye başladığımız mutfakta yirmi kişi oluyoruz.
    masaların üzerindeki boş bira şişelerinin üzerine mumlar dikiliyor.
    herkes teslim olmuş müziğe, kimse konuşmuyor.
    bazıları başını masaya dayamış, ağladığını göstermeden usulca ağlıyor.

    bozkırın çocuğu vuruyor sazın teline... o sazın teli, bozkırdaki çocukların yüreğine dokunuyor.

  • üreten türkiye projesinde kullanılması gereken kişi.

    uçsuz bucaksız tarlalarda çapa yapacak. taş ocaklarında taş kıracak. günde tek öğün yemek. yemeğini, temizliğini kendi yapacak. kazandığı para darüşşafaka'ya gidecek. ürettiği ürünler ekonomiye katkı sağlayacak. bu manyaklar en fazla hapiste yatacaklarını bildikleri için böyle enerji patlaması yaşıyor. madem yaşıyor, o enerjiyi üretime çevireceğiz. yatırmayıp çalıştıracağız. çakmak çakmayı biliyorsa çapa da yapabilir. iktidarımızda tüm suçlular üretime katılacak. norveç refahına kavuşturacağız ülkemizi. "ama bu insan haklarına aykırı" diyen liberallere projenin abd menşeli olduğunu göstereceğiz.

  • malezya’da kamu fonlarının başbakan necip rezak’ın şahsi banka hesaplarına aktarıldığı iddia edilmis. rakam 700 milyon dolar. başbakan "ülkenin demokratik yollarla seçilmiş başbakanını devirmek için siyasi bir sabotaj kampanyası” demis. olmaz ağa "montaj bunlar montaj" diyeceksin. "paralellerin işi" diyeceksin. hiç bir şey bilmiyorsan al 17-25 aralığı incele. paralel diyeceksin paralel, bu önemli. ha bir de mümkün mertebe bankalari kullanmayacaksin, evde saklayacaksin paraciklari

    edit: https://twitter.com/…tatus/1345134378498859009?s=20

  • otuza kadar insan bir şekilde kendisini hala o üniversiteli genç güruhundan gibi görebiliyor, işte okul yeni bitirilmiş hatta belki biraz uzatılmış, işe yeni girilmiş, birçok şeye hala ayırabilecek zamanın var. ama otuz oldun mu arkana bir bakıyorsun ki koca 30 sene geçmiş; ben nerdeyim şimdi diyorsun. çocuk yapmaya niyetin varsa ve kadınsan eteklerin tutuşmaya başlıyor, yaptığın iş neyse sen osun düsturundan yola çıkarak işini gücünü sorguluyorsun, bundan sonra hayatı nasıl devam ettirmek istediğine dair radikal kararlar alabiliyorsun; vücudun ise artık 20lerinde olmadığını sana bas bas bağırıyor. ne kadar spor yaparsan yap, ne kadar fit olursan ol, bu böyle. ben otuz yaşa girdiğimde iş hayatımda köklü kararlar aldım, kişiliğimle ilgili kararlar aldım, oğluma hamile kaldım. bütün bunları yaparken de 30 yaş sendromunu yaşamakta olduğumu düşünmemiştim, biyolojik çalar saatle alakalı birer aksiyon olsa gerekti tüm bunlar. öyle yani.

  • helal olsun dediğim cömert hareket.
    siyasete böyle aileden zengin adamlar gelecek ki gözü tok olsun. yoksa 1 yüzükle yola çıkanlar sonra bir fena oluyor…

    4000 yoksul aileye et göndermiştir.

    https://mobile.twitter.com/…417884755090186253?s=08

    edit: aktroller ve muhalif görünümlü paralı köpekler kudurmuş. neymiş yardım gizli yapılırmış. düşündüler düşündüler bir kulp bulamadılar, ulan adam cebinden yapıyor, ne gizlisi, koca koca holdingler bile dernekler üzerinden açıktan yapıyor, bir de bu adam siyasi. dededen zengin. tabii ki yapacak, cömertliğini gösterecek. aşağıda bir arkadaşın dediği gibi yardım alan aileler gizli tutulduğu sürece mükemmel bir hareket. ki gizli tutuldu.
    inamoğlu gelecek cb. bunu seve seve kabul edeceksiniz.

    not: ayrıyeten türkiye’nin en başarılı belediye başkanıdır. akp, tunç soyer’le hiç uğraşmazken ve mansur yavaş’ı parlatırken kendisine ise topuyla tüfeğiyle saldırıyor. kredi bile vermiyor. bu adam her şeye rağmen metro yapmaya devam ediyor. hizmete devam ediyor. biz de diyoruz ki, topunuz gelin…

  • ayaküstü eline jilet verip traşa göndermek ney lan? şakaysa hiç komik değil, ciddiyse çok komik. bu ik'cıların psikolojisi nedense hep bozuk zaten.