hesabın var mı? giriş yap

  • eleştirilmesini "kim ne kazanıyorsa kazansın, siz kendi kazancınızı arttırmaya çalışın" minvalinde eleştirmeyeceğim.

    çünkü bir diş doktoru okulunu okumuştur, sermayesini bulup müessesesini açmıştır ve işini yapmaktadır.

    bir doktor, okulunu okumuştur, pratisyen olarak kendi işini yapmaktadır ya da tus'u kazanmıştır, asistanlığını yapmıştır ve nerede olursa olsun kendi işini yapmaktadır.

    br öğretmen, okulunu okumuştur, kpss'yi geçmiştir, bir okula atanmış ve kendi işini yapmaktadır.

    sen de yapabilirsin! evet, zor değil, önünde engel yok, kimse seni durdurmuyor, hayatını ona göre ayarla, git oku çalış kazan ve yap!

    ancak bu ülkede milletvekili olamazsın,arkan yoksa, birilerini yalamadıysan. üst düzey memuriyet alamazsın, torpilin yoksa. ihale alamazsın, siyasi bağlantıların yoksa.

    sana imkan verilmeyen gelir kaynaklarını sorgula, eleştir, isyan et!

    senin de yapabileceğin bir iş varken, o kişi o görevi gökten zembille değil, hakkıyla almışken, saçmalama.

    doktor çok kazanıyorsa, öğretmen rahat çalışıyorsa, diş hekimi fazla alıyorsa, boyacıların işi kekse, kaldır bir tarafını bir zahmet ve yap.

    yok ama batmaz bizim ülkemizde kaçakçılıkla zengin olan otobüs şirketleri, devlet ihaleleriyle doyan inşaat şirketleri, vergi kaçıran holdingler..

    varsa yoksa yolu herkese açık olan doktorlar, öğretmenler vs.

    biri anlatsın, neden?

  • açılın, ben fakirim!

    şimdi olay şöyle oluyor; pahalı ve tadı güzel olan şeyleri yavaş yavaş yiyip içiyorum. karnımı doyurmak için mecburen yediğim şeyleri ise hızlı hızlı, hatta mümkünse hiç çiğnemeden dikine boğazıma sokuyorum.

  • urunler, eylemler ve sistemler butunudur bunlar.

    aklima gelen ilk sey: denge bilekligi. bunu takip dengede kalacağını sanan mallar vardi galiba bi aralar. vay abi be.

    5 kilo bali 100 liraya satmak, titan saadet zinciri ve ciftlik bank da aklima gelen digerleri. cok varlar cok...

  • yapilmasi gereken is haricinde herseyle ugrasma durumu. mesela odev/tez/proje hazirlama zamanlarinda sozlukte asiri vakit gecirilmesi.

  • reklam tekliflerini reddeden, tuncel kurtiz'in ölümüne bir köşede ağlayan sanatçı.
    değerini pek bilemediğimiz, en sahicisinden.

  • erdal bakkal: sen de şu çocuğu doğuracaksan doğur artık nurten ya. biraz şey yapmıyorsun gibi geliyor, bilmiyorum.
    nurten: hayırdır, ne oldu? acelen ne sabırsız bakkal.
    erdal bakkal: ya kaç ay geçti doğmadı bir türlü çocuk ya. bir an evvel doğsun bu kadar da bekletilmez ki insan.
    nurten: dört aylık çocuğun doğduğunu duydun mu hiç sen erdal?
    erdal bakkal: bilmiyorum nurten yav ama biraz ağırdan alıyorsun, böyle savsaklıyorsun gibi geliyor acele et biraz. *

  • (başlık üstüme kalmış)
    15 yasindayken dahil oldugum grup. su ansa 22 yasinda hayati anladigini zanneden gerizekalilardanim...en buyuk ispati ise gerizekali oldugumu anlamamdir.

    edit: yas ilerliyor tabi 2 senedir bir guncellerim ben bu entry yi simdi 24 yasinda hayati anladigini zanneden gerizekalilardanim

    edit: bir yazar arkadasımız hatırlattı guncellememi yapmamışım ; şimdi 28 yaşında hayatı anladıgını sanan gerizekalılardanım!!!; oh iyi geldi valla.

    edit: iş bu edit yoğun baskı üzerine 31 olduğumu bildirir edittir. evet hala aynı yerde sayıyorum. bugün dayımlarla hisara gittik. yeni işimde 1. ayım hiçbişi yapmıyorum şimdilik. 1 hafta once aşık oldum b. a. ya.... aslında o da benden hoşlanıyodu ama şimdi ben hoşlanınca o kendini geri çekiyor gibi bakalım neler olacak... ee sen anlat...

    edit: yaş olmuş 32
    gerçekten çok şaşırıyorum, baya istek geliyor abi editlesene diye (abi olduğum kanısı da entersan)

    evet 32 yaşında oldum, daha demin uzunca bir yazı yazdım, ilişkilere dair, onu ekşisözlüğe koymak için siteyi açtığımda abi editlesene şunu mesajlarını gördüm.
    ilişkilere dair yazdığım yazı bir anda çok yavan geldi. yine hayatı anladığını sanan gerizekalılardan olduğumu ispatlamışım, ilişkiler üzerine ahkam keserek. 32 yaşında hayatı ve ilişkileri anladığını sanan gerizekalılardanım. aradan geçmiş 10 sene, tonla olay yaşamışım ama arpa boyu yol katedememişim.
    15 likleri rahat bırakın!

    bu arad b. a. kimdi diye deminden beri düşünüyorum, bildiğin hatırlamıyorum. bi de aşık oldum demişim.

    34 yaşı editi: olduk evet osdört olduk.

    35... bu bahsi kapatalım lütfen

    36: 37'de buraya çok derin şeyler yazacağım, hafiften bişeyler anlıyor gibiyim. kafası daha yeni geliyor. biraz daha sabır.

    41’den geliyorum. büyük haberim var. arada neler oldu? kitabım çıktı. evet, “hayatı anladığını sanan bir gerizakalı” olarak roman yazdım. bir de evlendim ama o küçük haber. 22 yaşında ilk yazdığımdan beri şu entry’ye o kadar mesaj aldım ki bir gerizakalılar birliği kurduğumuzu düşünüyorum. helal olsun bize. 19 yili guzel ic ettik.
    bu arada 22 yasindayken komigime gidiyordu ama artik “abi hadi guncelle” yazmayin. koskoca kadinim ben abla deyin, teyze deyin. kendinize iyi bakin, gencliginizin, gerizekaliliginiz kiymetini bilin. bu gerizakaliliklar bir daha geri gelmez.

  • bu yıl 95incisi 12 mart 2023'te academy of motion picture arts and sciences - (ampas) tarafından düzenlenecek olan oscar törenlerinin yapılacağı mekan olan los angeles'taki dolby theatre'da sahiplerini bulacak.

    ödüller dolby theatre'dan önce çok farklı mekanlarda veriliyordu.
    yıllar içinde değişen o mekanlar şunlardı:

    * (1929) - hollywood roosevelt hotel
    16 mayıs 1929'da hollywood roosevelt oteli'nde 250 kadar değerli konuğu, özel bir akşam yemeğine davet eden sinema sanatları ve bilimleri akademisi (ampas), kurulduktan iki yıl sonra bu büyük ödül gecesi ile adını da duyurmuş oldu.
    tarihi oteli, ispanyol koloni uyanışı tarzında tasarlayan mimar ofisi fisher, lake ve travers da geceye davetliydi.

    * (1930–1943) -millennium biltmore hotel ve ambassador hotel
    millennium biltmore hotel'in kristal balo salonu, mgm patronu louis b mayer'in yıllık bir film endüstrisi vitrini sahnelemek için iddialı planını ortaya koyduğu yer olan oscar ilmi ile dolu. 13 yıl boyunca tören, biltmore ve 2005 yılında yıkılan ambassador hotel'deki efsanevi cocoanut grove gece kulübü arasında gidip geldi.
    schultze ve weaver tarafından tasarlanan ilki 1923'te açıldı ve los angeles'ın kastilya mirasına saygı duruşunda bulunan oyma mermer sütunlar, kristal avizeler ve elle boyanmış 9 metrelik bir fresk içeriyor.

    * (1944-1946) - grauman’s chinese theatre
    hollywood'un en ikonik mekanlarından biri olmasına rağmen, 1940'ların ortalarında sadece üç kez oscar'a ev sahipliği yaptı. tiyatro patronu sid grauman ve emlak müteahhidi charles e toberman, daha önce 1922'de komşu mısır tiyatrosu'nu tasarlamış olan meyer & holler'ı görevlendirdi.
    mekanda ünlülerin imzaları, el ve ayak izleri de bulunuyor.

    * (1947-48) - the shrine auditorium
    griffith gözlemevi ve los angeles belediye binası'na önemli katkılarda bulunan yerel mimar john c austin tarafından tasarlanan 6.300 kişilik gösterişli tiyatro, moorish revival tarzını yansıtıyor.
    1926'da açıldı açıldıktan sonra, miss universe yarışması da dahil olmak üzere, king kong ve a star is born gibi klasik filmler için de sahne olarak kullanılmıştır.

    * (1949) - academy award theater
    yani ampas'ın o zamanki genel merkezi. büyük stüdyoların finansman eksikliği nedeniyle, o yıl yapılan ödül töreninin mekanı eski adıyla marquis theatre olan 900 koltuklu ampas genel merkeziydi.
    1949 töreni, benzersiz bir özel oscar'ın (hollywood dışı bir yapımın en iyi film (hamlet) seçilmesi ) sid grauman'a takdim edilmesi ve humphrey bogart'ın oscar tarihindeki en rezil küçümsemelerden biri olan the treasure of the sierra madre için en iyi erkek oyuncu adaylığının reddedilmesi açısından önemliydi.

    * (1950-60) - pantages theatre
    hollywood blvd'nin art deco tacındaki mücevher, b marcus priteca tarafından tasarlanan pantages theatre, 1950'ler boyunca tinseltown'ın fantezisini sergiledi. bir zamanlar yapımcı ve vodvil impresario alexander pantages tarafından inşa edilen son tiyatro olan bina, yıllar içinde birçok kez yenilenmiştir - bir kez 1994 northridge depreminde küçük hasar gördükten sonra, ancak geniş orkestra çukuru, ayrıntılı cam dahil dönem detaylarının çoğunu korumaktadır. ve oditoryumu süsleyen bronz avize ve 54 fit genişliğinde boyalı proscenium arc'tır.

    * (1961-68) - santa monica civic auditorium
    capitol records building'i tasarlamasıyla tanınan mimar welton beckett tarafından planlanan bina.
    bu binada 1964'te düzenlenen törende, sidney poitier, "lilies of the field"'daki rolüyle akranlarının onayını alarak en iyi erkek oyuncu akademi ödülü'nü kazanan ilk afrikalı-amerikalı oldu.

    * (1969-1999) - dorothy chandler pavilion
    los angeles müzik merkezi'ni oluşturan üç konser salonunun en büyüğü olan dorothy chandler pavilion, 1964'te açıldı ve 1969-1999 yılları arasında 24 kez oscar'a ev sahipliği yaptı.
    stanley kubrick, 1969'da, 2001 a space odyssey ile en iyi görsel efekt dalında, tek oscar'ını burada aldı.

    * ve 2002'den beri dolby theatre
    grauman's chinese theatre yakınlarındaki hollywood walk of fame'de yer alan dolby theatre , kasım 2001'de açıldığında akademi ödüllerinin yeni kalıcı tören mekanı olarak belirlendi.
    mekan david rockwell tarafından dizayn edildi.
    mekanın, 2071 yılına kadar oscar ödül törenlerine ev sahipliği yapmak için yeterli alana sahip olduğu biliniyor.
    bina, daha önceki en iyi film ödülleri sahiplerinin isimleri yazılı olduğu art deco sütunlarla destekleniyor.

    yararlanılan kaynaklar: şuradan ve şuradan

  • bütün turnuvalar gibi bu turnuvaya da kötü başladık. ama kötü devam edeceğiz diye bir şey yok. ayrıca arda ispanyol futbolunu iyi biliyor. daha iyi konsantre olup takıma liderlik edeceğini düşünüyorum.zaten ispanyollarda çek cumhuriyeti maçında formsuz olduklarını gösterdiler. tahminim 7-8 tane yeriz.

  • yazı detayında çalışmak istemeyen gençlerin çalışmak istemediğini gösteren ifadeler şöyle:

    “… bana lojmanın resmini, mümkünse videosunu atar mısınız dedi. fotoğraf ve video attım. arkasından benden, personel menüsünü de göndermemi istedi. bir başkası, bana otel odası verip veremeyeceğimi sordu…”

    bak sen terbiyesiz gençlere, iş bulmuş bir de düzgün yemek yiyebilecek mi, köpek klübesinde bin kişiyle pislik içinde mi yaşayacak falan bunların hesabını yapıyor!

    yok kardeşim bu gençler adam olmaz, iş beğenmiyorlar, sen köle değil misin ne yapacaksın yemeği kalacağın yeri? ölmeyecek kadar yiyip hastalanmayacak kadar uyuyacak bir yatak neyine yetmiyor?

    tembel gençler, hep tembel bunlar. halbuki afgan gençleri öyle mi? yemek de sormaz yatak da. açın turizmci kodamanlarn önünü ltf.