ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
bir erkekten duyulan en iyi iltifat
-
geçenlerde 4.5 yaşındaki oğlumu uyutuyordum. yanına uzandım. dikti gözlerini, yüzüme uzun uzun baktı ve en sonunda şöyle dedi:
anne, sen neden oluştun, sevgiden mi?
yemeksepeti sipariş notuna yazılanlar
-
"polisi işe karıştırmayın, yoksa kız ölür."
elmadağ'da adını hatırlayamadığım, ev yemekleri yapan bir yere verilen siparişte yazmıştık. yemeği getiren eleman "etrafınız sarıldı" demişti.
pringles
-
şu fani hayattaki en büyük lüksüm. bi de nutella var işte.
bi de bir tespitim var bununla ilgili. bir insan aldığı pringles ın yarısını kendisi yiyebiliyorsa düzenli bir hayatı vardır. az bi kısmını paylaşarak kurtuluyorsa çok saygılı arkadaşları vardır. ama eğer tamamını kendisi yiyebiliyorsa, o insan yalnızdır dostlarım. çok yalnızdır.
banyo taburesinde yıkanan nesil
-
banyonun sonunda kovanın dibinde kalan az miktardaki suyu kafadan aşağı boca eden nesildir. oh yes!
hande baladın'dan muhabire dokunma uyarısı
-
o sıkışıklık ve trafikte adam kızı kenara çekmek ve rahatça konuşmak istemiş gibi geldi ama yine de siz bilirsiniz.
akp'nin oy çalması kanıtlanırsa akp'linin yorumu
otobüste öğrenci kartı istenen kızın çıldırması
-
çıkar kartını göster, çılgınlar gibi bağırmanın anlamı ne?
yakınlarına sabırlar diliyorum, bir doktora başvursunlar.
ingmar bergman
-
persona filmi hakkında (yukarıda bir kısmı alıntılanmış) şöyle bir itirafta bulunmuştur:
"persona, yaratıcısını kurtaran bir yaratıdır. iki kez zatürree ve antibiyotik zehirlenmesinden mustarip bir hastaydım. kelimenin tam anlamıyla üç ay boyunca dengemi kaybettim... hastanedeki yatağımda oturup tam önümdeki kara bir lekeye baktığımı hatırlıyorum çünkü kafamı kıpırdatsam bütün oda dönmeye başlıyordu. artık hiçbir şey yaratamayacağımı düşündüm. bomboştum, neredeyse ölüydüm... bir gün birden, iki kadının yan yana oturup ellerini karşılaştırdıklarını düşünmeye başladım. bu tek sahneyi muazzam bir güç sarfederek not edebildim. sonra, birinin konuştuğu ötekinin sustuğu iki kadın hakkında çok küçük bir film yapabilsem -belki 16 mm- benim için o kadar zor olmayacağını düşündüm. her gün biraz biraz yazdım. öyle hastaydım ki uzun metrajlı bir film yapmak henüz aklımdan geçmiyordu. ama kendimi buna alıştırdım. her sabah onda, yataktan kalkıp masaya geçtim, oturdum, bazen yazdım, bazen yazamadım. hastaneden çıktıktan sonra, deniz kıyısına gittim. hâlâ hasta olduğum halde senaryoyu bitirebildim ve planı gerçekleştirmeye karar verdik. yapımcı çok anlayışlıydı. sürdürmemi, pahalı bir proje olmadığı için kötü olsa bile her an bırakabileceğimizi söyleyip durdu. temmuzun ortasında filmi çekmeye başladım. hâlâ hastaydım, ayağa kalktığımda başım dönüyordu (…) bir gerçeklik krizi beni düşüncemi açıklamaya yöneltti. gerçek nedir ve kişi ne zaman gerçeği söylemelidir? cevabı o denli güç geldi ki sonunda gerçekliğin tek biçiminin sessizlik olduğunu düşündüm. sonunda, bir adım daha ileri giderek, bunun da bir rol, bir cins maske olduğunu keşfettim. ihtiyaç duyulan şey bir adım ötesini bulmaktır."
edit: güncelleme
bulgaristan başkanı ukraynalı mülteci açıklaması
-
sonunda birilerinin açık açık dile getirdiği gerçek.
ırkçılık falan değil, adam açıkça toplumuna sorun çıkarmayacak hatta faydası dokunacak göçmene her zaman kapılarının açık olduğunu belirtmiş ki dünyada 200 ülke varsa 199 u aynı fikirdedir.
gittiği yerde yamyam gibi davranan adamları kimse istemez, istemedi diye de ırkçı olmaz.
aksaray'da besicilerin toplanıp dolar yakması
-
gerçekten sığır pazarıymış.
a haber'deki gazetecilerin koltuğa yaslanmaması
-
omurgaları bulunmadığından doğal bir durumdur
yurt dışından internet alışverişlerine kdv gelmesi
-
artık, şu vergilere birinin dur demesi gerektiğini gösteren, son kazık.
hakikaten chp filan ne yapıyor? tüketici dernekleri ne yapıyor? bilen anlatsın yahu.
bu kadar olmaz ki. gümrük girişi 100 bin tl olan bir otomobilin, satış fiyatı 312 bin tl. dünyanın neresinde böyle bir zulüm var, anlamıyorum. niye herkes söylenip duruyor ama hiçbir şey yapmıyor.