hesabın var mı? giriş yap

  • ingiliz devrimi'nin niteliği konusunda muhtelif görüşler söz konusu olsa da genel anlamda hareketin hüviyetini iki temel anlayış üzerinden yorumlamak mümkündür. bunlardan ilki; mevzubahis değişimin püriten bir devrim yani dini farklılıklardan yol çıkılarak başlatılan bir hareket olduğunu savunurken, bir diğer görüş ise bunun sınıf temeline dayanan bir burjuva devrimi olduğunu iddia eder. 1485 yılında çifte güller savaşı'nın akabinde tahta çıkan tudor hanedanı döneminde ingiltere, hızlı bir kapitalistleşme sürecine girmiştir. bu dönemde yaşanan bir başka önemli gelişme de ingiltere'nin katolik kilisesi'nden yani papalıktan kopmasıdır. işin dini boyutu bir tarafa bırakılırsa ülkedeki tarıma uygun toprakların %20'sini elinde tutan kilisenin roma'dan ayrılmasıyla beraber tudorlar, hazineye ek gelir elde etmek adına bu toprakların ivedi bir biçimde özelleştirilmesini sağlamış ve bütün bu gelişmelerin ortaya çıkardığı sonuç, kaçınılmaz bir şekilde ingiliz burjuvazisi'nin güçlenmesi olmuştur. binaenaleyh gelişen burjuvazinin ve onun kalesi olan parlamentonun, velinimetleri olan tudor hanedanını desteklemesinde herhangi bir beis de bulunmamaktadır. ahvalin bu şekilde hasıl olduğu bir ortamda ingiltere, öz kaynaklarını yabancı bir gücün kontrolünden kurtarmasıyla beraber dünya ticaret egemenliği konusunda ispanya ile kıran kırana bir savaşa girmekten de çekinmemiştir. ancak kraliçe 1. elizabeth'in ölümünün ardından tahta çıkan stuart hanedanıyla burjuvazi arasında muhtelif konularda pek çok fikir ayrılığı söz konusu olunca meşhur 1640 devrimi gerçekleşmiştir. bu kısa anlatının bize gösterdiği, devrimin sınıf ve ekonomi temelli olduğu olsa da bütün bu hadiseler silsilesindeki dini öğeler de göz ardı edilmemelidir.

    ingiliz devrimi'nin aşamaları

    kraliçe elizabeth'in ölümün ardından ingiltere tahtına 1. james adıyla çıkan iskoç kralı 4. james, kendinden önceki ingiliz krallarının parlamento ile paylaşmış oldukları iktidarın tümünü kendi elinde toplamak istemektedir ve bu istencin içerisinde tabii olarak dinin denetimi de vardır.
    püriten devrim görüşüne göre iç savaş ve bunun sonucunda ortaya çıkan ihtilal; ingiltere'nin inancı ile alakalı bir temsil sorunudur. yani kimi bakımlardan muhafazakar olmalarına karşın demokrat nitelikli püritenler ve onları destekleyen parlamento ile merkeziyetçi bir anglikan kilisesini destekleyen kral arasında gerçekleşen çatışmadan ibarettir. keza 1. james de bu argümanı desteklercesine tahta çıktığı gibi habsburglar ile barış yapmış ve avrupa'nın her yanında protestanlara karşı yürütülen cadı avını desteklemiştir. nitekim 1. james'in pek de ileri görüşlü olmayan ispanyol sempatizanlığı, ingiltere'nin bilhassa ticari anlamda büyük fırsatlar kaçırmasına sebebiyet vermiştir. bu bağlamda ingiliz burjuvazisi de tepkisini koymuş ve dış politikada köklü bir yön değişikliğinin ancak toplumsal düzende değişim ile gerçekleşebileceğine kanaat getirmiştir. yine 1. james'in iktidarı esnasında gerçekleşen devlet toprağının ve soyluluk unvanlarının parayla satılması hadiseleri, başta burjuvazi olmak üzere ingiliz toplumunun tepkisini çekmiş ve bu tarz skandalların bir sonucu olarak ingilitere'de bir soylu enflasyonu durumu hasıl olmuştur.

    bu ve buna benzer gelişmeler 1. james ve onun halefi olan oğlu 1. charles ile parlamentonun arasının iyiden iyiye arasının açılmasına neden olmuştur. her ne kadar parlamento, 1625 yılında iktidara gelen charles'ın idaresi sırasında çıkardığı haklar bildirisi ile meclis kararı olmadan vergilendirme veyahut yasa dışı tutuklama gibi uygulamaların gerçekleşemeyeceğini ilan edip bunu da krala onaylatmış olsa da 1. charles, petition of rights'ı kabul etmesinden çok kısa bir süre sonra parlamentoyu lağvetmiş ve kendi başkanlığında bir hükümet oluşturmuştur. anglikan kilisesinin desteğini de alan kralın baskı rejimi, 11 yıl boyunca devam edecektir.

    11 yıllık zaman zarfı boyunca ülkenin maliyesinin gittikçe içinden çıkılmaz bir hal alması üzerine charles, parlamentoyu 1640 ilkbaharında tekrar toplamak zorunda kalır. ancak vergi konusundaki düzenlemelere dair çıkan anlaşmazlıklar sebebiyle kral, 3 hafta sonra meclisi yine kapatır. aynı yılın kasım ayına gelindiğinde baskılara daha fazla dayanamayan hükümet, parlamentoyu tekrar göreve çağırır ve bu kez daha ılımlı bir tavır takınır. 3 kasım 1640 yılında açılan ve 8 yıl sürecek olan namı diğer uzun parlamento'nun ilk 7 aylık görev süresinde yaşanan gelişmeler de ingiliz devrimi'ni oluşturacaktır.

    devrim parlamentosu da aslında selefleri gibi ekseriyetle eşraf ve zengin tüccarlardan müteşekkildir ancak yüzleşmek zorunda kaldığı sorunlar, ülkenin ekonomik anlamda daha önce karşılaştıklarıyla mukayese edilemeyecek derecededir. yine aynı şekilde parlamento dışındaki muhalefet de meclistekileri radikal kararlar alma konusunda baskı altına almış durumdadır. her şeyden evvel parlamento, kralın bakanlarının ve diğer sorumluların görevlerinden alınmalarını ve cezalandırılmalarını istemektedir ve nitekim bu istence paralel şekilde ağır bir yargılama dönemi başlar. kralın bakanlarının bir kısmı idam edilirken bir kısmı da hapse atılır. şanslı bir azınlık ise canını zor kurtararak ülke dışına kaçmayı başarmıştır. bu gelişmelere ek olarak uzun parlamento; kralın emri altında sürekli bir ordu bulundurmasını engellemiş, kilisenin denetimini kendi tekeline almış ve parasal önlemleri arttırmıştır.

    danışmanlarının harcanması konusunda oldukça cömert davranan 1. charles, konu kendi haklarına gelince aynı alicenaplığı gösteremez. muhtelif savaşımların akabinde parlamento ile kral arasındaki anlaşmazlığın sulh ile çözülemeyeceğine her iki taraf da kanaat getirmiş durumdadır ve 1642 yılının ocak ayında kılıçlar çekilir.

    si vis pacem para bellum

    savaşın ilk yıllarında şövalyeler adı verilen kralcı birlikler daha başarılı görünmektedir. zira savaş alışkanlıkları vardır ve bu doğrultuda yetiştirilmişlerdir. saç biçimlerinden mütevellit biraz da alaycı bir biçimde yuvarlak kafalılar denilen parlamento birlikleri ise bilgi ve deneyim eksikliklerinden dolayı ilk zamanlarda çok zor günler geçirirler. ibreyi parlamentonun yönüne çevirecek isim ise yeni bir askeri ve siyasi lider olarak sivrilen oliver cromwell olacaktır.

    cromwell, ismini ilk kez uzun parlamento'da duyurmuştur ve iç savaş başlayınca kendisine doğu kontluklarının savunulması görevi verilir. şövalyelerin parlamento birliklerini çok sıkıştırdığı bir dönemde cromwell'in ironsides yani "demir saflar" denilen kıtaları bu saldırıları engellediği gibi kralın kıtalarını geri püskürtmeyi de başarır. velhasıl 1646 yılında gerçekleşen ve ülkenin kaderini belirleyecek olan nihai muharebe olan naseby savaşı'nda galip gelen taraf cromwell'in komutası altındaki parlamento birlikleri olur. ancak savaş sonrası ne yapılması gerektiğine dair parlamento saflarında ortak bir görüş yoktur ve bu bilinmezlik içerisinde 1. charles, parlamento birliklerinin elinden kaçarak iç savaşı tekrar başlatır. sahne yine cromwell'dedir ve yeniden alevlenen mücadelenin galibi yine parlamento olur. bu sefer işini sağlama almak isteyen uzun parlamento, 1. charles'ı hemen yargılayarak 30 ocak 1649'da boynunu vurdurur.

    ingiltere artık "özgür bir cumhuriyettir" ancak asıl güç, bir savaş kahramanı halşne gelen cromwell'in ellerinde toplanacaktır. nitekim 1651'de 2. charles'ın iskoçya'da krallığını ilan etmesiyle beraber cromwell, bilhassa parlamento içerisinde kendi iktidarına karşı olanları da ezme şansını yakalar. ilk olarak werchester yakınlarında 2. charles ve ordusunu ağır bir yenilgiye uğratan bu dinamik adam, londra'ya geri döndüğünde ise parlamentoyu kapatarak kendi yönetimini tesis eder. ancak "özgürlüklerin savunucusu" olmasından dolayı kendisine teklif edilen! kral tacını nazikçe reddeder ...

    cromwell'in dikta rejimi, 1658 yılındaki vefatına dek sürer. onun ölümüyle beraber ortaya çıkan hem siyasi hem de askeri lider boşluğunu doldurmak için birtakım istişareler gerçekleşmişse de nihayetinde toplanan kurul, stuartları yeniden tahta çıkarmaya karar verir. stuart hanedanından 2. charles'ın 1660 yılında iktidara gelmesiyle beraber yaptığı ilk iş, cromwell'in adamlarını yönetimden temizlemek olur ancak parlamentonun saygınlığına herhangi bir halel getirmez. zira ingiliz demokrasisinin sarsılması çok güç olan temelleri de bu süreçte atılır. evvela 1679 yılında habeas corpus act ilan edilir. düzenlemeye göre bireysel hak ve özgürlüklerin güvencesi olan bu yasa, yargı gücüyle yürütme arasındaki dengeyi kurmakta ve tüm ingiliz vatandaşlarının yargıç kararı olmaksızın tutuklanmalarını ile uzun müddet gözaltında tutulmalarını yasaklamaktadır. bilahare 1689'da çıkacak olan bill of rights ile de siyasal sistem içerisinde parlamentonun ağırlıklı yeri belirlenmiştir.

    bill of rights'ın parlamentonun yetkisiyle alakalı hükümlerini özetlememiz gerekirse:

    - kral, parlamentonun onayı olmaksızın yasaları ve bunların uygulamasını durduramayacaktır.

    - yine parlamentonun onayı olmadan vergi toplamak yasa dışı sayılacaktır.

    - barış zamanlarında parlamentonun onayı olmadığı takdirde ordu toplanması ve bulundurulması yasaklanmıştır.

    - parlamento üyelerinin seçimi özgür bir biçimde yapılacaktır.

    görülebileceği üzere bu ilkeler, bağımsız bir yasama gücünün isteyebileceği ve bekleyebileceği hemen hemen tüm noktaları ve ayrıntıları kapsamaktadır. zira bu temeller ve denge üzerine oturmuş olan ingiliz demokrasisi de 17. yüzyılın son çeyreğinden itibaren günümüze dek ciddi sayılabilecek hiçbir buhran veyahut zorlama girişimi olmaksızın yaşamını sürdürebilmiştir.

    ingiliz devrimi hakkında daha fazla bilgi edinmek isteyenlere toktamış ateş'ten siyasal tarih adlı eseri tavsiye ediyorum.

  • bu adam ya da kadın;

    ortak bir hobinin paydasında buluşup, yıllardır kurduğun hayallerine baş rol olmayabilir.

    senin yerken mutluluktan gözünü yaşartan balığı, ağzına sürmeyebilir.

    tuttuğun takımı tutmayabilir.

    en sevdiğin filmi hiç izlememiş, en sevdiğin kitabı hiç koklamamış, en sevdiğin şarkıda hiç göz yaşı dökmemiş olabilir.

    aynı dili bile konuşmuyor olabilir.

    senin ak dediğine o kara bile diyebilir.

    ama günün sonunda, sana sarıldığında içinde yılların kırdığı ne varsa iyileştiriyor ise , dünyanın en güzel ipeğini onun teninde, en güzel kokusunu onun boynunda buluyorsan, evlenmek için geçerli ve güzel nedenin var gibi.

    " senin bir yönün var, orada durur yaşarım"
    (bkz: turgut uyar)

  • https://i.hizliresim.com/lby2or.jpg

    bakın bu arkadaş benim özbeöz kardeşim. 18 yaşında. anaokulundan beri kalburüstü okullarda okuttuk bunu. babasına, yıllar önce bizi okutmak için sattığı mercedes marka araç aldık büyük kardeşler olarak, adam bir gün süremedi. soruyoruz, "emre kaçırdı." diyor.

    emre de şunun aynısı, https://pbs.twimg.com/media/cqcxvqrxeaayyil.jpg

    edit: soran arkadaşlara toplu cevap vereyim. boşuna, anlatın eğitin falan demeyin. çocuk yalnızca, "sıkıntı yok." diyerek üç ay yaşayabiliyor, adaptasyonu tek hücreli canlılar gibi çok güçlü. kendi habitatında olsa, "aynen" diyerek üç sene de yaşar. başka ne yapabiliriz ki? benim gençliğimde bunun gibilere zihinsel engelli raporu verilirdi, kömürlüğe kitlerdik, sorun kalmazdı. kömürlüklü ev de kalmadı artık.

    debe edit: pandemide yapımcı ülkeyi terk edince sefil olmuş, ortada kalmış bir romantik komedi senaryosu var elimde. ben netflixe okuturum bunu diyebilecek yürekli bir yapımcı aradığım bilinsin lütfen. aramızda yayalım bunu arkadaşlar.

  • bugün problemlerimi çözme politikamı belirleyen bir sözü vardı;

    -oğlum, bağırırsan duyarlar. konuşursan dinlerler.

  • okuldan cikarken iyi geceler diledigimde guvenlige, alis-veris'in ardindan tesekkur ettigim kasiyere, minibusten inerken iyi gunler diledigim sofore suratima sadece bon bon baktiklarinda soylemek istedigim soz.

  • bütün fakirlerin hırsız olduğunu iddia eden tiplerin iddia ettiği burukluktur.
    alnının teriyle kazanıp burslu okuduğu okulda, annesinin helal parasıyla yediği yemek burukluk değil gurur kaynağı olabilir mi? hiç böyle düşünmüş müydün?

    yıllar sonra gelen edit: başlık sahibi umuyorum ki yazdıklarından utanmış ve kaçmış.

  • özet geç piççiler için amme hizmeti,

    ablamız sarhoş oluyor, kapanmasına yakın 21:30'da starbucksa gidiyor, filtre kahve olmayınca çok sinirleniyor ve gönderiliyor

    anlamadığım 8 dk nasıl anlatmış bu durumu vay anasına sayın sözlükçüler

    edit: hocular başka bir hikayeye geçişmiş öyle dedi bikaç yazar, olsun siz yine izlemeyin 8 dknızı harcamayın

  • hafızaya full erişim. istenilen bilgilerin kaydedilebilip, istenmeyenlerin silinebilmesi.

    yağ yakma işleminin istenildiği zaman manuel hale gelebilmesi.

    adrenalin kontrolünün aynı şekilde istenildiği zaman kontrol altına alınması.

    uyku moduna geçmenin tamamen kullanıcıya bırakılması.

  • tarihe düsülmesi gereken nottur. chp'si de, hdp'si de kendisini parcalamaktadir. chp vekilleri dogrudan bugün tv'ye gitmis ve direkt yayina cikmislardir. gezi direnisini kötülemekten baska bir sey yapmayan "her kelimesiyle magdur" kesim olan cemaatin yaptigini yapmamislardir.

    ne icin? türkiye icin. herkesin özgürlügü icin.

  • basit matematik.

    (bkz: bir milyon afgan erkek tehdidi)

    bir milyon "erkek" afgan. 18-30 yaş arası. yanlarında eşleri olmadan geldiler.

    bu kadar başı boş, işsiz, amaçsız erkeğin şehir merkezlerinde, kadınlara, küçük kızlara, bunları yapmaması mümkün mü sizce?

    bence artık bu ülkede hiçbir kadın güvende değil. "zaten değildi." şimdi bu bir milyon tacizci potansiyeli ile x100 kat daha güvende değil.

    bu tür haberler katlanarak artacak.

  • tam umudu kesmişken mesaj attıktan 9 saat sonra cevap vermesi ve tatlı tatlı neler yaptığımı sorması.
    hem umut verip hem vermiyor gibi olması daha da acayip.

    mutlu edit; şu an sevgiliyiz hehe

    mutsuz edit; 14. günde ayrıldık mnakoyim.