hesabın var mı? giriş yap

  • muhtesem yapilarin sahipleri. ve fakat bu goz kamastiran yapilarin meydana getirdigi sehirlerde her rituelde gunes icin ne kadar insan kurban edilip, kafasi vucudundan ayriliyorsa o kadar cok bereketin ve guzel yasamin gelecegi inancinda, sehri cepecevre saran arazilere atilmis bassiz cesetlerin kokulariyla sarilmis sehirlerin insanlari. 300 odali sarayinda yasayan krallari hicbir zaman baskalarinin yaninda yemek yemiyor, yemegini herzaman icin tek basina bir paravan ardinda yiyor ve gunu gelip hayati son buldugunda kendisine kan bagi olarak en yakin olan erkek akrabasi kralligi devraliyor ve bunu kralligin ordularini yoneten kurul onayliyor.

    her basa gecen yeni kral buyuk bir torenle buyuk piramite giderek jaguar pencesi ile, kulaklarini ve bacaklarini parcalayarak gunes tanrisi icin kendi kanini akitiyor. ve bu seremoniden hemen sonra gunes tanrisina kurban edilmek uzere yeni esirler edinmek icin hazirlaniyor ve ordusunu alarak tac giyme torenine layik olmak uzere savasa gidiyor. ahuitzol 20 000 esirle dondugunde adini efsanelestiriyor. ve bu 20 000 esir aztek rahiplerinin keskin bicagi altinda durup dinlenmeksizin piramitin tepesinde gunese kurban ediliyor, esir canliyken cikarilan kalbini gordukten sonra, rahip tarafindan kafasi kesiliyor ve bassiz vucudu assagi atiliyor ve kesilen her bas piramitte hazir bulunan ozel odalara dizilmis raflarin uzerine yerlestiriliyor....

    aztek rahipleri tanrilarina hizmette bulunmaktan mutlu, cani gonulden esirleri kurban ediyor. bazen, inanclari geregi bazi esirler gonullu olarak kurban edilmek istiyor. gonulluler bir yil savas tanrisini temsil etmis sayiliyor bu yuzden olumlerinden kisa bir sure once dort rahibe ile evlendiriliyor. olum ani yaklastiginda kendi rizasi ile kurban edilen tasin uzerine uzanan esir sanli ve kutsal olarak addediliyor. kutsal addelien kurbanin derilerini yuzen rahip, kurbanin derilerini kendi boynundan gecirerek 20 gun bu derileri cikarmiyor. ( kokuyu tahmin edebilmek bile guc geliyor insana)

    aztek rahipleri, yalnizca gunese kurban edilenlerin kalbini cikarmakla kalmiyor. onlarin diger onemli bir gorevi de, gokyuzunu incelemek, kompleks takvimlerini ayarlamak, gokyuzunde olusan onemli durumlari kaydetmek, yildizlari incelemek.

  • gezi eylemleri döneminde (28/05/2013-30/08/2013) dolar % 11 artışla 1.84'ten 2.05'e çıktığı için "ekonomiyi batırdınız" diyen arkadaşlar; dolar, gezi'den bugüne % 189, son bir yılda % 48, son bir ayda % 13, son bir haftada % 7 artış gösterdi. nedense pek bir sessizsiniz?

  • öncelikle düğün değil şenliktir.

    bu tarz saçmalıkların bu ülkede prim yapıyor olmasına anlam veremiyorum. herifin biri orada çük kaldırmış geziyor, ortalıkta bir sürü çocuk ve onları kameraya almaya çalışan bir sürü insan. bir de çocuklara kızıyor kameranın önünden çekilin diye.

    ne garip bir memleketiz ya.

  • fark ettiğim üzere çok ucuz ürünlerin gönderim ücreti 28-40 tl’ye çıkmış.
    lakin 137 tl ye bir kalem vardı sepetimde o hala ücretsiz.
    gümrüğe de çaktırmadan 50 kuruş koymuşlardı en son.

    biz niçin diğer ülke vatandaşları gibi paramızı hakkıyla harcayamıyoruz?

    suluboya yapmak istiyorum kağıtlar olmuş 200 lira
    fotoğraf makinesi almayı düşünüyordum o da 6-7 binlere uçmuş
    bisikletler zaten uçtu
    bir de hayale kapılıp acaba teleskop mu alsam diye aklımdan geçirdim 10 saniye kadar.

    150 liraya fırça mı olur ulan, boyalara hiç girmiyorum.

    bunlar lüks ihtiyaçlar farkındayım, bunlar olmasa da yaşanır lakin canımı sıkan bu yazdıklarımın maliyetini karşılayıp vergisini karşılayamıyorum.

    ben böyle sanat ruhlu bir devlet görmedim, her istediğimden kendine de alıyor birer ikişer tane..

    benim aliexpress rekorum 8 gün arkadaşlar.
    8 günde aras kargoyla geldi, gümrük ödememiştim.
    kendimi bir an fransada hissetmiştim.
    fazla mutlu olduysam demek ki..

    çember daralıyor.

  • 3 ay önce falandı, çocukları uyuttuk hanımla, film izlicez diye oturduk tvnin başına ama çocuklu aileler bilir, bu keyif öyle her zaman denk gelmez. neyse tam filmi seçtik başlicaz, mesaj geldi bana. kim dedi hanım, bu saatte? bilmem dedim bildirimdir falan... bak bakalım dedi, baktım;

    -babam öldü.

    aradım hemen, neredesiniz dedim, hastanedeyiz dedi. kim var yanında dedim, ablam falan dedi... geliyim mi dedim, yok gelme yarın cenazeye gel ama dedi. elbette dedim. ertesi gün cenaze namazına yetişemedim, geç kaldım. defnedilirken yetiştim mezarlıkta, baktım toprak atılırken o mezarın basında duruyor. ağlamıyor, sadece izliyor olup biteni... gittim yanına, kardeşim dedim, arkasını döndü. sarıldık. orada ağlamaya basladı. ağladık...

    ben bu adamı 20 senedir tanıyorum. son 10 senedir en fazla 7-8 defa görüşmüşüzdür ama her görüştüğümüzde 20 sene önce ki muhabbetimiz devam eder. güleriz eğleniriz anlatırız dertleşiriz... yani dostluk dediğiniz öyle birbirini aramayınca bozulan bir mevzu değil. dostluk yürekte. yürek aynı kalırsa dostluklar da bozulmuyor, istersen 300 yıl görme, dostun seni tanıyor biliyor seviyor... değişmesin yüreğiniz, gerisi 10 sene sonra aramıs falanı filanı önemli değil.

  • an itibariyle günümün içine etmiştir. ulan ihale var sabah, bu güya yeminli tercüman olan lavuğa da ispanyolca kalite belgelerini çevirttirdim... neyse efendim, eleman facebook'tan eklemiş beni yarım saat önce, artık neyine güvendiyse... ben de kabul ettim fazla kurcalamadan. girdim profiline geziniyorum ne ayak lan bu deyu... bir baktım ki darwin'i, evrim ağacı'nı, karikateist'i vb. sayfaları beğenmiş. kan beynime sıçradı bunları görünce. "ateist misin lan sen it" diye sert bir mesaj attım facebook'tan. "evet abi" yazdı. "senin ben mına koyim emi! hani yeminli tercümandın lan sen! kuran'a filan el basmadın mı sen" yazdım, "annemin üstüne yemin ettim ben abi" dedi. daha fazla yazamayacağım. :( hayır amk ben de ateistim de kariyerim tehlikede resmen şu an. :(

  • konsol versiyonlari da mevcuttur
    soyle ki;

    based on a true story

    kahramanlar:
    ogul britannica - ruh ve sinir hastasi
    orcun - birsen teyzenin 10 yasinda dombili ekose gomlekli ve askili cocugu

    ozet:
    birsen teyzenin ricasi sonucu oturma odasina kurulan ps2 aleti. takilan oyun orcun(gerizekali)un istegiyle araba oyunu...(need for speed underground)

    oyunun turu: drag(dumduz yol zamaninda vites atma uzerine kurulu)

    annanneme...

    chapter 1 - orcuna tuslari anlattim.

    orcuna tuslari anlattim...
    denedim...
    aklinda sadece gaz vermek kaldi..

    ilk oyun

    vinnnnnnnnngrrrccc(vites atmiyor orcun)...boom
    blown engine... motor yanar...

    orcun guler..

    o embesil cocuga bir daha gosterdim.. oh bebek inan denedim..

    vinnnnnnnnnnngrccc(hala vites atmiyor)... kaboom
    blown engine... motor yanar...

    orcun kahkahalara bogulur
    ben yumrugumu sikarim..
    orcun gulmeye devam eder..

    chapter 2-afferim efendi efendi oynayin

    afferim efendi efendi oynayin... dedi oturma odasinin kapisindan birsen teyze..
    sadece basimi salladim

    orcunun yanina oturdum.
    baska oyun acayim mi dedim
    orcun burnunu karistiriyordu.
    suratina tukurmek istedim.

    son bir kez gosterdim.
    ibre yesil olunca vites atacaksin dedim
    orcun basini salladi...
    onun basini kesecegim...
    bir kaziga saplayacagim

    the final chapter - ve oyun basladi

    ve oyun basladi
    anlamis gibi gozuken orcunu uzaktan sessizce izliyordum...izliyordum

    3.
    2.
    1.
    rakip arabalar gaza basti
    orcun da oyle
    ama orcun deliler gibi vitese basiyordu!
    surekli
    sonuc olarak 250 basan araba, 10 ile gitmeye basladi..
    ben gozlerim acik, donuk bir ifadeyle televizyona bakiyordum.
    orcun 10 ile gitmeye devam ediyordu
    yarisi oyle bitirecekti...
    guluyordu ve hala vitese basiyordu...
    elimi havaya kaldirdim
    orcuna elimin tersiyle oyle bir caktim ki.. elim acidi...
    orcun agliyordu...
    ben guluyordum...

    -the end-

  • o zaman bağlı bulundukları sendikaya iş sözleşmesi düzenlemesi yaptıracaklar

    saat 23:50 - 00:20 arasında getir sistemi kapatılsın diye madde koyacaklar

    insanlar sizin mesai bitiş zamanınızı mı takip edecek

  • konum:ankara
    yıl:2016

    2000 parçalık puzzle'ımı "içki fotoğrafı" olduğu için, günah diyerek çerçevelemeyen; tamam sen çerçeveleme bana ver çerçeveyi ben yapayım dediğimde, sana ona uygun çerçeve satmam diyerek çıtayı çok yükseklere koyan ankaralı esnaf dayı.

    puzzle da şuydu.

    edit: link düzeltme

  • umumiyetle gürültü konusunda ihtisas yapmıştır. diyalogların anlaşılmazlığı bu gürültüye ayrı bir boyut, ayrı bir dehşet katar. işte diyelim uyuyorsunuz böyle bir beybi gibi. aniden bir ses...

    alamancı çocuk: "anniiiiiiiiiiiii, annniiiiiiiiiii............. das izt manşıtın du zayniyn.... anniiii...... annnii diyom ya...annniiii..."

    alamancı anne: "ne diyon?"

    alamancı çocuk: "münşenden aldığım beyaz reyboklarımla havluyu at..."

    allah allah... kardeşim bana ne, neyi nereden aldın, kaça aldın... zaten konuşmadan anladığım tek şey "anniii", "reybok", "münşen" (anne, reebok, münih).

    bir de bu ailenin çocukları genelde kuzenleriyle falan geldikleri için grup halinde gezerler. havuzda türlü atraksiyonlar yaparlar. türk bayrağı kolyeli dev bir oğlan kuzeni olan kızı boğmaya çalışır, kendinden küçükleri kolundan tutup havuza atar, çivileme dalar vs vs. bu arada diyalog da "ya serkan... bak yapma diyom ha... şundiwın zu bi..." bilmem ne şeklindedir. su sıçratırlar hep.

    hepsi böyle değildir mutlaka ama ne bileyim bana denk gelen hep böylesi olmuştur. sırf böyle insanlar yüzünden ismail yk gibi bir dünya starına karşı bile mesafeliyim bugün.

    (bkz: yoksa ben zurna mıyım he)

  • şeriat'ın kestiği parmak acımaz. suudi makamları suçlu diyorsa vardır bir bildikleri. ayrıca kendisi şeriatı çok iyi anlamış bir insan taciz suçunun cezası da belli