hesabın var mı? giriş yap

  • hani diyor ya sabahattin ali,

    "gözlerimden öptü,
    ellerimden öptü, ellerimden.
    avuç içlerimden öptü.
    unutabilir misin şimdi?
    ben, ölsem unutamam."

    anlarsınız. ölseniz de unutamayacağınızı anladığınız zaman, anlarsınız.

  • trabzon'da fenerbahçe sk kafilesini taşımakta olan otobüse silahlı saldırı yapılması.

    trabzon'da tribünden atlayan bir gencin ilave yardımcı hakemi yumruklaması.

  • lüks araçta kokain kullandığına ilişkin görüntüler ortaya çıkan eski akp genel merkez personeli kürşat ayvatoğlu, "kokain değil, şaka amaçlı pudra şekeri çektik" dedi, adli kontrolle serbest bırakıldı.

    edit: ulan 82 milyon gördü adam hala utanmadan yalan söylüyor

    edit-2: yıllarca o kadar dirsek çürüttük, bu adamın şimdiki servetini ömrümüz boyunca çalışsak kazanamayız, aksini düşünen var mı

    https://ankaragazetecisi.com/…di-serbest-birakildi/

  • 28 aralık'ta çıkacak ve 5 saat 12 dakikalık bir bölüm olacak. bandersnatch, fantastik bir romanı oyuna dönüştüren genç bir programcının maceralarını ele alacak. başrolde fionn whitehead, yönetmen koltuğunda ise david slade yer alıyor. interaktif bir yapıda olacak ve netflix’in yeni geliştirdiği “kendi maceranı kendin seç” özelliği kapsamında hikaye izleyicinin seçimlerine göre ilerleyecekmiş. ulan siz bize ne yapıyorsunuz ya allahsız kitapsızlar! gel de sabret şimdi.

  • şimdi akp'liler harıl harıl arıyordur. bulsunlar ki "bakın bu kaza ilk değil" diyebilsin yetkili ağızlar. ama arkadaşım metro kazası desen belki de, vatandaşına iskele demiri saplanmış bir ülke bulman cidden sıkıntılı.

  • bu cümlenin türkiye'de kurulduğunu bilmesem, "ideal bir ülkede olması gereken budur." derim.

    üniversite eğitimini bir "para kazanma aracı" olarak görmek başlı başına bir hatadır. mevcut düzende akademik yetkinlik para etmez, ticari yetkinlik para eder. insanların sadece maaş için, statü için okul okuduğu bir ülkede işini hakkıyla yapacak insan sayısı oransal olarak az olacağından, sağlıklı gelişim de olmaz.

    yani ortalama bir isveçli de; "okusam 30k alacağım, okumasam 30k." diyebilir, diyor da zaten. isveç'te sabit bir asgari ücret yoktur, çünkü sendikaların pazarlık etme hakkı çok sağlam bir şekilde korunur, yasalar sendika karşıtlığını önleyecek şekilde düzenlenmiştir. nüfusu az olan kuzey avrupa ülkelerinde neden doktor açığı vardır? nordic model düzgün işlediği için. nordic model'ı uygulayan ülkelerin kendi vatandaşları, hayatlarını insan gibi yaşayabilmek için zor mesleklere yönelme gereksinimi duymazlar. orada ortalama bir insanın hayat standardı yeterince tatmin edicidir, lakin bu kesinlikle bir "şans" meselesi değildir. o insanlar, o yaşam standardını hak ederler. nasıl hak ederler? takım tutar gibi parti tutmayarak. güç sahibi olan yöneticileri yolsuzluk yaparsa, "ben olsam ben de çalardım." veya "başkası olsa başkası da çalardı." gibi argümanlarla durumu normalleştirmeyerek.

    demek neymiş? bu işler sırf "biz eğitime önem veriyoruz." diyebilmek için her yere üniversite açmakla olmuyormuş. alınan eğitim işlevsiz olunca, insanlar okumaktan soğurmuş. türkiye'de sırf okumuş olmak için okuyanların çoğu işsiz. bu noktada tc vatandaşları olarak kendimize yöneltmemiz icap eden sorular çok basit:

    - güçlüye ne kadar tapıyorum?
    - protesto etmek mi daha kolay, torpil bulmak mı?
    - bireysel problemlerim için önerdiğim toplumsal çözümler ne kadar adil, ne kadar uzun vadeli?

    kısacası; "kasmaya gerek yok okusam 3 bin tl maaş alacağım" demek var, "kasmaya gerek yok okusam 30k maaş alacağım" demek var. aradaki farkı irdelemek size kalmış.

  • bir sürü romantik insanı ortaya çıkarmış durum.

    he ya, vallahi harikadır kitapçıda çalışmak, müşteri olmadığı zaman hemen köşedeki tchibo'dan cheesecake alıp kahveyle birlikte oturup chuck palahniuk'un son kitabını okuyabiliyorsunuz, öyle süper bir meslek.

    ciddi ciddi rahat olduğuna inanlar var, yavrucuğum akşama kadar ayaktasın bir kere, müşterilerle ilgilenmen gerekiyor, alacağınız maaş da asgari ücret, "fırsatını bulsam şu işi bırakır kitapçıda çalışırım" gibi samimiyetsiz istekleriniz de bayıyor, he, bırakırsınız fırsatını bulsanız, yayınevi sahibi ya da kitapçının kendisi değilseniz akşama kadar ayaklarınıza kara sular iner, ay sonu asgari ücretinizi alır evinize dönersiniz artık nasırlaşmış ayaklarınızla, lan azıcık samimi olun, azıcık gerçekçi olun ya.

  • işin garibi bu gençler hep anne babalarından "biz zamanında şöyle sefildik böyle fakirdik" tarzında teraneler dinleyerek büyüdü. büyük kazık attınız çocuklara.