hesabın var mı? giriş yap

  • şimdi o kuyruktakiler gerçekten açlık çekiyor olmasına rağmen bu kuyruğu oluşturabilmişse bu ülke için hiçbir zaman umut bitmeyecektir diye düşündürmüştür. kimsenin aç açıkta olmadığı iddia edilen cennet vatanımda 3 kuruşluk yardımları yağmalarcasına birbirini ezen insanların görüntülerini akıllara getirerek düşünün bunu.

  • en son ortaokulda falanken böyle şeyler konuşuyorduk arkadaşlarla. nasıl milliyetçiyiz o zamanlar piuuu. asıyoruz, kesiyoruz, deli yürek kafası var, haydarinnaa.

    ergenlik yasaklanmalı bence. o dönem bitene kadar ev hapsinde tutulmalı veletler, tüm sosyal iletişimleri yasaklanmalı, haftada 1 kitap okuyup özeti çıkartma mecburiyeti verilmeli.

    şu temizlik fikrinden bile çok daha mantıklı değil mi lan?

  • "seni seviyorum" dan sonra "aşkım", "canım", "bitanem", "sevgilim" gibi sevgi sözcükleri gelebiliyorken;

    "seviyorum seni" den sonra "lan", "ulan", "kız" gibi argo sözcükler gelmesi muhtemeldir.

  • ulan hiç aklımda yokken bi video ile milletin yüzünü güldürdüğüme mi sevinsem bilemedim.

    evet ekşiciyim ve çooooook tatlıyım :)

  • oturup rakı içiyoruz, benim haricimdeki masadaki 5 kişi fb'li ve gs'li, bazıları benim beşiktaşlı olduğumu bile bilmiyor; "abi beşiktaş süper oynuyor, ligi kesinlikle beşiktaş hak ediyor."

    trabzon'da uçağa biniyoruz, uçağa geçerken körükte yarı gs'li, yarı ts'li ve hangi takımı tuttuğunu anlayamadığım iki adam konuşuyor; "abi beşiktaş maçını izledin mi, ne top oynuyor adamlar, bu sene inşallah şampiyon olurlar"

    işteyim sabah milletin afyonu patlamamış, sağdan soldan sesler geliyor "beşiktaş liverpool'u eler abi. eleyemez abi. süper oynuyor adamlar... ama sturridge, sterling dönüyormuş... dönsün abi adamlarda da demba ba var."

    o kadar çok bu muhabbetlere denk geliyorum ki, içten içe öyle mutlu oluyorum, öyle mutlu oluyorum... anlatamam.

    ama ve lakin, beşiktaş'ın şampiyon olması büyük olay. eşit rekabet şartları yok. koskoca beşiktaş'a devlet geçici de olsa bir stadyum tahsis etmiyor, gidip trabzon maçını, gs derbisini konya'da oynamaya kalkıyoruz, bir başka iç saha maçını ankara'da oynuyoruz. hakemlerin takdir hakları sürekli ince ince aleyhte. sürekli diğer takımlara çıkmayan kartlar, çalınmayan düdükler, verilmeyen penaltılar veriliyor.

    ama oyuncu grubu öyle inançlı ve mücadeleci ki, bu sene hakemi, siyasileri de yenip şampiyonluk ipini göğüsleyebilirler. hakemi ya da engel ne varsa hepsini yenmek için sahaya çıkıyorlar. hoca bana taktı deyip, sınava çalışmamazlık etmiyorlar.

    gurur duyuyoruz.

  • enteresan bir terapi tekniği. travma sahibi danışanların beyinlerinin sağ ve sol loblarının sesle ya da titreşimle veya her iki yolla birden uyarılmasıyla gerçekleştiriliyor. konuya dair özellikle son dönemde bir hayli ilgi yoğunlaşması yaşandığından kişisel tecrübelerimi paylaşmak istiyorum.

    çocukluğum ve ergenliğime dair oldukça büyük travmalarım olduğu için bu metodu denemek istedim. terapistimle geçirdiğim bir ayın ardından bu metodu uygulama kararı aldım. başlamadan önce internette yazılanlar nedeniyle bir hayli heyecanlı ve endişeliydim fakat süreç boyunca korkulacak bir şeyin olmadığını gördüm. süreç esnasında yaşadığım sıkıntı ve üzüntü, travmalarımın hayatımın içine etmesinden ve bütün insan ilişkilerimi alt üst etmesinden daha vahim değildi.

    neyse sürece gelelim. terapistimle birlikte bende travmaya yol açan anıları ve bu anıların bünyemde yarattığı hisleri listeledik. bu hislerin yoğunluğunu derecelendirdikten sonra beni en çok etkilediğini düşündüğümüz anıdan yola çıkarak işe başladık. her emdr seansının başında gözlerimi kapatarak bu anıyı hatırladık. 15-20 saniyelik anı hatırlama faslının ardından yaklaşık 1-1,5-2 dakika boyunca gözlerim kapalı haldeyken uyarıldım. sessiz kaldığım bu 1,5 dakikanın ardından aklıma gelenleri 20 saniye boyunca anlattım. sonra tekrar gözlerimi kapatarak 1,5 dakika boyunca yeniden uyarıldım. emdr bu şekilde 1,5 dakikalık uyarılmalar ve akabinde 20 saniye boyunca bu uyarılmaların size anımsattığı şeylerden bahsetme şeklinde ilerliyor. bu anımsayışlar esnasında aklınıza alakalı, alakasız, faydalı, faydasız pek çok şey geliyor. bende bolca anı ve his olduğundan ve terapi sürecine az çok hakim olduğumdan seanslarım oldukça verimli geçti. fakat travmalarıma dair bir hayli dirençli olduğumdan yaklaşık 6-7 emdr seansı sonrasında gelişme kaydedebildim. süreç benim gibi sabırsız bir insan için biraz yavaş ilerliyordu ve ciddi ciddi bırakmayı düşündüm. ama şu ana kadar oldukça az yol kat edebilmiş olsam da 'iyi ki bırakmamışım' diyorum. yaklaşık 6-7 emdr seansının sonunda terapiye başlarken kullandığımız anının en önemli sahnesinin silindiğini fark ettim. uğraşsam da o sahneyi net bir şekilde hatırlayamadım ve bundan terapistime bahsettim. o da emdr'ın anılarda fluluk yaratabileceğinden bahsetti. bu beni şoka uğrattı. binlerce defa söylenmiştir ama bu bildiğimiz (bkz: eternal sunshine of the spotless mind)

    terapi genel olarak bir hayli yavaş ilerleyen bir süreç. 20-25-30-40 senede yaşanan koca bir hayatın yaralarını sarmak kolay olmuyor. bu nedenle kısa sürede büyük ilerlemeler kaydetmeyi beklemek de gerçeklikten uzak ütopyalar olarak kalıyor haliyle. buradaki arkadaşların bir kısmı ilk 1-2 seans sonunda ciddi ilerlemeler kaydettiklerinden bahsetmişler. ben de o yüzden büyük beklentilerle bu yola çıkıp ufak çaplı bir hayal kırıklığı yaşamıştım. mucizeler bekleyen arkadaşları uyaralım yani; mucize gerçekleşmiyor. o üzücü olaylar yaşandı ve geçmiş değiştirilemiyor ne yazık ki. terapinin yapabileceği şeyler; geçmişe yönelik bakış açınızı değiştirebilmek, beyninizin yanlış kodlaması sonucu sizde travmaya neden olan olayları yeniden hatırlatarak beynin bu defa bu anıları sağlıklı bir şekilde kodlamasını sağlayabilmek ve olaylara yönelik hassasiyetinizi azaltabilmek. bunlar gerçekleştiğinde siz daha olgun ve geçmişi bırakıp geleceğe bakabilen bir insan haline geliyorsunuz. bu bakış açısı değişimi ise insanın tüm hayatını baştan aşağı değiştirebilir.

    insanların yanında ağlamaktan nefret eden biriyim ve terapistimin yanında dahi ağlayabilmek benim için çok zor oldu. ama emdr seanslarımın hepsinden salya sümük çıktım. dumura uğradım. yaşadıklarımın ağırlığı altında ezildim. tüm hayatımı baştan ele aldık ve olayların sandığımdan daha da vahim olduğunu gördüm. gözden kaçırdığım bir dünya daha yaram varmış ve hepsine birer birer dokunduk. bu süreçte çok yoruldum. üzüldüm, ağladım, yıprandım, çaresiz hissettim, umudumu yitirdim ve daha bir sürü şey. şu an süreç devam ediyor, hatta yolun başında sayılırım. terapiye başladığım halime oranla daha kırılgan, daha sakin, daha farkında ve daha mutsuz bir insan oldum. ama bu farkındalığın uzun vadede benim lehime döneceğini çok iyi biliyorum. o nedenle devam edeceğim ve her şeyin daha da iyiye gideceğini umuyorum.

    son tavsiyeleri verecek olursak; -biraz kişisel gelişim kitabı tanıtım yazısı gibi olacak ama mazur görün- bu süreci yalnız geçirmeyin. çevrenizde sizi seven ve size destek olan birileri olsun. o insanlara nasıl bir sürece girdiğinizden ve bu süreçte olacaklardan bahsedin. sizi hoş görsünler ve yanınızda olsunlar. desteğe ihtiyacınız olduğunu dile getirmekten çekinmeyin.

    eğer böyle bir desteğiniz yoksa yalnız kalmamaya çalışın. terapistinize destek alabileceğiniz kimsenizin olmadığından muhakkak bahsedin.

    terapiye çok düzenli bir şekilde devam edin. hiçbir bahane terapide aksaklık yaanmasına ve o disiplinin bozulmasına neden olmamalı.

    terapiden mucizeler beklemeyin ve sonuçların uzun vadede görüleceğini bilin. umudunuzu yitirmeyin.

    ve tabii ki bu süreçte doğru insanla çalışın. terapistiniz olacak insanı çok iyi araştırın ve bu konuda para harcamaktan çekinmeyin. hiçbir şey akıl ve ruh sağlığınızdan kıymetli değil.

    terapistinizi sevin ve onunla iletişiminizi sağlam tutun. aklınızdan ve kalbinizden geçenleri terapistinizle dürüstçe paylaşın. ve bu süreçte çok çabalayın. siz çabalamadıktan sonra sizin hayatınızı kimse sihirli bir dokunuşla dönüşüme uğratamaz.

    bir süre sonra gelen edit: emdr'a karşı kararsız kaldım. sorunları çözer gibi yaptı ama gerçekten çözdü mü yoksa rafa mı kaldırdı, emin değilim. herkeste farklı etkisi var muhtemelen bu yöntemin. travmanıza neden olan kişi hala hayattaysa ayrı dert, ölmüşse ayrı dert. acı hala tam anlamıyla geçebilmiş değil. çok merak edenler birkaç seans deneyebilir.

  • hayatimda gordugum en sacma icat.
    bir kere ben sucugu nerede kullanirsam kullanayim ince daire seklinde severim.

    hadi beni gectim reklamdan yuruyeyim; yahu kuru fasulye yapmaya usenmemisim de sucugunu dogramaya mi usenecegim ?
    fasulyeyi islamisim, duduklude haslamisim vs tum eziyetini cekmisim de sucuklarimi kup haline getiremeyecegim ?

    hayret bir sey.