hesabın var mı? giriş yap

  • 1. asker icin sim cikartilir. avea voda turkcell yarisir
    2. hatlar aramaya kapali olur.
    3. askerin verecegi dilekce ile;
    anam 05329871234
    babam 0542
    dedem 0212
    vsvs numaralar verilir.
    4. ıl ve ilce komutanliklari merkeze bildirir
    5. merkez askeri birim de operatorlere bildirir.
    6. operator sadece o numaralara arama ve aranma izni verir.
    7. asker ana baba ve aldatmis sevgilisiyle rahat rahat konusur.
    8. askerdeyken aldatan sevgililer bi guzel fislenir.
    9. umarim adalet karsisinda bi guzel ceza alir.
    10. konu ciddi giderken birden sapitti.
    11. ....

  • bir finlandiyalının dev gibi bir şantiye haline gelen istanbulla ilgili yorumu:

    "1453'de almışsınız ama, daha hala yerleşememişsiniz"

  • ayrica aradiginizi yazip i'm feeling lucky butonuna tiklarsaniz otomatik olarak arama sonuclari arasindaki ilk siteye sutlanirsiniz. gercekten sansliysaniz aradiginizi bulursunuz orda...

  • celal şengörün dediği gibi ; türkiye aslında bir afganistandır yani kadını bikini giyer erkeği mercedese biner takım elbise giyet felan filan ama kafayı açtığınız zaman afganistandaki kafanın aynısıdır.

    kültür seviyesi magmada milletin.

  • üniversite yıllarının ekseriyetle bitmesi ve hiç nefes almadan işe başlamam ile evrilmiş olduğum insan. yani tabii ki arkadaşlar var fakat zamanla aramamaya ve sormamaya başladıkça bağlar kopuyor ve kayboluyor. bir de üstüne istanbul ve iş hayatının yoğun temposu büyük faktör bu durumlarda. bu durumu sorun olarak görmüyorum çünkü, kitap - müzik - film - bomonti gibi etmenlerle hayatımı kısmen stabil bir düzeyde tutuyorum. çoğu zaman rahatlatıcı oluyor. çünkü insanlarla anlaşmak kolay değil, özellikle kolay anlaşılabilir bir yapıda değilseniz. böyle bir duruma alışıp, tekrardan eski arkadaşlarla görüşmeye başladığınızda, kimseye eyvallahınız olmuyor artık. herhangi bir blöf ya da naz ile falan hiç uğraşmıyorsunuz. direkt bağlantıyı koparıyorsunuz. çünkü böyle zamanlar size çok açık bir şekilde tek başına yaşamanın rahatlığını öğretmekte. süreç her ne kadar biraz kaotik olsa da.
    çok takılmamak lazım yani, herkes bir süreç için bu duruma düşüyor.

  • amatör olarak bağcılıkla uğraşıyorum. tamamı amerikan anaç üzerinden 7 ayrı üzüm türü yetiştiriyorum. işin içine girene kadar durumun vehametinin ben de farkında değildim.

    başta ulu önder atatürk olmak üzere cumhuriyetin ilk yıllarındaki devlet adamları tam bir dahi.. çünkü daha 1928’de bağcılık ve üzüm bağlarının gelişimini devlet kendine dert ediniyor. bu konuda tam profesyonel yetişmiş eleman ihtiyacını karşılamak maksadıyla 1930-1935 döneminde her yıl bir öğrenci olmak kaydıyla toplamda beş öğrenci, bağcılık konusunda eğitim almak üzere yurt dışına gönderiliyor.

    bağcılıkla ilgili yurt dışı eğitiminin alındığı bir süreçte yurt içindeki bağ alanlarının artışına da önem veriliyor. arazi ve toprak yapılarına göre uygun ırklar belirlenip alt yapı hazırlığı başlıyor. 1934 yılı itibariyle ülkede toplam 77.234.000 hektar arazinin 345.438 hektarını üzüm bağları oluşturuyor..

    bağ alanlarının genişlemeye, bağcılık-şarapçılıkta uzmanlaşanların eğitimini tamamlayıp yurda döndüğü bir dönemde, yabancı ülke üzümleriyle karıştırılarak yeni tip teşkil edilmesini önlemek ve yerli ırkların rekabetten korunmasını sağlamak amacıyla manipüle edilmemiş üzüm ihracatı 1705 sayılı kanuna dayanılarak yasaklanması için, 7 temmuz 1936’da bakanlar kurulunca karar alınıyor.. bakın bugün övündüğümüz öküzgözü, narince, boğazkere gibi anadolu’ya mahsus üzümlerin ırkına halel gelmesin, tabiatı korunsun diye bakanlar kurulu toplanıp karar alıyor ve yıl 1936..

    1933-1937 yılları arası üzüm üretim ortalaması bugün dünyanın en kaliteli şaraplarının üretildiği abd kaliforniya’da (evet fransa değil) 199.200 ton; türkiye’de 61.800 ton, yine bugün abd’nin en büyük rakibi olan avustralya’da 41.132 ton ve yunanistan’da 25.160 tondur.

    1938 yılı itibariyle türkiye’nin, 400.000 hektar civarındaki arazisinden elde edilen yıllık ortalama 1 milyon ton yaş üzümün maddi değeri 1939 yılı istatistik verilerine göre 47,2 milyon lira. bağ alanı itibariyle türkiye dünyada dördüncü sırada.

    bağ arazileri miktarı ve üzümlerinin kalitesi ile dünyada hatırı sayılır bir ülke haline gelen türkiye’de 1941 yılında bağcılık işleri için tarım bakanlığı bütçesinden 78.100 lira tahsis ediliyor. yani “artık yeter” denilmiyor.

    1942 yılına gelindiğinde türkiye’de bulunan toplam bağ alanı miktarı 4.283.100 dönüme ulaşıyor. bu toplamın %35,1’ine tekabül eden 1.508.500 dönümü orta anadolu’da ve en rezil kıraç topraklar bile boş geçilmiyor, buralar kara dimrit-ak dimrit ekiliyor. ve bugün hala buralarda kara dimrit-ak dimrit yetişir…

    yine %29,2 sine karşılık gelen 1.251.000 dönümü güneydoğu anadolu’da. meşhur boğazkere burada.

    %20,1’inin bulunduğu 856.000 dönümü ise ege’de. kalan bağ arazilerinin %9,1’i olan389.100 dönümü marmara; %5,1’ine karşılık gelen 221.000 dönüm akdeniz; %1’ine karşılık gelen 42.000 dönüm karadeniz; %0,4’üne tekabül eden 15.500 dönümü ise doğu anadolu’da yer almıştır. bütün bu bağ alanlarından dönüm başına elde edilen ortalama yaş üzüm miktarı ise 222 kg.

    1942 itibariyle bağ alanına göre mahsül rekoltesinde lider diyarbakır. ve bu nedenle ekstra önem verilip destekleniyor. boğazkere böylece güçleniyor..

    1980’lere kadar devlet bu işin arkasında duruyor.

    şarap fabrikaları kuruluyor. her yıl bu fabrikalarım etrafındaki bağcılar teşvik edilerek, yetiştirilen üzümler direkt satın alınıyor. böylece bakımı kolay, bulunduğu bölge toprağına uyumlu üzüm türleriyle, çiftçisine para kazandıran, devlete gelir kapısı olan, ihraç ürünü olan bir sektör herkesi kazandırarak kendiliğinden yürüyor.

    ta ki 2001’de tekel’in özelleştirme kapsamına alınıp, 2002’de iktisadi devlet teşekkülü yapılıp, 2003 kasım ayında bu hükümet tarafından nurol-limak-özaltın-tütsab ortak girişim grubu’na satılmasına kadar.

    bu tarihten sonra bağcılık tepetaklak gitti. işin garibi tutulan istatistikte yok. ne kadar dönüm bağ köklendi. hangi türler yok oldu. şehirlerin genişlemesi, bağ alanlarına girmesi ile hangi türler zarar gördü (özellikle tokat’ta narince bağları ciddi zarar gördü) bunlar bilinmiyor.

    üzüm allah’ın bir nimeti. öyle çok büyük masraf istemez. bir kere toprağa tutundu mu büyür. her sene muhakkak meyve verir. seversen, bakarsan daha bir coşar. yaprak, yaş üzüm, kuru üzüm, pekmez, sirke, şarap muhakkak bir şey verir.

    üzüme düşman olan adam bu ülkeye düşmandır.