ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
malt
-
kuruldukları 5 yıldan bu yana 2 tane çok iyi albüm çıkarmış olan rock grubu. piyasadaki sözde türk rock gruplarının en azından "kendi adını taşıyan ilk albüm'den" bir şeyler kapmaları gerek diye düşünüyorum. her şarkıları ayrı bir bağımlılık yapıyor. cenk durmazel'e zaten ezelden beri ayrı bir sevgim var.
şato sahibi olunsa yapılacak ilk şey
-
kullanmadığım odalardaki kaloriferleri kapattırmak.
the human centipede
-
modern insanın sistem ve düzen algısını merkeze yerleştirip onun etrafında sistemi derinlemesine eleştiren bir yapıya tanıklık ediyoruz bu filmde..
yetmiyor.. bu film bize yalnızlık kavramı üzerinden çoğulcu fakat eklektik bir yapılanmanın asla mümkün olamayacağını haykırıyor, gözümüze sokuyor.
yetmiyor.. kurmacanın bütün imkanlarından faydalanarak gerilim ve korkunun sınırlarında iğrençlik tanımını yeniden yapıyor..
bu da yetmiyor.. temelinde oldukça esnek olduğu halde, aynı kalıplarla topluma rehberlik etmeyi sürdürebilen geleneksel ahlakın suratına bir tokat indiriyor..
yetmiyor.. umudun tükendiği yerde yeni bir umut varolabilir mi sorusunu kazıyor belleğimize.. elbette cevap veremiyoruz..
yetmiyor.. insan hayvan ikilemiyle yüzeysel indirgemeciliğin kitabını yazan elitizmin içten pazarlıklı algısına acımasızca meydan okuyor..
bitti mi.. bitmedi..
yetmiyor.. dünyayı, karanlık odalarda hazırlanmış global soslu yapay kültürlere mahkum eden, egemenlerin kucağına iten masonik üst yapıyı deşifre ediyor.. doktor figürüyle simgelediği bu mekanizmayı seyirciyi yerine mıhlamak için kullanıyor...
...
şaka len şaka... ben böyle filmin taa avradını skeyim...
barda sevgilin var mı diye soran kıza var demek
-
- sevgilin var mi?(barda)
+ var ama evde
-cok durustsun ya en iyisi vereyim ben sana
1967'de istanbul
-
pırıl pırıl, muhteşem görüntüler.
görüntülerin en önemli detayı şu:
taksim meydanı 50 yıl önce bugünkünden herhalde 50 kat filan daha güzel. neredeyse uygar bir şehir meydanına benziyor.
edit: ayrıca gerçekten de ortalıkta tek bir türbanlının olmadığı, ülkenin balkan ülkesi havasında olduğu görüntüler. o günden bugüne bakınca dubai'ye dönmüşüz hissi geliyor insana.
edit2: bunun nesi gg yahu? şaşırdınız iyice. ülkenin geldiği hali sevmek zorunda mıyız lan?
japon tuvaletleri
-
japon teknolojisinin ne kadar ileride oldugunu bana bir kez daha hatırlatmaktadır bu tuvaletler. tuvalete girersiniz ve karşısınızda 3-5 farklı tus bulunmaktadır. klozete oturdugunuzda adeta bir sıcaklık kaplar bunyeyi. neymis efendim, klozetin ısısı ayarlanabilirmiş istege baglı olarak. bu da ne şimdi demeyiniz. diger bir değişik durum ise ses efektleri. bu ne mantıgıyla her tusa bastıgınızda değişik işlevlerini görebiliyorsunuz bu tuşların. tuvalette sesinizi kimsenin duymasını istemiyor musunuz? o zaman ses tusuna basın, sifon sesi çıkmaya baslasın. diger bir tusumuz ise otomatik taharete yarayan bir tus. siz tusa dokunun yeter. şöyle bir dezavantaj da olmuyor değil. insan sifonu bulmak için oldukca düşünmeye baslıyor. cunku her an su fıskırma tehlikesi var bu tuvaletlerde. kısacası, japonlar herseyi dusunmus. bu tuvaletlerin fiyatları da cok ucuk değil, 200ytl civarıymış.
%50 düşürün fiyatları düşmanlar kahrolsun
-
dünya'nın en büyük ters indikatörü konuşmuş. %50 zamma hazır olun.
süleyman yağcı'nın metroda öpüşen çiftlere mesajı
-
1.5mt boyun var karışsan seni paket edecekler.(bkz: küçük enişte)
yaran yanlış okumalar
requiem for a dream
-
"çok fazla film izleyen biriyseniz, bilirsiniz ki bazen filmler sıradan gelmeye başlar. fakat günün birinde izlediğiniz bir yapım, sizi derinden etkiler ve uzun zaman etkisinden kurtulamazsınız. böylece sinemanın gücünü yeniden keşfedersiniz. işte requiem for a dream bu filmlerden biri. "
defne samyeli ve kızının evde kal pozu
-
daha çok anasına bak anasını al pozu olmuş.
vodafone park
-
açıldıktan sonraki yaklaşık dokuz aylık süreçte 1 şampiyonluk, 1 darbe, 1 terör saldırısı gören ancak henüz mağlubiyet görmeyen stadyum.
video oyunlara ve konsollara %50 ek vergi gelmesi
-
ona vergi, buna vergi... ben artık çok sıkıldım arkadaş! hemen hemen her şeyin en pahalı halini almak, giymek ve kullanmak istemiyorum. hayat bayram olsa da demiyorum ama halkın üzerindeki bu vergi belasının hiç olmazsa hafifletilmesi lazım. bu şekilde nereye kadar ? insanlar yaşadıkları hayata yabancılaştı, ay sonu faturalar için yaşıyoruz resmen. bir iskandinav ülkesi olamayız belki ama bir türkiye olalım, kendimiz olalım bir şeyler yapalım ve üretelim. eğer gerçek türkiye bu ise, vay halimize. gerçekten bezdim....