hesabın var mı? giriş yap

  • gerçekten karşı taraf kafa dengiyse,frekansların uyuyorsa cinsiyet ayrımı yapmaya gerek olmadığını düşündüğümdür.arkadaştır işte lan.ha kadın-kadın ha kadın-erkek ha erkek-erkek...ne farkeder!arkadaş arkadaştır!bunun da cinsiyeti mi olur?!

  • itfayeciliği ve itfaiye çalışanlarını merak eden küçük kıza çok da güzel bir şekilde takım halinde fotoğraf çekilip, göndermişler.
    bunu çekemeyecek veya eleştirebilecek kadar boş bir insan olman tartışılmalı bence.

    edit: imla

  • kur tahmini değil bir tespit yapacağım hede.
    18 tl'den dolar alanları suçlayan, onları paradan para kazanmakla itham edip size iyi oldu diyen tiplere biraz soğukkanlı bir düşünceye sevk ediyorum. şimdi oturup düşünün bakalım;
    1 kasım 2021'de dolar ortalama ne kadardı? 9,5 tl civarında. sen bunu uyguladığın yeni üretim modeli ile 20 aralık 2021 tarihinde kaça çıkardın? 18,40 tl. ne yapar? yaklaşık 50 günde tam 2 katına çıkmış dolar. yakın tarihte böyle bir örneğini görmeyen vatandaş ne yaptı? her gün %3-5 arasında değer kaybeden parasını korumak adına gitti 18 tl'den dolar aldı büyük riske girdi. burada sadece son gün satılan 6 milyar doların 4,5 milyar dolarının küçük yatırımcı denen sıradan vatandaşlar tarafından satın alındığı gerçeğini de kenara koyalım. sonra sen ne yaptın? 20 aralık gecesi doları bir anda 10,5 tl'ye düşürdün? bir gecede!! peki gerçekte bu durumdan kimler yararlandı? kenarda duran iki üç kuruş parasını her %3-5 değer kaybına kurban veren vatandaş mı?. sen şimdi diyorsun ki gel kardeşim. senin 18 tl'den aldığın doları 11 tl'ye ben senden alayım karşılığında %14 faiz vereyim. dolar yüksek olursa farkı vereyim. ya bunun ekonomik faydasını zararını geçiyorum. sen bir defa bu insanlara duygusal olarak bir şok yaşattın. sonra diyorsun ki gel yeni bir sistem buldum su çok sıcak boyu geçmiyor. neyse. daha yazacaklarım var da bende kalsın.

  • lise sondayım. komşu okuldan bir kızla çıkıyorum. öğle tatilimiz aynı saatlerde başlıyor, ben de genellikle onların bahçesine sızıp kızla buluşuyorum. bir gün yine bu ritüeli gerçekleştirmek üzere okulun bahçesine giriyorum ama kız her zaman buluştuğumuz köşede yok. arkadaşlarına soruyorum, sınıfta diyorlar. detay vermiyor adiler.

    kapılarda sınıfın içini görmeye yarayan ufacık pencereler var. oradan sırasının olduğu yere doğru baktığımda kızı tek başına görüyorum. oturmuş, bir kağıda bir şeyler yazıyor.

    çıkmaya başlayalı belli bir süre olmuş, birinci ayımızı kutlayacağız (gençlik!). kıza güzel bir hediye ayarlamışım, yanında vermek için de tek bir gül almışım. hâlâ birbirimizin her türlü aptallığını kaldıracak kadar aşığız. ama daha da kötüsü ben her türlü aptallığı yapacak kadar aşığım. o an gereksiz bir komiklik yapasım geliyor: gülü dişlerimin arasına sıkıştırıyorum, ardından da kapıyı swat elemanı gibi hızla açıp sınıfa dizlerimin üstünde dalıyorum. bir de tatatataaaam gibi bir efekt patlatıyorum (salaklık!).

    özetin özeti: öğle tatiline uzamış bir yazılının ortasına dalmışım. sevgilim olacak kız en ön sırada tek başına oturuyormuş, o yüzden sadece onu görmüşüm. içerideki öğretmen (bir ingiliz teyze) sınıfa terörist dalmış gibi tepki veriyor, kafama tebeşir ve silgi atıyor, panik içinde çığlık çığlığa bağırıyor.

    kızın ve sınıfın tepkisiyse okulun hatıralarımdaki koridorlarında sonsuza dek yankılanacak. biz cep telefonuna yetişemedik, o kötü oldu.

  • rize iyidere belediye başkanının açıklaması tamamı şu şekilde;

    "beyinkanaması geçiren ve 20 gün yoğun bakımda kaldıktan sonra sağlığına kavuşan rize iyidere belediye başkanı ahmet mete, muhtarlara verdiği iftar yemeğinde, “öbür dünyaya gittim geldim; dedeleriniz 10 ağustos’ta başbakan erdoğan’a oy vermenizi istedi” dedi."

    haber

    insan evladının bambaşka bir canlı olduğuna delalettir. sen öbür tarafa gitmemişsin dostum bonzun yan etkileri hep bunlar. ufak çaplı bir badtrip diyelim...

    gerçek...

  • küççükken sık sık öznesi olduğum cümledir, hatta bu cümle beni nitelemiş bir sıfattır.

    annemin altın gününde annem kısır yapmıştır. ancak kısırın yanına konan marul yetişmez. eli kolu dolu olan anne insanı, 6 yaşındaki erkek çocuğu görünümlü kızını (ben) bakkala yollar. evden çıkmadan önceki son konuşmalar şu şekildedir ;

    -duyycim : anne bak bi tane mi marul istiyosun, sadece bi tane mi alıcam ?
    -anne : aaa delirtme insanı bi tane dedik ya işte hadi çabuk.
    -duyycim : anne bak emin misin.
    -anne : çabuk dedim !!!
    şimdi bu diyalogdan marul alınması gerektiğini ve bir tane alınması gerekliliğini idrak etmek zor değil. ben de öyle yaptım. bakkala gittim. bi tane marul istedim. bakkalın itinayla koskoca maruldan bir yaprak koparmasını bekledim. bakkal kuşa vericem zannetti. üstüne bi de yok annemim günü var, az geldi ondan alıyorum dedim. bakkal pişkin pişkin poşete koyayım dedi, koy amca dedim. poşeti sallaya sallaya, hoplaya zıplaya eve geldim, bir yaprak marulla. bu arada yolda oynayan arkadaşlarıma katılmadım anneme marul yetiştirmenin ciddiyetiyle.
    annem marulun nerde oldğunu sorunca poşeti gösterdim ama annemin o aptal mısın imalı bakışını hiç unutmadım yıllar yılı. annem ' iyi otur o marulu ye şimdi, sonra git canın istedikçe birer birer al gel olur mu' dediğinde de ciddi olduğunu sanmıştım, neyse ki canım istemedi.
    işin ilginç yanı, bütün göstergeler bu yönde olsa da, iq veya eq ile ilgili bir problemim yıllar yılı çıkmadı.

  • ben öğretmenim.
    iki tane 7.sınıfım var.
    7.a şubesinin dersleri genel olarak hep sabah saatlerine denk geliyor. 7.b hep öğleden sonra...
    birinde hepimiz taptazeyken ders işliyoruz, diğerinde hepimiz yorgunuz...
    hak geçmesin diye 7-b ye tenefüs zili çalmadan, pür neşe, motivasyon giriyorum.
    ekstra testler hazırlıyorum. fotokopiler havada uçuşuyor!
    sonra diyorum 7.a kendimi istedi sabah derslerini, onların suçu ne! dururmuyum, orda da havada uçuşmalar!!!

    birine bir kelime eksik anlatsam, huzursuz oluyorum. dengeyi kurmak için çırpınıyorum.
    allahtan korkuyorum. gerçi insan olanın hakkaniyetli davranması için kimseden korkmaya ihtiyacı da yok...

    şimdi sana soruyorum:
    ben bir kelimenin hesabını bile yaparken, sen geceleri nasıl rahat uyuyorsun?

    cidden hayret ediyorum...

  • mnemonic (neo-ma-nik diye okunuyor), bir şeyi hatırlamamıza yarayan kısa-yol, cihaz, harf ya da ses.

    ses? evet ses :)

    en güzel örnek sanırım las vegas’dan. 1990lı yıllarda, las vegas’da ki bozuk para ile çalışan kumar makineleri, kâğıt para ile değiştirilmeye başlandı. kumarhaneler, bozuk para yerine, kâğıt para ile insanların daha fazla para harcayacağına inanıyordu. bir şeyi unuttular... las vegas markasının sesini! bozuk paralarin kumar makinelerine düşme sesi! kumar makinelerinden bozuk para sesi kalkınca, kumarhanelerin geliri yüzde 24 düştü ve bu nedenle, las vegas’in o iyi bilinen sesi geri geldi.

    hepimiz mcdonald’s kâğıt bardaklarına pipet sokarken çıkan sesi iyi biliriz. ıste o ses bilerek tasarlanmış bir ses... sesli mnemonic!

    pringles kutularının açarken çıkan “pop” sesi gibi, o ses de bir tasarım ürünü.

    jeff wayne’in the eve of the war'ını duyup, rahmetli mehmet ali birand’ı ve onun sunduğu 32. gün programı hatırlayanlar, sesli mnemonic kavramını gücünü daha iyi anlayacaktır.

    milyarlarca kişinin duyduğu başka bir mnemonic ise nokia telefonlarının çok iyi bilinen melodisi. (bu melodi, ispanyol bestekar francisco tárrega’nın, 1902’da yazdığı meşhur klasik gitar bestesi, gran vals’dan alınmış. 18-22 saniye arası)

    cok iyi bilinen baska bir mnemonic ses ise mac bilgisayarlarinin baslangic sesi: jim reekes tarafından yaratılan “sosumi