hesabın var mı? giriş yap

  • koca ülkeyi parasız yatılı yurduna çevirdiler lan. aman burdan kültür savaşı çıksın da laikler kudursun. fakirler gelen zamları unutsun. ne bitmez çilesi varmış lan ülkenin. 20 senedir aynı filmi oynatıp halen bilet satıyorlar.

  • damadı enerji bakanı, kızı cumhurbaşkanı danışmanı olan cumhurbaşkanının sarfettiği söz.

  • toplum içindeki sınıfsal çatışmanın, bencilliğin, ikiyüzlülüğün ve daha sayamadığım birçok acı gerçeğin realistik bir şekilde yansıtmasından ve türkiye’nin toplumsal yapısını vurucu bir şekilde ortaya koymasından ötürü kesinlikle (bkz: bir zamanlar anadolu'da) diyorum.

  • toplasan 3 bornoz 2 nevresim 2 kırlent var o mağazada, bunu kaldıramıyorsanız eğer boşanın, çünkü daha bunun mango'su, zara'sı var. bahçelievler mango önünde bekleyen erkekler arasından 5 adet müzik grubu, 3 adet halı saha turnuvası çıktı, bazılarımız bir araya gelip tekstil işine girdik sırf bu zulm bitsin diye. adamlar mağazanın yanına banka açtılar beklerken sıkıntıdan hisse alıp satanlar broker oldu orada. zaman geçsin diye park eden arabalara yardımcı olayım derken değnekçi olanlar var.

  • bu iddiada doğruluk payı varsa iki ihtimal var:

    1 - ülkenin başbakanının onlarca askerinin ve tabur komutanının öldürüldüğünden haberi yok.
    2 - ülkenin başbakanı, onlarca askerinin ve tabur komutanının öldüğünden haberdar bir halde milli maçta etrafa, önünde şehit çocuğu varken gülücükler dağıtıyor.

    hangisi daha az korkunç, daha az acı, daha az sinir bozucu geliyorsa onu seçin. ben birini seçemedim.

  • galya valisi olduğu dönemde jül sezar'ın amacı, galya'da kendine bağlı bir ordu kurmak ve roma'nın üzerine yürüyerek diktatör olmaktı. romalıların yüz yirmi yıl içinde sadece güney bölgelerini ele geçirebildikleri galya'nin tamamini, jul sezar, 8yıl gibi kısa bir süre içinde roma imparatorluğu sınırları içine kattı.
    m.ö. 50 yılında, kasım ayının ilk gününde sezar, sekiz lejyondan kurulu ordusuyla, alplerden güney'e doğru inmeye başladı. roma, bu haber karşısında oldukça şaşırdı ve sezar'a askerlerini hemen terhis etmesini, geriye yalnızca bir lejyon bırakmasını ve galya valiliğinden istifa ederek, roma'ya sıradan bir yurttaş olarak girmesini emretti.
    sezar ise bu şartları kabul etmedi ve roma üzerine yürüyüşe geçti. pompeus, hazinesini bile almaya vakit bulamadan, taraftarlarıyla birlikte adriyatik denizindeki donanmasına binerek epir'e kaçtı.
    donanması dahi olmayan sezar hızlı bir yürüyüş ile karadan dolaşıp yunanistan'ın epir bölgesine girdi. sezar'ın ordusu, pompeus'un ordusuna nazaran çok küçüktü fakat savaş, yalnızca jül sezar ve pompeus arasında geçmiyordu. bütün roma imparatorluğuna yayılmış bir iç savaş, bir baş kaldırış haline gelmişti.
    sonunda ise sezar,yunanistan'da farsalos bölgesinde pompeus'un ordusunu darmadağın etti. pompeus, mısır kralı ptolemeus'un yanına kaçtı, orada ise kendisini bekleyen; kafasının kesilmesi ve sezara gönderilmesi gibi hazin bir sondu. roma artık direk olarak sezar'ın yönetimindeydi.
    m.ö. 47 yılında ise anadolu'ya girerek pontus kralı pnarankes'i yendi. bu savaş beş gün sürdü. sezar durumu roma senatosuna şu üç kelimeyle bildirdi:

    "veni, vidi, vici." (geldim, gördüm, yendim.)