hesabın var mı? giriş yap

  • cok sey bildigini sanan insan sanrisi. bak aci bir gercek soyleyeyim, 2000 yil once yasayan insan temel yasam konusunda senden bilgilidir. modern insan cok sey biliyor ancak kendisini hayatta tutacak, medeniyet olmadan da yasamini surdurecek bilgilerin pek azina sahip.

    200 yil onceye aynen bugunku bilgilerinle gittin mesela, hangi bilgin sana ustunluk saglayacak. hadi muhendis, doktor falan olursan bir nebze. iibf mezunu olup da hangi bilginle ustunluk saglayacaksin?

    modern insanin kendisini bir bok sanmasi beni bitiriyor yani.

  • "artık nasıl bir vergi ödediysek hem bütçe açığını kapadık hem suriyeli baktık hem de başbakana uçak aldık vay arkadaş"

  • trt de staj yaptıgım yıllarda kendisine çekim öncesi mikrofon takmaya calışmıştım. vucuduna dokunmamak için özen gösterirken bocaladım kablolar dolandı vs sonra aldı mikrofonun yakaya takılacak kısmını alttan sokup tshirt ünün içinden geçirip yakasına taktı "aha bukadar iki elinle bişeyi dogrultamadın amk çaylagı" der gibi yüzüme bakmıştı.
    bir de şunu eklemek isterim, kendisiyle o gün 3 ayri mekanda çekim yapmiştik. gün boyunca nereye gitsek minübüsün en arkasında stajerlerle oturmustu. sanki okul arkadasimiz gibi muhabbet etmiştik. gördügüm kadariyla egolarindan arinmis ve çok alcak gönüllü bir insan o yüzden bu alemden elini etegini çekmeye karar vermis olabilir.

  • gerçeği kim tayin ediyor diye sorulması gereken soru.
    kime göre gerçek? mesela peker'in iddialarını iktidar yalanlıyor ama gazetecilerin belgeleri doğruluyor. peki bu tabloda hangi gerçeğe göre adım atılacak?
    seçim üstü sindirme operasyonundan başka bir şey değil.
    ve bilmedikleri şey şu, insanlar artık korkmuyor.

    çekinmeyin. yargılanmaya başlasanız bile davanız bitene dek seçim yapılmış, ülkemize bahar gelmiş olur. diledikleri yasayı çıkarsınlar.

  • filmlerdeki zengin taifesinin evlatlarına özel bir trip. onlar içün üretilmiş. normal insanda sakil durur, yakışmaz. babayı da daha bi' sinirlendirir hem. adrenalinin sınırları yeniden çizilir o vakit. aksiyona değdirilip kaçılır.

    filmlerin gerçek olmadığını henüz bilmediğim yaşlarda sikimsonik sebeplerden yer sofrasını -fakirdik- terk edip mutfağa -kendi odam yoktu aybalam- kaçmışlığım vardır 1-2 defa. beklediğim neticeleri doğurmadı, orası ayrı. ama tadına baktım o tribin. tuzlu biraz -gözyaşlarımın katkısı da olabilir bunda-. tavsiye etmem. zira filmde;

    + hayır dedim küçük bey, bu akşam partiye gidemezsin, ders çalışman gerekiyor!
    - lanet olsun!
    * john hemen masaya dön, john sana söylüyorum! gitti.. (masada figürandan öteye geçemeyen samimiyetsiz, ağlak anne tribi).

    şeklinde cereyan eden diyalog her nedense bizim evde;

    + ne maçı lan bu saatte? otur dersini çalış eşşoleşşek, ilk dönem getirdiğin zayıfları düzelt! ama sen duurr, onlar bi düzelmesin ben o zaman yapıcam senle maçı.
    - lanet olsun!
    + aha lanet olsun dedi, gel buraya lan! nasıl konuşuyon babanla sen it?
    * vurma dur! ay kulağını ısırıyo çocuğun, dur dedim bey! komşular adam öldürüyolar yetişin, ay komşulaaar! küçük tüple vurma bari bebeye zalım! (fedakar ama çaresiz anne tribi)

    tarzında yaşanıyordu. sülalem sikildi yediğim dayaklardan. tek kulağım 17 öbürü 11 santim. burnum desen ege haritası gibi. eciş bücüş.

    hep bu masa terk etme sevdasından işte. yapmayın o yüzden :((

  • bazı yabancı dillerde karşılaşılan nesnelerin eril veya dişil olması, güzel türkçemizde olmadığını düşündüğümüz bir kavramdır. hatta böyle yabancı dilleri öğrenen arkadaşlarımız ve yakınlarımızın canını sıkan "sapık bunlar! kravatın da cinsiyeti mi olurmuş?" gibi tepkiler vermesine yol açan bir durumdur.(bkz: almanca)(bkz: fransizca)(bkz: ispanyolca)
    halbuki cümlelerimizin gizli öznesi gibi nesnelerimizin de gizli cinsiyeti bulunmaktadır. biz sadece, pratik olduğumuzdan ötürü artikel gibi dandik işlerle uğraşmamaktayız. ama bu sizi yanıltmamalıdır. söylediklerimi bir kaç örnekle açıklayayım:
    türkçe'de nesneler tekil halde dişil durumdadır. ör:
    "-ne olmuş bu kaleme?"
    "-ne var ki?"
    "-**ına komuşsun"
    ör2: (kapı çarpar)
    "-hay **ına koyiim senin gibi kapı"
    ya da "hay skiim senin gibi kapıyı"

    nesneler çoğul halde eril durumdadır. ör:
    "-naapmışsın walkmanime? ne hale gelmiş bik bik bik..."
    "-yeter be walkmenler s*ksin seni"
    gördüğünüz gibi 'walkmanler' eril hale geldi.

    bunların yanında türkçe'de başka bir dilde rastlamadığım (elbette başka bir dilde de bulunabilir) sahipliğin erilliği ve dişilliği vardır. bunu da böyle bir örnekle açıklayabiliriz:
    sahipler kibar/resmi konuşmada nötrdür: "onun bilgisayarı"
    az kibar/sinirli konuşmada erildir: "eşşoğlueşşeğin bilgisayarı" //gördüğünüz gibi sahip eril oldu
    kaba/çok sinirli konuşmada dişildir: "s*ktiğimin/**ına koduğumun bilgisayarı" //sahip dişildir

    ilgili bir konu olarak (bkz: turkcede ucuncu sahis zamirlerinin belirsizligi)
    ve tabi ki (bkz: guzel turkcemiz)

  • kaynak kodları da yayınlanmıştır.

    // türkiye - ab ilişkileri
    // yılmaz özdil

    #include <iostream>
    using namespace std;

    int main()
    {
    int yil;
    cout << "1 ocak" << endl << endl<< endl;
    cout << "1 ocak 1958, ab kuruldu." << endl << endl;
    cout << "1959, türkiye başvurdu." << endl;

    for (yil=1960; yil<2011; yil++)
    {
    cout << yil << endl;
    }

    cout << "1 ocak 2011..." << endl;
    return 0;
    }

  • bir rivayete göre bu şarkıyı hayat öykülerinin önemli bir yerinde barındıranlar, bu şarkıyla ilgili önemli yaşam deneyimleri olanlar, bir gözaltında ya da kalabalık bir otobüs yolculuğunda, demli çaylar, kahveler, şaraplar eşliğinde illa ki en az bir kere söylemiş olanlar, hayatlarını bu şarkıya göre kurgulamış olanlar, herşeyden vazgeçseler de seherin bir gün sıyrılıp geleceğine hem de yakında geleceğine umut etmekten ve bu umuda aşık olmaktan vazgeçmeyenler dünyanın en saf, en çocuk, en güzel insanlarıdır.

    ısrarla aranası, bulununca asla bırakılmayası insanlarıdır. zira sessiz ve sakin bekleyen bekledikçe bileylenen yürekler en kadir kıymet bilen, en sevgi dolu insanlarıdır yeryüzünün.