hesabın var mı? giriş yap

  • ortağı, neanderthal insan olan java ile, daha çok arkeolojik efsaneler üzerine kurulu hikayelerin peşinden koşan, diana isimli pek hoş bir nişanlısı olan ama, ona gereğinden fazla önem göstermediği için sürekli azar işiten, yaşlı olmaktan şikayetlenen, azılı düşmanı/eski can dostu sergei orloff ile maceralarında sık sık karşılaşan arkeolog/yazar/program sunucusu/dedektif/çizgi roman kahramanı.

    arekolog olmasından ötürü çok acayip hikayeler, olaylar yaşar... tibet'te, kut humi isimli rahip tarafından yetiştirilmiştir... azılı düşmanı/can dostu sergei orloff ile beraber öğrenim görmüştür bu manastırda... kut humi'nin kendilerine, uzun çalışmalar sonunda mezun olmadan evvel verdiği özel iki ışın tabancısı, ikisinin de kaderini sonsuza kadar değiştirmiştir... martin; çapkın ama beceriksiz, pislikler yapan, kaba saba bir adamken, sergei; kibar, başarılı, iyi yürekli ve yardımseverdi. ama bu silahlar ellerine verilince, kaderleri yer değiştirmiştir... şimdi birbirlerinin hayatlarını yaşamakta, sergei ona verilen silahı koluna monte ettirmesi sonucu, iyice delirip, dostluk ilişkilerini, düşmanlığa dönüştürmüştür... martin ise, kendi silahını bir yerlere saklamış, onu kendi isteğiyle unutmuştur...

  • ev sahibi ödemeli diyenlerin yarın bir gün ev sahibi olunca 'tabii ki kiracı ödemeli aq' diyeceğinden emin olabilirsiniz.

    not: müzmin kiracı.

  • gerçekten sorulması gereken soru üstte sorulmuş. cebinden mi verdi?
    7 maaşını bağışlayıp butun turkiyeye maske kolonya ikram edebiliyor mu?
    yoksa bu devletin karşıladığı bişey mi?
    ne zamandır kişiler devlet oldu?

    edit:
    an itibariyle 809 fav almış bu entri debe'de yokken, 15 favlı bir westworld spoileri 13 favlı bir hakan ural eleştirisi 12 favlı bir fatih altaylı gafı 3 favlı bir "yasak elma" dizisiyle ilgili ne olduğu anlaşılmayan 258471263418723. entri ve daha niceleri debe'de.
    şahane gerçekten.
    tamam bu entri de bi bilgi değil belki, ben de debeye gireyim diye yazmıyorum. kendi kendime söylenmek için yazıyorum da neyse ben bişey demiyorum. sansüre karşıyız.

  • 10 dakika limitini aştığım egzersiz. benzer bi hedefi olanlara tavsiyeler:

    dirseklerinizi arada rahatlatın, 4-5 dakikadan sonra karın ağrısından ziyade dirsek ağrısı çekiyorsunuz. bu rahatlatma da dirseklerin pozisyonunu değiştirerek yapılabilir.
    müzik dinleyin, 3 dkdan sonra konsantrasyonu arttırmaya yarıyor.
    nefes alıp vermeye dikkat.

  • marca'da hakkında çıkan yazıyı ismail er tarzı ele alırsak;

    "maç sonrasında nuri'yi odasına çağıran tecrübeli çalıştırıcı "alman liginde takımına şampiyonluk yaşatmış bir oyuncusun. ben seni buraya baş rol oyuncusu olman için getirdim. bunun için biraz daha özveri göstermen lazım. ben takımını atağa kaldıran, sert şutları ile kalecilerin korkulu rüyası olan, lider kimliğini sergileyen bir oyuncu istiyorum. kafamdaki nuri değilsin" diye konuştu..

    hocasının sözleri karşısında duygulanan nuri ise "camianın beklentilerinin farkındayım. yaşadığım ağır sakatlık sonrasında elimden gelen her şeyin en iyisini yaparak eski günlerime dönmeyi arzuluyorum. kendimi daha da toparlayacağıma ve camianın gözüne gireceğime söz veririm. sizi utandırmayacağım" şeklinde cevap verdi."

    (bkz: kafamdaki tello değilsin)

  • insanı düşününce, hayretten hayrete koşturan bir akciğer mucizesi!

    hohlamada da püflemede de akciğere giren havanın, hohlarken ısınıyor olmasını mantık hafzala alırken, üfelerken nasıl oluyor da o hava ısınmıyor muazzam bişey!

    bu entrimle asrın tespitini bile yapmış olabilirim. tarihe not düşülsün.

    (bkz: ameliyatlı yerime çok vurmazsanız müteşekkir olurum)

  • başka bir mülakat sırasında, bir danışmanlık şirketinin işe alım uzmanı ile gelişen bir diyalog;

    +: şirketin işe alım uzmanı
    - : ben

    + müşteriniz sizden bir konuda acil bir sunum istedi. müdürünüz 1 saat içinde bu sunumu hazırlamanızı ve müşteriniz gelince onlara sunmanızı bekliyor. ama konuyu hiç bilmiyorsunuz, en ufak bir fikriniz bile yok, ne yaparsınız?
    - bu konuda bilgi sahibi olan takım arkadaşlarıma danışırım.
    +bu konuda bilgi sahibi olan kimse yok ekipte.
    - o zaman müdürüme sorarım, nasıl bir yol izlemem gerektiğini.
    + müdürünüz de bu konu hakkında bilgi sahibi olmadığını, müşteriden acil istenen bir sunum olduğunu ve sizin halletmeniz gerektiğini söyledi.
    - konuya bağlı olarak şirket içi belgelerden, eğitimlerden veya internet üzerinden araştırma yaparım. en kısa sürede bulabildiklerimi derleyip sunumu hazırlarım.
    + bu konuyla ilgili şirketinizde bir bilgi veya doküman bulunmuyorsa?
    - o zaman bu sunumu yapmak için doğru adres değiliz demektir. belki de müşteri yanlış bir şirketten yanlış birşey istemiştir, karıştırmıştır. en önce bunu kontrol ederim.
    +... (gülümseme ve sessizlik)

    hayır nasıl profesyonel bir şirketsek artık, sahip olduğumuz hiç birşey yok. sadece müdür, müşteri ve ben varız sanırım. insanın çalışası gelmiyor zaten bu sorulardan sonra.