ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
paranız mı yok tatile mi çıkamıyorsunuz
-
"hakan hepcan'ı taklit edecek kadar düşülebiliyormuş lan vay amk" dedirtmiştir.
golem etkisi
-
pygmalion etkisinin tam tersi olan durumdur.
bu konudaki en klasik örnek üzerinden gidelim: öğretmen-öğrenci ilişkisi.
mesela bir öğretmen çok fazla gelecek vaat etmeyen öğrencisine daha az ilgi göstermesi bu duruma verilebilecek güzel örneklerden.
günlük hayattan aşina olabileceğiniz başka örneklere değinelim. mesela kilo veremiyorsun, boğazını hiç kısmayı beceremiyorsun gibi tepkiler karşı tarafı olumsuz etkileyip kilo verme konusunda istediği hedefe ulaşmasına büyük bir engel olarak görülebilir. veya ebeveynlerin çocukları için sürekli çok yaramaz, hiç çalışmıyor vs. gibi açıklamalar yaparak çocuğunu eleştirmesi de çocuğun şevkini kırıp onu çalışmadan iyice itebilir.
tabii bu iki zıt tanımın can bulduğu bedenlerin sergiledikleri tavırlar da doğal olarak farklı oluyormuş. mesela pygmalion liderler özgüveni ve empatici gücü yüksek, başkalarının ne dediğine önem veren insanlarken golem liderler daha anlayışsız, başkasının ne dediğine pek de önem vermeyen insanlardır.
anne
-
beni üç dört günlük ziyaretinde, her sabah kuşluk vakti işe gitmeme dayanamadığından, bu sabah uykuyla uyanıklık arası "bir gün ben gitsem senin yerine de sen bi güzelce uyusan" demiştir.
taksicilerin uber çağırıp şoförü dövmesi
-
daha ne kadar haksız olunabiliri sorgulatan taksicilerin, haksız olmakta bu kadar mı haklı olunur dedirten aksiyonu.
ümit özdağ'a kürtlerden oy yok
-
ulan fahrettin, bugün de kürtçü mü olmaya kalktın ahahah
türkiye'de müthiş bir pahalılığın yaşanması
-
ne aradığına bağlı. bazı alanlarda çok ucuz bir ülkeyiz. mesela geçen 24 kişinin canı yok pahasına gitti.
yılan hikayesi'ndeki kürşat
-
efsane geri dönmüş. yayını biraz geri alınca geldiğim ilk sahnesi:
kadın: tekneyi de sen yaktın değil mi?
kürşat: evet, yakhhtımm, ben yaktım. önce malını yaktım, şimdi de canını yakacağım.
kadın: yaktın ya! daha ne yapacaksın! bana baksana sen..
kürşat: şşşşşş.. sakin ol yenge, bilmemkimi kastetmiyorum. sen şimdi şunu düşün; kendi kanımdan birine bunu yapabildiğime göre, senin kanından birine neler yapabilirim...
helal olsun be reyiz. 15 sene geçti ama itlikten, puştluktan bir adım kaymamışsın. adamsın adam!
vatandaşa indir şu arka ayaklarını diyen kaymakam
-
aynı cesareti kongrelerde de görmek isteriz. "arka ayak" diyerek hakaret ediyor bir de. vatandaşın yerinde olsam hakaret davası açarım.
bacak bacak üstüne atmak yasak mı? kaymakamsın diye vatandaşa hakaret etme hakkını nereden alıyorsun?
buyur kendi ilçende yapılan bir toplantı: görsel
hadi bassana burayı da.
içinin pisliği yüzüne yansıyan insanlar
uber'in türkiye'den çekilmesi
-
millet olarak daha iyi olan herhangi bir şeye o kadar layık görülmüyoruz ki, bir örneğini daha yaşamış olduk. geçmiş olsun.
tuzlu kahve yüzünden kızı istemeden evi terketmek
-
uyarıya rağmen yaptıysa erkek haklıdır. bu abuk sabuk türk adetleri niye üretildi anlamış değilim.. bu kahve değil, içine tuz girdiği vakit vücuda alınmaması gereken bir maddedir.
tweet altında kız kurtulmuş yazmışlar. tuzlu kahveyi reddeden bir damat adayı gerçek yüzünü gösterdi diye eleştirmişler. kusura bakmayın ama aptal aptal gelenekleriniz ile kafayı yemişsiniz.
acemi asker komutan diyalogları
-
(acemiliğin ilk günleri...)
asker: hapşuu!
komutan: çok yaşa!
asker: emredersiniz komutanım!
komutan: "emredersiniz!" denmez evladım, "sağol!" denir.
asker: emredersiniz komutanım!
(aradan bir yarım saat geçer...)
asker: hapşuuu!
komutan çok yaşa!
asker: sağolasın.
(böyle de level atlanmaz ki be canım kardeşim, sümüklü piyadem benim. sen çok yaşa e mi.)