hesabın var mı? giriş yap

  • ali demir'in başrolde oynadığı 2011 yapımı korku filmi.
    filmde 1.7 milyon figüran olması ayrı bir rekor.

    yapımcı kurum ösym bu film için "senaryo istem dışı oluştu biz destekledik" demiş.

    izleyicilere uyarı:

    biletletteki koltuk numaraları kişiye özeldir ve her açıdan film farklı izleniyor. eğer filmi doğru açıdan izleyemiyorsanız, doğru yörüngeye oturana kadar bir sağ koltuğa kayınız.

    şüphesiz ki bu filmi usulüne uygun seyredenler nice güzelliklere kavuşacaklardır.

  • halihazırda açık cezaevinde olan bu adam 14 nisan 2020 infaz yasasının kabul edilmesiyle birlikte 28 mayıs 2021'de tahliye olacak.
    bu olay gözümüzün önünde yaşandığı için bildiğimiz bir olay. daha bunun gibi nice suçlular bu infaz yasasıyla birlikte tahliye edilecek. bir aileyi katletmenin bedeli 3 yıl mıdır? bütün bunlar olurken hala adalet sistemine güvenmek ne kadar mümkündür?

  • akhisar geçen sene 1 kere yendi şampiyonluktan etti, 2.yi yendi kupadan etti 3.'de küme düşürecek aq çocukları

  • genelde 1980 öncesi videolarda insanların kibarlığı, konuşmalarının ve davranışlarının düzgün olması ilgi çekiyor. oradaki naif insanlar, günümüzdeki kaba sabalarla kıyaslanarak nostaljik duygular beyan ediliyor.

    çok da özenmeyin o devirlere bence. evet günümüzün insanları onlara göre oldukça kaba sabalar ama bunun bir gerileme olmadığından emin olabilirsiniz. türkiye kabaca 1980'lere kadar tipik bir tarım toplumu olarak kabul edilebilir. tarım toplumlarında geniş kitleler kırsal kesimde yaşarlar. kentlerde ise nüfusun az bir kısmı bulunur. bunlar tarım toplumunun yönetici kesimi ve seçkinleridir veya onların en büyüğünden küçüğüne kadar hizmet eden kesimleridir.

    yeri gelmişken türk soluna da sataşmadan geçmeyeyim. bizdeki sol, kemalizmin bir burjuva devrimi olduğu kanaatindedir. adamlar bakar kör resmen. sloganlara ve hayallere kaptırmışlar kendilerini ve gerçekleri görmekten aciz kalmışlar. mesela fransız ihtilali bir burjuva devrimidir; çünkü 1500'lerden sonra atlantik kıyılarına kayan dünya ticareti, zaman içinde bu bölgelerde geniş bir burjuva sınıfının oluşmasına sebebiyet vermiştir. fransa'da toplumsal yapı dönüşmüş ve gelirin büyük kısmını sağlayan burjuvazi eski feodal örgütlenmeyi yıkmayı hedeflemiştir. zira artık eski giysi dar gelmektedir. burjuva düşünürleri işe koyulmuş ve cilt cilt eserler vermişlerdir. bunlar din karşıtıdır çünkü kilise asilzadelerin müttefiğidir. düzenin yıkılması için kilisenin de altına dinamit döşemek gerekmektedir. yine siyasi fikirler de feodal rejimi elimine etmek üzerine kuruludur. fransız ihtilali kısaca budur.

    şimdi bize gelelim: bizde doğru düzgün bir burjuvazi yoktur ki, iktidarı ele alma raddesine gelsin de ihtilale sebebiyet versin. bizde her zamanki gibi klasik bir tarım toplumu ve onun saray içi darbeleri vardır. darbecilerin aparma sloganlarına, sağdan soldan çarpılmış yüzeysel fikirlerine aldanmayalım. bir burjuva devriminin olması için öncelikle palazlanmış bir burjuva sınıfının mevcudiyeti gerekir. türkiye'de burjuvazi ancak turgut özal'dan sonra serpilmeye başlamıştır. işte türk solunun hali budur. türkiye'nin tek gerçeğine bile temas etmekten aciz güruhtur bunlar. slogan atmaktan başka bir şey bilmezler. gerçi sol dediysek, o da lafın gelişi; bir tarım toplumundaki sol, ancak çakma soldur.

    bu kadar izahtan sonra asıl konumuza dönersek, tarım toplumunun kentlerinde gördüğümüz nezaket, incelik, kibarlık vs. tarım elitinin yani asilzadelerin hayat tarzının çevresel etkileridir. malumunuz, asiller pek de kibardırlar.

    ancak sanayileşme başladığında işin rengi değişecektir ister istemez. köylerden kentlere hücum eden kesimler beraberlerinde cehaleti, kabalığı da getireceklerdir. kentler, eski köylü yeni kentli olan lümpen sınıfın istilasına girecek* ve kültürel bir gerileme, yozlaşma görünümü verecektir. evet eskiye kıyas edince ilk bakışta böyle bir intiba edinmemiz normaldir. ancak görünüşe aldanmalım. modern bir sanayi toplumunun olmazsa olmaz aşamalarından biridir bu ve öyle veya böyle atlatılması gerekir. ilerde bu lümpen kesim, modern kent insanını oluşturacak ve zevkleri incelecektir.

  • açılın arkadaşlar ben geldim.

    ortam çok komik. bizim sözlükçüler olayı gezi direnişine çevirmiş resmen bir taraf direnişçiler, diğer taraf çomarlar. birisi yazmış '10 milyon tether basıldı, 1-2 güne piyasaya girecek. hold durun bitcoin yükselecek '.
    taksimdeyken 'kadıköyden 50bin kişi yola çıkmış geliyor' geyikleri vardı, ona benzettim.
    bir başkası da 'cme vadeli fonlarının bitişine 2 gün kaldı bıdı bıdı' yazmış. cme 3 gün dirensin hükümet düşecek hehe

    öbür taraf daha fena 'geberin eylemciler. biz evimizde uslu uslu otururken siz burnunuzdan büyük işlere kalkıştınız. ne işiniz var sokakta. sürünün pis eko. teröristler' diyor.
    herneyse.

    arkadaşlar bu bitcoinin büyük hızla yükselmesi değil miydi herkesi endişelendiren? lale balonu grafikleri değil miydi bunun patlayacağına dair olan argümanınız? ben daha önce de bitcoinin düşmesinin, büyük düzeltmelerinin iyi olduğunu ve bunu istediğimi, korkmadığımı yazmıştım. (bkz: #72960992)

    siz de rahat olun. her üç ayda bir olan bir kriz bu. her seferinde farklı biçimlerde oluyor ama bir şekilde aşırı şişen piyasa, bir dönem bunalıma giriyor. bunalıma girsin, hacim azalsın ki tekrar şişsin.
    dünyanın, iktisatın, finansın doğası bu, kuralı bu.
    herkesin bildiği gibi cryptocurrency piyasası daha volatil. aynı şekilde dünya ekonomilerinde 7-10 yılda bir krizler olurken; crypto piyasasında 2-3 ayda bir oluyor.

    bana dünyanın 200 yıllık kapitalist sisteminde kriz olmayan aralıksız bir 20 yılını gösterebilir misiniz peki? 10 yıllık crypto piyasasında neden aralıksız 5-10 ay kazanç bekliyorsunuz?

    en kötü senaryoda 6000 - 6500 dolar desteğine düşer. bu süreçte dip noktasını tahmin edebilecek babayiğit varsa elindeki satsın, dipten geri alsın. ben o kadar yetenekli biri değilim. benim gibi olanlar, elindekini tutsun yoksa satarsanız ya tekrar yükselişi kaçırırsınız ya da sattığınız koin yükselmeye başladığı anda kaçırma korkusuyla biraz daha yüksekten alır, düşmeye devam ederse bu sefer iki kere zarar etmiş olursunuz.

    bazı altcoinler maksimum 2-3 ayda eski seviyesine gelecektir. bazıları 1 yılı bulacaktır.

    şu an tamamen 15 eylülün benzerini yaşıyoruz.
    -öncesinde (temmuz-agustos) btc hızlı yükselip 15.000tl'de tıkanmış bunalıma girmiş, o süreçte birçok altcoin uçuşa geçmişti. btc'nin bunalımından sonra 15 eylülde önce çin'den gelen haberlerin (her krizde fixtir bu) ve bir de jp morgan etkisiyle btc ve tüm altcoinler 2 günde %33 civarı değer kaybı yaşamıştı.

    -ardından (kasım-aralık) bitcoinin fork haberleriyle bitcoin 2 aylık yükselişe geçmiş. sonrasında altcoinler yine çoşmuştu. sonrasında (aralık son yarısı ve ocagın ilk yarısı) bitcoin yine bunalıma girmiş, bu süreçte bir çok altcoinin yükselişiyle devam etmiş. ardında btc'nin bunalımı (çin'den ve kore'den gelen haberlerin etkisiyle) yine krize dönmüş.

    aaa hep aynı şey olmuş lan?

  • overbooking yoktur arkadaslar, rezalet daha da buyuk.

    overbooking olsa check-in sirasinda belli olur zaten, bazi yolculara o sirada "ucakta yer kalmadi, sizi baska ucaga alalim" denir falan. o da hos degil, ama duyduk overbooking denen seyi hepimiz, yasadik.

    bu ucakta overbooking durumu falan soz konusu degil. yani fazla bilet kesilmis ve birileri koltuksuz kalmis degil. 100 koltuklu ucaga 104 bilet kesilmis degil. aksine, herkese bilet kesilmis, herkes rahat rahat check in yapmis, ucus kartlarini alip ucaga binip yerine oturuyor yolcular, kemerler baglaniyor. sonra bu united calisanlari diyor ki "bizim 4 arkadasin louiseville'e gitmesi lazim, orada baska ucaga binecekler. bu ucaktan 4 yolcu inecek". kendi calisanlari binsin diye 4 tane parasini odemis yolcuyu ucaktan indirmeye calisiyorlar yani, asil mesele bu. kimse kabul etmiyor. sonra bir cift kabul ediyor. 2 kisi daha bulmalari lazim. bunun uzerine kafalarina gore yolcu indirmeye calisiyolar. ineceksin dedikleri adam bir doktor, "yarin sabah hastalarimi gormem lazim, ben inemem" diyor. bunun uzerine polis cagirip adamin yuzunu gozunu kanatip surukleyerek ucaktan indiriyorlar. muhtemelen kafasina darbe aldigi icin adam suruklenirken sokta ve tepkisiz. videoda adamin suruklenisini gorebilirsiniz.

    darbe alan adam on dakika sonra yuzu kanlar icerisinde ucaga geri geliyor. adama o sirada dava acmayacagina dair bisey mi imzalattilar ne oldu bilmiyorum. diger yolcularin tek dedigi adamcagizin "ben ucaktan inemem" diye mirildandigi. bunun da videosu ortaya cikti, adam sokta, beni oldurun diye sayikliyor, oldurun beni eve gitmem lazim diyor. her tarafindan kan akiyor.

    rezalete doyamam diyosaniz devami var, united'in halka iliskiler departmani aciklama yapiyor, overbooking icin ozur dileriz sorri deyip geciyor. ne adama uygulanan siddet, ne kendi keyifleri icin yolcu indirmeye calismis olmalari, hicbirisi icin ozur dileme soz konusu degil. dedigim gibi, overbooking'in yolcular ucaga binip bagajlar yuklenip kemeler baglandiktan sonra farkedilmesi mumkun degil, ayan beyan utanmadan soyleyip hala overbook diyorlar ve adamdan ozur bile dilemiyorlar.

    amerikada yasiyorum ve united airlines ile asla ucmam bundan sonra. mide bulandirici, igrenclik. umarim adam dava acar ve donuna kadar alir united'in. kahrolsunlar.