hesabın var mı? giriş yap

  • sayın mercedes-benz yetkilileri,
    sizden rica ediyorum, yalvarıyorum, ayağınıza kapanıyorum, nolur ama nolur istanbul için ürettiğiniz otobüslere, özellikle de metrobüslere standart klimalardan koymayın. biliyorum siz bunları avrupalı kafasıyla şu kadar insan biner diye tasarlıyorsunuz ama burada işler öyle yürümüyor. ha daha güçlü klima koyacaksanız da bunun için ekstra ücreti açık açık talep etmeyin, bizim yöneticilerimiz vermez o parayı. bir kılıfına uydurun alın ne bileyim. ya da normalin üç katı para isteyin, o zaman alabiliyorlar bak. elin hollandalıları sattı böyle bize, sizin ne eksiğiniz var. bir de eğer bu klimalar manuel falan çalışıyorsa o özelliği kapatın, otomatik çalışsın. bizimkiler az yaksın diye kapatıyorlar onu sanki. ya da şoförün ordaki açılır camı iptal edip havalandırma ızgaralarını azaltsanız da olur. bir de o arkadaki köşe koltuk var ya, neyse bir şey demiyorum ona da.

  • - selamün aleyküm siz de mi mevlidden sıkıldınız?
    + sıkılmak demeyelim de, yanii.. ımhh. fazla kalabalık. :/
    - şerbet ister misiniz?
    + çok naziksiniz. allah razı olsun.
    - :)
    + peki siz? nasıl farkettiniz buraya geldiğimi? çok dikkatli olduğunuzu söylemem gerekiyor sanırım :)
    - aslında öyle değil. erkekler tarafı burası. açıkçası fazla zor olmuyor bir kadının varlığını farketmek.
    + hass.. :/

    ...

  • (bkz: bubi tuzagi)

    sozlukteki erkekleri fislemek icin ortaya atilmis zarf. basliga yazan tum nickleri ayiklayip geriye kalanlara kiz muamelesi yapacaklar. eski bir cevik kuvvet stratejisi.

  • bu zihniyet yüzünden hiçbir şey kaldırılmaz. ötv kalksa ödeyenler enayi mi? kyk borçları silinse ödeyenler enayi mi? ben ödediysem herkes ödeyecek kafasındalar.

    gümrük vergisi kalksa ben o kadar ödedim siz de ödeyeceksiniz der.

    ne yapalım şimdi biri ödedi diye bundan sonra yüzyıllar boyunca herkes ödeyecek mi?

    bırakın sizden sonra nesil rahat etsin. ben de ödedim kyk borcumu keşke kaldırsalar. ben de ötv ile araç aldım keşke kalksa ötv.

  • mustafa orta halli bir esnaf çocuğu haftalığı 50-100 lira olan kendi halinde bir liseli kardeşimiz. feyza ile dilara aynı mahalleden gözü açık geçinen lisede herkesin ağzının içine baktığı, bunun farkında olan ve erkeklerin nasıl çalıştığını manikürcü ablalarından öğrenmiş genç kızlar. feyza daha akıllı olanı dilara da onun yanında gezen ancak o kadar uyanık olmayan ekürisi. günlerden bir gün haftalığını alan mustafa indirimde olan mağazalara ölücülük için yola çıkar. yürürken geçtiği kafenin önünde okulda hep gördüğü ancak konuşamadığı kızın kapıda sigara içmekte olduğunu görür. kız onu fark ettiğini anlaması için sigarayı atıp etrafı izler. bundan cesaret alan mustafamız naber diyerek hikayeye başlar. kızlar mustafa’dan uyanık olduklarını düşündükleri için gün boyu yediklerini mustafaya uygun bir dille kitlerler. ancak unuttukları bir şey vardır. mustafa bir dh ölücüsüdür. intikamını fazlasıyla alacaktır.
    ımdb: rating 8.7
    mustafa's revenge
    on 8th march...

  • sevrole camaro araciyla arkadan gelip ondeki araci bicmek suretiyle aileyi yoketmistir. ayrica ailenin bir ferdi uzun sure yogunbakimda yattiktan sonra hayatini kaybetti. kendisinin burnu bile kanamadi cunku araci son modeldi. kaza sonrasi 112'yi aramadi ve saglik incelemesine de girmeyi kabul etmedi. kani alkolden temizlensin diye sucu oncelikle arkadasina yikti, 6 gun sonra ben yaptim diyerek ortaya cikti. bunlarin cezasi sadece 2 yil 8 ay oldu. anladigim kadariyla su an kaldigi yerden devam ediyormus. bir kitap yazip bestseller de olursa hic sasirmam. ayrintilar bilinsin istedim. basit bir trafik kazasi degildi yasananlar zira. bictigi arac sol seritte degil, orta seritte gidiyordu

  • rollo may bunu farklı perspektiflere dayandırarak temellendirir. bunlar:
    -cesaret
    -karşılaşma
    -bilinçdışı süreçlerdir.

    altta rollo may'in açıklamalarından yola çıkarak konuyu yorumlamaya çalışacağım.

    ...cesaret
    ilk perspektif cesarettir ve düşünülenin aksine psikotik süreçler içerebilir. çünkü psikotik süreçler yaşayan kişilerin cesareti çok yüksektir ve düzene karşı durabilirler. may cesareti fiziksel, moral ve toplumsal olarak 3'e ayırır. yalnız hastalığın buna neden olduğunu reddeder. hatta şöyle söyler: "bu psikolojik süreci iyileştirsek, yaratıcılıkları son mu bulacaktı?"

    cesaretle geldiğimiz nokta başkaldırıdır. örneğin prometheus, insanların ateşsiz kaldığını görerek tanrılardan ateşi çalıp insanlara hediye ederek bir medeniyeti başlattı ama zeus bunu sevmedi ve bir ölümsüz olan prometheus'un ciğerlerini kartallara yem etti. ölümsüz olan promethues her gün iyileşerek aynı acıyı yaşamak zorunda kalıyordu... bu hikayede de bir başkaldırış görüyoruz. ironik şekilde ölümlü olmayı karar verdikten sonra bu işkenceden kurtuldu.

    duygusuzluğu da ayırt etmek gerekir. şöyle der rollo may: kişinin dünyanın baskısı altında içe dönmek zorunda kalmasıdır ve bundan kaçınmak gerektiğini anlatır. çünkü insan dış dünyayla mücadele edemezse yaratamaz. korkaklaşır ve vazgeçer.

    kişiler tutkuyla tükenmişlik duygusuna kadar "cesaret" etmelidir. hatta büyük sanatçılar her gün bir keşfin yorgunluğu ile vazgeçer fakat ertesi gün yeniden başlamaya karar verir.

    ...bazı psikologların görüşleri
    alfred adler'in psikanalitik teorisi insanın eksik doğduğunu iddia eder, bunu tamamlamak için kendini geliştirdiğini ve yaratmak zorunda olduğunu belirtir. otto rank ise 2 korkudan bahseder, yaşam ve ölüm korkusu. yaşam korkusu; kendini tek hissetmemek için birine bağlanmaktır, orjinalliğin yok olmasıdır ve bu bağlılık kendini gerçekleştirmeyi ve yaratıcılığı yok eder, bir süreden sonra o kişiye dönüşür. ölüm korkusu ise özerkliğin yitirilmesi ve yok oluşu içerir. bu da bağlanmanın tersidir, kişi o kişiden kaçmaya çalışır. bu yüzden varoluşçulukta ölüm metaforları önemli bir yerdedir. yaratıcılık için gereklidir.

    yaratıcılıkta dogmatizme yer yoktur, bir şeyden sonsuz seviyede emin olan yıkıcılığa daha yakındır. yaratıcılık cesareti ve inancı gerektirse de kişi her zaman şüphe de duymalıdır. işte bu da cesaretin paradoksudur.

    ...buradan varoluşçu felsfeye ulaşırız.
    bir şeyin sonunda ölüm yoksa yaratıcılığın olmayacağını da belirtir. çünkü yaratmak ölüme başkaldırmaktır. eğer ölüm yoksa yaratmak anlamsızlaşabilir. örneğin adem ve havva; yehova'nın baştan çıkartmasıyla yaratıcıya ve kurallara karşı çıkarak elmayı yemeye cesaret etmiştir. bu merak onların cenetten kovulmasına neden olmuştur ve adem ve havva devamlı yaratmıştır. sonuçta yehova'nun kötü olduğu sorgulanabilir. yaptığı kötü görünse de insanlığın evrimine neden olmuştur. tarihte ilk başkaldıranın ve öldürülenin sokrates olduğunu görüyoruz, yine isa; inançlara karşı başkaldıran kişiydi ve çarmıha gerildi... örnekler çoğaltılabilir. işte rollo may'e göre psikanalizin temel görevi bilinci arttırarak iyi veya kötü elmadan yemeyi sağlamaktır.

    ...karşılaşmanın önemi:
    karşılaşma olmazsa yaratıcılık eksik kalır. örneğin ressamlar güzel bir sahnede yutulur, emilirler, ardından eserlerini üretilirler, eğer bu yapılmazsa ve sadece anın verdiği güzel duygularla kişi kendini kısıtlarsa yaratıcılık yarım kalır ve buna "kaçak yaratıcılık" denir. çoğumuz için "heves" diyebiliriz. o anla haz duymak yaratıcılık için yeterli değildir. karşılaşma anında kişi yoğun bir farkındalık haline girer. bir şey bulduğunu fark eder. bu aynı bir bilim adamının çözüm bulması ya da sanatçını eserini fark etmesidir. örneğin wolfgang köhler de bunu "içgüdüsel öğrenme" olarak açıklar. bulmaya çalıştığını şeyi devamlı düşündüğünüzde gelişme olmuyormuş gibi görünse de bir yerde çözüm zihninizde belirir. işte bu karşılaşmadır. bu aşamaların hepsinin emek ve inatla cesaret içerdiği unutulmamalıdır.

    ...şüphe duymak, bilindışı ve jung
    aslında buradaki farkındalık bilinçdışında gizlidir. kişinin amacı bu şimşeği çaktırmaktır ama bilinçdışı jung'a göre bilinçle hep kavga eder. bilinç, bilinçdışının sapkınlıklarını kontrol ederken, bilinçdışı da bilincin sıradanlıktan kurtulmasını sağlar, renklendirir. bu yüzden sadece bilinçle ve dogmatikleştikçe bir şeyi yaratamayız, yazıda bahsettiğimiz gibi şüphe de gereklidir, bilinçdışı burada devreye girer ve bizi sarsar, rahatsız eder!

    ...yoğun çalışma ve rahatlama
    picasso "her yaratma edimi, ilk önce bir yıkma edimidir" demiştir.
    yaratıcı kişi buna izin verendir. dogmatik düşünceden uzaklaşmanın yanında bir ihtiyaç da rahatlamadır. yoğun bilinçli çalışmadan sonra örneğin uykudan uyanış, dalış veya sıradan otonom bir iş yaparken gerginliğin azalmasıyla ortaya aniden çıkabilir. sonunda kavrayış ve rahatlama gerçekleşir. bilinçdışındaki bilince taşınır. tarihe baktığımızda her yaratıcılık ve keşif, dönemin insanlarını sarsmış, hatta keşfi yapanın ölümüne mal olmuştur.

    burada yine otto rank'in bağlanma korkusuna geliyoruz, kişi bunları başarmak için bağımsız ve tek olmalıdır, kaygıyı hissetmelidir. kitle araçları bizi zaman zaman uyumlu hale getirerek yaratıcılığımızı yok eder. rollo may buna "uyumculuğa kapılmak" diyor. modern çağı da eleştirir rollo may. yeteneğin olduğunu fakat insanların uyumculuk yüzünden rahat bir yaşama yöneldiğini belirtir.

    ...yoğunluk ve vecd
    yoğunluğu vecd olarak da tanımlayabiliriz. yani duyguların taşması diyebiliriz. yaratıcı edim esnasında kişiler vecd duyar ve bir bilinç yoğunlaşması yaşar. rollo'a göre vecd, esnasında kişi entelektüel, iradi ve duygulanımsal işevlerinin hepsi aynı anda işlevseldir. ancak vecd halinde bir nesneyi net olarak görebiliriz.

    ...yaratıcılık bir gerileme süreci değildir.
    işte tam bu karşılaşmada duyulan vecd'in varlığından ötürü yaratıcılığın bir regresyon yani gerileme ile kendinde olanı çıkartma olduğunu reddeder rollo. klasik freudçu bakış açısını doğru bulmaz. güçlü bir tutkuyla cesaretle bilinçli bir çalışma olmadan rahatlama esnasında yaratım edimi görülmez. yani sadece gerileyerek, rahatlayarak, geçmişe giderek, balık tutar gibi bir şey gerçekleştirdiğimize inanmaz. etkisi vardır fakat yaratıcılık aynı zamanda ilericiliği, yani karşılaşmayı da içerir.

    bunu da yaratıcı edimin 2 kutuplu olmasıyla destekler. bir kutupta bilinçli kişinin kendisi vardır. diğer kutup kişinin kendi dünyasıdır fakat nesnelliği ve etkileşimi içerir. yani kişi çevresinden aldıklarını içinde kurgular, bu yüzden sanatçıların eserleri dönemlerini yansıtır. örneğin picasso'nun ilk eserleri yunan figürleri çizerken, faşist rejimin gelmesiyle bombalanmalarıyla çizdiği yüzler tanınmaz hale gelmiştir, metalleşmiştir. yani sanatçı çevresinden etkilenmiş, bununla "karşılaşmıştır," bunun vecdini duymuştur. her şey geçmişten çıkartılsaydı eserlerde o dönemin etkilerini görmezdik. demek ki tutkuyla bilinçli çalışma sonrası karşılaşma ile bilinçdışındaki dışarı çıkartabiliriz. aksi halde yaratıcılık gerçekleşmez.

    ...özetle
    özetle; kişi ilgilendiği nesne ile ilhamla "karşılaşma" yaşaması halinde öncelikli olarak "cesaretli" olmalı ve o konu hakkında yalnız kalarak tutkuyla bilinçli düşünmeye kendini zorlmalıdır fakat asla dogmatik bir yöne sapmamalıdır aksi halde "bilinçaltı" farkındalıkları yüzeye çıkamaz. en sonunda rahatlama haliyle birlikte kişi vecd duyarak yaratımı gerçekleştirir.

    ileri okumalar:
    rollo may - yaratma cesareti, metis yayınları

    debe edit.

  • güneş ışınları kişiyi uyumakta zorlamakla beraber uyanmasini da kolaylaştırmaktadır. eğer perdeler açık olursa ve gün ışığı içeriye sizarsa daha rahat uyanirsiniz.

    ayrıca proteinli yiyecekler kişiyi dinç tutmaktadır. karbonhidratlı yemekler ise uykuyu cogaltmaktadir.

    bir diğer konu ise havalandırma. odada gece boyu biriken karbondioksit beyni ve bedeni uyusturur. eğer metan uretiminiz çok fazlaysa hava daha da ağırlaşır. oksijen konusunda zengin bir oda kolay uyanmanizi sağlar.

    biraz araştırarak bu sonuçlara ulasildiktan sonra sabah babaya kafamizdan aşağıya su dökmesi tembihlenebilir. babanlar bunu zevkle yerine getirmektedir. annelere soylemeyiniz onlar yufka yureklidir.izeriniz açıksa bir de örter giderler.