hesabın var mı? giriş yap

  • lisede sinav aninda yapilan ve sessiz cikmasi gereken osurugun, gumbur gumbur geldigi an.

  • çok fazla otobüs geçmiyor olması. gidin bakın bağcılara. 5 dakikada bir otobüs bulursunuz. ama bir tarabyaya, bir nişantaşına gidemezsiniz. iyi ki fakiriz yoksa saatlerce otobüs bekleyecektik asşdlaişsldi.

  • kabaca "zihnin uyanmasına rağmen bedenin hala uykuda olması" şeklinde açıklanan bir şey olsa da, bu açıklama uyku felci tecrübesinin sadece hareket edememe yönünü açıklayabilmekte. öte yandan çoğu zaman bu hareket edememe durumuna eşlik eden hipnopompik halüsinasyonlara bakıldığında, zihnin tam olarak bir uyanıklık halinde olmaktan ziyade, ancak kişinin nerede olduğu gibi temel şeyleri fark edebilecek bir bilinç düzeyinde olduğu görülmekte. söz konusu halüsinasyonların farklı zamanlarda, farklı yerlerde, farklı kişilerin yaşadığı tecrübeler arasında gösterdiği büyük benzerlikleri açıklamak için ise elde jungvari teorilerden fazlası mevcut değil. yine de "bak uyumadan önce eksik ettik duayı, yine geldi kodumun ecinnisi", "ruhum bedenimden çıktı hava aldı geldi" gibi şeyler demek yerine psikoloji bilimine kulak vermek daha iyi.

    ilk birkaç seferde kişiyi illa ki yusuflatacak, sık tekrar ederse ve kendisiyle başa çıkılabilirse sıradanlaşacak, hatta eğlenceli bir psikedelik tecrübe haline gelebilecek bir şey uyku felci. şahsım adına, daha önce bir iki defa başıma gelip güne boktan bir ruh haliyle başlamama sebep olmaktan başka bir işe yaramamış olan bu olay, iki sene önce başka bir eve taşındıktan sonra hemen hemen her gün başıma gelmeye başlayınca ilgimi çekip hakkında bir sürü şey okuduktan sonra eğlenceli hale gelmiş, gerçekleşmesi giderek seyreldikten sonra da bazen özellikle tetiklemek için çabaladığım bir şey.

    uyku felcini tetikleyen şeyler arasında en başta sırtüstü uyumak, normal uyku saatinin dışında kısa bir süre uyumak, her zaman uyunan yerden farklı bir yerde uyumak, stres, aşırı yorgunluk, hayat tarzında ve alışkanlıklarda ani değişimler geliyor. uyku felci yaşamayı özellikle istemeyenler sırtüstü uyumamak suretiyle bu hadisenin gerçekleşme ihtimalini büyük ölçüde azaltabilirler.

    uyku felcine eşlik eden halüsinasyonlara gelecek olursak, başta da dediğim gibi, farklı kişilerin tecrübeleri arasında belli şablonlara oturtulabilecek büyük benzerlikler taşıyan unsurlar bulunmakta. bu benzer unsurlardan en tipik olanı herhalde bulunulan mekanda başka bir "varlığın" bulunması. bu "varlık", kendini çeşitli şekillerde gösterebildiği gibi, varlığına ilişkin bir kanıt oluşturmaksızın kişide "sadece orada olduğu" inancını doğurabiliyor. aktarılan tecrübelerde odada bulunan "siyah bir yaratık", ya da "siyah bir adam" sık görülen bir unsur. ben de biri ilk yaşadığım uyku felcinde olmak üzere iki defa tam olarak insan ya da yaratık diyemeyeceğim, büyük, siyah bir antropomorfik silüetle karşılaştım. "karabasan" ismi sık karşılaşılan bu halüsinasyondan geliyor olsa gerek. uyku felcinin sebep olduğu hareketsizlik ve sessizlik bu tip bir sanrıyla birleştiğinde, onun kişiyi boğmaya çalışan bir yaratık olduğu hissini uyandırması mümkün. varlığın kendini siyah bir silüet olarak değil de açıkça betimlenebilecek bir yaratık ya da hayvan olarak göstermesi de anlatılan şeyler arasında olmakla birlikte ben bu tür bir şeyle karşılaşmadım.

    bununla beraber bu varlık kendini, kişinin tanıdığı biri gibi korkunç olmak zorunda olmayan bir şekilde de gösterebiliyor. anlatılanlardan görüldüğü kadarıyla çoğu zaman bu varlık kişi ile aynı evi paylaşan ev arkadaşı, eş gibi insanlar şeklinde tezahür ediyor. bu çeşit bir tezahürde genellikle kişinin orada olduğu sanrısında bulunduğu yakınıyla iletişime geçmeye çalışıp, hareket edememesi ve konuşamaması sebebiyle başarılı olamaması ve o halde kalma endişesi mevcut. elbette burada önemli olan görülen şahsın aslında orada olmaması. aynı evde yaşadığım abimin normalde işte olduğu bir saatte evde bulunması ve ona beni uyandırması için seslenmeye çalışmam benim de sık yaşadığım bir sanrı.

    yukarıda da dediğim gibi, mevcudiyetinin hiçbir duyusal kanıtı olmasa da, kişide tehlike arz eden bir varlığın yakınında olduğu inancı da oluşabiliyor ki, bu da en boktanı. olağandışı bir şeyle karşılaşmak hayal gördüğünüzün farkına varıp uyanmanızla, tanıdığınız birinin sanrısını görmek en fazla uyandıktan sonra "işe bak yau aynen orda duruyo gibiydi halbuki?" demenizle sonuçlansa da bu sonuncusu sizi kolayca paniğe sokuyor.

    aktarılan vakaların çoğunda uyku felci giderek yükselen sinir bozucu ve anlamsız gürültülerin duyulmasıyla başlıyor. enteresandır ki bu kadar tipik bir unsur hiçbir tecrübemde mevcut değildi. bununla beraber vücudun giderek yükselen bir frekansta titremeye başlaması da anlatılanlar arasında. uyku felcinin başlaması bende genellikle gözlerim halihazırda açık olduğu halde tekrar açmışım gibi bir hisle olsa da, okuduklarım arasında böyle bir şeyle hiç karşılaşmadım.

    uyku felcinin temelinde hareket edememe durumu olmasına rağmen sık olmamakla beraber hareket edebilme sanrısı görülebiliyor. bundan da sanrı olarak bahsediyorum zira birkaç defa yataktan kalkıp içeri gittiğimi gördükten sonra aniden yatağımda uyandım. benzer tecrübelerin olduğu anlatıları okurken büyük bir şaşkınlıkla, hatta tecrübelerini yazanlar genelde bu olayı beden dışı deneyimle bilmemneyle açıkladığı için "ulan yoksa?!" nidalarıyla, bir benzerlikle karşılaştım: insan ayağa kalkabilse bile sanki yürümeyi yeni öğreniyormuşçasına büyük bir zorlukla hareket edebiliyor. uyku felci yaşayanlara tavsiyem tam olarak uyandıklarından emin olmadan ayağa kalkmaya çalışmamaları zira "ayağa kalktığıma göre uyanmışım" diye düşünüp yürümekteki zorluğu bacakların tutulmasına ya da akşamdan kalmalığa yorarken içeride birden abuk subuk bir şeyle karşılaşmak ya da tuzağa düşme hissinin hasıl olması hoş bir şey değil. bununla beraber yataktan aşağı doğru kayma, yüz kaslarının gerilmesi gibi istem dışı hareketler de görülebiliyor.

    bundan daha sık olarak tecrübe edilen bir şey ise uçma hissi. olayı astral seyahatle, beden dışı deneyimle ilişkilendirenler bu hadise üzerinde özellikle duruyor. bu uçma hissi havada asılı kalma şeklinde olabildiği gibi odanın içinde, hatta dışına doğru hızla bir tarafa savrulmak şeklinde de olabiliyor. anlatılanlar arasında birkaç defa "karabasan" tarafından yataktan kaldırılıp bir yere fırlatılma unsuruna rastladım. "karabasan" sanrısı ve bu tip bir sanrı bir arada bulununca böyle bir his oluşuyor olsa gerek ki, ben bu ikisini ayrı ayrı yaşadım.

    bir diğer vaziyet tekrar tekrar uyanma durumu, bir nevi rüyada rüya görmek. insanlar nadiren bu durumu uyku felciyle bağdaştırsa da benim için olmazsa olmazı ve sadece uyku felcinde yaşadığım bir şey. uyandın, uçtun ettin, tekrar uyandın, kalktın zar zor içeri gittin, tekrar uyandın. dört beş defa tekrar ettiğinde sinir bozucu bir hale gelip insanın uyanık mı yoksa uykuda mı olduğunu kestirememesine sebep olan bir durum.

    bu anlattıklarım ilginç bir şekilde farklı kişilerin tecrübeleri arasında benzerlik gösteren unsurlar. fakat bu halüsinasyon hadisesinde cebelleştiğiniz şey aslında kendi zihniniz olduğundan bundan nasıl etkileneceğiniz de ne düşündüğünüze bağlı. ruh diye bir şeye ve bedenden çıkabildiğine inanıyorsanız, havada asılıyken aşağı baktığınızda kendi vücudunuzu yatakta yatıyor bir halde görebilirsiniz. karabasan hikayeleriyle büyütüldüyseniz de hissettiğiniz tehlikenin sebebi gerçekten karabasan gibi gelebilir size. yoksa bilinçaltı denen şey biraz eşelendiğinde yüksekte olma hissi ya da bilinmeyenden korkma durumu karşınıza çok derinde bir yerde çıkmaz herhalde. ruh, ecinni, öte dünya gibi takıntılarınız varsa işiniz zor olsa da, eğer yoksa uyku felcini korkutucu bir durum olmaktan çıkarmak zor değil. gerçekleştiği fark edildiğinde o sırada beynin bir oyun oynadığını hatırlayıp sakin kalmak en önemli şey. eğer korkularınız uyku felcinde devreye soktuğunuz ilk şey olmazsa, bilinçaltınızda uslu uslu otururlar ve odanızı hortlaklar kahvesine çevirmezler, siz de "ehe ehe ne güzel uçuyomuş gibi oluyo, biraz daha sürsün" dersiniz. kafayı fazla takarsanız da sağda solda astral seyahat mastral seyahat dersiniz.

  • aslında hep var olan hatta 1999 senesinde sevim tanürek tarafından bir yaya geçidinde kullanılmak istenen , ama kırmızı ışık ihlali yapan başbakanın oğlu ,ehliyetsiz burak erdoğan tarafından yaşam hakkının geri alınması ile biten haktır.

  • yıllardır kullanırım kendisini, ne yazık ki kömür ateşinin yanından geçememekte.

    yine de ortada kömür ateşi yoksa tavalar arasında en iyi sonucu döküm tava verir.

    optimum bonfile sonucu için:

    ön hazırlık: yiyeceğiniz bonfile parçasını dilimletmeden, tek parça halinde kasaptan alın, sonra zeytinyağı ve iri çekim tuzla sıvayın (yabancılar uygun tuz kalınlığına kosher salt diyor).

    - döküm tavayı önceden elinizi 3 saniye üzerinde tutamayacağınız düzeyde ısıtın.

    - fırını 250 dereceye ayarlayın.

    - büyük bonfile parçasının her yüzeyini döküm tavada, takriben her yüzey 2 dakika olacak şekilde mühürleyin. dikdörtgen prizma olarak düşünebileceğiniz bonfilenin 6 yüzeyinin 5'ini ayrı ayrı mühürleyin.

    - 250 derecede önceden ısttığınız fırına eti, 6'ncı ve son yüzeyini tavaya oturttuktan sonra döküm tava ile birlikte sürün.

    - medium sonuç almak için kabaca 15 dakika eti fırında tutmak uygun olacaktır. burası biraz çetrefilli, etin kalınlığı, mühürlenme süresi, fırın performansı gibi pek çok değişken buradaki süreyi etkiler. benim tercihim 500 gr'lık bir bonfile parçasını 15 dakika fırında tutmak şeklinde oluyor.

    - ateşten alınan bonfileyi (tercihen aluminyum folyoya sarararak) en az 5 dakika dinlendiriniz. bunun nedeni etin içindeki suyun ateşten alındığında halen buhar biçiminde bulunması, et kesildiğinde uçup gidecek olması. etin içindeki suyun yoğunlaşmasını, uçmamasını sağlamak için bekleyiniz. ben bu aşamada tereyağı da ekliyorum dinlendirme sürecine, lezzet katıyor.

    - folyoyu açıp tahta üzerinde servis ediniz. folyo içinde biriken suyu bir kaba ilave ediniz, etin üzerine servis sırasında dökünüz.

    - halen eti yeterince pişmemiş bulanlar olursa sıcaklığını muhafaza eden döküm tavada kesilen parçaların ateş görmemiş yüzeylerini çevirin.

    anlattığım biçimde ev ortamında ulaşılabilecek en iyi bonfileye ulaşılmakta. döküm tavadan mucize beklemek yanlış ama evde daha iyi seçenek yok.

  • ülkemizin pandemi yönetimini anlatan en net fotoğraf. günümün kötü geçmesini sağlayan bir fotoğraf. hepimiz aslında kendi ülkemizde birilerine hizmet eden bireylere döndük. yazacak çok şey var fakat hukuk el vermiyor.

    turizm sektöründe çalışanları aşılayın, savaşlarla işgal edilmemiş vatan toprakları artık sadece onların buyruğuna girdi!

    edit: instagram'ı olmayanlar için görsel eklendi.
    edit2: yorum yok artık. (#123063301)
    görsel

    --- spoiler ---

    turizm sezonu yaklaşırken, tam kapanmanın türkiye genelindeki vaka sayılarını düşürmesi hedefleniyor. böylece türkiye'yi ziyaret eden turist sayısının artacağı ve sektörün geçen yılın kayıplarını kısmen de olsa telafi edeceği ümit ediliyor. tam kapanmaya rağmen istanbul'u ziyaret eden turistler, sokağa çıkma yasaklarından muaf tutuluyor. bunun yanında konaklama tesislerinde çalışan personel de tam kapanma döneminde çalışmaya devam ediyor. istanbul'dan bir kare.

    bülent kılıç

    --- spoiler ---

    link

  • bir erkek için ideal sevgilinin sözlükteki karşılığıdır şüphesiz.

    kendisini dürttüğünüzde alacağınız tepkiler müthiş yumuşak bir ses tonuyla "efendim?", "evet?", "hazır!" cevapları olur. ilişmezseniz gıkı çıkmaz, ölene kadar bir "ah"ını duyamazsınız. yok efendim "k.çımın şurası ağrıyor", "ben burda ölüyorum sen community shield izliyorsun!" ne bileyim "yine ne var ne istiyorsun senin yüzünden bıdıbıdıbıkbık ....(12-13 dk sonra) hep böyle oluyor!" yok.

    bir işiniz mi düştü? "yaparım", "oduncu, madenci, seyis(oha!)". karnınız mı acıktı? "hemen geyik vurup getiriyorum hayatım". bak "yapmam" asla yok. "sevgilimin karnı aç, gerekirse yaban domuzuna dalarım" mantığı var hatunda. ölüme gidiyor gıkı çıkmıyor yahu. dışarı mı çıkacaksınız? hazırlanma süresi yaklaşık 20 saniye. anlattıkça elim ayağım titriyor abi ya. hatuna "gel" diyorsun, taaa surların öbür tarafından dolaşıyor geliyor. gözyaşlarım sel oldu yemin ederim.