hesabın var mı? giriş yap

  • ekonomisi yerlerde surunen afrika ulkelerinden yilda 500 milyar dolar harac aliyor denmi$ fransa icin. o ulkelerden degil yilda, yuzyilda toplayamazsin o parayi. fakat okuduguna sorgulamadan zart diye inanmak insanin icini ferahlatir tabi. serin serin boyle.

  • - vay, chicago'ya gidecek bilete o kadar para verebiliyorsun demek.

    - uluslararası bir firmada mı çalışıyorsun, maaşın çok mu yüksek?

    - uçakta içkiler beleş mi?

    - abd vizesini sorunsuz almışsın demek ki.

    - ailen çok mu zengin? okumaya mı gezmeye mi?

    - aktarmasız uçuyorsun demek, çok havalısın.

    - uçakta internet mi var yoksa?

    - ne kadar havalısın amerikaya gidiyorsun, süper cool.

    mutlu musun yazar kardeşim?

    mutlu olunca söyle başlığını kapatalım.

  • çok sevdiğim arkadaşımın evine kahvaltıya gittiğimde, kahvaltının susam sokağı tadında işlenmesi beni dumurdan dumura sürüklemiştir. arkadaşım henüz uyanan ev halkı için annesine:
    - anne baba nerde
    - baba uyuyo yavrum
    -hmm peki ya abi ? abla?
    - abi kalktı abla yüzünü yıkıyor yavrum

    bu konuşmaların şokunu atlatamadan arkadaşımın işitme engelliler için kahvaltı yapışını izlemeye başladım, kendisi sofradaki herşey konuşuyor yemeden önce yüksek sesle isimlerini sayıyordu:

    -hmmm ekmeğimizi alalııım, önce bir parça tereyağı ve biraz balllll.....hani benim zeytiniiiim, iişte burdaaa hoop bi parça zeytin......bugün hiç reçel yemedim, hmmm çilek reçeli, bayılırım...

    bütün bunları arkadaşım komiklik yapıyor herhalde diyedüşünerek seyrettim ama sofrada kimse gülmüyordu, ve bu aile gerçekti.

  • yeni aldığınız kitabın üstündeki fiyat etiketini çıkarttığınızda, bir türlü silemediğiniz etiket izi ya da etiketin arkasındaki yapışkan maddeden kalıntılar kalıyor ise, etiketi çıkarmadan önce çakmak ile sadece 2-3 saniye * etiketin üzerinde gezdirin ve etiketi sıyırın.
    hem kendisinden çok kolay kurtuluyorsanız hem de iz kalmıyor.

    not: elayla benimdi kim aldi sağ olsun, saç kurutma makinesi de oluyormuş...

  • bi dk bi dk. böyle bir suçtan daha önce yargılanan adamı devletin hiç bir organı takip edip sonraki davranışlarını izlemedi mi?

    ulan siyasi tweet atanlar yargılanıp sindirilip akıllı telefon kullanmaya çekiniyor, çocuk istismarcıları nasıl devam edebiliyor böyle şeylere nasıl?

  • sadik han, londrada doğup büyümüştür. bir göçmen değil, ingilizdir kendisi. göçmen olan ailesidir.

    nitelikli göçmen ile, her bir sikimi yaparım ağğbi göçmenini ayırt edemeyecekseniz, bu işlere girmeyeceksiniz.

    adamlar öyle bir sistem kurmuş ki, içeri girebilmek için tanrı olmanız lazım alanınızda. ha yok mu, sistemi kırıp gidebilen, bir şeyler yapabilen elbette var. ama yine de aşırı kontrollü. bizde sınırı aç ağzına kadar, doldur ne var ne yok. sonra eee bunlar göçmen aga. nerden biliyorsun? ajan mı? terörist mi? sabıkası var mı? dökümanları ne kadar gerçekçi? geçmişine dair elinde ne var? nelere ulaşabiliyorsun?

    bunları bilmeden alınan herkes, potansiyel bir tehdittir. yoksa kimse kalifye olan, işine saygısı olan, topluma yararlı bir bireye hayır demez. ama onu satmanın yolunu bulman lazım.

    göçmen alan ülkelerin sistemlerine bak, kendi vatandaşlarına bu durumu nasıl tanıttıklarına, nasıl açıkladıklarına bak, ondan sonra başlık aç.

  • karakter komedisi (character comedy) ve durum komedisi türlerine yakın duran feyyaz yiğit'in başı çektiği dizisine benzer filmlerden örnekler vermeye çalıştım. önereceğim filmlerde olayın kendisinin başlı başına absürd olduğu, karakterlerin rol yapmadan dahi komik durduğu örnekleri, bu yazıda bulabilirsiniz.

    öncelikle komedi için bence olmazsa olmazlardan biri çok iyi sağlanmış bu dizide: birbiriyle alakasız zıt stereotipler. her konuda birbiriyle ters düşen bu karakterlere cehennem silahı (genç/yaşlı, sabırsız/sabırlı, cıvık/ciddi, uçarı/disiplinli vs) serisi gibi filmlerden aşinayız aslında. buddy film olarak da adlandırabileceğimiz bu türde, birbirini tamamlayan, bozan karakterler olayı daha da komik kılar. 48 hours, bitirim ikili, the blues brothers, bill & ted's excellent adventure,salak ile avanak ve tango ve cash ilk akla gelen örneklerdendir. bu filmlerde biri siyahsa biri beyaz, biri maço ise diğeri efemine biri cesursa diğeri korkaktır.

    1) u-turn (1997)
    oliver stone

    billy bob thornton'un canlandırdığı tamirci karakteri ve joaquin phoenix'in t.n.t karakteri için bile izlemeye değer absürt olaylar zinciridir u dönüşü. sinir uçlarınızla oynar, bu kadar da olmaz dersiniz. gibi sevenler benzer saçmalıktaki olayları ve karakterleri hemen fark edecektir.

    tamirci sahnesi

    2) kikujiro'nun yazı (1999) kikujiro
    takeshi kitano

    komedi skeçleri ile tvde ünlü olan ama sonrasında son derece sert filmlere imza atan takeshi kitano ve yılmaz'ın durgun oyunculuğunun benzerliğine hayret edeceksiniz. özellikle takeshi kitano'nun fevri hareketlerine, tepkilerine ve mimiklerine gülmemek elde değil.

    3)akileus ve kaplumbağa (2008) achilles and the tortoise
    takeshi kitano

    takeshi kitano'nun bir diğer ilginçlikler silsilesi filmi. nü model bölümündeki genel kaygılar aynı diyebiliriz. machisu'nun sanat için yaptıklarına cidden bu kadar da olmaz diyeceksiniz.

    4) büyük lebowski (1998) the big lebowski
    coen kardeşler

    yılmaz ve ekibinin birbirinden alakasız, kendi başlarına komik hallerinin belki de en iyi örneğidir bu film. sorunlu vietnam gazisi john goodman'ın (walter sobchak) tepkilerine mi gülelim, steve buscemi ile atışmalarına mı kopalım insan bilemiyor. başrol oyuncusu ve halısı için maceradan kaçmayan dude jeff bridges ayrı bir komedi zaten.

    5) üç billboard ebbing çıkışı, missouri (2017) three billboards outside ebbing, missouri
    martin mcdonagh

    martin mcdonagh'ın en olgun işlerinden. sırf sam rockwell'in annesi ile olan diyaloglarını 4 kere arka arkaya izledim. yine hikayeyi karakterle kotaran durum kara komedinin başarılı örneklerinden.

    komik sahne

    6) in bruges (2008)
    martin mcdonagh

    mcdonagh'ın yine diyaloglarla, alakasız sohbetlerle seyircisine güzel bir seyirlik sunduğu film. jordan prentice (cüce karakter) ile sohbetler resimdeki ünlü bölümünü anımsatmıyor mu?

    7) ateşten kalbe akıldan dumana (1998) lock, stock and two smoking barrels
    guy ritchie

    bu filmdeki çoğu karakter başlı başına gibi dizisi yapılması için referans niteliğinde. kontrolden çıkan olaylar, bu kadar da olmaz artık denilen karakterler...

    8) trainspotting (1996)
    danny boyle

    francis "franco" begbie karakteri bile filmi izlemek için yeterli.

    bar sahnesi

    9) ofis çılgınlığı (1999) office space
    mike judge

    milton waddams karakteri için ayrı bir film çekseler izlenir.

    https://www.youtube.com/watch?v=cvmeiksd43e

    10) hiç hesapta yokken (1998) very bad things
    peter berg

    kara komedinin başarılı örneklerinden hikaye işleyişi, trajikomik olaylar gibi dizisindeki saçma edebiyatın ögelerini görmemiz açısından önemli bir örnek olabilir.

    11) friday 1995
    f. gary gray

    baba tiplemesin,n mutfak ve tuvalet sahneleri çok komik ve gibi dizisinde sırıtmayacak türdendir.

    baba sahnesi

    12) kingpin (1996)

    izlediğim en underated filmlerden başı çekecek bu komedi, tiplemeleri ile izlemeye değer. bill murray ve woody harrelson gibi iki devi de barındırması açısından önemli bir komedi.

    13) tezgahtarlar (1994) clerks
    kevin smith

    kevin smith'in gerek oyunculuğu gerek yönetmenliği ile dikkat çektiği yapımlardan biri. gibi dizisini en etkileyen yapımlardan.

    14) kırık çiçekler (2005) broken flowers
    jim jarmusch

    jeffrey wright'ın canlandırdığı winston karakteri için bile film izlemeye değer. bill murray'ın stabil oyunculuğu da ayrı bir hava katmış filme.

    15) bilinmeyen yol (2002) ınterstate 60*
    bob gale

    chris cooper'nin bob cody tiplemesi hastalıklı dürüstlüğü ile gibi dizisindeki karakterlere rol model olmuş gibi.

    16) sıradan bir gündü (2007) he was a quiet man
    frank a. cappello

    hikayenin işleyişi, absürd olaylarıyla gibi dizisi senaristlerinin dikkatini çekmiş gözüküyor.

    17) kim kiminle nerede? (2009) whatever works
    woody allen

    borris y., insanlara tepeden bakan, onları küçük gören karakteriyle orijinal bir kimlik sunuyor.

    18) sonun başlangıcı (1993)falling down
    joel schumacher

    d-fens karakteri, gibi dizisinde çıldıran tiplemelere benziyor.

    19) bronson
    nicolas winding refn

    tom harry’nin oyunculuğu ve efsanevi it’s a sin dans sahnesi bile gibi absürdlüğünde

    edit: coen kardeşlerin bütün filmleri istisnasız bu listeye dahil edilebilir. fargo dizisindeki oyunculuklar da güzel bir örnek olmuş gibi.

  • bir gün istiklalde dört arkadaş elde biralar yürüyoruz. gitar çalıp para toplayan bir şarapçı gördük. biz de sarhoş ve genciz, yanına oturduk. o bizden içki istedi, biz de ondan şarkı. çalıp söylerken adam bize ”ne çalayım” diye sordu. o sıra haluk levent'in kağızman şarkısı her listede bir numaraydı. benim de nereden aklıma geldiyse geldi ve ”kağızman çal be” dedim. tam o sırada arkamdan bir ses ”ne çalsın, ne çalsın!” dedi. kafamı bir çevirdim haluk levent. dört kişi, alkolün bokunu çıkarttık diye düşünürken haluk gülümseyip karşımızda dikiliyordu.

    bizim grupta kahkahalar ve gülüşmeler

    abi dedik gel sen söyle bari.
    yok dedi işim var ama dönüşte uğrarım..
    iç sesimiz direkt ”yalaan” diye fısıldadı. uğramayacaktı.
    ama dönüşte uğradı! ve bizi de utandırdı.

    siz dedi çalın ben amcaya para toplayacağım...
    yoldan geçenleri çevirip gitar çalan şarapçı için tomarla para topladı.
    şarapçı belki iki üç ayda kazanacağı parayı bir gecede haluk levent sayesinde kazanmıştı.

    işi bitince teşekkür edip gitti haluk. sonra biz de dağıldık

    o zamanlar sosyal medya yoktu. adamın kariyeri desen zirvedeydi. peki o zaman bu adam bunu neden yaptı?

    sevin, sevmeyin ama ben iyi kalpli bir insan olduğuna bizzat şahit oldum. o yüzden bana samimiyetsiz de gelmiyor.