hesabın var mı? giriş yap

  • çok pis bir andır.

    o ana değin bir sürü tavuk göğsü tatlısı yemiş, fakat bunun içinde gerçek tavuk parçacıkları olduğu aklınızın ucundan bile geçmemiştir. rengi ve kıvamı nedeniyle tavuk göğsü ismi verildiğini zannetmişsinizdir, oysa ortada mecaz falan yokmuştur meğersem.

    çok pis bir andır, çünkü akla evvelden yenilen kol börekleri geliverir.

    (bkz: kol böreği) (bkz: allahım lütfen)

  • tefsirini de yapayım tam olsun:

    her şeyden önce bu bir kefenini sırtında taşıma hikayesidir.

    eskiden dervişler kefenlerini sırtında taşırlarmış ki ölüm, dünyanın geçiciliği aklından hiç çıkmasın, herkes de bu hakikati hatırlasın. kefeni sırtında taşıma hikayelerinin en ünlüsü de ortaokul tarih derslerinde öğrendiğimiz üzere 50 bin askeriyle 400 bin kişilik orduya saldırmadan önce kefenini sırtlayan alparslan'dır*. kısacası bu bir "ölüme hazırım" mesajıdır.

    bu geleneğin 20. yüzyıla uyarlanmış hali de sıcak havada bile ceketle gezen, dervişvari yaşam tarzından dolayı kul lakabı takılmış bir kişidir. insanların anlam veremediği bu ceketin hikmeti ortada kalan cesedin üstünü kapatmakta kullanılınca cümle alem tarafından anlaşılmakta, ceketin sırta gömlekle takım olsun diye değil kefen vazifesi görmek üzere giyildiğinin farkında varılmaktadır.

    ya kısmet, ya nasip meselesine gelirsek; kısmet ile nasip arasında şu fark vardır: kısmet belki olacak belki olmayacak olay için, nasip ise kesinlikle gerçekleşecek olan ama kime veya ne zaman denk düşeceği belli olmayan olaylar için kullanılır. o zamana kadar yatmadan önce "sabaha ya kısmet" demesinde 'uyuyup da bir daha uyanmamak var' hikmeti, her sabah kalktığında "ya nasip" demesinde de hem gün başlayınca rızkını çıkarmak için çalışmaya başlama besmelesi hem de 'bakalım ölüm bugün kimin kapısını çalacak' sorusu vardır.

    münzevi bir hayat süren kul ahmet'in yatmadan önce ve uyandıktan sonra ne söylediği mahalleli nereden biliyor orasını ben de çözemedim yalnız.

  • albert einstein'ın 1955'teki ölümünden sonra, vasiyeti üzerine cesedi yakıldı ve otopsi sırasında incelemeyi yapan patolog dr. thomas stoltz harvey tarafından beyni çıkarıldı.

    dr. harvey, beyni einstein'ın ailesinin izni olmadan aldı (çaldı yani) ve birkaç on yıl elinde tuttu. einstein'ın istisnai zekasını açıklayabilecek olası anatomik farklılıkları bulmak için beyni incelemeyi umuyordu. yıllar boyunca, çeşitli araştırmacılara incelenmek üzere bazı örnekler gönderdi.

    beynin varlığı, dr. harvey ile bu konuda röportaj yapılan 1970'li yılların ortalarına kadar büyük ölçüde bilinmiyordu. sonunda, einstein'ın beyninin yetkisiz bir şekilde çıkarılması ve saklanması, kamuoyunun bilgisi haline geldi ve einstein ailesi bilgilendirildi.

    1998'de dr. harvey, elinde 40 yılı aşkın bir süre tuttuktan sonra, einstein'ın beyninin büyük bir kısmını 1955'te einstein'ın vücudunda otopsi yapan patolog dr. michael rosbash'a iade etti. kalan örnekler daha sonra abd'nin maryland eyaletindeki ulusal sağlık ve tıp müzesi'ne bağışlandı.

    bu nedenle, geleneksel anlamda bir "hırsızlık" olmasa da, einstein'ın beyninin izinsiz olarak alınması ve ailenin izni olmadan dr. thomas stoltz harvey tarafından birkaç on yıl boyunca saklanması tartışmalara yol açtı ve etik soruları gündeme getirdi.

  • rektörün sözlük hesabı olmadığını gösteren olaydır. yazar olsaydı 17 aralık 2023 dedeman konya oteli rezaleti başlığıyla sözlükte yer alacaktı. umarım twitterda'da hashtag kampanyası düzenlenmiştir bu durum için.

    tanım: eğitim sistemimiz hakkında ipuçları veren açıklamadır.

  • 33 yaşındaki arkadaşım: yaşıtlarım online oyunlarda isim yapıyorken ben hala kahvede king oynuyorum ya.. adeta sanayi devrimine ayak uyduramayan osmanlı gibiyim.