hesabın var mı? giriş yap

  • başar'le pelin'in düğünü için davetli listesinde yorgo 'nun tanıdıkları vardır:

    -(ihsan) ver bakiyim şu listeyi bana. bu ne be, neyin listesi bu! yunan ikinci piyade alayının mı! daha birinci sayfada 10 tane alex, yirmi tane nikos var
    +(feraye) onların çoğu yorgo'nun akrabaları, ihsan.
    -nerde bizim akraba listesi?
    +(sevinç) ne yapacaksın bu saatten sonra listeyi?
    -ekleme yapacagım. askerlik çağına gelmiş, eli silah tutan tüm tanıdıklarımızı.

    bonus:

    -senin için bir türk atasözü var. yorgo gitti kavga bitti.

  • ben bunu bi kere yaptım bin yıl önce dağ başında bir şantiyede çalışırken birlikte kaldığım kız iş arkadaşlarımızla bi çıkalım dedik. anadolu'nun küçük sayılabilecek bir ilçesi. mekan sahibi de tanıdık. gittik dört kız söyledik rakılarımızı hazırlattık masamızı bir güzel içiyorduk ki bizim büyük şeflerden biri geldi. tesadüf diye düşündük adamın gelmesini meğer öyle değilmiş. mekan sahibi aramış sizin kızlar burada içiyor diye. şef bize biraz kızdı. burası istanbul değil, canınız içmek istiyorsa söyleyin bize diye. eee o zaman kız kıza rakısı olmaz dedik. o da olmaz dedi. konu kapandı. dört mühendis genç kadın anadolu'nun bir ilçesinde yalnız içemezmiş. bu da böyle bi anımdır.

  • köyünde pehlivandiye anılan dedem ile bir de anısı olan aşık.

    dedem, 76–80 yıllarında almanya’ da çöpçülük yapmıştı. mahzuni’ de o sıralar
    almanya’ ya gelmiş gurbetçilere, yurttaşlara konser vermeye gelmiş. mahzuni konserini verir beş kuruş da para almazmış. konser biter mahzuni’yi herkes evine davet eder fakat gitmezmiş mahzuni baba kimseyi rahatsız etmemek için. ama mahzuni aşkı bu, kalabalık dağılmaz. en sonunda baba bir gurbetçinin evine gitmeyi kabul eder ancak yatıya kalmamak şartıyla. akşam olmuş karanlık iyice çökmüş. mahzuni zar zor müsaade ister ev sahibinden. cebinde sadece yol parasıyla tren istasyonunun yolunu tutar. dedem de istasyonda çöpçülük yapmaktadır. mahzuni’nin almanya ya geleceğinden haberi yoktur, tren garında mahzuni elinde sazı bankın üzerine yatmış ellerini dizlerinin arasına almış sazını da başucuna koymuş trenin gelmesini beklemektedir. o sırada dedem bunu görür süpürgenin sapıyla mahzuni yi dürtükler. sazı görünce türk olduğunu anlar tabi,
    —ne yatıyorsun otel mi burası? der
    mahzuni doğrulur hiçbir şey söyleyemez yere bakar
    dedem;
    —eline de almış sazı kalk başka yere yat, ipini koparan almanya ya işçi olmaya geliyor der.
    mahzuni;
    —babacım bana işçi olmayı layık görmedi hak der, konsere geldim, ozanım der.
    dedem daha da sinirlenir ,
    —şimdi de başımıza mahzuni kesildi diye bağırır.
    mahzuni bu hiçbir şey demez
    ayağı kalkıp başka yere gidecekken
    dedem yüzüne bi bakar ki oda kim? koskoca mahzuni! dizlerinin bağı çözülür oracıkta ağlamaya başlar(dedem o zaman kadar hiç böyle ağlamadığını söylüyor)
    hemen yapışmış ayağına diz çökmüş “gitme baba” demiş sadece, ağlamaktan başka bir şey diyememiş. mahzuni kaldırmış dedemi o zamanlar aynı yaşlarda olan dedem hemen eline sarılmış öpmek için. öptürmemiş mahzuni “eli öpülecekler sizlersiniz” demiş.
    o gece mahzuni dedemde kalmış, bırakmamış dedem “gidersen peşinden atlar bende gelirim” demiş “işimi bırakır daha dönmem almanya ya” o gece sabaha kadar hiç uyumamışlar mahzuni gece sabaha kadar çalıp söylemiş dedem evde 3 boş kasete sadece türkülerini kayıt edebilmiş
    yine de yetmemiş. dedem mahzun inin cebinde sadece yol parası olduğunu söylüyor.

    şimdi ikiside hakk’ a yürüdü. ne edem dünya bu.

  • van persie kostugunda pas verilmeyince ya da basarisiz pas olunca, ulan ayip oldu adama yaa diyip utandigim mactir

  • -verin uçağın parasını
    +lan baarma kaç lira bu uçak
    -65 milyon dolar
    +oha. olm sıfır mı amk bu uçak. kaç km'de idi
    -ne?
    +400 bin tl verelim bu iş huzur içinde çözülsün