hesabın var mı? giriş yap

  • osmanlı devleti de dahil olmak üzere 6 kıtada onlarca ülkeyi yürüyerek gezen, yanında taşıdığı 30 kilogramlık defterine, dolaştığı ülkelerdeki önemli kişilerin imzalarını toplayan joseph mikulec'dir. 1900'lerin başında başladığı yolculuğu 1929 yılında sona ermiştir. görsel

    imzaları ve kendisi için yazılan sözleri içeren defteri bugün 250.000 amerikan dolarına satışa çıkarılmıştır. defterde imzası ya da yazısı bulunan herkes bizzat kendisi ile görüşerek defteri doldurmuştur. en az 33 ülke gezmiştir ve defterinde en az 23 dilde yazı tespit edilmiştir.
    görsel, görsel, görsel, görsel, görsel, görsel, görsel

    mikulec, antarktika hariç her kıtada yüz binlerce km seyahat etti, dünya liderlerinden yerel tüccarlara, theodore roosevelt'ten topeka'daki sigortacıya ve gittiği yerlerdeki hükümdarlara ve liderlere kadar, seyahati hakkında düşüncelerini defterine yazan on binlerce insanla tanıştı.

    yolculuğu, ziyaret ettiği yerlerdeki yerel gazete haberlerinin yanı sıra new york times'da yayınlanan 4 makaleye ve yüzlerce röportaja konu olmuş. amerika birleşik devletleri'nde tüm sinema salonlarında gösterilen kısa bir sessiz filme de konu olmuştur. video

    altı abd başkanı, iki hükümdar ve bir büyük britanya başbakanı, çin hükümdarı, japonya, avustralya, hindistan, singapur liderleri, kanada başbakanları dahil olmak üzere defterine not düşenlerle bizzat tanıştı. thomas edison, andrew carnegie, enrico caruso gibi kişiler de defterinde yer almıştır.

    osmanlı devleti, ingiltere, iskoçya, danimarka, isveç, belçika, italya, almanya, çekoslovakya, hollanda, yugoslavya, fransa, polonya, irlanda, isviçre'de, japonya, çin, kore, singapur, filistin, burma, hindistan, filipinler, amerika birleşik devletleri, kanada, meksika, brezilya, küba, uruguay, arjantin, kosta rika, avustralya ve yeni zelanda, afrika ve mısır'da bulunmuştur. buralarda 30 kilogramlık defterini yanında taşımış ve imza ile notlarla doldurmuştur.

    defter içerisinde ingilizce, fransızca, italyanca, yidce, arapça, sırpça, hırvatça, lehçe, ispanyolca, ermenice, hintçe, çince, japonca, rusça, danca, isveççe, ukraynaca, rumca, norveççe, macarca, farsça, siyamca, portekizce ve litvanca notlar tespit edilmiştir.

    yolculuğu sırasında 44 çift ayakkabı eskitmiş, 8 dil öğrenmiş ve 60.000'den fazla imza/not toplamıştır. defteri 1929 yılında ortadan kaybolmuş, 2021 yılında tekrar ortaya çıkmış ve 250.000 dolara satışa çıkmıştır.

    hayatına dair daha fazla detay için: smithsonian - raab collection (defteri bu adreste satışta.)

  • tüm eleştirilere rağmen "yeni insan"ı temsil etmeye en yakın olan ve belki de 21.yüzyılın ilk yıllarında olgunlaşmaya başlayan en önemli müzik türü. müzikal anlamda çok farklı bir noktada görünse de, tıpkı grunge gibi "aşırı hassasiyetle birlikte hiçbir şey yapamama" durumu türün psikolojik altyapısını oluşturur bana göre.
    post rock ın biçimsel anlamda 90ların baskın müziğinden bu denli ayrışmasını ise grunge ve alternatif rock'ın vardığı noktaya bir tavır olarak yorumlayabiliriz. samimiyetsiz, inandırıcılıktan uzak ve kısır bir müziğe karşılık post rock, bireye daha odaklı; jazz, elektronik, new age gibi farklı türlerden de beslenen, bir şekilde yerel unsurları da kullanmaktan çekinmeyen*, içinde "rock" kelimesi geçen herhangi bir müzik türünde kullanılması düşünülemeyecek enstrümanları müziğe dahil eden, cinsiyet faktörünü müzik tarihinde ilk defa bu denli elimine edebilen bir tür olarak belirdi. ne kadınsı ne de erkeksi denilemeyecek vokallerle var olduğunu zannettiğimiz cinsiyetler arasındaki farklılıklara dair önyargılarımızı tersyüz etmesinin yanında, acının cinsiyetten, milliyetten ve coğrafi konumdan bağımsız bir insan ortaklığı olduğunu hatırlattı.
    acı. post rock, modern insanın acılarından beslenir, ve bu yönüyle zannedildiğinin aksine son derece politiktir. bireyciliğiyle politik duruşu arasında bir çelişki vardır - ki bu aynı zamanda modern insanın çelişkisidir-açmazıdır.
    post rock da büyük ihtimalle kısa zaman içerisinde kendi limp bizkitlerini, linkin parklarını çıkaracaktır, ancak yine de kalan kısa zaman içerisinde "keyfini çıkaralım" derim ben.

  • haram olan içikiyi kullanmamalarına rağmen, içki içenleri destekleyen zihniyet. başkalarının yaşam tarzlarını desteklemekteler. helal olsun.

  • inanmayacaksiniz ama ben bu eylemi gerceklestirdim. o, ıs ustundeyken degil tabii asdjkldsa:

    lise 3'teyim, kurban bayrami sebebiyle evden ayrilmistik. dondugumuzde gecirdigimiz soku, 3 gun ustumuzden atamamistik, evin alti ustundeydi, polisleri cagirdik hemen, dediler bu "balkoncu" bilmemkimin isi. bu ara cok dadanmis bizim semte, siz bilmemkacinci evsiniz hatta falan dediler, iyi.

    sonra, aradan bir hafta gecti, evde yalnizim, annem babam isteler, polis aradi, dedi sizin hirsizi yakaladik, olay yeri tatbikati mi dedi ne dedi oyle bisey yaptirmaya gelmemiz gerekiyor. ıyi dedim, buyrun gelin.

    annemi aradim hemen gel diye, o gelemeden, bizim polisler ve hirsiz da gelince, onlari misafir odasina aldim, oturduk bekliyoruz. e bu arada napicam, tabii ki icecek bisey ıster misiniz diye sordum ve zahmetsiz diye meyve suyunda anlastik. ve evet... evet... haliyle, o an, iki buklum salonumuzda oturan, daha dun biz yokken evin icinde kendi mulku gibi calip cirpip cirit atan hirsiza da gercekten "ayip olmasin" diye sordum, ikramimi yaptim, aldi utanmadan bi de pezevenk ve ustune meyve suyumuzu da icerek o gun evimizden ayrildi.

    evet.

  • devlet işleyişini bitirecektir.

    şu an kamuda 1 kişilik iş için 10 kişi alınır, 1 kişi çalışırken torpilli olan 9 tanesi yatar. eğer işten memur atılırsa bu torpilsiz olan ve çalışan bir memur olacağı için devlet işleyişi sekteye uğrar.

    debe editi: babam 30 sene memurluk yaparak emekli oldu. dairedeki çalışan 1 memur oydu. bu gözler maaşlar mutemet tarafından verilirken sadece maaş günü işe gelen, bankadan verilirken hiç işe gelmeyen ya da canı sıkıldığı için gelen kişiler gördü

    bazen rapor aldılar

    (bkz: başak demirtaş çok hasta)

    bazen rapor almaya bile gerek duymadılar.