hesabın var mı? giriş yap

  • yarbay çomora olarak da bilinen ve 1012 türk savaş esirini istanbul hükümeti'ne teslim etmekle görevlendirilen heimei maru gemisinin komutanı japon deniz subayı.

    bolşevik devrimi sonrası başlayan rusya iç savaşı sırasında kızıl ordu'ya karşı mücadele eden beyaz ordu'ya destek amacıyla gönderilen japon kuvvetleri sibirya'yı işgal eder. 1. dünya savaşı sırasında rus çarlığı tarafından esir alınan ve o bölgede tutulan türk askeri ve aileleri ile 1012 kişi japon ordusu tarafından kurtarılır.

    osmanlı imparatorluğu'nun diplomatik çabalarıyla esirleri istanbul'a göndermek için heimei maru gemisi görevlendirilir. gemi, midilli adası açıklarında yunanistan tarafından durdurulur ve esirlerin kendilerine teslim edilmesini ister. gemi komutanı yarbay tsumura bu isteği reddeder ve esirleri teslim etmez, bunun üzerine gemi pire limanına çekilir ve 6 ay boyunca erzak almasına bile izin verilmeden bekletilir.

    milletler cemiyeti esirler arasında bulunan kadın ve çocukların serbest bırakılması için yunanistan'ı uyarır. toplam 395 kadın ve çocuk başka bir gemiyle istanbul'a teslim edilir.

    japonya'nın tüm çabalarına rağmen gemiyi bırakmaya yanaşmayan yunanistan arabulucu italya'nın teklifini kabul eder ve gemi serbest bırakılır. esirler italya'ya teslim edilir.

    7 ay boyunca bir adada tutulan esirler osmanlı imparatorluğu tarafından itilaf devletleri'ne verilen "esirlerin orduya katılmayacağı" garantisi üzerine 1922 yılında teslim edilir.

    bunun anısına 1 temmuz 2019 yılında beykoz belediyesi tarafından eski adı spor caddesi olan caddenin adı da yarbay yukichi tsumura caddesi olarak değiştirilir.

  • kısa kenarı a, uzun kenari b olan bi dikdörtgen a/b = b/(a+b) eşitliğini sağlıyorsa o dikdörtgen altınoranlı bi dikdörtgendir, dikdörtgen işte diyip geçiştirilemez

  • durmaksızın yeni yerleşim yerleri inşa ediliyorken sanki yeni insanlara yer varmış gibi görünüyor bu şehir. halbuki ne kaldıracak yolları, ne de yetecek oksijeni, hacmi var. peki bu yapılaşmayı durduracak olan kimse var mı? planlamayla sorumlu kişiler bunu biraz olsun gözetiyor mu? tabii ki hayır.

    örneğin zaten trafiğin tıklım tıkış olduğu bir yere kocaman binalar dikildiğinde kimse bu binalarda ikamet edecek yüzlerce kişinin arabalarının bu trafiğe nasıl gireceğini düşünmüyor.

    mesela manhattan'a dındırık bi inşaat şirketinin gelip eski binaları yıkıp bilmem kaç katlı ev yaptığını düşünebiliyor musunuz? adamların nüfusu zerre kadar artmıyor çünkü şehrin kapasitesi sabitlenmiş. çünkü orada devlet insanına değer veriyor. buradaysa insanlar için şehrin gitgide yaşanmaz bir hal alışı, herkesin saatlerini trafikte geçiriyor oluşu, suçun artıyor olması ve insan kalitesinin gitgide düşüyor olması kimsenin umrunda değil. tek umurlarında olan rant ve para.

  • sarkis çerkezoğlu'nun, metis'in siyahbeyaz serisinden çıkan "hatırlıyorum" adlı kitapta anlattığı enfes hikaye. yakın tarihin özeti bir nevi:

    üç arkadaş var. bu üç arkadaş bir yaz günü yaya olarak yolculuk yapmak zorunda kalıyorlar. biri türk, biri kürt, diğeri de ermeni. ama ermeni olan aynı zamanda papaz. sıcak, bir süre sonra yolda susuyorlar. etrafta su yok. bağların olgun zamanı. "iki salkım üzüm yiyelim de ağzımız ıslansın," diye bir bağa giriyorlar. bağın sahibi bir türk ama onu görememişler. "kaç paraysa veririz," diyerek yemeye başlamışlar. bu sırada bağın sahibi gelmiş. bakmış üç kişi üzümünü yiyor. fena bozulmuş ama üç kişiyle de başa çıkamayacağını düşünmüş. birine bakmış, kıyafetinden ermeni ve papaz olduğu belli. diğerine bakmış, konuşmasından kürt olduğunu anlamış. üçüncüsü de türk.
    dönmüş ermeni'ye, "bak bu adam türk, yesin malımı. benim kanımdandır. helali hoş olsun. bu da kürt'tür ama din kardeşimdir. sen niye yiyorsun benim üzümümü?" demiş. bu laf, üzerlerine sorumluluk yüklenmeyen türk ve kürt'ün hoşuna gitmiş. adam, papazı bir güzel dövmüş. kıpırdayacak hal bırakmamış, yere uzatmış. bağ sahibi biraz sonra kürt'e dönmüş. "müslüman'sın da niye sahipsiz bağa giriyorsun. bu adam benim kanımdan yediyse afiyet olsun, çünkü o türk'tür. kardeşimdir," diyerek bir güzel onu da dövmüş ve yere uzatmış. bu durum türk'ün hoşuna gitmiş. biraz sonra türk'e dönmüş ve "tamam anladık türk'sün, aynı kandanız, aynı dindeniz ama sahibi olmadan başkasının bağına girilir mi?" diyerek türk'e de vurmaya başlamış. türk yumrukla yere yuvarlanınca kürt'e dönmüş ve "biz," demiş "papazı dövdürmeyecektik".

  • beleşe yüzlerce entry yazıp sedet'e ev, araba aldıran, apartman diktiren sözlük yazarlarının zoruna gitmiş ilan. tatlımsınız hepiniz.