hesabın var mı? giriş yap

  • duyduğun kişinin kim olduğuyla çok alakalıdır.

    misal aşık olduğunuz adam:

    - ne güzel lan saçların falan.
    + hiiii *ayak yerden kesil* ovvv

    sıradan biri:

    - kristallerle bezeli saçlarınızın her bir teli boynumu bir kılıç gibi kesip yüzlerce kez bedbaht bedenimi aşkınıza kurban etse de gam yemem.
    +..diyosun

    bu işler böyle.

  • hipokrat bu milletin hekimlerine davranışını görseydi, hekimlere yeterli ekipman vermeyip resmen ölüme göndererek performans sistemiyle çalıştırıldığına şahit olsaydı emin olun alayınıza başlarım sağlık hizmeti size haram derdi.

  • iş için bi şehirdeyim. ertesi gün saat 15'te toplantı var. otelde gece kendi kendime "öğlene kadar yatarım, sonra kalkar giderim" dedim. uyandığımda saat sabahın 6 sıydı. dön dön uyuyamadım. çıktım dışarıya. şehir merkezinde yürümeye başladım. yürü yürü vakit geçmez. saat 9'a doğru sinemanın önünden geçiyorum. "bi film izleyeyim bari vakit geçer" dedim. köstebek filmi girmiş o ara gösterime. sinema 10'da açılıyormuş, bekledim açılsın diye. açıldı, gişeye yanaştım "köstebek'e bir tane bilet" dedim. "filmi oynatmamız için en az 3 bilet satılmalı" dediler. lan manyak 3 bilet al otur izle filmi işte.

    ben ne yaptım? sinemanın önünden geçenleri çevirdim "çok güzel film buyrun beraber izleyelim" diye. 2 kişi buldum oturduk izledik filmi.

  • dünya tarihinin hiç bir diliminde, hiç bir yerinde devlet bu kadar yüzsüz, bu kadar umursamaz olmamıştır.
    her başa gelen olayı ya halktan biliyorlar, ya halka fatura ediyorlar. onların orada ne iş yaptığını kimse anlamıyor.

  • bu dizide de görüyoruz ki ejderha denen hayvanat küçükken sevimli mi sevimliyken ergenlik dönemiyle birlikte birden ibneleşmeye başlar. başına buyruk hareketler, anneye babaya karşı gelmeler falan. charizard'dan beri bu böyle.

  • kimine göre kapitalizmin bug'ı olarak adlandırılan bir oran. bir ekonomide çalışanlar, yarattığı katma değer nispetinde bir maaş alarak toplumunun ekonomik gelişiminin ilerlemesini sağlarlar.

    meritokrasi öyle buyurur ki, bir ekonominin en hızlı gelişimi her spesifik iş kolunda gereken en kalifiye çalışanın işe alınması durumunda gerçekleşecektir. bu durumda bile, piketty iddia eder ki eğer bir yatırımın kendini amorti etme süresi ekonomik gelişim oranından düşükse er ya da geç miras kalmış olan refah ekonomiyi domine edecektir.

    aslında bu durum, kriz dönemlerinde fakirin daha fakir, zenginin daha zengin olmasını da açıklıyor. benim açıklamak istediğim şeyse biraz daha farklı. sonuçta ister gelişmiş, ister gelişmekte olan olsun her ekonomide belli bir potansiyel büyüme oranı mevcut. türkiye gibi bir ülke için bu oran %5 olarak kabul edilebilir. yani kısaca %5'lik bir gdp artışı türkiye'nin temel makroekonomik göstergelerini sabit tutacak, bunun altındaki kötüleştirecek, üzerindeki ise iyileştirecektir.

    fakat bu kabul edilen oran bile, zaman içinde artmak zorunda kalacaktır. mesela hayali bir ekonomi düşünelim potansiyel büyüme oranı %5 olsun ve her sene %6 büyüsün. bu durumda gini katsayısı her sene düzenli olarak düşecektir. bunun temel nedeni de insanların yeterli iş bulma ve kendini geliştirme şanslarının daimi olmasıdır. lakin, çok değil bir nesil sonra, ki yaklaşık 35 sene eder, o çalışan nesilin bütün birikimleri de sonraki nesile aktarılacak ve sistemin sürdürülebilmesi için gereken potansiyel büyüme oranını yukarı çekecektir.

    iyi de ekonomik büyüme oranı sürekli yukarı çekilemeyecektir. bunun temel nedeni gelir arttıkça geliri daha çok artırmak için daha çok katma değer yaratmak zorunluluğudur. başka bir deyişle, çin için senede %7-8 büyüme çok matah bir şey değilken almanya için imkansızdır. optimizasyonla bir aracın verimini yükseltmeye çalışıtığınızı düşünün bir noktadan sonra verimi %1 artırmak için bile milyonlarca dolarlık arge yatırımı yapmanız gerekecektir.

    bu noktada da, aslında devreye miras maaş oranı dediğim oran giriyor. anne babanız, 30-40 sene boyunca yaptıkları tasarrufları size miras olarak bıraktığında sizin bu mirasın karşılığı olan parayı çalışarak ne kadar sürede elde edebileceğinizi belirten bir oran aslında bu ve kardeş sayısına da bağlı olmakla beraber bence bir çarpan da gerektiriyor. bu çarpan ise, eğer maaşlı çalışan olarak devam edecekseniz yapacağınız birikimlerin senelik ortalama faiz getirisini de içerdiği için ekleniyor.

    mirasın birikim süreci ekonomi geçmişte hızlıyken geliştiği için, ekonomi yavaşladığında geçmişten gelen birikim toplam refah içindeki payını artırmış oluyor. kısacası bunun önüne geçebilecek olan tek durum, ekonominin büyüme oranından çok büyüme oranının ivmesinin pozitif kalmasıyla mümkün olabilir. yani sürekli artan ivmeyle büyüyen bir ekonomi. ama bunun mümkün olmayacağını da optimizasyon örneğiyle ispatlamıştık. bir ekonomi büyüdükçe tam tersine büyüme hızı azalır almanya-çin örneğinde olduğu gibi.

    bu durum bende de, farklı düşünceler yaratıyor. ailemden bana kalacak olan mirası şu anki maaşıma böldüğümde yaklaşık 620 çıkıyor. yani yemeden içmeden 52 yıllık maaşımı biriktirsem o miras kadar para biriktirebiliyorum. bir yatırıma girişsem bile return of investment değeri, ev alsam ortalama 30 yıl, riskli bir yatırıma girersem belki daha kısa ama o da risk almayı gerektirdiğinden dolayı kolay değil. gelecekteki kariyer hedefime ulaşsam bile bu 52 yılın 26 yıl olması için enflasyondan arındırılmış maaşımı ikiye katlamam gerekiyor ki bunu da yapmak hiç kolay değil.

    bu durumda benim iddiam şu, eğer miras maaş oranınız 30 yıldan yüksekse çalışmanızın ekonomik açıdan bir anlamı yok. bu noktada devreye giren de insanın sosyal bir canlı olması ve çalıştıkça kendini değerli hissetmesi, yani çalışan olmanın getirdiği psikolojik faktörler.

    her ekonomi bir gün bu oran yüzünden batmaya mahkumdur. bunu engellemenin tek yolu ancak miras ve gelir sistemine okkalı vergiler getirilmesiyle mümkün olabilir ki sosyal refah yönüyle tanınan avrupa ülkelerinde olan da bundan çok farklı değil.