ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
ev arkadaşı diyalogları
-
- abi nerde yiyelim yemeği, nereye gitsek?
- farketmez abi, nereyi istersen...
- o zaman x e gidelim bari
- ya abi x e gitmeyelim, ben daha dün yedim orda
- hmm, y ye gidelim madem
- y ye de gitmeyelim abi, orası pahalı biraz, param kalmadı
- yürü o zaman z ye gidelim en iyisi
- yapma be abi, oranın yemekleri iğrenç... aç kalırım daha iyi...
- lan yarraam nereye gidecez o zaman?
- abi benim için farketmez cidden, sen söyle...
- ?!!??
ateist birisinin davasına bakan başörtülü hakim
-
çok enteresan, sanki başörtüyü takmayınca benimsediği düşünceleri de bir kenarda bırakacakmış gibi düşünülüyor herhalde.
başörtülü bir hakime başörtüsü takmadan da ayrımcılık yapacaksa eğer yapar, başörtüsü takmayınca tarafsız başörtüsü takınca yanlı olmayacak birdenbire. insanların kıyafetlerini engelleyerek zihinlerini değiştiremezsiniz bunu hala anlamadınız mı?
eğer bir korkunuz varsa yargının kişiselleştirilmesinin önüne nasıl geçilir, gittikçe çarpıklaşan adalet sistemi nasıl rayına oturur, kanunlar dindar, deist, ateist, zengin, fakir ayrımı olmadan nasıl herkesi birey olarak değerlendirip eşit ele alır bunlara kafa yorun. lütfen başörtüsüyle uğraşıp akp’nin ekmeğine yağ sürmeyin, başörtülü arkadaşlara tek çıkış kapıları akp imiş gibi hissettirmeyin.
google'a baktık beyefendi siz bir hiçmişsiniz
-
yakın gelecekte tersinin de olabileceğini gösteren teknolojik tümce.
- sen benim kim olduğumu biliyor musun?
- bir dakika beyefendi.
(pıhh pıhhhhhh)
- kızım, aç google'ı, şu ahmet b. isimli şahısa bir bak.
........
- google'a baktık beyefendi; siz pek önemli bir şahsiyetmişsiniz.
- ha şöyle! şimdi aç google earth'ü, kendine bir yer beğen.
kılıçdaroğlu'nun babala'da alkışlanması
-
yine bir dezenformasyon. hadi neyse doğru diyelim. adam tayyip erdoğan'a gel beraber çıkalım dedi. çıksaydı reis siz de girebilseydiniz o zaman salona
alişan'ın 3 yaşındaki oğlunun masaj fotoğrafı
-
ben gördüm utandım, onlar paylaşırken utanmamış.
29 haziran 2015 roboski'de halka ateş açılması
-
sen kalkıp adı uludere olan yere, sanki orası farklı bir ülkenin toprağıymış gibi roboski de, kabul edilsin. sonra sen kalk orası farklı bir ülkenin toprağıymış gibi "tc askeri buradan geçemez de", onun da kabul edilmesini bekle.
ya kalkıp oradaki askere saldırmayacaksın, ya da saldırınca ve asker karşılık verince ağlamayacaksın.
kocanız evde yoksa girmeyeyim diyen erkek komşu
-
kibar adamdır. bunda pislik, art niyet yok. belki sen adama güvenmiyorsun, girmesini istemiyorsun. adam da böyle bi ihtimale karşı nazikçe izin alıyor.
bağzı kadınlara nezaket gerçekten de fazla.
henry morgan
-
korsanlığın kitabını yazan adam. korsanların tek uyduğu kurallar morgan kurallarıdır*. hatta bu kuralların oylamayla kabul edildiği ve demokrasiye çok benzediği söylenir. öyle ki bazı dönemlerde korsan kaptanlarının tayfalardan bir farkı yoktur çatışma hali dışında.
morgan ilk başlarda ingiliz kraliyeti'nin resmi yağmalayıcısıyken bir fransız limanına yaptığı saldırıdan dolayı korsan statüsüne geçmiştir çünkü bu saldırıdan hemen önce fransayla yapılan ateşkesten haberi yoktur. yasal yağmacıykende korsandan farkı olmadığından elde etiği ganimetleri de düşününce korsan olmak ona pek koymamıştır. korsanların babası olmasına rağmen çarpışarak değilde zevk-ü sefa yapraken bir karaciğer hastalığından göçmüştür ebedi dünyaya. ölümünün ardından kraliyet donanması 22 pare top atışı yapmıştır ama ne akla hizmet yaptığını bende bilmiyorum en son gördüğümde deli gibi bu adamı arıyorlardı asmak için sonra bu adam 50 küsür yaşına kadar bir eli yağda bir eli balda nasıl yaşadı büyük bir muamma.***
reddettiği erkeğe nasılsın diye sms atan kız
-
-ahmet nasılsın?
*sence?
-haahahah üzüldün mü ayyy kıyamam yıaa
*lan!
-çok mu seviyomuş beni? çok mu inanmış benim kabul edeceğime? çok mu kendini bi bok zannetmiş? hahahaahahahahahahahahahahahhahahaha.
*seni var ya!
-ahahahaahahaha. tamam tamam şaka yaptım. teklifini düşündüm. ciddi ciddi hem de.
*hadi len
-gerçekten bak
*allah allah. ee?
-hahahaahah. ulan gene umutlandı yaa hahaahah.
bir kadından görülmüş en büyük şerefsizlik
-
eski çalıştığım işyerinde bir arkadaşımız vardı. boylu, poslu, yakışıklı manken gibi bir çocuktu. evli biriydi. boğaz köprüsü geçit girişlerinde, arabasından indiği esnada arkadan hızla gelen arabanın çarpması sonucu büyük bir kaza geçirmişti. kırılmadık kemiği, beyin travması, sol kısımda kısmi felç gelmişti çocuğa. tv'de haberlere de çıkmıştı. bu arkadaşın karısı, hastanede bilinci yerindeyken “bundan artık bir şey olmaz” deyip çekip gitmiş hastaneden. arkadaşın o an bilinci yerindeymiş, duymuş bunları. hızlıca boşandılar. sonrasında çocuk aylarca sürecek tedaviler gördü. parası yetmedi, babaları yazlık vs ne varsa sattı. şimdi başka birisiyle evli. çocukları oldu; uluslararası bir firmada üst düzey yöneticilik yapıyor şu an. böyle bir anekdot içindeki kişidir.
*edit: debe'ye girmiş entry, öncelikle adettendir; kimsesiz çocuklarımıza bağış yapmaya davet ediyorum. bakanlığın ilgili linki: çocuk esirgeme kurumu hakkında
*edit 2: terk eden kişinin ne yaptığı soruluyor sıklıkla; kadını sormadım. sildi gitti hayatından. biz de acı anısı tazelenmesin diye sormadık..