hesabın var mı? giriş yap

  • merak etmeyin 10 seneye kadar türkler deveye binmiyor ya da biz arap değiliz diye anlatmanıza gerek kalmayacak.

    edit : ne demek istiyorsun diye mesajlar geliyor şaka gibi hahaha. 10 yıl sonra ülkedeki arap nüfusu ve arap kültürünün yayılma hızı göz önüne alınarak yapılmış ufak bir mümin latifesi sadece.

    edit 2: deve sever çaylak arkadaşlar tarafından saldırı altındayım. bakın arkadaşlar benim deveye binen arkadaşlarım da var. lütfen.

  • kastedilen oyunu sevmekle beraber izlemeyi ve ziklemeyi bırakmaksa, sihirli bir değnek değmesiyle aşağıdaki mevzularda idrak güncellemesidir.

    - 22 baldırı çıplağın peşinden koştuğu topun fakirlik, gerilik, yokluk gibi gerçek dertleri unutturmaktan başka hiç bir zike yaramaması

    - bi zike yaramayan bu işe harcanan zirilyonların ilime, irfana, kültüre, edebiyata harcanabilecek olması

    - o zirilyonları alınca neresine sokacağını bilemeyen topçuların yaptığı çok da ufak olmayan şımarıklıklardan gelen tiksinme hissi

    - o topçuların üzerinden ün ve para kazanmaya çalışan bir takım hatunlar

    - bu topçuları ve hatunları zorla gözümüzün içine içine sokan medya

    - hepi topu bir top tepiklemekten ibaret bir oyunu, izlemeyi bırak tartışmak için harcanan zamanda kuantum mekaniğinin anlaşılabilecek olması

    - futbol tartışırken çıkan hır gür, düşen seviye

    - stadlarda hiç olmayan seviye

    - medyada futbol tartışmak üzerine kariyer yapan heriflerin tırışkalığı

    - böyle heriflere "hocam hocam" deyip çanak tutup ego şişiren daha da tırışka sunucu zevat

    - kulüp yöneticisi kimselerin iğrençliği

    - futbol üzerinden çıkar sağlamaya çalışan politikacıların iğrençliği

    - her nedense mor-yeşil renklere gönül verenlerin her nedense eflatun-sarı renklere gönül verenleri öldürmek istemesi ve dahi ara sıra bunu gerçekleştirmesi

    - şike

  • oturup rakı içiyoruz, benim haricimdeki masadaki 5 kişi fb'li ve gs'li, bazıları benim beşiktaşlı olduğumu bile bilmiyor; "abi beşiktaş süper oynuyor, ligi kesinlikle beşiktaş hak ediyor."

    trabzon'da uçağa biniyoruz, uçağa geçerken körükte yarı gs'li, yarı ts'li ve hangi takımı tuttuğunu anlayamadığım iki adam konuşuyor; "abi beşiktaş maçını izledin mi, ne top oynuyor adamlar, bu sene inşallah şampiyon olurlar"

    işteyim sabah milletin afyonu patlamamış, sağdan soldan sesler geliyor "beşiktaş liverpool'u eler abi. eleyemez abi. süper oynuyor adamlar... ama sturridge, sterling dönüyormuş... dönsün abi adamlarda da demba ba var."

    o kadar çok bu muhabbetlere denk geliyorum ki, içten içe öyle mutlu oluyorum, öyle mutlu oluyorum... anlatamam.

    ama ve lakin, beşiktaş'ın şampiyon olması büyük olay. eşit rekabet şartları yok. koskoca beşiktaş'a devlet geçici de olsa bir stadyum tahsis etmiyor, gidip trabzon maçını, gs derbisini konya'da oynamaya kalkıyoruz, bir başka iç saha maçını ankara'da oynuyoruz. hakemlerin takdir hakları sürekli ince ince aleyhte. sürekli diğer takımlara çıkmayan kartlar, çalınmayan düdükler, verilmeyen penaltılar veriliyor.

    ama oyuncu grubu öyle inançlı ve mücadeleci ki, bu sene hakemi, siyasileri de yenip şampiyonluk ipini göğüsleyebilirler. hakemi ya da engel ne varsa hepsini yenmek için sahaya çıkıyorlar. hoca bana taktı deyip, sınava çalışmamazlık etmiyorlar.

    gurur duyuyoruz.

  • kondüktörler için inceledikleri çaylaklık entryleri "sözlük'te bu ayarda bir yazar olacağım" türünde bir taahhüt. yazar olduktan sonra çaylaklık entrylerindeki özeni bir kenara bırakıp canavara dönüşen yazarlar kondüktörlerin zamanlarını çaldıkları gibi, sözlük'e de zarar veriyorlar.

    artık çaylaklık entryleri uygun bulunarak yazar yapılmış yeni yazarların sonraki entrylerinde aynı özen görülmediği takdirde kondüktörler bu yazarları uçurabilecekler.

    çaylaklık ile sözlük yazarlığı arasındaki geçiş sürecinin ya yazarsın, ya değilsin keskinliğinde olması ileride değişecek şeylerden, bu aynı zamanda hepimiz için ileride olacaklara bir alıştırma da olmuş olur.

    not: halihazırda entry silme ve yazar uçurma yetkisi olanların bu yetkileri aynen devam ediyor olacak.

  • #160267778 numaralı entry'deki info doğru mu teyit edeyim diye basketball-reference.com'a girip baktım.

    yazarın bahsettiği sezon galiba 08-09 sezonu, mehmet okur 06-07'de all-star seçilmişti. boozer'ın sakat olduğu sezon da 08-09 sezonu, 37 maça çıkmış o sezon.

    lakin memo'nun 30 sayı ve üzerine çıktığı sadece 1 maç bulunuyor bu sezonda, o da zaten en ikonik olan 43 sayı ile tamamladığı ındiana pacers maçı.

    onun haricinde 05-06 ve 06-07 sezonunda 30 sayı ve üzeri tamamladığı 4'er maç bulunuyor. yani yazarın bahsettiği gibi sık sık 30+ sayı atıyor olduğu bir durum yok memo adına.

    sık sık yaptığı şey 2010 senesinde sakatlanana kadar düzenli biçimde 20 sayı bandının üzerinde oynayabilmesi - ki takdire şayan bir performans gerçekten - ancak alperen'in şu anda ligde yapmış olduğu etkiyi yapmış mıdır? o dönem için maalesef hayır.

    çünkü maalesef memo'nun oynadığı dönemde uzunların dış atış atabiliyor oluyor olması şimdiki kadar kıymetli bir özellik değildi ve daha muhazakar bir oyun anlayış vardı. shaq, howard, amar'e tarzı pota altında dominant olan pivotlar aranıyordu. memo'nun takıma faydası çok önemli bir seviyedeydi, ancak debe'ye giren entry'deki gibi, kulübünün marka yüzü olacak bir oyuncu değildi.

    alperen'in şu anda yapıyor olduğu şeyin değerli olma sebebi, her hücumun baş öznesi olması, her pick&roll oyununda topu alıp kullanıyor olması, pota altında isim fark etmeksizin üst düzey pivotlara kafa tutuyor olabilmesi ve bunların da ötesinde oyun kurma ve top dağıtma becerisinin de olması. topu aldığı zaman takım arkadaşları bir point guard topu almış gibi boşa çıkıp hazır bekliyorlar ve bu houston rockets'in default hücum seti haline gelmiş durumda.

    memo'nun money man olması, clutch şutları sokuyor olması önemli bir meziyetiydi, ancak oyunun ana öznesi, setleri belirleyen ve oyunu yönlendiren oyuncu olmak kadar önemli bir mertebe değil bu. yoksa kyle korver da çok iyi şutördü, çok ince atışları vardı. lakin o da hiçbir zaman takımın ana oyuncusu olamamıştır.

    alperen'in farkı burada.