hesabın var mı? giriş yap

  • arif: galatasaray benfica'yı benfica'da yenemez miydi?
    ali ece: yenemezdi !
    arif: nasıl yenemezdi?
    ali ece: maç lizbon daydı !

  • hollywood'un ölümsüz kovboyu. döneminin karizmatik isimlerinden olan john wayne kovboy ve 2. dünya savaşı filmleri ile ünlenmiştir. hollywood'un bir çok ünlü isim 2. dünya savaşına katılmıştır. (bkz: )clark gable) ama john wayne savaşa katılmamasına ragmen savaş filmleri ile şöhretini dahada artırmıştır. savaş zamanında abd'deki ordu kamplarını dolaşıp askerlere moral vermiştir.

  • türkiye'de türk kahvesini 5 liradan aşağı içebilen var mı, halbuki marketteki paketi 5 lira bile değilken...

  • " sizin istediğiniz gibi konuşup yaşamaktansa, kendim gibi konuşup ölmeyi yeğlerim. " demiş, yunan felsefesinin kurucularından, antik yunan filozofu...

  • işkembeden sallamanın en güzel örneği nadide eser.arkadaşlar; maddi dünyanın dinamikleri çoğumuzun ilkokulda yaptığı gibi dünya atlasını açıp, tekmil cihan coğrafyasını keçeli kalemle işgal etmek ya da civilization 3'te ardı ardına basılan ünitelerle "ulan, şu tanklar boşta duruyor, acaba hangi şehre girsem bunla..bak ya burda da aircraftımı unutmuşum.nereyi bombalasam acep?" biçiminde zihnimizde beliren soru işaretlerinden çok daha farklı bir biçimde gelişmektedir.en başta modern savaşların amacı, eski cihangirlerin yapmaya çalıştığı gibi bir "dünya hakimiyeti" sağlamak değildir.amaç, başka ülkelerin liderlerine diz çöktürmek de değildir.kendi siyasi ya da dini değerlerini diğer ülkelere benimsetmek de değildir modern savaşın misyonu.meselenin itici gücü, yoğun sanayinin ürettiği zenginlikleri bir şekilde yok etmektir.endüstri ancak bu şekilde sürekliliğini sağlayabilir.tabi bu durum gelişmiş savaş sanayisi olan ülkeler için geçerli.

    burayı birazcık açayım.şu an a.b.d'nin müthiş bir harp sanayisine sahip olduğu aşikar.basit tabancalardan tut, kıtalararası füzelere, tanklardan, uçaklara, helikopterlere koskoca bir sektör olma durumu teşkil ediyor.ortada bu sektöre ayrılmış büyük bir sermaye ve emek var.helikopter üretimini düşünelim mesela.bir helikopter üretmek için gereken malzemeye bakalım; demir çelik var mı?kurşun, roket, füzeler var mı?radar sistemi, bilgisayar sistemi var mı?evet, hepsi de, hatta çok daha fazlası var(ne duruyorsun, helva yapsana dememi bekliyorsanız çok banalsınız).görüyorsunuz ki bir helikopter üretimi, bu üretim süreci içerisinde dallanıp budaklanıyor ve birçok sektörü içerisine alıyor.sıra bu ürünün hızlı bir biçimde pazarlanmasına geliyor.bu süpersonik aletlerin ilk müşterisi hemen diplerinde olan u.s army.arkasından, yapmacık burmacık meselelerle birbirlerine düşürülmüş geri kalmış ülkeler ki bunlar da dünyanın dört bir yanında bulunmakla birlikte en az amerikan ordusu kadar yağlı birer müşteridirler.ama ne yazıktır ki her ordunun ihtiyaç duyduğu helikopter bir yere kadardır.yani bir yerden sonra ordu envanterine dahil edilen her helikopterin marjinal faydası gümlemeye, velev ki taşınması güç bir ekonomik külfet olmaya başlar.tıkır tıkır işlemekte olan bu sistem bir yerden sonra kaçınılmaz olarak tıkanır.böylesi bir durumda bu fabrikaların üretimi durdurması söz konusu olamaz.üretim bir şekilde eskisi gibi devam etmelidir.dolayısıyla bu ölüm aletlerine doymuş amerika ne yapmalıdır?

    herkes ırak savaşınının asıl sebebini petrole yoruyor.şimdi de bizim bor minerallerinin böyle bir duruma sebebiyet vereceği paronayası oluştu kamuoyunda son zamanlarda.arkadaşlar*; türkiyedeki sosyo-ekonomik kuruluşun karakteri kapitalizm değil midir?kaçınılmaz birkaç uyuşmazlık dışında, türkiye cumhuriyeti batı memleketleriyle bir içiçelik pozisyonunda değil midir?iktidarlar, bırakın bu ülkelerin devletlerini, uluslararası finans örgütlerinin karşısında dahi biçare kalmakta değil midir?bu şartlar altında amerika neden türkiyeyi bor madenlerimiz için işgal etsin ki; parasını verip satın almak dururken...

    bilmem anlatabildim mi biraz olsun.bir ülkenin üzerine yüzbinlerce ton bomba yağdırılabilir, devasa ordular o ülkeyi işgal edebilir.ama amaç o ülkenin yeraltı-yerüstü zenginliklerinden istifade etmek değildir.ki zaten bunu yapan ülke refah içinde bir şekilde yuvarlanıp gitmektedir.mesele eldeki sanayi ürünlerini patlatıp yok etmek, yerini bu sanayinin seri bir şekilde üreteceği yenileriyle takviye etmektir.ırak savaşından önce bu öngörülmüştü.ama olmadı, ırak ordusu birkaç ay içinde çözüldü.ülke teslim oldu.ama ne ironiktir ki aklı başında amerikan askerlerinin ve devlet adamlarının arzusu eminim ki bu değildi.imha edilen her bir tank, hummer, f-16 vb. bunalım eşiğindeki amerikan sanayisi için bir kurtarıcıdır aslında.aklıma redkit'te, tabut imal edebilmek için etraftan mütemadiyen birilerinin ölümünü bekleyen yeşil suratlı tabut ustası geliyor.kimse ölmezse, tabutçu iflas edeceğini bilmektedir çünkü.

    tüm bu saydıklarımın yanında o kadar komik buluyorum ki bazı yazılıp çizilenleri..amerika bize saldırırsa t.s.k'nın karşısında işi zormuş, coğrafyamız amerikan ordusunu eritmek için birebirmiş falan filan.arkadaşım, bir ülke neden zaten kendi hammadde, emek ve nihai ürün pazarı olan bir ülkeye saldırsın ki?aklınız mantığınız alıyor mu, hindistan ingilterenin bir sömürgesiyken, ingilterenin kendisine saldırdığını?

    peygamber hakkı için, mesleleri insiyaklarınız doğrultusunda demagojik formlarda ele almayın.biraz olsun arkalarında yatan gerçek nedenleri görmeye çalışın.en büyük yardımcınız bilim olsun.bu noktada tarih en büyük yardımcınız olacak.ve en nihayetinde kaçınılmaz olarak, olayların özünde yatmakta olan iktisadi olguları göreceksiniz.hatta burada size 1984ü 150. sayfadan 180. sayfaya kadar okumanızı öneririm.zamanınız varsa hiçbir şekilde imtina etmeden tamamını okursanız çok daha sağlıklı olur.

    sonuç olarak, tüm bu inandığım gerçekler çerçevesinde bu kitap bana hiçbir şey ifade etmemektedir.eğer bir zaman elime alıp okursam, haleti ruhiyem bir stephen king romanını okurkenki durumundan hiç de farklı olmayacaktır.ama büyük bir ticari başarı olduğu gerçeği inkar edilemez.

  • çok enteresan aslında ünlü birisini dövmek falan. hani bizim buralarda pek yok, ünlü birisini konser vs. olmadan çok göremezsin. demek ki bolluk olunca istanbul gibi büyük şehirlerde ünlü de dövebiliyosun. mesela konya'da pavyonda, az sayıdaki barda olay çıkarsa yine ünlü birisi diye dövmez kimse. ne güzel bişey adamlarda ünlü dövme rahatlığı var, biz en fazla imza ister, selfi yaparız. sövse mesela abi ünlü bulaşmayın deriz, ünlü adamdır yapar deriz geçiştiririz meseleyi. vay amk ünlü dövüyo adamlar.