ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
polis nasıl sabrediyor anlayamıyorum
-
recep tayyip erdoğan 23 mayıs 2014 tarihli ak parti genişletilmiş il başkanları toplantısı’nda "polis eli kolu bağlı mı kalacak, bir şey yapmayacak mı? nasıl sabrediyorlar anlayamıyorum." diyerek vuran ve vuracak polislerin yanında olduğunu bir kez daha gösterdi. resmi bir vur emri de denilebilir.
site bahçesinde sürekli bağıran çocuklar
-
insanın parasını ödediği evinde bir parça sessizlik istemesi türkiye gibi ülkelerde lükstür. bunu dile getirince de ''çocuk düşmanı, hiç mi çocuk olmadınız'' gibi beylik demeçlerle karşılanırsınız.
(bkz: türkiye'de sessizliğin lüks olması)
sözlükçülerin instagram sayfaları
-
sözlükçü kardeşlerimizin belki karı kız düşer umuduyla son çare burada kendilerini afişe etmelerini hayretle izlediğim über bir başlık. profillere de üşenmiyorum bakıyorum ha, hepsi adeta hava ile çalışan özgüven makinaları koçlarım benim yürüyedurun.
leo dicaprio'nun mekandan 20 kadınla ayrılması
-
(bkz: işte şimdi oscar'ı hakettin)
21 nisan 2015 kapalıçarşı direnişi
-
beyazıt'taki öğrenci eylemleri zamanında, polisten kaçıp çarşıya sığınan bir çok öğrenciyi polise teslim etmesiyle ve iktidar destekçiliği ile bilinen esnafın eylemi. ayrıca bu kitle gezi zamanı işlerimiz durdu diye gezi'ye karşı sultanahmet meydanında eylem yapmayı planlıyordu.
şimdi keserin sapı onlara döndü, insan her ne kadar içlerinden beter olsunlar dese de, gönül direnen insanları görünce karşı olamıyor. bu insanlara sokaklarn en güzel ve anlamlı sloganının gerçek olduğunu gösteriyor:
(bkz: susma sustukça sıra sana gelecek)
90'ların en çağının ötesinde türk şarkıları
-
barış manço - kol düğmesi
bu şarkının ne nesli,ne çağı,ne de ömrü var;müziğiyle,sözüyle,söyleyeniyle...
yaran olaylar
-
21 senedir oturduğumuz evi satışa çıkarıp arka balkona "satılık" ilanını astıktan 4 ay sonra bir gün balkonda çay içerken bizi gören 21 senelik üst komşumuzun gülümseyen bir suratla "hayırlı olsun!!! evi siz mi aldınız? :)))))" diye seslenmesi. varlığımızdan haberi yokmuş adamın.
brezilya'da türk uçağında kokain yakalanması
-
asıl ilginç nokta ise şurada. tc-gva kuyruk numaralı uçak thy'e aitken önce başbakanlığa (savunma sanayii müsteşarlığı) satılıyor sonra acm airlines'a geçiyor/satılıyor.
acm airlines kiminmiş diye bakıyoruz: tolga demirci, fatih saçkesen ve şeyhmuz özkan’ın ortak oldukları acm şirketi...
şeyhmuz özkan ve binali yıldırım'ın içerisinde bulunduğu haber: burada (istanbul havalimanı'na inen ilk özel jet - tc-gva)
şeyhmuz özkan'ın diyarbakır'da kurdupu şirketin konkordato haberi: burada
diyarbakır işin içine girince şirketin ceo'su çiğdem özkan'a bakıyoruz. hoop karşınızda akp diyarbakır milletvekili aday adayı olduğu çıkıyor.
fatih saçkesen'in izmirli olduğu bilgisi mevcut. ne kadar bağlantılı bilmesem de izmir - tire'de yekta saçkesen'in akp meclis üyesi olduğunu bulabildim.
edit 2: fatih saçkesen'in şurada bahsi geçen ve çalışanlarına maaş ödemediği bilgisi bulunan mats havacılık'ın da sahibi olabilitesi var. haberin altında hemen yorum atıp savunma yapmış. görsel
yorumu yazan kendi ise üsluptan yukarıdaki akp bağlantısı da doğru olabilir gibi geliyor...
murat boz
-
bu adam niye her yerde biri bana açıklayabilir mi?
2007 yılında ilk albümünü çıkarmış. 15 yıldır gündem olan tek bir şarkısı yok ama her yerde.
menajeri kimse murat boz'dan daha fazla kazanmalı bence, zira bütün işlerini o denli ayarlıyor ki adam tüm "popüler" dalgaları yakalayıp orada kendini konumlandırabiliyor.
"mesajını aldım,"dan ibb konserlerine geçmek büyük başarı. acun'dan sonra netflix'e de geçmiş. diziyi izlemedim, izlemeyi de düşünmüyorum ama bu adamdan kaçamıyorsunuz. her yerden bir şekilde karşınıza çıkıyor.
albert einstein
-
ön not: entry'i kendi başına okumak yerine şöyle sıradan okuyun, yoksa anlamsız gelecektir yüksek ihtimalle: http://www.eksisozluk.com/…24.01.2011&td=25.01.2011
~
einstein, o gün de her zamanki gibi yazıhanesine yemek ısmarlayacakmış. einstein'ın karnı ekseriyetle iskender kebap çekermiş, fakat yanına ne içecek alacağını bilemez, hep bu hususta zorlanırmış.
birgün duvar ustasının 7 yaşındaki yeğenini çağırmış ve ona:
- "iskender ısmarlayacağım ama yanına ayran mı, kola mı söylesem bilemiyorum" demiş.
duvar ustasının 7 yaşındaki yeğeni einstein'a:
- "efendim, iskenderin yanında yoğurt zaten var, kola ısmarlayın" demiş.
einstein çocuğun kulaklarından tutmuş, yarım metre havaya kaldırmış. ardından gıdısını okşamaya başlamış ve;
"evladım, sen bir dâhisin biliyor musun?" demiş, ve ardından sarılıp hıçkırıklarla ağlamaya başlamışlar. (çocuk acıdan ağlıyormuş ama, kulaklar esnemiş tabii)
ekşi itiraf
-
4 kür aldığım kemoterapi( akıllı ilaç) 1 ay kadar nefes almamı sağladı. dayanılmaz karın ağrılarım geçtiği için, aldığım kemoterapiyi bir kez olsun kendime dert etmedim.
tedavi bittikten sadece bir hafta sonra ağrılarım tekrar başladı. bunun ne anlama geldiğini biliyordum, işe yaramadı.
yapabilecek hiçbir şeyim yoktu, oturdum ağladım. hıçkıra hıçkıra ağladım. elbet bir çaresini bulacaklar. teşhis konulana kadar 2 ay bu ağrıları çektim, ellerimi ısırdığımı, uluduğumu biliyorum. bir kez daha katlanabilir miyim? çok korkuyorum. çaresizliği yaşamayan bilmiyor, bazen kendimi çok çaresiz hissediyorum. ne dua edecek bir tanrım, ne de oturup anlatabileceğim bir insan var. herkesi kendimden özenle uzaklaştırdım, çünkü çoğu bana "tabuta girmişim" gibi davrandı. sorun değil, kanser, adı bile korkunç. evimi kapattım, anneme taşındım. yanında hep güçlü durmaya çalıştım.
bugün gidip balkonda sessizce ağladım.